Güncel
Darbe gerçekleşseydi neler olurdu?
Seçilmiş tüm kişiler bir biçimde yerlerini eli silah tutanlara bırakmaya zorlanırdı. Bu arada halk ayaklanır ve çok daha fazla kan dökülürdü. Değil geçici süreli OHAL, yıllar sürecek bir sıkıyönetim söz konusu olur, ancak toplum böyle bir “sıkıya” gelmek istemeyeceğinden ne yönetim olurdu ne de yaşam.
Beril DedeoÄŸlu - STAR
SeçilmiÅŸ tüm kiÅŸiler bir biçimde yerlerini eli silah tutanlara bırakmaya zorlanırdı. Bu arada halk ayaklanır ve çok daha fazla kan dökülürdü. DeÄŸil geçici süreli OHAL, yıllar sürecek bir sıkıyönetim söz konusu olur, ancak toplum böyle bir “sıkıya” gelmek istemeyeceÄŸinden ne yönetim olurdu ne de yaÅŸam.
Söz konusu darbe yönetimini kendisine meÅŸru bir baÅŸkaldırış nedeni olarak görecek kesimler daha da cesaretlenirdi. Asker yönetimine karşı çıkmak, dünyanın her yerinde kahramanlık olarak görüleceÄŸinden, muhtemelen en kısa sürede Kürt siyasi hareketi “özerklik” ilan ederdi. Ordu, bununla mücadeleye yönelir ve PKK ile sürdürülen teröre karşı mücadele, Kürt halkına yönelik bir savaÅŸa dönüşürdü. Dolayısıyla ülke bütünlüğü adına yapıldığı ileri sürülen darbe, tam da ülkenin bölünmesine, halkların savaÅŸmasına neden olurdu.
Darbecilerin siyasi referansları arasında Sünni İslam da olduğuna göre, içerideki kaosa Aleviler ve muhtemelen bir süre sonra da sol çevreler dahil olurdu. Darbecilerin ülkeyi yönetmeleri bir yana, kimsenin kimseye güvenmedi bir tuhaf ülke ortaya çıkardı. Tıpkı Suriye, tıpkı Afganistan, hatta tıpkı Irak ve belki biraz Gürcistan veya Ukrayna gibi.
Düşmanlar artar, dostlar azalırdı
Darbe gerçekleÅŸip de bunlar yaÅŸansaydı, belki BM Barış Gücü ya da NATO birlikleri müdahale eder, olmadı ABD bir koalisyon kuruverir ve Irak’a yaptığı gibi bir “yardım” yapardı. Sonuçta, ya ülke iç savaÅŸ yaÅŸar ve bölünürdü; ya da öyle ya da böyle bir iÅŸgale uÄŸrardı.
Ä°ÅŸler bu noktaya varsaydı, belki Rusya da Esad rejimine yardıma gittiÄŸi gibi, duruma el atar ama farklı olarak anti-darbecilere destek vermeye uÄŸraşırdı. Bu desteÄŸi Ä°skenderun Limanı’ndan vermeye kalkarsa, Türk BoÄŸazlarında da muhtemelen epeyce hareketlilik olur, dost ve müttefik ülkeler Türkiye’nin kendi güvenliÄŸini saÄŸlayamadığı için Rusya, Ä°ran ve terör üreten yerlere karşı zayıf düştüğünü ileri sürerek kendi iÅŸlerini kendileri görmeye kalkarlardı. Bir anda nereden geldiÄŸi belli olmayan yabancı üniformalıları görür, bunların hangi üslerde konuÅŸlandıklarını merak eder hale gelirdik.
Tabi bu durumun Kıbrıs’a da sirayet etmemesi düşünülemez olurdu. Belki orada da bir mini darbe yapılır, yetmezse darbecilerin meÅŸru saydığı bir parlamento kararıyla KKTC yeni bir il olarak Anadolu’ya dahil edilirdi. Böylece Diyarbakır’a karşı LefkoÅŸa durumu ortaya çıkar, buna da “batıya yönelme” denirdi.
Şantajla imzalar attırılırdı
Söz konusu senaryonun ne derece gerekçi olduÄŸu tartışılabilir. Ancak her durumda Türkiye-AB iliÅŸkileri donar, Türkiye’nin Avrupa Konseyi ve NATO üyeliÄŸi askıya alınır; demokratikleÅŸme süreçleri biter, otoriterleÅŸmiÅŸ ve DoÄŸu’ya kaymış bir Türkiye ortaya çıkardı.
Ancak Türkiye’nin batıdan uzaklaşıp kayacağı bu “DoÄŸu” OrtadoÄŸu olmayacaktı. Zira darbeciler, kendilerini Arap halklarına yakın gören bir eÄŸilimde deÄŸiller. Sanki Türkiye daha çok Ukrayna’nın DoÄŸusuna benzesin, Batı’dan koparak Rusya etkisine savrulsun isterler.
Bununla birlikte, söz konusu risklerin “Batı” ittifakı tarafından gözardı edilmesi mümkün olmaz ve Türkiye’yi söz konusu ihtimalden kurtarmak için büyük bir giriÅŸim baÅŸlardı. Yani bugün Türkiye’nin kabul etmediÄŸi ne varsa, “kurtarılmak” adına kabul etmek durumunda kalınırdı. Kısacası darbe olsaydı, Türkiye’ye ölümü gösterip sıtmaya razı etme süreci yaÅŸanırdı.
O halde sorulması gereken, kimin Türkiye’ye ne imzalatmaya çalıştığı sorusu. Türkiye kimi “oyun” dışına itmeye çalıştıysa ve kimlerin önerilerini reddettiyse, darbecilerin arkasında onlar olabilir ve muhtemelen bunların sayısı da birden fazladır.
Henüz yorum yapılmamış.