Sosyal Medya

Güncel

Kazanan ata oynayan ABD ve darbe

Başbakan Binali Yıldırım televizyonlara bağlanıp Türkiye'de olup bitenin adını darbe olarak koyduğunda Türkiye'de saatler 23:00'ı gösteriyordu.



Ragıp Soylu - USA Sabah

 

BaÅŸbakan Binali Yıldırım televizyonlara baÄŸlanıp Türkiye'de olup bitenin adını darbe olarak koyduÄŸunda Türkiye'de saatler 23:00'ı gösteriyordu. 

Bu açıklama gelmeden önce durumun darbe giriÅŸimi olduÄŸunu gösteren her türlü emare vardı. Köprü askerlerce kesilmiÅŸ, Ä°stanbul Atatürk Havalimanı ele alınmış ve sokaklarda tanklarıyla gezen erler vatandaÅŸlara "evlerinizde dönün" çaÄŸrısı yapmaya çoktan baÅŸlamıştı. 

ABD'nin ilk tepkisi gece yarısı geldi. Görüşme tam olarak ne zaman gerçekleÅŸti bilmiyoruz fakat 01:00'da yani Cumartesi sabahının ilk saatlerinde TV'de konuÅŸan DışiÅŸleri Bakanı Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu, kendisini ABD DışiÅŸleri Bakanı John Kerry'nin aradığını ve demokratik yollarla seçilmiÅŸ sivil hükümete tam destek verdiklerini söylediÄŸini açıkladı. 

Ä°lk baÅŸta Yıldırım'ın halka yaptığı açıklama üzerinden iki saat bile geçmeden ABD'nin böyle bir telefon açmasını olumlu bir iÅŸaret olarak gördüm. Aradan bir saat geçti, 02:02'de bu kez Beyaz Saray'ın açıklaması geldi. BaÅŸkan Barack Obama da Türkiye'deki tüm grupları seçilmiÅŸ hükümete destek vermeye çağırıyordu. 

Sonra Twitter'da Obama'nın yandaÅŸ basınının önde gelen isimlerinden, gazeteci Max Fisher'ın yazdığını gördüm. Şöyle diyordu Fisher, "Merak ediyorum, bu açıklamanın ne kadarı Beyaz Saray'ın darbenin baÅŸarısız olacağı sonucuna varmasıyla ÅŸekillendirildi." 

Bu oldukça çarpıcıydı çünkü Obama'cı bir gazeteci Beyaz Saray'ın fırsatçılığını çok net bir ÅŸekilde ifÅŸa ediyordu. Ve haklıydı, zira Yıldırım açıklamayı yapana dek zaten durumun darbe olduÄŸu ortadaydı fakat Türk TV kanalları uzun süre sorumluluÄŸu üstlenmek istemedi. 

Yansi Beyaz Saray önce bekledi, baÅŸarısız olacağına inanınca darbeye karşı hareket etti. 

Daha sonradan pek çok Amerikalı gazeteci Beyaz Saray'ın darbenin baÅŸarısız olacağını anladıktan sonra açıklama yaptığını söyleyerek Fisher'ın böyle düşünmekte yalnız olmadığını gösterdi. 

Aslında Washington'daki durum net. SaÄŸcısından solcusuna tüm Amerikalı "Türkiye uzmanları", Türkiye'de darbe yönetimiyle, ErdoÄŸan yönetimi arasında fark olmadığını düşünüyor. Zaten darbe baÅŸarısız olduktan sonra da ABD'nin en etkili dış politika dergisi Foreign Policy'nin editörü David Rothkopf'tan, Dış Ä°liÅŸkiler Konseyi (CFR) BaÅŸkanı Richard Haass'e kadar herkes "Türk demokrasisinin geleceÄŸi karanlık" diyerek, sanki yüzlerce ölü insanın bedenleri hala sokakta deÄŸilmiÅŸ gibi, darbenin daha iyi bir sonuç doÄŸurabileceÄŸini ima eden ÅŸeyler yazdılar. 

Bunu neden anlatıyorum?

