Dünya
İmkansızı Talep Eden Gerçekçi Kim?
Varşova’daki NATO zirvesi birçok konunun yanı sıra Türkiye’nin Almanyaile yaşadığı gerilimlerin sonuncusu olan İncirlik gerilimine de ev sahipliği yaptı. Mesele kamuoyuna yansıdığı kadarıyla (anlaşılırlık bağlamında) esasen son derece basit bir sebebe dayanıyor. Haziran ayının ilk haftasında Almanya Parlamentosu, 1915’te Osmanlı Devleti tarafından alınan ‘tehcir’ kararını Ermeni Soykırımı olarak tanımlamasıyla birlikte iki ülke arasında yaşanan gerilim daha bir yükselmişti.
Kenan Alpay - Yeni Akit
VarÅŸova’daki NATO zirvesi birçok konunun yanı sıra Türkiye’nin Almanyaile yaÅŸadığı gerilimlerin sonuncusu olan Ä°ncirlik gerilimine de ev sahipliÄŸi yaptı. Mesele kamuoyuna yansıdığı kadarıyla (anlaşılırlık baÄŸlamında) esasen son derece basit bir sebebe dayanıyor. Haziran ayının ilk haftasında Almanya Parlamentosu, 1915’te Osmanlı Devleti tarafından alınan ‘tehcir’ kararını Ermeni Soykırımı olarak tanımlamasıyla birlikte iki ülke arasında yaÅŸanan gerilim daha bir yükselmiÅŸti.
Türkiye’nin gerek Suriye meselesinde gerekse Suriyeli mültecilerin barındırılmasıyla alakalı Avrupa BirliÄŸi ve Almanya’yla ihtilaf hatta çatışma halinde olduÄŸu aÅŸikâr. Avrupa BirliÄŸi, baÅŸka bir takım baskı unsurlarını kullandığı gibi Suriye meselesini de Türkiye’yi açmaza sürüklemek, kaosa iteklemek ve Avrupa hesabına her türlü tehdidi emen bir tampon bölgeye dönüştürmek üzere kullanmaya çalışıyor. Ancak Türkiye bütün imkânlarını seferber ederek kendisi için biçilen bu deli gömleÄŸini parçalamaya çalışıyor.
Kimin Eli Boş Döndü?
Ä°ncirlik gerilimi olarak kamuoyuna yansıyan mesele ÅŸu: Türkiye, bir grup Alman parlamenterin Ä°ncirlik Ãœssü’ndeki Almanya Ordusuna ait askeri birliÄŸi ziyaretine müsaade etmedi. Bunun üzerine Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’in ziyareti devreye girdi ve Ankara’dan ziyaretin önünü açacak bir formül talep edildi. Fakat Leyer, Ankara’dan istediÄŸini alamadan eli boÅŸ bir biçimde Almanya’ya geri döndü. Buna raÄŸmen Alman milletvekillerinin Ä°ncirlik Ãœssü’nü ziyaret talebindeki ısrar hiç eksik olmadı. Burada atlanan önemli hususlardan birini hatırlatmakta fayda var: Alman milletvekilleri Türkiye’nin onayı olmadan ziyaret kararı aldılar. Ãœstüne bir de Meclis BaÅŸkanları bu kararı onayladı. Fakat hemen bir ÅŸantaj unsurunu bu kararın ardından deklare ettiler: Türkiye bu ziyarete izin vermezse Almanya Parlamentosu’nun NATO dahilinde Ä°ncirlik Ãœssü’ne gönderilmesi planlanan AWACS keÅŸif uçaklarına izin verilmeyebileceÄŸi tehdidini kamuoyuna ilan ettiler. Dayatma üstüne dayatma, ÅŸantaj üstüne ÅŸantaj yaparak boyun eÄŸdirebileceklerini hesap ettiler.
