Siyaset
Asıl Tehdit Kim: NATO mu, Rusya mı?
NATO’nun öncelikli gündeminin Rusya olduğu ortada. Polonya’nın başkenti Varşova’da gerçekleştirilen ve NATO üyesi 28 ülke ve ortak ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getiren son zirvede NATO bir kez daha Rusya’ya işaret etti ve “Rusya’nın NATO toprakları çevresindeki kışkırtıcı askeri eylemleri dâhil, son zamanlardaki saldırgan tutumu ile tehdit ve güç yoluyla siyasi amaçlarını gerçekleştirmeye dönük isteğini göstermesinin” bölgesel istikrarsızlığın kaynağı olduğu kaydedildi.
Prof. Dr.Mehmet Seyfettin Erol - Milli Gazete
NATO’nun öncelikli gündeminin Rusya olduÄŸu ortada. Polonya’nın baÅŸkenti VarÅŸova’da gerçekleÅŸtirilen ve NATO üyesi 28 ülke ve ortak ülkelerin devlet ve hükümet baÅŸkanlarını bir araya getiren son zirvede NATO bir kez daha Rusya’ya iÅŸaret etti ve “Rusya’nın NATO toprakları çevresindeki kışkırtıcı askeri eylemleri dâhil, son zamanlardaki saldırgan tutumu ile tehdit ve güç yoluyla siyasi amaçlarını gerçekleÅŸtirmeye dönük isteÄŸini göstermesinin” bölgesel istikrarsızlığın kaynağı olduÄŸu kaydedildi.
Moskova’ya göre ise NATO Rusya’yı Baltıklar’dan itibaren kuÅŸatma içerisinde. KuÅŸatma Baltıklar’dan baÅŸlıyor, DoÄŸu Avrupa-Balkanlar-Karadeniz-Kafkasya-Orta Asya-Afganistan hattı boyunca devam ediyor.
Burada Rusya’yı fazlasıyla rahatsız eden husus, eski müttefiklerinin “yeni düşmanlar” olarak karşı safta yer alıyor olması. Yani, Rusya’yı çok yakından tanıyan, düne kadar bastırdığı korkuları büyük bir öfkeye dönüşen dinamik bir tehdit söz konusu.
Açıkçası Rusya çok da haksız sayılmaz. Kendinizi bir an için Rusların yerine koyun. SoÄŸuk SavaÅŸ’ın sonuna kadar rakibinize karşı kurduÄŸunuz askeri bloÄŸun (VarÅŸova Paktı) adını taşıyan ülkenin baÅŸkenti, ÅŸimdilerde Rusya’ya karşı yeni planlamaların yapıldığı son zirvenin toplandığı adres. Daha da ötesi, tarihsel “Rus Tehdidi”nin ya da “Rusya Korkusu”nun yoÄŸun bir ÅŸekilde iÅŸlendiÄŸi NATO’nun DoÄŸu Avrupa’daki operasyon merkezi. Nitekim, Rusya Devlet BaÅŸkanı Viladimir Putin de yaptığı deÄŸerlendirmelerde ilk olarak VarÅŸova’ya iÅŸaret ediyor.
ÖrneÄŸin, geçtiÄŸimiz günlerde Finlandiya’ya bir günlük çalışma ziyaretinde bulunan Putin, Finlandiya Devlet BaÅŸkanı SauliNiinöstö ile birlikte düzenledikleri basın toplantısında ÅŸu soruyu soruyor: “Polonya’da artan NATO aktivitelerini ele alalım. Baltık ülkelerinde NATO birlikleri güçlendiriliyor. Buna karşılık yakın çevremizde biz hareket ettiÄŸimizde bu tehdit olarak deÄŸerlendiriliyor. Ama NATO Baltık Denizi çevresinde savaÅŸ tatbikatı yaptığında bir nedenle bu tehdit olarak görülmüyor. Burada NATO’nun varlığı artarken nasıl bir reaksiyon göstermeliyiz”
Yani Putin, “Suçlu biz deÄŸiliz. Silahlanan NATO” cevabını veriyor ve mevzuyu adeta meÅŸru müdafaaya getiriyor. DiÄŸer taraftan Putin, bu çevreleme hareketinin hız kazanmasına neden olan hamlenin kendisinden geldiÄŸini unutuyor ki, burada asıl kırılma noktasını Kırım ve DoÄŸu Ukrayna’daki Rusya’nın emperyalist tutumu oluÅŸturuyor.
Rusya’nın Ukrayna-Kırım krizinde oynadığı rol, Avrupa içerisindeki kafa karışıklığını giderdiÄŸi gibi, önceliklerin uyumlaÅŸtırılmasını da hızlandırmış vaziyette. Buna, NATO üyesi olmayan ülkeler de dahil. Nitekim, Finlandiya Devlet BaÅŸkanı Niinistö bu hususu, “Rusya’ya karşı bir korku var” ÅŸeklinde dile getiriyor ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olmasındaki gerekçeye vurgu yapıyor.
