Sosyal Medya

Genel

KADİFE DARBEDEN ASKERİ DARBEYE - 2: 11 Eylül İkiz Kuleler Provokasyonu İle Arap Baharı Karışımı

Sosyolojik Savaş, “sosyoloji teorilerinin savaş fenomenine uygulanarak, hedef toplumun işleyişine yöneltilen sosyolojik müdahaleleri ifade eden bir kavramdır.” (1). Sosyolojik savaşın biri içe (sosyolojik savunma) biri de dışa dönük (sosyolojik saldırı) olmak üzere iki boyutu/ekseni vardır.



 

Prof. Dr. Burhanettin Can - Milli Gazete

Sosyolojik Savaş Amaçlı Bir Darbe Girişimi

GiriÅŸ

Burada, 15 Temmuz 2016 ihanet hareketi askerî darbenin genel özellikleri, ele alınıp değerlendirilecektir.

Sosyolojik SavaÅŸ

Sosyolojik SavaÅŸ, “sosyoloji teorilerinin savaÅŸ fenomenine uygulanarak, hedef toplumun iÅŸleyiÅŸine yöneltilen sosyolojik müdahaleleri ifade eden bir kavramdır.” (1). Sosyolojik savaşın biri içe (sosyolojik savunma) biri de dışa dönük (sosyolojik saldırı) olmak üzere iki boyutu/ekseni vardır.

Sosyolojik savaşın dışa dönük boyutu (sosyolojik saldırı), rakip/düşman toplumla ilgili olup, onun sosyolojik yapısını, sosyolojik savaşın amacına uygun olarak tamamen ya da kısmen değiştirme ve yeniden yapılandırma ile ilgilidir. Burada hedef toplumun dayanışma ve bütünleşme kapasitesini, aidiyet duygusunu zayıflatma, ortadan kaldırma, tahrif etme-dönüştürme amaçlanır. Toplumdaki farklı sosyal güçler karşı karşıya getirilir ve farklı kesimler, aktif halde kitlesel çatışmaya sokularak toplum bir kaosa sürüklenir. Ardından hedef topluma müdahale edilerek ya toplum, yeni ortak paydalar etrafında şekillendirilip yapılandırılır; ya da din, ırk ve mezhep merkezli olarak bölünerek yapılandırılır (1).

Sosyolojik savaşın içe dönük ekseni/boyutu (sosyolojik savunma), kendi toplumu ile ilgili olup, toplumun mevcut sosyolojik yapısını, sosyolojik saldırılara karşı korumak, olumsuz yönde değişmesine mani olmak, kendi toplumsal değerleri, kültür ve medeniyet kodları düzleminde daha iyiye, güzele doğru bir seyir takip etmesini sağlamakla ilgilidir. Sosyolojik savunmada amaç, toplumun dayanışma ve bütünleşme kapasitesinin ve aidiyet duygusunun korunması, geliştirilmesi, güçlendirilmesi ve canlı tutulması; toplumda var olan sosyal gücün, var olan merkez etrafında bir araya getirilerek aradaki bağların daha da sağlamlaştırılması ve kuvvetlendirilmesidir.

Klasik askerî savaÅŸlarda olduÄŸu gibi, sosyolojik savaşın sonuçları anında görülemez. Sonuçları uzun vadede görülebilmekte; o zaman da iÅŸ iÅŸten geçmekte, “kurbaÄŸa haÅŸlanarak ölmüş” olmaktadır.

İnsanlık tarihi boyunca kullanılan savaş türlerini, Klasik Sıcak Savaş, Soğuk Savaş, Psikolojik Savaş, Asimetrik Savaş, Ekonomik Savaş, Politik Savaş, İç Savaş, Terör, Darbe, Gayri Nizami Harp ve Sosyolojik Savaş olarak sınıflandırmak mümkündür. Eskiden tüm savaşlar, klasik sıcak savaşın hedefine ulaşması için kullanılırken; şimdi klasik sıcak savaş dâhil tüm savaşlar, sosyolojik savaşın hedefine ulaşması için kullanılmaktadır.