30 Haziran’da Almanya ile Türkiye’nin Ä°ncirlik Ãœssü üzerinden yaÅŸadığı anlaÅŸmazlık savunma bakanları düzeyinde seyrediyordu. Ä°ki ülkenin savunma bakanları Ursula von der Leyen ile Ali Fikri Işık’ın Ä°stanbul’daki havaalanı katliamı sonrasında yaptığı görüşme bir taziye görüşmesi olarak kaldı. Leyen’in ısrarı Işık’ın direnciyle karşılaÅŸtı. Konu mecburen 8-9 Temmuz’da VarÅŸova’da yapılacak NATO zirvesinde ErdoÄŸan-Merkel görüşmesine ertelendi. Ziyaret krizini çözmek lakin Almanya Parlamentosu’nda alınan Ermeni Soykırımı kararını hiç konuÅŸmamak üzere BaÅŸbakan Merkel, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’dan görüşme talebinde bulundu. Savunma Bakanı Leyen gibi BaÅŸbakan Merkel de ziyaret talebinin doÄŸal olduÄŸundan, Alman askerlerinin Türkiye’nin güvenliÄŸi için Ä°ncirlik’te konuÅŸlandığından, teröre karşı Türkiye’nin yanında olduklarından ve iki ülke ordusunun birlikte çalıştıklarından bahsetti uzun uzun. Fakat buna raÄŸmen CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, BaÅŸbakan Merkel’e Ä°ncirlik ziyareti için olumlu bir cevap vermedi.
Angela Merkel’in görüşmenin bitiminde yaptığı açıklamada sarf ettiÄŸi iki cümle Türkiye ile Almanya hatta Avrupa BirliÄŸi arasındaki münasebetlere dair son derece hassas bir dengeye iÅŸaret ediyordu: “Bu anlaÅŸmazlıklar bir görüşmeyle giderilemez. Fakat konuÅŸmuÅŸ olmamızın da önemli olduÄŸuna inanıyorum.” Haberlere bakılırsa görüşme son derece yapıcı bir havada geçiyor, tüm sorunlar masaya yatırılıyor amma velakin ziyaret anlaÅŸmazlığı bir türlü giderilemiyor. Dayatma ve ÅŸantajın, diplomatik zorbalık ve tehdidin iÅŸe yaramadığını itiraf eden BaÅŸbakan Merkel her ÅŸeyden önce Almanya ve Avrupa BirliÄŸi hesabına diz çöktürülebilir ve azap askeri olarak kullanılabilir bir Türkiye olgusunun epeyce gerilerde kaldığını görmüş/göstermiÅŸ oldular.
İmkânsızı Tarif Etme Hakkı
Almanya’daki haberlerin akışına dikkat edince gerilim ve anlaÅŸmazlığın sebebi net olarak beliriyor. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Almanya BaÅŸbakanı Merkel’den “Almanya Parlamentosu’nun ‘Ermeni Soykırımı’ kararı hükümetimizin tavrı deÄŸildir” vurgusunu ihtiva eden bir açıklama yapmasını talep etmiÅŸ. ErdoÄŸan’ın ancak bu ÅŸartla Ä°ncirlik Ãœssü ziyaretine izin verilebileceÄŸini ifade ettiÄŸi söyleniyor. Zaten BaÅŸbakan Merkel,DışiÅŸleri Bakanı Steinmeier baÅŸta olmak üzere Hükümetin önde gelen isimleri oylamaya katılmayarak ‘karşı tavır’ almışlardı. Almanya’daki diplomatik kaynaklar ve Türkiye’deki uzantıları böyle bir talebi süratle “karşılanması imkânsız” kategorisine soktular bile.
“Karşılanması imkânsız talep” denilen yaklaşım biçimi Almanya’nın kararını tartışılmaz ve deÄŸiÅŸtirilmesi teklif dahi edilemez görüyor demektir. Benzer bir biçimde Türkiye’nin konum ve talebini de baÅŸtan yanlış ve mahkûm edilmeye mecbur addetmek anlamına gelir bu bakış. Hâlbuki meselenin ahlaki ve hukuki temelde deÄŸerlendirilmesi adaletin temini için tutulacak tek yol iken güce dayalı bu hesaplara angaje olmanın hiç bir mantığı var mı? Almanya ne yapar, hangi yolları zorlar vs. gibi müşkülleri mutlaka hesaba katmak icap eder. Gerilim restleÅŸmeye, restleÅŸme çatışmaya dönüşür belki de. Ancak hemen her meseleyi Almanya, Avrupa, Amerika, Rusya gibi emperyal devletlerin haklılığı ve kazanacağı üzerine yapıyor olmak kadar rezil ve zelil bir hal olmasa gerek.
İşgal ve sömürü üzerinde işleyen emperyalist siyaseti mutlak ve ebedi görme hastalığıyla mücadele, ahlaki ve siyasi kimliğin en baskın karakteri olmak zorundadır. Dosta düşmana da şu hayati hakikati ilan etmekte fayda var: Neyin imkânlı neyin imkânsız olduğuna sömürgeci Batı ve bölgemize musallat ettiği despotik rejimler değil adalet arayan toplumlar karar verecek.
Henüz yorum yapılmamış.