Sosyal Medya

Güncel

Tuğgeneral Ertuğrulgazi, rehin alındığı süreci anlattı

Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile birlikte rehin alınan Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü, rehin alındığı süreci anlattı.



Darbe girişiminin başladığı 15 Temmuz akşamı saat 21.00 sıralarında Orgeneral Akar ile birlikte Tuğgeneral Özkürkçü de rehin alınarak, Akıncı hava üssüne götürülmüştü. Bir gün sonra kurtarılan Özkürkçü, yaşadığı sıkıntılı anları silah arkadaşlarına anlattı. Alınan bilgilere, Özkürkçü'nün şunları söylediği aktarıldı:

EL VE AYAĞA KELEPÇE

"Kafama çuval geçirilmedi. Gözlerim çok sıkı bir şekilde bandana türü bir şeyle görmeyecek şekilde kapatıldı. İlk derdest edildiğimde ise 40 dakika boyunca Genelkurmay Başkanı'nın makamının hemen yanındaki ziyaretçi bekleme odasına koyuldum. Ellerim ve ayaklarım sıkıca plastik kelepçeyle bağlandı ve ağzıma bir kumaş tıkıp üstüne de gözümdeki bandanayı çıkarıp bağladılar bağırmamam için. İlk tutulduğum yerde gözlerim açık, kulaklarım da açıktı. Kapı yarım açık olduğu için koridordaki hareketleri görebiliyor duyabiliyordum.

‘KIPIRDAMAK YASAKTI’

Yaklaşık 40 dakika sonra -bir ara kapıyı kapattılar ki o arada Genelkurmay Başkanımızı tahliye ettiler sanıyorum- benim gözlerimi başka bir bandana ile bağlayıp ayaklarımın bağını çözdüler ellerim arkadan kelepçeliydi ve karargahın içinde başka bir binaya götürdüler. Sonradan görüntüden gördüğüm benim hemen arkamda olan iki kişi Kara Kuvvetleri Komutanı ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı idi.

'Ä°KÄ°NCÄ° BAÅžKAN YANIMDAYDI'

O götürüldüğümüz yerde de bir bank gibi birşeye oturtup başımızı öne eğip alçak bir masaya dayalı tutmamızı söylediler. O esnada ayaklarımı tekrar bağladılar. Kıpırdamak kesinlikle yasaktı. Biraz oynadığımda iki kere kafama dipçikle vurdular. Tabii gelince darp raporlarını aldım. İki bileğim de yara içinde hala. Ayak bileklerimde çok hasar yok. Yanımda olan kişi de Genelkurmay İkinci Başkanı idi bir ara konuştu çünkü, ayağa kalkmak istediğini nefes alamadığını söyledi kabul etmediler.

Bir saate yakın da burada hareketsiz kaldıktan sonra tekrar oradaki sanırım yaklaşık 15 kişi ile beraber bizi tekrar ayaklarımızı açarak helikoptere götürdüler. 20-25 dakika sonra bir yere indik - ki burası Akıncı üssüymüş bunu da akşam 18:00'de kurtulduktan sonra öğrendim- Orada herkesi bir odaya koydular. Ellerim ayaklarım, ağzım ve gözlerim hep bağlı kaldı. Saatin kaç olduğunu "tik tak" sesi duyuyordum ama göremiyordum.

'DİPÇİKLE KAFAMA VURDU'

Sonra iki saate yakın öyle yalnız odada bıraktılar. Lavabo ihtiyacı olunca yanımdaki dolabı tekmeledim ve gelmelerini sağladım. Gelen kişi 'Ne var belanı mı arıyorsun?' dedi dipçikle kafama vurdu. Ağzımı açınca küfrettim tekrar vurdu. Tuvalet ihtiyacımı söyledim, şerefsizce bir tavırla 'tuvalet yok burada' dedi. Yanındaki kişi 'tamam tamam' dedi ve ellerimi önde bağladılar. Bu esnada gözlerim çok sıkı şekilde bağlıydı ve bu halde beni odanın içindeki tuvalete götürdüler.

'SÜRÜNÜREK ÇEŞMEDEN SU İÇTİM'

Meğerse odada tuvalet varmış. İyi ki de varmış zira sabaha karşı sürünecek tarzdaki zorlukla çeşmeye ulaşıp su içebildim. Ertesi gün akşama kadar saat 18:00'e kadar su ve ekmek bile vermediler. Bir operasyonla mı kurtulduk bunu bilmiyorum. Herhangi bir çatışma sesi duymadım zira. Saat 18.00'de kapım açıldı ve ellerim ayaklarım gözlerim açıldı.

Dışarı çıktığımda görebildiklerim Hava Kuvvetler Komutanı, Genelkurmay İkinci Başkanı, üç korgeneral, 3-4 tane tümgeneral ve üç tane tuğgeneraldi. Doğru olan bu. Allah kimseyi çaresiz ve böyle şerefsizlerin elinde bırakmasın"

 

 

Kaynak: Milliyet

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.