15 Temmuz 2016 Askerî Darbe Girişiminin Temel Özellikleri:

 Åžer ittifakı, Türkiye’de, baÅŸlattığı 15 Temmuz 2016 Askerî Darbe giriÅŸiminin her aÅŸamasında psikolojik savaÅŸa dayalı bir sosyolojik savaÅŸ yürütmüştür. 15 Temmuz 2016 Askerî Darbe giriÅŸimin temel özelliklerini aÅŸağıdaki gibi özetleyebiliriz:

• Çok yüksek bir profesyonellikle, acemilik ve beceriksizliÄŸin iç içe olduÄŸu bir darbe görüntüsü vardır ya da böyle görünmesi istenmiÅŸtir.

• Yukarıda özetlendiÄŸi gibi, Kadife Darbeler çok iyi yapılmış bir analizin üzerine oturtulmuÅŸ olmalarına raÄŸmen, bu askerî darbe giriÅŸiminde, bunca acemilik, hangi amaç için ve niçin yapılmıştır. Bu, mutlaka sorgulanmalıdır.

• Çok yoÄŸun, çok amaçlı, çok kirli bir bilgi servis edilmekte; yoÄŸun bir psikolojik harekât yürütülmektedir. “At izi, it izine karışmıştır”.

• 15 Temmuz Darbe GiriÅŸiminin unutulmayacak yönlerinden biri, Subay kadrosunun silahsız sivil halka silah doÄŸrultması, kurÅŸun sıkması, tankları üzerlerine sürmesi, ölümlere ve yaralamalara sebebiyet vermesidir. Bu açıdan halk ve millet düşmanı bir ihanet hareketidir.

• Bu vaka, hem askerî eÄŸitimin, hem de Gülen hareketi eÄŸitiminin insanları “mankurtlaÅŸtırdığının” güzel bir örneÄŸi ve delilidir. Bu durum, asla unutulmayacak ve nefretle hatırlanıp anılacaktır.

• Medyaya yansıyan bilgilere göre MÄ°T, askerî istihbarat ve emniyet istihbaratı, darbeden vaktinde haberdar olamamıştır. Askerî darbe yapılacağı, büyük bir maharetle gizlenmiÅŸ; ancak darbe günü saat 16:00’da ilk iÅŸaretleri alınabilmiÅŸ, doÄŸru olup-olmadığının araÅŸtırılması ile zaman kaybedilmiÅŸtir.

• CumhurbaÅŸkanı ve BaÅŸbakan, darbe giriÅŸimi olduÄŸuna iliÅŸkin bilgileri, resmî istihbarat kaynaklarından zamanında alamamışlar ve baÅŸka kaynaklardan öğrenmiÅŸlerdir. Bu mutlaka sorgulanmalıdır.

• Genelkurmay BaÅŸkanı’nın özel kalemi ve CumhurbaÅŸkanı’nın yaverlerinin Gülen Hareketi mensubu oldukları, yerli hiçbir istihbarat birimi tarafından anlaşılamamıştır. Bu kiÅŸilerin hain olması, izah edilmeye muhtaçtır. Bu durumun sürekli haber konusu edilmesi ve diri tutulması da anlaşılabilir deÄŸildir. Halkın ÅŸuur altına yerleÅŸtirilen güvensizlik olgusu hiç göz önüne alınmamaktadır. Niçin

• Genelkurmay BaÅŸkanı ve dört kuvvet komutanını rehin alacak kadar profesyonellik gösteren darbeciler, bir darbenin baÅŸarılı olmasında en önemli unsurlardan birinin medya olduÄŸunu görememiÅŸ ve zamanında medya kanallarına el koymayı düşünememiÅŸlerdir. Sadece TRT Haberi, o da darbe baÅŸladıktan çok sonra, ele geçirip, ruhu ve özü olmayan bir darbe bildirisini okutmaları anlaşılabilir deÄŸildir. Türksat ve Digitürk üzerinden birçok TV kanalının susturulması mümkünken, iÅŸe profesyonel baÅŸlayan darbeciler, bunu akıl edememiÅŸler, iletiÅŸim kanallarını ve elektrikleri kesmemiÅŸlerdir.

