İman kurtarıcılığından darbeciliğe: İbretlik bir hikâye

Mustafa Öztürk - KARAR

Fetullah Ä°bn Selûl’ün başını çektiÄŸi HaÅŸhâşî sürüsünün ibretamiz hikâyesi sözde iman kurtarıcılığıyla baÅŸladı. Pensilvanyalı Ä°bn Selûl Ä°zmir Kestanepazarı’ndaki cami köşesinde vaizliÄŸe baÅŸlar baÅŸlamaz müstakil  mehdilik rolüne soyunmanın halk katında, “Sen de kimsin be adam!” mealinde bir tepkiye konu olacağını iyi bildiÄŸinden, iÅŸin başında sırtını Saîd Nursî’ye yasladı. Bu süreçte sık sık Risâle-i Nur metinlerini referans göstererek vaaz adı altında biteviye laf salatası yaptı ve tüm salatalarına iman kurtarıcılığı sosu kattı. Ayrıca Sızıntı adlı derginin hemen her sayısında, ilahiyat fakültelerine sızdırdığı HaÅŸhâşî akademisyen güruhuna hava civa türünden sözde bilimsel içerikli yeni soslar hazırlattı. “Bal peteÄŸinde Allah yazıyor”, “Tabiat eczanesinde soÄŸan satılıyor” mealindeki sayısız gevezelik Sızıntı dergisinde ilim-irfan diye pazarlandı.

***

HaÅŸhâşîler ÅŸebekesi pazarlama konusunda pek mahir olduÄŸundan, ballı petekli ve börtü böcekli sözde ilim furyası maalesef ilahiyat alanına da sıçradı ve meslektaÅŸlarımızdan birçoÄŸu “bilimsel tefsir” denilen bu cıvıklıktan nemalanma yollarını aradı. Öte yandan Pensilvanyalı Ä°bn Selûl’un soru çalma (fetih okutma) yöntemine benzer yollarla ilahiyat fakültelerinde konuÅŸlandırdığı fedailerin pek çoÄŸu “Kur’an’da Patates Kızartması” türünden tezler ve makalelere imza atmak suretiyle Ä°slam ilim geleneÄŸine müthiÅŸ katkılar(!) yaptı. İçlerinden bazıları tefsir ilmine katkının ötesinde havacılık ve pilotluk gibi alanlara da el attı. Mesela Sakarya Ãœniversitesi Ä°lahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Adil Öksüz adlı bir müptezel, “Kur’an’da Ä°sraf Kavramının Semantik Tahlili” gibi çok derinlikli(!) ilmî çalışmalarının yanında pilotluÄŸa da merak saldı ve herhalde bir tefsircinin aynı zamanda çok iyi bir F16 pilotu da olabileceÄŸini(!) göstermek üzere 15 Temmuz darbe teÅŸebbüsünün organize edildiÄŸi Akıncılar hava üssünde icraat yaptı.

***

Pensilvanyalı Ä°bn Selûl kendi varlığını ve varoluÅŸ felsefesini yalan dolan üzerine kurduÄŸundan, iman kurtarma iÅŸini bile, “Ay’a ilk adım atan astronot Neil Armstrong geçen sene Mısır’da duyduÄŸu ezan sesi üzerine bu daveti Ay’a çıktığı zaman da duyduÄŸunu ve çok heyecanlandığını söyledi” (Sızıntı, yıl: 5, sayı: 57, 1983), “Kaptan Cousteau’nun kafası denizin baÄŸrında tespit ettiÄŸi hakikatle aydınlığa erdi” (Sızıntı, yıl: 5, sayı: 58, 1983) gibi tezviratlar üzerine kurguladı. Aslında Pensilvanyalı’nın derdi iman kurtarmak deÄŸil, fedailerini mutlak bir itaatle kirli emellerine hizmet ettirecek bir itikat sistemi oluÅŸturmaktı. Çünkü Kur’an’da iman diye ifade edilen deÄŸerin ayrılmaz parçası salih ameldir. Yani iman canlı, dinamik ve derunî bir tecrübe olarak mutlaka salih ameller üretir. Oysa itikat dondurulmuÅŸ gıda gibidir; zihinde kodlanan, hemen hiçbir manevi-deruni boyut taşımayan ve istenildiÄŸinde “Andımız” misali salt telaffuz olunan bir dizi kliÅŸeden ibarettir.

***

Ä°man denilen manevi temelin üzerine ancak salih amel binası inÅŸa edilebilir. Ä°tikat denilen temel üzerine ise -FETÖ hadisesinde/örneÄŸinde görüldüğü gibi- mescid- dırar misali her türlü kirli yapı kurulabilir. Gerek iman ile itikadın birbiriyle özdeÅŸ kabul edilmesinde, gerekse bir kere dille ikrar edildikten sonra mü’minlik vasfının asla kaybolmayacağının zannedilmesinde, innellezine âmenû ve amilu’s-sâlihâtÅŸeklindeki Kur’an ifadelerinden, “Ä°man ayrıdır, amel ayrıdır” ya da “Amel imandan bir cüz deÄŸildir” mealinde yanlış bir hüküm ve doktrin üretilmesinin önemli rol oynadığını belirtmek gerekir. Bu hüküm/doktrin mürtekib-i kebîre (büyük günah iÅŸleyen kimsenin durumu) meselesinde maÅŸeri vicdanı rahatlatmak maksadıyla üretilmiÅŸ olabilir; ancak bu doktrinin önümüze koyduÄŸu vahim sonuçlardan birinin, sözde iman kurtarmak üzere yola çıkan bir güruhun sayısız günahla dolu kırk yıllık hikâyesinin kendi milletine kurÅŸun sıkmak gibi emsalsiz bir alçaklıkla sona ermesinden baÅŸka bir ÅŸey olmadığı gerçeÄŸi de teslim edilmelidir.