Sosyal Medya

Güncel

İşte 'Paralel Yapı' iddianamesinin ayrıntıları

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan ‘Gülen Yapılanması’ hakkındaki ana iddianamede, Cemaat'in ana kadrosunun yaklaşık 300 kişi olduğu, bu kadro içindeki önemli isimlerin yurtdışına kaçtığı ifade edildi.



El Cezire'den Selahattin Günday'ın derlediÄŸi habere göre; Ä°ddianamede, "Fetullah Gülen ve cemaati, Türkiye Devletini ele geçirip perde gerisinden yönetebilmek için silahlı, organize, sistematik kamu gücünü kullanarak gerçek bir darbeye baÅŸvurmuÅŸ ve baÅŸaramadığı için suçüstü yakalanmıştır" denildi.

"ANA KADRO 300 KİŞİ"

Gülen yapılanmasını yöneten kadronun yaklaşık 300 kiÅŸi olduÄŸunu vurgulayan savcılık, “Bunlardan özellikle her konuda örgüte fonksiyonel hakimiyeti bulunanlar ve haklarında çeÅŸitli haberler çıkıp deÅŸifre olanlar ülkeden ayrılıp yurt dışına kaçmıştır” dedi.

"28 ŞUBAT SONRASI GÜÇLENDİ"

Gülen'in 28 Åžubat sonrasında büyük bir güç haline gelmeye baÅŸladığını vurgulayan savcılık, “Cemaatin, korkunç bir deve dönüşmesi ve terörizme giden üçüncü aÅŸaması 28 Åžubat 1997 post modern darbe vakasından sonradır. Bu evrede Fetullah Gülen yurt dışına kaçmış, cemaatin söylemi deÄŸiÅŸmiÅŸ, evrensel, küresel ifadeleri kullanmaya baÅŸlamıştır. ABD merkezli çeÅŸitli lobiler ve neoconların hassasiyetini dikkate alan bir "Ä°slam" arayışına girmiÅŸtir” ifadelerini kullandı.

'Ä°YÄ° NÄ°YET SUÄ°STÄ°MAL EDÄ°LDÄ°'

Herkesin Gülen yapılanmasının büyümesinde sorumluluÄŸu olduÄŸunu belirten savcılık, ‘saflık' vurgusu yaptı. Ä°ddianamede Gülen Yapılanması'nın büyümesi ile ilgili şöyle denildi:

“Türkiye'de geçmiÅŸteki bütün siyasi iktidarlar, muhalefet, diÄŸer dini cemaatler, kamu ve sivil toplum kuruluÅŸları, üniversiteler, ordu, kısaca toplumun her kesimi, elbirliÄŸiyle Fetullahçı Terör Örgütünün bu büyümesinden ve kadrolaÅŸmasından sorumludur. Bu terör örgütü, toplumun her kesimini aldatarak saflığından yararlanıp veya iyi niyetini sui-istimal ederek geliÅŸip güçlenmiÅŸtir.”

'DERSHANELER Ä°LE KÄ°TLELERE YAYILDILAR'

Savcılık, yapılanmanın büyümesinde ve insan kaynağında ana etkenin dershaneler olduÄŸunu, buradaki baÅŸarılı öğrencilere özel önem verildiÄŸini anlattı.  Yapılanmanın dershaneler sayesinde geniÅŸ kitlelere hitap eder hale geldiÄŸi vurgulandı.

'SÄ°YASÄ° Ä°KTÄ°DARLA HUSUMETE GÄ°RMEDÄ°'

Gülen yapılanmasının zamanla dev bir organizasyon haline geldiÄŸini ifade eden savcılık,  “ Bu süreç içerisinde çok akıllıca bir strateji izleyen yapılanma, yakın zamana kadar siyasi iktidarlarla herhangi bir rekabet ve husumete girmemiÅŸ, hangi görüşten olursa olsun menfaatinin olduÄŸu yurt içinden ve yurt dışından her kesimle iliÅŸki geliÅŸtirmekten kaçınmamıştır. Bu ÅŸekilde aslında en iyi siyaseti kendisi gerçekleÅŸtirmiÅŸ, herhangi bir siyasi kitleye baÄŸlı olup sorumluluk ya da denetlemeye tabi olmadan, istediÄŸini gerçekleÅŸtirmiÅŸtir” dedi.

'MASONÄ°K BÄ°R YAPILANMA GÄ°BÄ° HAREKET EDÄ°LDÄ°'

“Kendisine ait medya organlarında belirli bir döneme kadar siyasi konulara deÄŸinmemiÅŸ, dini içerikli, belgesel tarzda yayınlara ağırlık vermiÅŸtir.” tespitinde bulunan savcılık., “Farklı adla lanse edilse de iÅŸleyiÅŸ itibarıyla Masonik bir yapılanma gibi hareket edilmiÅŸtir” ifadelerini kullandı.