• Darbe giriÅŸimi, emir ve komuta zinciri içerisinde olmamıştır. Bu, ülke için bir avantaj olmuÅŸtur. Ayrıca çok önemli ordu birlikleri darbeye destek vermemiÅŸtir. Bununla birlikte, darbecilere karşı, Türkiye sathında genel, ciddi bir harekette de bulunmamış görünmektedirler. Bunun sebebi bilinmemektedir. Darbecilere polis güçleri karşı çıkmış, halkla birlikte darbeyi etkisiz hale getirmiÅŸlerdir.

• Genelkurmay BaÅŸkanı ve dört kuvvet komutanı, rehin alınarak ordu ile tüm irtibatları kesilmiÅŸtir. Arka planda kendileri ile yerli ve yabancı, hangi odakların ne konuÅŸtuÄŸu, ÅŸimdilik bilinmemektedir.

• Komutanların medyaya yansıyan ifadelerinde tezatlar mevcuttur.

• Genelkurmay baÅŸkanı ve dört kuvvet komutanını rehin alacak kadar profesyonellik gösteren darbeciler, CumhurbaÅŸkanı, BaÅŸbakan ve Bakanları zamanında rehin almayı düşünmemiÅŸler/düşünememiÅŸlerdir. Oysa darbede bu, ilk yapılması gereken iÅŸ olmalıydı. Daha da ilginç olanı, BaÅŸbakanın darbeci bir askerî konvoyun arasından geçip gidebilmesidir.

• Darbeciler, Ä°stanbul ve Ankara’da geçici olarak kısmen varlık göstermiÅŸlerdir. Bununla birlikte, illerin vali ve emniyet müdürlerini darbe baÅŸlamadan önce eÅŸ zamanlı olarak kontrol altına almamışlardır. Neden

• Darbeciler, akÅŸam 21:00 – 22:00 sularında Ä°stanbul BoÄŸaz Köprüsünü tek yanlı olarak kesmiÅŸler; emniyet, valilik ve büyük ÅŸehir belediyesinin önüne küçük ekipler göndermiÅŸlerdir. Köprüyü tek yanlı keserek darbe yapma giriÅŸiminde bulunmak, 15 Temmuz Ä°hanet hareketinin/taÅŸeron darbeci Gülen hareketinin en dikkat çeken diÄŸer bir özelliÄŸi olmuÅŸtur.

• Darbeciler 18:00 -19:00 sularında Ankara’da Genelkurmayın yollarını kontrol altına almış, Genelkurmay, MÄ°T ve Meclisin üzerinden uçaklar uçurmuÅŸlardır.

• Nasıl bir Genelkurmay ki, darbeciler tarafından hiçbir çatışma olmadan ele geçirilmiÅŸtir. Darbeciler, ele geçirdikleri Genelkurmayın ikinci katına kadar sade vatandaşın girmesine mâni olamamışlardır.

• Bu ihanet hareketinin en ciddi görünür zaaflarından biri, Jandarma ve Hava Kuvvetleri merkezli bir darbe giriÅŸimi olması, Kara Kuvvetlerinde ciddi bir taraftarının olmamasıdır. Böyle olmasına raÄŸmen, Hava kuvvetlerinden gerekli hava desteÄŸi darbecilere verilmemiÅŸtir. Fakat diÄŸer taraftan da darbeye karşı olan Hava Kuvvetleri, darbecilerin elindeki uçak ve helikopterleri vurmaya teÅŸebbüs etmemiÅŸlerdir. Bir taraftan, dost-düşman askerî uçak ÅŸifreleri ileri sürülerek bunun mümkün olmadığı söylenirken; diÄŸer taraftan da, bu darbenin arkasında ABD, NATO ve Ä°ncirlik üssünün bulunduÄŸu iddia edilmektedir. Aradaki tezat, açıklanmaya muhtaçtır.

