Sosyal Medya

Güncel

Buyrun Türk solunun cenaze namazına!

FETÖ'cü cuntanın 15 Temmuz gecesi giriştiği darbe kalkışmasında Türk solu, hiçbir şey yapmadığı gibi akla ziyan açıklamalarda bulundu. İşte Türk Solu'nun "cenaze ilanı"...



Darbe giriÅŸiminin püskürtülemsine, milletin iradesine ve demokrasiye sahip çıkmasına bir kesim fena halde bozuldu. 237 kiÅŸinin hayatını kaybettiÄŸi darbe kalkışmasında, FETÖ'cü cuntanın sokakları savaÅŸ alanına çevirmesi, Meclis'i bombalaması, halkın üzerinden tankla geçmesi, sivil insanları katletmesi bile  "senaryo", "tiyatro" yakıştırması yapmalarını engellemedi.  Serbestiyet'ten Engin Algan "15 Temmuz: Türk solunun cenaze töreni" baÅŸlıklı yazısında bu kesime çok sert bir eleÅŸtiri kaleme aldı. 

"OHAL’in ilk üç kararnamesinde de görülebileceÄŸi gibi, alınan tedbirler tamamen bu örgüte ve askerin içinden çıkabilecek tehditlere karşı oldu. Üçüncü kararnamede ise orduyu tamamen sivillere baÄŸlayan, devrim niteliÄŸinde kararlar alındı. Başına sonuna bakmadan her ÅŸeye karşı çıkmak da solun bir baÅŸka hastalığı" tespitinde buluna Algan, 15 Temmuz gecesi Türk solunun hiçbir ÅŸey yapmadığını yazdı.

Darbe gecesi ve sonrasında yapılan açıklamaları da derleyen Algan ÅŸu tespitlerde bulundu: "Ä°rili ufaklı bütün örgütleriyle Türk solunun yıllar yılı, işçi sınıfının, ezilenlerin, halkın “ağır ellerini topraÄŸa basıp doÄŸrulacağı” bir devrime öncülük etme hayaliyle yaÅŸadı. Örgütler kuruldu, ittifaklar yapıldı, çatışmalar yaÅŸandı. Okullarda, fabrikalarda, sendikalarda, mahallelerde örgütlenme çalışmaları yapıldı. Sayısız gazete, dergi, broşür, bildiri çıkarıldı, dağıtıldı. Milyon kez basın açıklamaları, mitingler, yürüyüşler düzenlendi. Silahlananlar oldu, devletle ve birbirleriyle çatıştılar. Hapislere düşüldü, iÅŸkencelerden, infazlardan geçildi. Åžiirler, romanlar, öyküler, marÅŸlar, ÅŸarkılar yazıldı, filmler çekildi. Bunların hepsi de “o büyük güne” hazırlık içindi. Kalabalıkların “doÄŸrulacağı” devrim gününe…
 
Ve 15 Temmuz’da “o büyük gün” geldi çattı. SavaÅŸ uçakları, ağır silahlı helikopterler, tanklar, savaÅŸ gemileri, zırhlı araçlarla, halk düşmanı darbeciler halka ölüm kusmaya baÅŸladı. Peki, bütün bir ömrü “alnında yıldızlı bereler”, mavzerler, KeleÅŸler, Che’ler, Mahir’ler, Deniz’ler, gerillalar, işçi sınıfı ve devrimler edebiyatıyla tüketmiÅŸ sol ne yaptı? HİÇ! Evet, hiçbir ÅŸey yapmadı. Gözüne fener tutulmuÅŸ tavÅŸan gibi kalakaldı. Paralize oldu.
 
Ä°lk ÅŸoklarını atlattıktan hemen sonra, daha uçaklar tepemizdeyken, yaptıkları ilk iÅŸ bunun sahte bir darbe olduÄŸunu ilan etmek oldu. Olan biten her ÅŸey tiyatroydu. ErdoÄŸan’ın baÅŸkanlık için organize ettiÄŸi bir senaryo sahneye konuluyordu. Sonra darbeye karşı sokaÄŸa dökülen “makarnacıları” aÅŸağılamaya baÅŸladılar. Tabii darbeyi evde oturup TV’den izleyince tiyatro demek daha kolay olmuÅŸtur. Ä°lginçtir, darbeci örgüt FETÖ lideri Gülen ve Batı basını da aynı iddiaları, aynı sözlerle dile getiriyorlar.
 