'DÄ°NÄ° MASKE OLARAK KULLANDILAR'

Tüm terör örgütlerinin baÅŸvurdukları ÅŸiddeti gizlemek ve meÅŸru göstermek için baÅŸka düşünceleri ödünç alıp maske olarak kullandığına dikkat çeken savcılık, “FETÖ, dini maske olarak kullanıp, dine hizmet ettiÄŸi gerekçesiyle kendini meÅŸrulaÅŸtırmak istemektedir. Fetullah Gülen Cemaati, baÅŸlangıçta devletin pek ilgi göstermediÄŸi “din eÄŸitimine” önem vermiÅŸ, dindar insan yetiÅŸtirme gayretini benimsemiÅŸ görünerek toplumda meÅŸruluk ve genel bir kabul görmüştür. Bu cemaat modernite ile Ä°slam'ı baÄŸdaÅŸtırmış gibi yaparak hem dindar ve hem modern toplum kesimlerinden destek ve ilgi görmüştür. Cemaat, bir yanda içki içenleri, kumarbazları, tefecileri bünyesine alırken diÄŸer yanda da dindar ve muhafazakar kesimlere de hitap etmiÅŸtir. Toplumdaki her kesime veya kiÅŸiye nabza göre ÅŸerbet verilerek meÅŸruluk saÄŸlanmıştır. Din, onlara toplum nezdinde önemli bir meÅŸruluk alanı saÄŸlamıştır. Dini cemaatlerin Türkiye'de ezilmiÅŸliÄŸi ve maÄŸduriyeti toplumda meÅŸruluÄŸun temel kaynağıdır” vurgusunu yaptı.

'DEVLETİN İHTİYAÇ DUYDUĞU ALANLARA KADRO YETİŞTİRDİ'

Gülen yapılanmasının devletin eksik noktalarını tespit ederek ona göre çalışmalar yaptığını vurgulayan savcılık,  devletin ihtiyacı olan hemen her konudaki teknik personel ve biliÅŸim uzmanı kadrolarının bu yapılanma tarafından yetiÅŸtirildiÄŸini belirterek, “Örgüt, devletin ihtiyaç duyacağı bütün alanlarda teknik personel yetiÅŸtirmiÅŸ, kalifiye eleman için kendisi dışında hiç kimse kalmamasına özel bir özen göstermiÅŸtir. Bu durum ona bir meÅŸrulaÅŸma alanı açmıştır” dedi.

'2011'DEN SONRA SİYASİ HEDEFİ GERÇEKLEŞTİRMEYE HAZIRLANDI'

İddianamede Gülen Yapılanmasının, AK Parti'nin iktidara gelmesi ile başlayan süreçte anlatıldı. Fetullah Gülen,'in Kasım 2002 seçimleri sonrasında seçimi kazanan siyasi partinin muktedir olmadığını ve örgüt kadrolarının boşluğu dolduracağını söyleyerek oluşturulan iktidar boşluğuna işaret ettiği vurgulandı.

Bu açıklamadan sonra örgütün ikinci aÅŸamaya geçtiÄŸini belirten savcılık, “Örgüt ikinci aÅŸamaya geçmiÅŸ ve iktidara yerleÅŸme safhasını kadrolaÅŸarak ve kamu kurumunu yönetir hale gelerek tamamlamıştır. Bu safhada atomlaÅŸmış bir toplum modeli oluÅŸturulmuÅŸ, kendinden olmayanın dışlanması ve kurumlarda taktik uzlaÅŸmalar (iki adım ileri bir adım geri ) ile iktidara yerleÅŸme safhası da tamamlanmıştır. Son safha olarak iktidarın ele geçirilmesi kalmış ve nihayet 2011 yılından sonra örgüt, cemaat hâkimiyetinde bir devlet düzeni oluÅŸturmadan ibaret bu siyasi hedefi gerçekleÅŸtirmeye hazırlanmıştır” tespitinde bulundu.

