Güncel
Neden Fransa?
2015 Ocak ayından beri Fransa bir çok saldırının hedefinde oldu. Uzmanlara göre, özellikle Kuzey Afrika kökenlilerin yoğun olarak bulunduğu Fransa’nın toplumsal fay hatları hedefleniyor.
Fransa’nın Nice kentinde Tunus kökenli bir sürücünün hızla giden bir kamyonu, Fransa Milli Günü kutlamalarına katılan kalabalık üzerine sürmesiyle gerçekleÅŸen saldırı, bu ülkede 2015 Ocak ayından beri düzenlenen benzer bir çok saldırının son halkası oldu.
Galatasaray Ãœniversitesi Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü’nden Doç. Dr Ali Faik Demir’e göre, son saldırının hedefinde Batı dünyası var ama saldırının Fransa için de özel bir anlamı var.
“Bu saldırının arkasında IŞİD’in Suriye’de toprak kaybetmesi, ABD ve Rusya’nın Suriye politikasında yakınlaÅŸmaya baÅŸlaması, bu ay başında yapılan NATO zirvesinden terörle mücadele konusunda daha çok iÅŸbirliÄŸi kararının çıkması gibi nedenler var,” diyen Demir, Fransız toplumunun kırılgan yapısını da dikkat çekti.
Faik, IŞİD ve benzeri yapılanmaların hedeflerine yerleştirdiği ülkelerdeki toplumların kırılma noktalarını hedefleyen eylemler düzenlendiğine de dikkat çekti.
“Nice’in de bulunduÄŸu Fransa’nın güneyi, milliyetçiliÄŸi yüksek bir bölge. Ayrıca özellikle yazın dünyanın bir çok yerinden kalburüstü kiÅŸilerin tatil için gittiÄŸi bir alan. O yüzden özel olarak da hedeflenmiÅŸ olabilir. Fransa’da MaÄŸrip kökenlilerin sayısı fazla olması nedeniyle zaten bir bölünme var. Bu tip saldırılarla bu bölünme daha da derinleÅŸiyor. Saldırılardan sonra oluÅŸan hava, IŞİD gibi örgütlerin daha fazla elaman kazanmasına yol açıyor. Ayrıca toplumda oluÅŸan ayrışma da derinleÅŸiyor.”
Faik, son zamanlarda Fransızlara ‘baÅŸka ülkelere gitmeyin, oralar tehlikeli’ mesajı verilirken Nice’de gerçekleÅŸen saldırının Fransa toplumuna bir anlamda ‘sürekli diken üzerinde olun” anlamına geldiÄŸini söyledi.
Yalnızca Almanya’da olmadı
IŞİD üzerine çalışmalar yapan Ahi Evran Ãœniversitesi Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü’nden Serhat Erkmen de, Nice’deki saldırının büyük bir ihtimalle yalnız kurt eylemi olduÄŸuna dikkat çekti:
“Bu bir yalnız kurt eylemiyse, bugüne kadar düzenlenen bu tip eylemlerde en fazla ölüme neden olan eylem oldu,” diyen Erkmen bugüne kadar Avrupa’nın büyük ülkeleri arasında yalnızca Almanya’da bu tip eylemler gerçekleÅŸmediÄŸini anımsattı.
"Almanya erken bir dönemde önlem anlamaya başladı. 11 Eylül saldırılarını yapanların bazıları Almanya'dan devşirilmişti. Bu Almanya'nın erkenden bu mesele üzerine düşünmesine ve sıkı bir denetleme, izleme ağı kurmasına neden oldu. İkincisi de bu tip örgütlerin hedefindeki diğer ülkelerin Fransa'nın, Türkiye'nin ABD'nin aksine Almanya Suriye'de ne yapıyorsa arka planda yapıyor ama tabii ki bu Almanya'nın hedefte olmadığı anlamına gelmiyor. Orada da engellenen saldırılar oldu."
Erkmen, Suriye’de savaÅŸtıktan sonra ülkelerine geri dönenler arasında en üst sırada Fransız ve Belçikalıların da olduÄŸunu hatırlatarak, bu unsurunun da Fransa’nın hedef seçilmesinde bir faktör olarak deÄŸerlendirilebileceÄŸini söyledi.