Putin’in, Niinistö’nün yaptığı bu vurguya verdiÄŸi cevap oldukça dikkat çekici. Putin, Finlandiya’nın NATO’ya üye olması durumunda Rus askeri birliklerinin ÅŸu anda bulunduÄŸu sınırdan 1500 kilometre uzaklıktaki mevzilerinde olmayacağını belirterek: “Ama bu sizin kararınızdır. Bizim deÄŸil.” ÅŸeklinde cevap veriyor. Putin’in bu “soÄŸuk tehdidi”, hiç kuÅŸkusuz Avrupa’nın içinde bulunduÄŸu çıkmazı daha da derinleÅŸtiriyor. Öyle bir çıkmaz ki, hükümetler ile halkı karşı karşıya getirme potansiyeline sahip.
DiÄŸer taraftan, Rusya-NATO arasındaki bu “karşılıklı korkular” nereye kadar devam eder, bu ÅŸimdilik bilinmiyor. Fakat Rusya’ya karşı duyulan korkunun NATO’nun bölge üzerindeki nüfuz alanını hem geniÅŸlettiÄŸi hem de derinleÅŸtirdiÄŸi ortada. Ve Amerika bunu sonuna kadar kullanacaÄŸa benziyor. Dolayısıyla, aradaki “Üçüncü Faktör”ün “korku” üzerine inÅŸa ettiÄŸi “yeni” bir bloklaÅŸma süreci ile karşı karşıyayız ve bunun hedefi de sadece Rusya deÄŸil!
Almanya’da Kafalar Karışık:
NATO mu, Rusya mı
Asıl tehdit NATO mu yoksa Rusya mı sorusuna Almanların, özellikle de DoÄŸu Almanya kökenlilerin verdiÄŸi cevap oldukça dikkat çekici. SoÄŸuk SavaÅŸ döneminde bir anlamda Rusya’nın dolaylı iÅŸgali altında olan ve Berlin Duvarı’nı yıkarak Batı Almanya ile birleÅŸen bu Almanlar ÅŸimdilerde “Rusya” diyor. Sizce de ilginç deÄŸil mi
Bu hususta Körber Vakfı tarafından yapılan anket, DoÄŸu Almanya’da yaÅŸamış milyonlarca insanın Rusya’ya olan kültürel yakınlığı ve sevgisinin devam ettiÄŸini ve bu oranın yüzde 81’i bulduÄŸunu belirtiyor.
Bu anketi, Almanya’da yapılan bir araÅŸtırmada “en sevilen politikacı” olarak seçilen DışiÅŸleri Bakanı Frank-WalterSteinmeier’inBild gazetesine yaptığı deÄŸerlendirme ve buna Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble’in verdiÄŸi sert cevap ile birleÅŸtirdiÄŸinizde, Almanya’daki krizin derinliÄŸi daha net görülüyor.
NATO’nun yakın zamanda Polonya ve diÄŸer DoÄŸu Avrupa ülkelerinde düzenlediÄŸi geniÅŸ kapsamlı tatbikatları eleÅŸtiren Steinmeier, “Bizim ÅŸu anda yapmamamız gereken bir ÅŸey varsa o da yüksek sesli savaÅŸ tehditleri ve savaÅŸ çığırtkanlığı yaparak durumu daha da alevlendirmektir. NATO’nun doÄŸu sınırlarında sembolik bir ÅŸekilde tankların yürütülmesiyle güvenliÄŸimizin artırılacağını düşünen varsa yanılıyor” ifadelerini kullanıyor.
Oysa yaklaşık bir buçuk yıl önce, Mart 2015’te Alman resmi televizyon kanalı ARD’nin ‘Deutschlandtrend’ isimli araÅŸtırmasına göre yalnızca her yedi Almandan biri Rusya’ya güvenilebileceÄŸini düşünüyordu. Bu oran, yüzdesel olarak 81’e tekabül ediyordu.
KörberVafkı’nın anket sonucu da (her ne kadar son anket sonuçları DoÄŸu Almanya bazlı olsa da) yüzde 81 diyor; ama tam tersi bir sonuçla! Peki, bir buçuk yılda ne oldu da tam tersi bir oran anketlerden çıkmaya baÅŸladı Ortada sizce de garip bir durum söz konusu deÄŸil mi
Ä°ÅŸte, ABD’yi asıl endiÅŸelendiren husus da burada saklı. Almanlara göre NATO’nun Rusya’dan daha büyük bir tehdit olarak görülmesi ve Alman iç siyasetinde ABD-NATO’yu hedef alan açıklamaların artış göstermesi Washington’u fazlasıyla endiÅŸelendiriyor.
Peki, ABD buna kayıtsız kalır mı Elbette hayır! Bundan sonraki süreç, Almanya açısından büyük bir istikrarsızlığa iÅŸaret ediyor. Almanya her ÅŸeyden önce yeni bir siyasi dizayna tabi olacaÄŸa benziyor. Daha da olmaz ise, Almanya’nın yeniden bölünmesi gündeme gelebilir. Böylece, hem kangrenli bölge temizlenmiÅŸ olur hem de Alman tehdidi doÄŸarken tarihe gömülür. Ne de olsa SoÄŸuk SavaÅŸ’a tekrar dönüşün sıkça telaffuz edilmeye baÅŸlandığı ve olası tehditlerin bölünme süreciyle karşı karşıya bulunduÄŸu bir yeniden yapılandırma dönemden geçiyoruz...
Henüz yorum yapılmamış.