• Havada darbeci uçaklar dolanırken, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın uçağının Marmaris’ten Atatürk Havalimanı’na doÄŸru yola çıktığının ilan edilmesinin sebebi anlaşılır deÄŸildir. Ayrıca darbeci havacılar, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın uçağını, CumhurbaÅŸkanının ifadesi ile “taciz etmiÅŸler”; fakat düşürmek için teÅŸebbüste bulunmamışlardır. Bu askerî darbe giriÅŸiminin ilginç yönlerinden birisi de burasıdır.

• Haziran 2016’da Åžehzadebaşı ve Ä°stanbul Atatürk Havaalanında canlı bomba eyleminde bulunarak katliam yapan PKK ve İŞİD gibi örgütler, Darbe GiriÅŸiminin olduÄŸu gece ve sonrasında hiçbir eylemde bulunmamışlardır. Bu iki örgütü durdurabilen, eyleme sokmayan güç kimdir 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra taÅŸeron örgüt, PKK’yi GüneydoÄŸu’da eyleme sokarak “kıra dayalı ÅŸehir gerillası” ile hendek savaÅŸlarını baÅŸlatan, KCK’ya “sınırları belirsiz federasyon” ilan ettirten, bazı ilçeleri “özerk ilan ettirten” kadife darbenin beyin takımı ÅŸer ittifakı, böylesi bir dönemde, bu iki cinayet ÅŸebekesini niçin devreye sokmamıştır 15 Temmuz Ä°hanet Hareketinin en gizemli yanlarından biri de budur

• 15 Temmuz Ä°hanet Hareketine karşı tüm partilerin birlikte hareket etmesi ve parti tabanlarının meydanlarda darbe karşıtı gösterilerde yan yana yer alması, önemli bir olgudur. Çok farklı fikir ve inanç mensubu insanların darbeye karşı tek yürek ve tek saf olması, Allah’ın bu millete en büyük lütuflarından biridir. Allah, kalpleri birbirine ısındırmıştır. Bu psikolojik yakınlaÅŸma, küçük siyasî hesaplar uÄŸruna feda edilmemelidir.

• MHP lideri Devlet Bahçeli, bu darbe giriÅŸimine, 7 Haziran seçimlerinde olduÄŸu gibi, tam zamanında müdahale ederek, ülkücüleri sokaÄŸa çıkmaya ve darbeye karşı direnmeye davet etmiÅŸtir.

• TBMM’ne milletvekillerinin girmesine mâni olmayan/olamayan ve Meclisteki silahsız milletvekillerini tutuklamayan darbecilerin, Meclisi niçin bombaladığı anlaşılabilir deÄŸildir.

• Keza MÄ°T’i, Genelkurmayı, Meclisi, Emniyet Genel Müdürlüğünü, Özel Harekât Karargâhını ve CumhurbaÅŸkanlığı Külliyesini, darbecilerin niçin bombaladıkları da anlaşılabilir deÄŸildir. Muhtemelen Genelkurmay BaÅŸkanı ve dört Kuvvet Komutanı ile yaptıkları pazarlıklarda, kararlılıklarını göstermek için birilerine mesaj vermek istemiÅŸlerdir. Belki de bizim bilemediÄŸimiz güçler, birbirlerine bu ÅŸekilde mesaj yollamışlardır. Ya da birileri, ordunun itibarını sarsmak, itibarını zedelemek için bunu tezgâhlamış ve yaptırmıştır.

• Bunun kadar önemli olan bir nokta da, Genelkurmayın, MÄ°T’in, Meclisin, Emniyet Genel Müdürlüğünün, Özel Harekât Karargâhının ve CumhurbaÅŸkanlığı Külliyesinin hava saldırılarına karşı hava savunma sistemlerinin olup- olmamasıdır. Bu kurumların, hava savunma sistemlerinin olmaması, bir suç; varsa, devreye girmemesi de iki suçtur. Birileri tarafından devre dışı bırakılmış ve fakat zamanında farkına varılamamışsa bu da üç suçtur. Bunların hesabının kimden ya da kimlerden sorulacağının ayrıca tartışılması gerekmektedir.