Daha darbenin ilk saatlerinde darbeci askerlere “kötü muamele” yapıldığından ÅŸikâyete baÅŸladılar. Yalan da söylediler. Bir askerin kafasının kesildiÄŸi haberini BirGün, Cumhuriyet, Sözcü gibi gazeteler ve Eren Keskin gibi insan hakları aktivistleri yaydı. Adli Tıp “kafası kesilerek gelen ölü yok” açıklaması yaptıktan sonra bile bu yalanı yaymaya devam ettiler. Hatta “o asker Kürtmüş” diye bir de etnik kaşıma iÅŸine giriÅŸtiler.
 
Suriye iç savaşında onbinlerce insan ölür, rejimin hapishanelerinde iÅŸkencelerde can verirken, ilk bir yıl rapor çıkarmayan Uluslararası Af Örgütü, darbenin ilk günlerinde gözaltına alınan askerlere iÅŸkence yapıldığını, hatta tecavüz edildiÄŸini ‘raporladı’. Bu yalan da Ukrayna’dan alınmış bazı fotoÄŸraflar eÅŸliÄŸinde servis edildi.
 
Akla ziyan bu deÄŸerlendirmeleri, Türkiye’deki solun temsilcileri, meslek odaları, siyasi partileri filan da bildiri yayınlayarak tekrarladı. Bence solun kendi cenaze ilanı anlamına gelen bazı alıntıları aÅŸağıda derledim. 


Buyurun:
 
Kürt haklarını savunmak iddiasıyla yola çıkıp tamamen Türk solu güdümlü bir örgüte dönüşen HDP’nin eÅŸbaÅŸkanı DemirtaÅŸ: “Sivil darbecilere karşı baÅŸka bir grup darbe giriÅŸiminde bulunmuÅŸtur… Ä°lericiler, aydınlıktan yana olanlar kendi geleceÄŸimizi birlikte yaratamazsak IŞİD zihniyeti darbeci giriÅŸimi fırsat bilecek adımlara giriÅŸebilir”. “IŞİD’çi bir kafa, bir güruh, Hüda-Parlısıyla, AKP’lisiyle bütün dinci, gerici gruplar, meydanlarda güç gösterisi yapıyor ve demokrasiden ne anladıklarını da gösteriyorlar. Hiç kimseyi bu ülkede yurttaÅŸ olarak bile görmek istemiyorlar. Özellikle darbe giriÅŸimi sırasında suçu günahı olmayan zavallı erlere bile neler yaptıklarını görüyorsunuz” (Darbenin ilk günü yaptığı açıklamada, ‘Saray’ın ırkçı, milliyetçi politikalarla bir “savaÅŸ bloÄŸu” kurduÄŸunu ve darbenin bu yüzden geldiÄŸini ekliyor çok demokrat eÅŸbaÅŸkan. Fakat bir ÅŸeyi eklemeyi unutuyor: HDP tabanını darbeye karşı aktif olarak sokaÄŸa çağırmayı).
 
Diğer eşbaşkan Yüksekdağ:
 
“ErdoÄŸan muhalefete darbe yaptı. İç savaÅŸa her zamankinden yakınız”. “Darbeye karşı mücadele adı altında sokaÄŸa çıkan linç grupları, sokaklarda gördükleri kadınları hedef haline getirdi”. “Halk darbeye karşı sokaÄŸa çıksın diye devletin tüm olanaklarını kullandılar” (Burada kahkaha atabilirsiniz).
  
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na göre, darbeye karşı canı pahasına direnen muhafazakâr kadınlar, aslında “evlere kapatılmalarına karşı” sokaÄŸa çıkmışlardı.
 
ODTÜ Öğrencileri (darbeden 12 gün sonra):
 
“Açıktır ki camilerden selalar eÅŸliÄŸinde bildiriler okuyanlar bunu demokrasi için yapmıyor”, “Açıktır ki tekbirlerle sokaÄŸa çıkıp yirmili yaÅŸlardaki erlerin kafasını kesecek boyuttaki vahÅŸeti sergileyenler bunu demokrasi için yapmıyor. Açıktır ki meydanlarda tekbir seslerinin arkasında erilliÄŸin en iÄŸrenç boyutlarını, tacizin her türlüsünü sergileyenler bunu demokrasi için yapmıyor”, "Gün darbeciler ve Tayyip ErdoÄŸan arasında ÅŸekillenen bu saflaÅŸmanın dışında üçüncü bir sesi, “Ne darbe, ne diktatörlük!" söylemini yükseltmenin günüdür”.
 
Direnişi itibarsızlaştırma çabalarında başı çekenlerden Halkevleri yayın organı SendikaOrg:
 
“ÇaÄŸrılar nafile, Taksim’de bin kiÅŸi bile toplanamadı”.
 