'DEVLET, UZUN SÃœRE DÄ°NÄ° CEMAAT SANDI'

Gülen yapılanmasının ‘Türkiye ve Ä°slam toplumlarını içinden dönüştürmek için yurt dışında kurgulanmış bir yapı'  olduÄŸuna dikkat çeken savcılık, “FETÖ, siyasi, idari, politik, ekonomik ve uluslararası düzeyde ittifaklar kurmuÅŸtur. Bu yapılanma ekonomik, sosyal, kültürel, dini, idari, istihbari ve uluslararası boyutlara sahiptir. Türkiye ve Ä°slam'ı yeniden biçimlendirmek için kurgulanmış toplumsal, politik mühendislik projesidir. Fetullahçı Terör Örgütü ve ona baÄŸlı cemaat, uyguladığı tedbir nedeniyle hep kapalı kutu olarak kalmıştır. Devlet, ülküsünden baÅŸlayarak, örgütlenme biçimine, malî kaynaklarına kadar söylentiden öteye gerçekte hiçbir ÅŸey bilmemekte, uzun süre onları eÄŸitim hizmeti veren yararlı dini bir cemaat sanmaktadır" ifadesine yer verdi.

'SAHTE ASKERİ BELGELERLE SÜREÇ BAŞLATILDI'

AK Parti'nin Kasım 2002 seçimlerinde iktidara gelmesi ile birlikte, askerin eski alışkanlığını devam ettireceÄŸini gösteren geliÅŸmeler yaÅŸandığını belirten savcılık., “FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetlerindeki kadroları, dışarıya sürekli bilgi belge taşımıştır. Hükumete elindeki askeri belgeleri gösterip askerin yapacağı faaliyetler hakkında bilgi vererek onları bu faaliyetlere inandırmıştır. Hükumet askerin hareketleri nedeniyle ihtilal hazırlığı emarelerine inanmış, hükumeti teslim almak isteyen cemaat sahte askeri belgelerle hükumetteki vehmi pekiÅŸtirmiÅŸtir. Cemaatin sahte belge hazırlayıp kamuoyunu ve hükumeti kandıracağına hiç kimse ihtimal vermemiÅŸtir. Bu belgelerin uzun süre sahteliÄŸi bir türlü nedense tespit edilememiÅŸtir. Askeri yetkililerin ve bazı komutanların "müdahale ederiz, rejimi deÄŸiÅŸtirtmeyiz, laiklikten taviz vermeyiz, rejimin sahibiyiz" türü konuÅŸma ve açıklamaları, “genç subaylar rahatsız” gibi gazetelerdeki beyanatları, Yargıtay C. BaÅŸsavcılığının parti kapatma ile ilgili hazırladığı dosyanın askerler tarafından verilen belge ve bilgilerden oluÅŸması, askerin ölçüsüz bir tavır içerisinde hükumete karşı olduÄŸunu belirtmesi, 27 Nisan 2007 bildirisi, CumhurbaÅŸkanlığı seçimine askerin engel olmaya çalışması bu kanıyı güçlendirmiÅŸtir. Ä°ÅŸte bu ortamda 2007 yılında FETÖ'nün kadrolaÅŸtığı özel yetkili savcılar (mahkemeler), militarizm ve cuntalarla, kirli geçmiÅŸ ile hesaplaÅŸma, faili meçhul olaylarla yüzleÅŸme adına soruÅŸturmalar baÅŸlatmıştır. Türkiye demokratlaşıyor, kirli mazisini ve bağırsaklarını temizliyor algısı oluÅŸturulmuÅŸ bu beklenti toplumdan önemli bir destek almıştır. Özel yetkili mahkemelerin hukuka aykırı bazı iÅŸleri bile "bu tip ÅŸeyler olabilir, gelip geçicidir, düzeltilebilir, mesafe alınması demokratik adım atılması ve büyük bir hesaplaÅŸma içerisinde küçük hata olabilir" düşüncesiyle desteklenmiÅŸtir. Bütün bunların bir cemaat operasyonu olduÄŸu, temelinin haksız olduÄŸu su yüzüne çıkana kadar toplumun geniÅŸ kesimleri geliÅŸmeleri desteklemiÅŸtir" denildi.

'ASKERÄ° KADROLAR 2007'YE KADAR PASÄ°F KALDI'

Gülen'in güçlü bir askeri yapılanması olduÄŸuna dikkat çeken savcılık, “Muhtemel bir askeri müdahalede kadrolarının ezilmemesi için tedbirli hareket etmiÅŸ 2003 ila 2007 yılları arasında pasif durumda kalmıştır. Örgüt, 2007 yılından sonra örgütlenmesini tamamlamış, güç dengesini lehine çevirmiÅŸ ve operasyon hünerini ortaya koymuÅŸtur. Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi örgütü devlet içinde çok ileriye taşımıştır ve 12 Eylül 2010 sonrasında artık örgüt kendini devletin tek fiili hakimi olarak görmeye baÅŸlamıştır. Bu durum 17 Aralık 2013 gününe kadar devam etmiÅŸtir” Tespitinde bulundu.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.