Çünkü ABD medyası ve düşünce kuruluÅŸları dünyasındaki bu söylem, Beyaz Saray'ın darbenin baÅŸarılı olması ya da olmaması durumunda iki senaryoya da açık bir kapasitesi olduÄŸunu gösteriyor. Nitekim ABD'nin Mısır darbesindeki hızlı dönüşü ve yönetim içinden Mısır'da darbenin önlenmesi için gereksiz aktif olunduÄŸu eleÅŸtirilerini de dikkate aldığımızda, bu oldukça mantıklı görünüyor. 

Beyaz Saray krizin başında itibaren, Ä°ncirlik'in durumu ve DAEÅž karşıtı operasyonların devam edip etmemesi ile, Türkiye'nin demokratik yapısından çok daha ilgiliydi. ABD medyası da bunla daha ilgili oldu. 
CNN'e çıkan uzmanlar ordunun darbe yapma kapasitesiyle dalga geçtiler. 

Nitekim Cumartesi günü BaÅŸkan Obama'nın Beyaz Saray'da düzenlediÄŸi güvenlik toplantısı sonrası yapılan açıklamada da ABD misyonlarının ve vatandaÅŸlarının güvenliÄŸine Türkiye'deki siyasi durumundan daha fazla yer ayrılmıştı. Açıklamanın sonunda da terörle mücadele vurgusu vardı. 

Obama bir de bunun üzerine üstü kapalı bir ÅŸekilde Türkiye'ye "darbecileri hukuka uygun ÅŸekilde yargıla" çaÄŸrısı yaptı. 

Sonra Kerry'nin Çavuşoğlu ile yaptığı ikinci telefon görüşmesinin kaydı geldi.

Kerry bu kez Türkiye'den darbeciler için "hukuki prosedürü" uygulamasını bekliyordu. Amerikan kibri, darbenin en başarılı göründüğü anda İstanbul ve Ankara Başsavcılıklarını işleterek darbeciler hakkında tutuklama kararı çıkartan Türkiye devletine aklı sıra nizam vermeye çalıştı, çalışıyor. Bir de açıklamada "darbeyi bizim yaptığımızı ima ederseniz ilişkilerimiz bozulur ha" tehdidi de utanmadan yapıldı. Yine bu açıklamanın da sonunda DAEŞ'e verilen mücadelede Türkiye'nin önemine işaret eden İncirlik imaları koyuldu.

Yani ABD tüm açıklamalarında Türkiye'ye açık açık Fethullahçı Terör Örgütü ele başısı Fethullah Gülen'le ilgili endiÅŸelerini "sallamıyorum" mesajı verdi. 

Zaten bunu Kerry'nin darbe için yaptığı ÅŸu lakayt açıklamadan da anlamak mümkündü, "söylemeliyim ki çok parlak bir ÅŸekilde planlanmış ya da uygulanmış bir olaya benzemiyor." 

Benim tahminim Gülen'in sınır dışı iÅŸlemleri BaÅŸkan Obama görevde kaldığı sürece baÅŸlamayacak ve bu Obama ve ErdoÄŸan arasındaki kavgayı yönetilemez hala getirme riskini barındırıyor. 

2017'de BaÅŸkanlık koltuÄŸuna oturacak Hillary Clinton'ın ise bu meseleyi yine sürüncemede bırakması normal. Çünkü Clinton'lara çok yakın bir bağışçının söylediÄŸi gibi Gülen'in Clinton kampanyasına milyonlarca dolar deÄŸerinde bağış yapan örgüt üyeleri var. 

Pek çok isim Clinton'a para toplayan Super PAC'lere üye olduÄŸu gibi, Clinton Vakfı'nda ve Clinton Küresel GiriÅŸimi'nde de aktifler. 

Gülen'in ABD'de sözcülüğünü yapan "Ortak DeÄŸerler İçin Ä°ttifak" adlı kuruluÅŸun Kongre'de kiraladığı lobi firması kim dersiniz? 

Podesta Group. Hani Clinton'ın saÄŸ kolu olan ve seçim kampanyasını yürüten John Podesta'nın sahibi olduÄŸu ÅŸirket. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.