TMMOB Maden Mühendisleri Odası:
 
“Çatışmanın tarafları demokrasi dışı yollarda mutabıktırlar. Bu güçler ÅŸu anki rejimi birlikte inÅŸa ettiler ve ülkemizi mahvettiler”, “YaÅŸanan kavga ezilen, sömürülen halkımızın ve bizim kavgamız deÄŸildir” “Darbe giriÅŸiminin ardından camilerden okutturulan ve medyadan gönderilen mesajlarla adeta cihat çaÄŸrıları yapılmaktadır.”
 
Meclis’i bombalayanlar ile devrilmek istenen hükümet ‘çatışan taraflar’ yani! Biz karışmayalım!
 
Makine Mühendisleri Odası:
 
“Askeri darbe giriÅŸiminin, camilerden okunan ve halk üzerinde daha ağır bir diktatörlüğe varacak olan cihat çaÄŸrılarına dönüşmesi ile yeni bir kaotik ortama giriyoruz.
Bu sürecin görünen sonucu, eÄŸer mücadele etmezsek açık bir diktatörlük, açık bir faÅŸizm ve baÅŸkanlık rejimi olacaktır.”
 
DÄ°SK (Darbenin 9. Günü, “her türlü darbeye karşıyız” kliÅŸesini tekrarladıktan sonra):
 
“AKP iktidarı ise “darbe ile mücadele” gerekçesiyle 20 Temmuz ÇarÅŸamba günü tüm ülkeyi kapsayan OHAL ilan ederek toplumu susturmaya, kendisinden olmayan herkesi sindirmeye çalışmaktadır. Demokrasi talebiyle sokaÄŸa çaÄŸrılan kitlelerin önüne ÅŸeriat söylemi ve kışkırtmalarıyla geçilerek, halkın üzerinde tahakküm kurulmak istendiÄŸini ve bunda ısrar edildiÄŸini görüyoruz”.
 
Murat Belge:
 
“Darbe baÅŸarısız oldu, baÅŸarısız olduÄŸu anlaşıldı; halk bundan sonra sokaÄŸa döküldü”, “Halk demokrasiyi deÄŸil, AKP'nin ve Tayyip ErdoÄŸan'ın iktidarının devam etmesini istediÄŸi için meydanlarda toplandı. Tayyip ErdoÄŸan'ın iktidarı ise "demokratik" falan deÄŸil”, “(ErdoÄŸan) Meydanları terk etmeyin" direktifleriyle, saldıracak hedef arayan bir kitleyi ayakta tutuyor.”.
 
Aydın Engin:
 
“O yurttaÅŸları BoÄŸaziçi Köprüsü’ne, alanlara, sokaklara çıkaran sebebi sorgulamıyorum. Belki “Siyasal Ä°slam’ın iktidarı tehlikede, kalkın ey cemaat-ı müslimin” diye din gayretiyle; belki bu iktidarda iÅŸleri tıkırındaydı da “Aman musluk tıkanmasın” kaygısıyla sokaÄŸa çıktılar.”
 
Özetle Türk solunu (HDP ve CHP dâhil) 28 Åžubat’ta felç eden “Ne Åžeriat, Ne Darbe”, “Ne Cami, Ne Kışla/Okul, Fabrika” aymazlığı sürüyor. Aradan geçen 20 senede ancak “Ne darbe, ne diktatörlük” sloganına varabildiler. Bombardıman ve ağır makineli tüfek seslerini deÄŸil, “Allahu Ekber” seslerini duyabildiler. 81 ÅŸehirde iki haftadır sokakta sabahlayan, darbeyi durdurarak onların da geleceÄŸini kurtaran milyonlar arasında, başörtülü kadın, sakallı erkek fotoÄŸraflarını paylaşıp “Ä°ÅŸte IŞİD’çi zihniyet!” diye bağırarak, Ä°slamofobik nefretlerini kustular.
 
15 Temmuz baÅŸarısız darbe giriÅŸimi, gözlerimizin önünde bir halk devrimine dönüşürken çekirdek çitleyip sosyal medyada kakara kikiri yaptılar. GeniÅŸ halk yığınlarıyla zaten hiçbir zaman kuramadıkları baÄŸ, böylece 15 Temmuz’da sonsuza kadar koptu. Toplumla aralarındaki zaten çok açık olan mesafe artık kapatılması olanaksız bir uçuruma dönüştü.
 
Ãœstelik Gezi ile elde ettiklerini sandıkları prestij de uçup gitti. Boyner’le pankart açıp, polis su sıkınca Koç’un oteline kaçan gardrop devrimcileri, 250 devrim ÅŸehidi, 2.200 yaralı vermek pahasına, çıplak elle tank durduran gerçek devrimcilerin destanı karşısında tarihe gömüldüler.

Kaynak: haber10

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.