Arif Arcan darbe kalkışmasının tarihsel arka planını yazdı
Türkiye’nin Askeri Darbeler geçmiÅŸi ve nihayetinde 15.07.2016 tarihindeki Askeri Darbe kalkışması, Türkiye’nin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel mirasının yapısal ve duygusal izdüşümlerini güçlü bir ÅŸekilde taşımaktadır.
Genelde Turani Bozkır Uluslarının ve özelde Türk Devletlerinin siyasal ve yönetim felsefesini, faaliyetlerini ve bakış açısını oluşturan dört ana unsurdan bahsetmek mümkündür.
-
Ä°lahi Kaynaklı Yönetme Hakkı ve KiÅŸisel Siyasal Yetkinlik: Ä°ktidar Allah’ın bir lütfudur. Kut almış yani Allah’ın iÅŸaret etmiÅŸ olduÄŸu kiÅŸinin iktidar mücadelesine girmesi ve bir ÅŸekilde iktidar olması dolaysızdır. Süreç içerisinde görülen kiÅŸisel zafiyetler bütün bir devlet yapısına sirayet etmekte gecikmemektedir. Önemli bir örnek Osmanlı Devletinin tüzel kiÅŸiliÄŸe sahip olmayan kurumsal yapısıdır. Osmanlı Devletinde güçlü PadiÅŸah güçlü Sadrazam formülü zaafa uÄŸrayınca devlet de zaafa uÄŸramıştır.
-
Siyasal Mücadelede ve Ä°ktidarı Durumunda Yönetim Kadrosunun Sadakat Ä°lkesi: Kutlu kiÅŸinin ‘nökerleri’ yani sadık ve sorgulamayan yardımcıları bulunmalıdır. Bu durum süreç içerisinde ana iktidar alanının yanında alt iktidar alanlarının oluÅŸmasına, devlet kurumlarının gittikçe özerkleÅŸmesine ve bürokrasi içerisinde kurumların çatışmasına yol açmıştır. Her bir kurumun kendi geleneÄŸi içerisinde bağımsız oluÅŸu ve ‘himaye’ sisteminin yaygınlaÅŸması ile devlet aygıtının tutarlılığı büyük bir sarsıntı geçirmiÅŸtir.
-
Ä°ktidara Odaklılık ve Merkezcilik: Siyasal etkinliklerin tarafları ve iktidar aygıtını oluÅŸturan unsurlar aristokrat bir sınıfa dayanmamaktadır. Tüm askeri ve bürokratik hiyerarÅŸi kapıkulu mesabesindedir. Bu konuda da en önemli örnek Osmanlı Devletidir. Osmanlı Devleti, miras yoluyla geçen bir bürokrasi ve feodal beyler tarafından deÄŸil de merkezden denetlenen bir ordu kurmakta baÅŸarı göstermiÅŸti. Bir devlete derinliÄŸini veren yönetsel hiyerarÅŸik katmanlarının ‘hükmü ÅŸahıslığı’ padiÅŸah nezdinde tek elde toplanınca ‘mutlakiyetçiliÄŸin’ sınırları en alttan en üste kadar bütün yönetsel katmanları sarıp sarmalıyordu. PadiÅŸahı ile var olan, meÅŸruluÄŸunu padiÅŸahından alan ‘nihayetinde hukuksuz’ kapıkulunun özlük hakları, padiÅŸahın inayetine veya padiÅŸahın hışmına göre belirleniyordu. Bu durum padiÅŸaha yani devlete yakın olmayı sürekli gerekli kılıyordu. Kapıkulu velinimeti padiÅŸahı ile birlikte devleti (mülkü) sahiplenmek zorundaydı. Bu zorunluluk, kapıkulu mantığı içinde çevreden kopuk bir grup kimliÄŸi ve bu kimlikten hareketle bir grup dinamiÄŸinin oluÅŸmasına neden olmuÅŸtur. Bu gurup kimliÄŸi ve grup dinamizmi çeliÅŸki ve çatışmaları ile birlikte siyaseti merkezileÅŸtirmiÅŸtir. Merkezi siyaset unsurlarının grup kimliÄŸinden doÄŸan dinamizmi, toplumsal deÄŸiÅŸimi saÄŸlayacak derinlikten, dolaysıyla toplumsal arka plan gücünden yoksundu. Zira merkezi siyasetin çevreden arındırılmış yapısı, deÄŸiÅŸim ve dönüşüm hareketlenmelerine çevrenin siyasi katkısını sınırlıyordu.
-
Çevre- Merkez Ayrımı ve Merkezi Siyasanın Bağımsızlığı: Türk siyasal kültüründe devletin var olma ve var kalma baÄŸlamındaki ayrıcalıklı yeri, Türk siyasal kültüründe devlete ait olan ÅŸeyleri, zihinsel olarak toplumsalın üzerinde bir özne olarak egemenliÄŸe taşımıştır. Osmanlı Klasik dönemindeki siyaset; devlet aygıtının kısıtlı kadrolarına yönelik geniÅŸ bir aday grubunun rekabeti ÅŸeklinde tezahür ediyordu. Siyaset, merkezde bulunan oyuncuların merkezi yönetmeye yönelik ikbal arayışlarındaki bir tür eÅŸitlerin rekabetiydi. Bu oyuncuların kahır ekseriyetinin devÅŸirme oluÅŸu, kapıkulu mantığını taşıyor olması, saray fideliÄŸinde yetiÅŸmiÅŸ ve sosyal arka planlarının bulunmayışı nedeniyle siyasi rekabet ve çatışmalar ‘çevreden arındırılmış merkez içi’ yapısındaydı. Nimeti ve külfeti dağıtma tekelini elinde bulunduran devlet aygıtına yönelik çevrenin itiraz ve talepleri, merkezi bürokrasinin ‘devlet (bürokrasi) dili’ marifetiyle baÅŸkalaşım geçirmekteydi.
MAKALENİN DEVAMINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN
Henüz yorum yapılmamış.