• 15 Temmuz darbe giriÅŸiminin tarih boyu unutulmayacak yönlerinden biri ise, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın tüm halkı, zamanında meydanlara inerek darbeye karşı direnmeye ve mücadeleye davet etmiÅŸ olmasıdır. Zamanında yapılmış bir çaÄŸrı, milyonları sokaÄŸa, meydanlara indirmiÅŸ; millet, meydanlara, tanklara ve toplara el koymuÅŸ, isyancıları derdest edip polise teslim etmiÅŸtir. Tankın önüne atlayan, tankın üzerine çıkan, zalimlerin üzerine korkusuzca yürüyen ve fakat aldatılmış, masum erleri de ÅŸefkat ve merhametle kucaklayıp baÄŸrına basan bir halkın, karşı duramayacağı, direnip yıkamayacağı hiçbir beÅŸeri güç olmadığını bu halk herkese göstermiÅŸtir. Bu direniÅŸin, bu millete kazandırdığı en önemli ÅŸeylerden biri de özgüvendir.

• 15 Temmuz Ä°hanet Hareketi, 1- MÄ°T, Genelkurmay, Meclis ve Emniyet Genel Müdürlüğü hava savunma sistemlerini susturması, 2- MÄ°T, Genelkurmay, Meclis, Emniyet Genel Müdürlüğü ve CumhurbaÅŸkanlığı külliyesini bombalaması, 3- BaÅŸbakan ve CumhurbaÅŸkanından uzun bir süre hiç haber alınamaması, 4- Genelkurmay BaÅŸkanı ve dört kuvvet komutanının ortadan kaybolması açılarından ele alındığında; ABD’deki ikiz kulelerin ve ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un 11 Eylül 2001’de Sivil uçaklar tarafından vurulmasına (“Ä°kiz Kuleler olayı”) benzer bir özellik göstermektedir. (ABD’deki Ä°kiz Kuleler ve Pentagon, dört sivil yolcu uçağı tarafından vurulmuÅŸtur. ABD BaÅŸkanı ve Genel Kurmay BaÅŸkanı bir hafta ortalıkta gözükmemiÅŸtir. Bu olay, El Kaide üzerine yıkılarak önce Afganistan, sonra da Irak, ABD tarafından iÅŸgal edilmiÅŸtir. Ekim 2001 tarihli Umran Dergisinde ayrıntılar mevcuttur).

Buna karşılık CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın halkı meydanlara davet etmesinden sonraki evre de, “Arap Baharının” baÅŸlangıçta yaÅŸanan evresine benzemektedir. O nedenle 15 Temmuz 2016 Ä°hanet Hareketi/Askerî darbe GiriÅŸimi, 11 Eylül olayı ile Arap baharı karışımı bir darbe giriÅŸimi özelliÄŸi taşımaktadır. Darbe ve karşı darbe iç içe geçmiÅŸ vaziyettedir. Ancak meydanlardaki bu ÅŸahlanış ve direniÅŸ daha ÅŸuurlu hale getirilmelidir.

Sonuç: Halkın Gücü

Bu direniÅŸ ve darbeye el koyma olayı, aynı zamanda küresel ÅŸer ittifakına karşı çıkabilecek en önemli gücün ne olduÄŸunu ortaya çıkarmıştır. O güç, inanmış, organize olmuÅŸ, teÅŸkilatlanmış halkın gücüdür, milletin gücüdür. Parlamento dışında siyaset yapan tüm gönüllü kuruluÅŸların yürüttükleri mücadelede, bundan sonra yoÄŸunlaÅŸmaları gereken nokta, burası olmalıdır. Burada bir “füzyon enerjisi” (Atom Çekirdeklerinin birleÅŸtirilmesi ile açığa çıkan enerji) yatmaktadır. Bu füzyon enerjisini açığa çıkarmak, hak mücadelenin emrine vermek, gönüllü kuruluÅŸların/ hareketlerin/ cemaatlerin görevi ve sorumluluÄŸudur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.