Sosyal Medya

Genel

Bizi aldatan bizden deÄŸildir

Olay meşhurdur. Resulüllah Efendimiz pazarda, muhtemelen denetlemek için gezerken bir buğday yığını görür. Elini içine sokar ve içinin ıslak olduğunu fark eder. Satıcıya nedenini sorar. Satıcı, efendim yağmur yağdı ıslandı der. Peki, ıslak kısmını üste koysaydın da alıcılar fark ederek alsalardı ya, buyurur



Faruk BdeÅŸer - Yeni Åžafak

Olay meşhurdur. Resulüllah Efendimiz pazarda, muhtemelen denetlemek için gezerken bir buğday yığını görür. Elini içine sokar ve içinin ıslak olduğunu fark eder. Satıcıya nedenini sorar. Satıcı, efendim yağmur yağdı ıslandı der. Peki, ıslak kısmını üste koysaydın da alıcılar fark ederek alsalardı ya, buyurur. Arkasından şu meşhur ve şerefli sözünü söyler:

“Bizi aldatan bizden deÄŸildir”. (Sahih)

Bu hadisi ÅŸerifi yorumlayanlar derler ki, bir müminin diÄŸerini aldatması dinden tamamen çıkmış olmayı gerektirmediÄŸine göre bu “bizi aldatan bizden deÄŸildir” ifadesinin anlamı ÅŸu olmalıdır: Bizim gibi deÄŸildir, ahlakı mümin ahlakı deÄŸildir, tam bir mümin deÄŸildir...

Ancak aldatmanın ucu mümin olmaktan gerçekten çıkmaya kadar da gidebilir. Çünkü yine Resulüllah (sa) buyurur ki, “münafığın iÅŸaretleri üçtür; konuÅŸtuÄŸu zaman yalan söyler, söz verdiÄŸi zaman cayar, güvenildiÄŸi zaman hıyanet eder” (Sahih). Bunlar münafıklığın temel özellikleridir. Bir müminde bu özellikler bulunsa inanç açısından ona hemen münafıktır hükmü verilemez, çünkü münafık kâfirden de kötüdür, ama bunlar onu bir müddet sonra gerçekten münafık yapabilir. Tıpkı mikrop öldürücüdür önermesi doÄŸru olmakla beraber, mikrop bulaÅŸan herkesin ölmediÄŸi gibi. Ama çaresine bakmazsanız bir süre sonra mikrop sizi öldürebilir. “Bizi aldatan bizden deÄŸildir” demek de böyledir.

Ä°ki binlerin başında yaÅŸadığım bir olayı ikinci kez anlatayım. Bir ilimizde toptancılar çarşısından ceviz alacaktım. Sakallı ve yeni abdest aldığı anlaşılacak ÅŸekilde kolları sıyrık bir amcanın dükkânına girdim. Çuval çuval cevizlerin fiyatlarını sordum. Åžu Göynük cevizi, fiyatı 15 lira, ÅŸu da Adapazarı cevizi, fiyatı on lira dedi. Göynük cevizi hoÅŸuma gitti, bundan bana on kilo ver dedim. Bir torbaya dökmeye baÅŸlayınca çuvalın alt kısmının üstü gibi olmadığını fark ettim. Satıcı, sen siyah olduklarına bakma, içi doludur deyip bir tane kırdı ve dolu olduÄŸunu gösterdi. Bir tane de ben aldım ve ÅŸunu da kırar mısın, deyince çürük çıkacağını anladı, kızdı, almayacaksan alma diyerek çuvalı kaldırdı. Ben de, amca neden kızıyorsun, biliyorsun Resulüllah Efendimiz bir gün pazarı denetliyordu… dememle lafı aÄŸzıma tıktı ve, biliyorum, biliyorum ama o buÄŸdaydı diye sert bir eda ile beni payladı. Tabii, ben de almadan çıktım.

Bunları neden söyledim. Bugünlerde Ä°slam'ın ikinci uyanış hamlesi ile birlikte çok ilginç olaylar da yaşıyoruz ve Resulüllah Efendimiz'in bu sözünün öyle basit ve tarihselci bir bakışla anlaşılacak bir söz olmadığını yeniden görüyoruz. Takıyye sadece düşmana karşı ve sadece canını kurtarmak için yapılmasına cevaz verilen bir savunma iken onu bütün bir hayatta ve hemen her olayda uygulamak müslümanca bir tavır olabilir mi?

“Bizi aldatan bizden deÄŸildir” dendiÄŸine göre, takıyye ile bizi aldatanlar ya bizi mümin saymadıkları için aldatmaktadırlar, o halde biz ve onlar farklı kulvarlardayız, ya da onlar mümin deÄŸildirler ki, böyle yapmaktadırlar. Yahut böyle davranmak sonuçta onları mümin olmamaya götürebilir.

Birkaç kez Rabat'ta ve Tahran'da güya Türkiye HanefiliÄŸini temsilen 'takrîbul-mezahib' (mezheplerin yakınlaÅŸması çabaları) toplantılarına katılmış ve ümmetin mezhepçilik belasından kurtulması adına bir ÅŸeyler yapılabilir mi diye ummuÅŸtum. Sonra Åžii kardeÅŸlerimizin (bakın, biz kardeÅŸlerimiz diyoruz) bizi zaten Müslüman kabul etmediklerini, bize söyledikleri her ÅŸeyin takıyye olup olmadığını asla anlayamayacağımızı, diÄŸer katılan ülkelerin de kendi krallıklarını koruma ve sürdürme niyetinde olduklarını fark edince hayal kırıklığına uÄŸradım ve müteakip toplantılara gitmedim. Zaten onlar da bunu sürdüremediler. Bunun için diyoruz ki, “koca bir cemaatin” bu takıyyeci tutumu sebebiyle 'FETÖ'ya dönüşmesi olayı, üzerinde pek çok açıdan tezler yapılması gereken bir olaydır.

Giderayak hakkımızda verdikleri ifadelerle bize bir kez daha, hem de çok adice bir çelme takınca bunlar aklıma geldi. Gelmese miydi?

Bu ifadelerin ve çelme takmanın ne olduğunu ise zamanı gelince anlatacağım.

Hükümet edenlerimize bir uyarı

Millete, devlete, dine kast eden bu terör örgütü mensupları mutlaka cezalandırılmalıdır. Bunda kimsenin şüphesi yoktur ve her vicdan bunu böyle ister. Ancak manzaranın düşündürücü yönleri de var. SevmediÄŸi birisini bu olayla iliÅŸkilendirip ayağını kaydırmak isteyenler çıkabilir. Bunlara oldum olası itibar edilmesi toplumda korku, endiÅŸe ve huzursuzluÄŸa yol açar. Ä°nsanlar olmadıkları gibi görünmek zorunda kalırlar. Ä°ÅŸin bir de ÅŸeytani boyutu var; aslında örgüte mensup olan bazıları bile ateÅŸli birer gece nöbetçisi haline gelmiÅŸ olabilirler.

Benim aklıma şöyle bir tedbir geliyor: Birilerini örgütle ilişkilendirenlerin bunu delillerle, ya da en azından ikna edici karinelerle ispat edememeleri halinde onların da hesaba çekilmeleri gerekir. Aksi halde pek çok insan mağdur olur, vicdanı burkulur, sevgisini ve güvenini kaybeder.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.