'Saldırganların çoğu eski Fransız sömürgelerinden'
Charlie Hebdo’dan bu yana Fıransa ve Belçika’da saldırılara katıldığı belirlenen 18 kiÅŸinin 12’si Faslı, 1’i Cezayirli. Nice’te ki son soldırıyı ise Tunus kökenli bir Fransız vatandaşı gerçekleÅŸtirdi. Tunus terörle mücadele stratejisi geliÅŸtirme kurulu üyesi Sami Brahim, uzun yıllardır silahlı selefi gruplar konusunda çalışıyor. Tunus Ä°ktisadi ve Toplumsal AraÅŸtırmalar Akedemisi, Terör ve Kaçakçılık Bölümü’nde uzman olarak görev yapan Brahim, avrupa saldırılarını gerçekleÅŸtirenlerin Fıransa’nın eski Kuzey Afrika sömürgeleri kökenli olmasının tesadüf olmadığının altını çiziyor:
“ Fransa’da yaptığım çalışmalarda gördüm ki, baÅŸkent Paris’te yaÅŸayan Afrika kökenli Müslüman gençler büyük bir kimlik bunalımı içinde. Ne kendi kültürlerini biliyorlar, ne de Avrupa’ya ait hissediyorlar. 21. Yüzyılda, 9. Yüzyıl zihniyetinde olan gençler gördüm. Fıransa’yı kafir toprağı, Fıransızları kafir, Müslümanların çoÄŸunu da mürted (dininden dönen) olarak tanımlayan gençler gördüm. Fransa, sömürgelerinden gelen bu göçmenleri toplumuna tam olarak dahil edemedi. Bu insanlar kendilerini hep yabancı ve öteki olarak gördü. Fransızların ‘Cumhuriyet’ kimliÄŸi yabancıları bir türlü kendinden saymadı. Bu durum terör örgütleri için uygun bir topluluk yarattı. Bu gençlerin çıkış noktası çoÄŸunlukla din deÄŸil, dışlanmışlık oluyor.”
Irak ve Suriye'ye en çok Tunus'tan savaşçı gidiyor
Güvenlik danışmanlığı ÅŸirketi Soufan Group’un verilerine göre bu güne kadar 27 ile 31 bin kadar yabancı savaşçının Irak ve Suriye’ye gittiÄŸi ön görülüyor. Yaklaşık 10 milyon nufusa sahip olan Tunus 6 bini aÅŸkın yabancı savaşçı ile bütün dünyayı geride bırakıyor. Brahim, bu durumu şöyle açıklıyor:
"IŞİD, El Kaide ve diÄŸer cihatçı terör grupları Tunus’ta tutunamadı. Halk onlara kucak açmadı. Kendi ülkelerinde konuÅŸlanamayan, alan hakimiyeti geliÅŸtiremeyen teröristler yurtdışına gitti. Irak ve Suriye’de Tunusluların çok olmasının baÅŸlıca sebebi bu. Bizim resmi verilerimize göre, El Kaide ve IŞİD'a bilerek ve isteyerek katılan Tunusluların sayısı 2bin 800. Bunların 600'ü öldü, 700'ü Tunus'a döndü.Uluslararası istihbarat verilerinde geçen 6 bin Tunuslunun geri kalanı amaçsız bir ÅŸekilde yola çıkıp, kendini bu örgütlerin saflarında bulanlar. "
Brahim, Tunus'ta silahlı selefi grupların yozlaşma, yolsuzluk, baskı ve fakirlikten beslendiğinin altını çiziyor:
"Tunus modernleÅŸme ve geleneksellik arasında sıkıştı. IŞİD ve El Kaide’ye katılan gençler, devrik devlet baÅŸkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin baskılarının, baÅŸarısız eÄŸitim-öğretim sisteminin ürünüdür. YaÅŸları 18 ile 30 arasında deÄŸiÅŸen bu gençler yaÅŸadıkları ekonomik, toplumsa, kültürel sorunlar ve kimlik bunalımından kurtulmak için ÅŸiddet yanlısı gruplara katılıyor. Bu gibi örgütler hayatlarındaki boÅŸluÄŸu dolduruyor, öfkelerini kanalize ediyor."
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.