Güncel
'Feryatlarımız sınırlı yankı buluyor'
Türkiye'de görev yapan Yabancı gazetecileri ağırlayan Başbakan Yıldırım, uluslararası camianın terör konusunu biraz hafife aldığı görüşünü dile getirirken, "Bizim feryatlarımız sınırlı olarak yankı buluyor. Hala Türkiye'de binlerce masum insanın kanına giren terör örgütünün propagandası, Avrupa'nın kalbinde yapılabiliyorsa, Avrupa Parlamentosu'nda bunların rezillikleri sergilenebiliyorsa burada bir yanlış vardır. Herhalde terörde ikiyüzlülük, gelişmişliğin bir göstergesi. Böyle değerlendirmek lazım. Aksi halde bunun izahı yok. Bunun dini yok, milliyeti yok, kutsalı yok." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan ve dernekçe düzenlenen "Uluslararası Kültür Turizmi ve Medya Kurultayı" dolayısıyla Türkiye'de bulunan 50 yabancı gazeteciyi, Çankaya Köşkü'nde kabul etti.
Gazetecilere, Türkiye'nin en güzel yerlerinden birisi olan Mevlana Müzesi'ni görme imkanı bulduklarını belirten Yıldırım, "Mevlana" demenin hoşgörü, kardeşlik, birlik ve beraberlik anlamına geldiğini söyledi.
Bugünün vebasının terör olduğunu vurgulayan Yıldırım, dün gece Fransa'nın milli gününde vahşet yaşandığını ve çok sayıda masum insanın hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Türkiye olarak Fransa'nın acısını paylaştıklarını kaydeden Binali Yıldırım, "Terörle mücadele eden, en fazla canı yanan ülke olarak, her zaman Fransa'nın bu insanlık mücadelesinde yanında olduğumuzu da ifade etmek isterim." dedi.
"Bizim feryatlarımız sınırlı olarak yankı buluyor"
Yıldırım, uluslararası camianın terör konusunu biraz hafife aldığı görüşünü dile getirirken, "Bizim feryatlarımız sınırlı olarak yankı buluyor. Hala Türkiye'de binlerce masum insanın kanına giren terör örgütünün propagandası, Avrupa'nın kalbinde yapılabiliyorsa, Avrupa Parlamentosu'nda bunların rezillikleri sergilenebiliyorsa burada bir yanlış vardır. Herhalde terörde ikiyüzlülük, gelişmişliğin bir göstergesi. Böyle değerlendirmek lazım. Aksi halde bunun izahı yok. Bunun dini yok, milliyeti yok, kutsalı yok." diye konuştu.
Terör konusunda birlik ve beraberlik içerisinde olunması gerektiğinin altını çizen Yıldırım, hiçbir şart ortaya koymadan terörün her türlüsüne şiddetle karşı çıkılmasına, teröre zemin hazırlayan geçmişte yaşanan yanlışların da ortaya çıkarılmasına işaret etti.
Başbakan Yıldırım, bunun bir günde olan bir iş olmadığını, geçmişe yönelik ciddi bir alt yapısı bulunduğunu dile getirdi. Sömürü konusuna ve dünyanın nimetlerinin paylaşımındaki adaletsizliklere de değinen Yıldırım, "Bugün dünyada 60 milyon insanın vatanı yok. Mülteci. Bunlar keyfinden mi memleketlerinden oldular? Bunları yurtlarından, ülkelerinden koparan nedir? Can güvenliğidir, yaşam hakkıdır, bütün bunları dünyanın görmesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.
"Gelin, bunların sırtını sıvazlamaktan vazgeçin"
Birleşmiş Milletler'in (BM) şu anki yapısını eleştiren Yıldırım, insanlığın yavaş yavaş öldüğünü, dünyanın barışını korumaya çalışan BM'nin yerinde durduğunu ve bunun asla kabul edilebilir bir durum olmadığını kaydetti.
Yıldırım, 30 yılı aşkın süreden beri "Bakın, bu terör sizin de canınızı yakacak. Gelin, bunların sırtını sıvazlamaktan vazgeçin. Doğrudan-dolaylı bunların silah edinmesine, gençlerin ve çocukların uyuşturucuya müptela haline gelmesine seyirci kalmayın." şeklinde seslendiklerini aktardı.
Dünyada dinamik ve zor günler yaşandığına dikkati çeken Başbakan Yıldırım, terör ve güvenlik konusu yüzünden insanların seyahatlerini sınırladığını bildirdi.
Yıldırım, Türkiye üzerinden "Türkiye'de terör var gitmeyin, gelmeyin" şeklinde propaganda yapıldığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Ne oldu Fransa'nın göbeğinde, ne oldu Brüksel'de, Londra'da, New York'ta? Her yerde terör var. Terörle mücadele, terörden kaçmakla olmaz. Terörle mücadele, terörün üzerine yılmadan kararlılıkla gitmekle olur. Daha çok seyahat edeceğiz, daha çok Türkiye'ye geleceğiz, daha çok Türk halkıyla dayanışma içinde olacağız. Biz de oralara gideceğiz. Böylece terör, kendisine yaşam alanı bulamayacak. Terörün amacı yıldırmak, sindirmek ve istediği sonucu almak. Buna asla ve asla fırsat vermemek gerekir."
-Başbakan Yıldırım, salondaki gazetecilere , "Zor şartlarda görev yapıyorsunuz. Hayatınızı bazen ortaya koyarak görev yapmaya çalışıyorsunuz. Bunlar her türlü takdirin üzerindedir. Ama lütfen terör örgütlerini, teröristleri cesaretlendirecek yorumlara yer vermeyin." çağrısında bulundu.
Bunun bir gazeteciyi belki o gün "En popüler haberi ben verdim" diye mutlu edebileceğini belirten Yıldırım, "O haber belki insanlığın geleceği için çok büyük bir felaketin habercisi de olabilir. O yüzden burada kanunla, yasakla iş yapmak değil, her sektörde olduğu gibi sizlerde de etik değerlerin aşındırılmaması gerekir. Bunların yazılı kuralları olmaz. Bugün Fransa'da terör saldırısı oldu, bakın Fransız resmi makamları açıklama yapmadan, kimse açıklama yapmıyor, yorum yapmıyor, sadece olayı anlatıyor. Maalesef bu konuda aynı titizliği gösterdiğimiz söylenemez." diye konuştu.
"Dostlarımızı daha samimi davranmaya davet ediyoruz"
Başbakan Yıldırım, bu konularda gerek uluslararası, gerek ulusal düzeyde basının ortak bir anlayış ve bakış açısıyla buluşması gerektiğini dile getirdi.
"Terör dışında, diyelim ki ülkenizi yönetenlerin yanlışlarını istediğiniz kadar anlatın. Bunda bir sınırlama olmaz, anlatmanız da lazım." diyen Yıldırım, "Kamuoyunun baskısını, onlar üzerinde hissettirmeniz lazım. Buna bir itiraz yok. Ama mesele insan hayatı, ülke güvenliği, ülkenin bekası olunca her şey değişir. Bu sadece Türkiye için geçerli değil, dünyanın 196 ülkesi için aynı şey geçerlidir. İnsanlığın geleceği için buna ihtiyacımız var. Artık terörle mücadeleyi bir yandan ortak bir anlayışla yürütürken, diğer yandan da bunun uzun vadedeki sebepleri, bu sonucu doğuran sebepleri araştırıp, bunun üzerine gitmemiz lazım." şeklinde konuştu.
Modern Avrupa'nın, Srebrenitsa'da yaşanan katliamı seyrettiğini dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu çok küçük bir olay değil tabii ki, unutulmamalı, unutturulmamalı. Benzeri olaylar başka yerlerde de var. Ama siz bütün bunları bırakıp, olup olmadığı belli olmayan 1915 dünya harbi şartlarında zorunlu bir göç olayını, bugün Türkiye için bir 'ayıp' gibi sunmaya kalkarsanız işte burada ciddi bir yanlış olduğu ortaya çıkar. 1915 olayları tarihtir, tarihçilerin ortaya çıkaracağı bir iştir. Bu konuda da Türkiye'nin hiç ama hiç rahatsız olduğu bir taraf değildir. Ama bunu siyasi manivela olarak kullanmaya kalkarsanız, o zaman iş başka bir yere gider. O zaman sizin geçmişiniz de sorgulanmaya başlar. Kimsenin geçmişi böyle pirüpak değil. Bize bu konuda laf söyleyen ülkelerin geçmişlerinde o kadar arızalar var ki burada anlatmaya kalksam saatler alır. Dünya üzerinde, dünyadaki medeniyetler içinde sömürmeyen, sömürge olmayan tek devlet, Türk devletidir, milletidir. Biz, inançlarımız, geleneklerimiz, kültürümüz, yaşam tarzımız... Dolayısıyla böyleyiz. Onun için önce bir ülke hakkında karar verirken, iğneyi kendinize batıracaksınız, sonra başkaları hakkında konuşacaksınız. Her şeye rağmen biz geçmişe takılıp kalacak değiliz. Balkanlar'ın, Kafkaslar'ın, kuzeyin ve Orta Doğu'nun güvenliği, dünyanın geleceğinin güvenliğidir. Onun için bu konuda Türkiye olarak dostlarımızı, dost bildiğimiz insanları daha samimi davranmaya davet ediyoruz."
Kaynak: AA
Henüz yorum yapılmamış.