Sosyal Medya

Güncel

Trump ve Türkiye muhalefeti benzerliği

Trump ideolojik saplantılar ve pragmatik davranışlarla kendi toplumunu birleştiren değerleri yok ederken, Türkiye’deki muhalefet ise iktidar olabilme adına vatanın çıkarlarını hiçe saymaktadır. Bu çok tehlikeli bir oyundur ve uzun vadede kazananı olmaz.



  • Dr. Murat Güzel / Bethlehem, Pennsylvania

 

    ABD BaÅŸkanı Barack Obama bir konuÅŸmasında, “Liberallerin Amerika’sı ya da muhafazakarların Amerika’sı diye bir ÅŸey yoktur, tek bir Amerika vardır ve siyahıyla, beyazıyla, Asyalısıyla, Latiniyle burada yaşıyoruz” der ve “Birlikte yaÅŸadığımız bu vatanda bu deÄŸere hepimiz sahip çıkmalıyız” diye de ekler. ABD’deki gündelik hayat içerisinde Obama’nın bu sözlerinin ne kadar karşılık bulduÄŸu tartışılabilir fakat bu sözler, farklı kültürleri ve ideolojileri kuÅŸatıcılığı anlamında vatan kavramının önemini çok iyi vurgular.

Türkiye’deki kısır siyasi tartışmaları göz önünde bulundurduÄŸumuz zaman vatan kavramının bu kuÅŸatıcı gücüne ihtiyacımız olduÄŸu görülür. Şüphe yok ki, söze geldiÄŸinde vatan ve bayrak gibi deÄŸerlerin gücüne vurgu yapanların dahi siyasal konularda ideolojik bir baÄŸnazlıkla bu deÄŸerleri siyasal amaçları için anlamsızlaÅŸtırdığını görüyoruz.

Oysa ki, ister iktidar olsun ister muhalefet, mevzu vatan olduÄŸunda ideolojik baÄŸnazlıkları bir tarafa bırakarak ortak paydalar etrafında birleÅŸebilmek gerekir. Bu baÄŸlamda kapı komÅŸumuz Suriye elim bir örnek olarak önümüzde durmaktadır. Sonu ne zaman geleceÄŸi belli olmayan bir toplumsal travmanın yaÅŸandığı Suriye’de, açıkça görmekteyiz ki vatan elden gidince insanların en önemli deÄŸerleri, dinleri, ideolojileri hatta namus kavramı bile anlamını yitirmektedir.

İdeolojik saplantı ve körlük

Farklı bir örnek olmakla birlikte, Edirne AnlaÅŸması sonrasında Rusya sınırları içerisinde kalan Ahıska Türkleri, adeta sürgünden sürgüne gönderilerek ÅŸu anda 10’un üzerinde ülkeye yayılmak zorunda kalmıştır. Vatanın, insan hayatında en önemli kavramlardan biri olduÄŸunun anlaşılması için bunların yaÅŸanması ÅŸart mıdır? Vatanın elden gitmesi  durumunda oluÅŸacak vehametten ders çıkarmamız gerekirken, ne yazık ki biz bu olayları sadece izlemekle yetiniyoruz. Ä°deolojik saplantılar bizi bu noktada bir körlüğe götürüyor. Ä°deolojik saplantı sonucunda oluÅŸan siyasal kavganın içine girdiÄŸimiz zaman ise bedelini göz ardı ettiÄŸimiz davranış ve faaliyetlerimizin boyutu vatana ihanet seviyesine gelmektedir. Muhalefet, iktidara karşı her anlamda alternatif bir söylem çıkartabilir veya itiraz edebilir. Fakat siyasal pozisyonu gereÄŸi iktidarın veya muhalefetin vatanın menfaatlerini hiçe sayması hiçbir ÅŸekilde kabul edilemez. Elbette ki iktidarın da yanlışları, eksikleri vardır ve bunları konuÅŸmak muhalefet ve sivil toplum kuruluÅŸlarının görevidir. Ama iktidarı tenkit etmek vatanın çıkarlarına raÄŸmen hareket etmeyi gerektirmiyor.

Utanılacak seviye

Bu durum o kadar utanılacak bir seviyeye düşmüş durumdadır ki, iktidara karşı çıkma refleksiyle vatanın  güvenliÄŸini tehlikeye atmak, ülkenin sırlarını ifÅŸa etmek ya da ulusal güvenliÄŸini riske atmak, Türk siyasetinde son birkaç yıl içerisinde markalaÅŸmış bir moda haline geldi. Hatta ideolojik bir baÄŸnazlıkla varlıkları boyunca anti-Amerikancı takılmalarına raÄŸmen ülkenin uluslararası imajını zedelemek ve iktidarı ÅŸikayet etmek için soluÄŸu Washington’da aldılar. Bunun yanı sıra Türkiye’den de aldığı yardımlarla belirli konumlara gelen bazı dernekler, güç odakları derin yapılar ve bazı partilerin uzantıları, iktidara  karşı çıkmak adına en azılı Türkiye düşmanlarına taÅŸ çıkarmaktadır.

Suriye’ye giden MÄ°T tırlarına operasyon düzenlemek suretiyle uluslararası medyada “Türkiye DAEÅž’e yardım yolluyor” izlenimi verdirtmeye çalışan bir senaryoyu, siyasal bir hırsın parçası haline getirerek, bu hainliklerden medet ummak vatana ve vatanın birliÄŸine zarar verecek boyuta ulaÅŸmıştır. Artık bu noktada mesele iktidarın yanında olup olmamak deÄŸil, vatanın yanında olmaktır.

Uzun yıllardan beri Türkiye’de belli köklü partiler ile seçmen kitlesi arasında nostaljik hale dönüşmüş anti-Amerikancı söylem aÅŸikardır. Bu söylemleriyle milyonlarca gencin düşünce yapısını nasıl sömürdüklerini biliyoruz. Yine bu partilerin mümkün olan her fırsatta soluÄŸu Washington’da alarak, yönetimden bir randevu kopartıp kendi ülkelerini ÅŸikayet etmeye çalışmaları, siyasal bir ahlak sorunu olmanın ötesinde bir karakter sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu noktada özellikle bazı partilerin uzantılarının, derin yapıların ve bu çıkar gruplarının, insani deÄŸerler üzerine kurulmuÅŸ ABD sistemini istismar ederek oluÅŸturduÄŸu iliÅŸki ağı sayesinde, Ermeni halkını bile temsil etmeyen sözde Ermeni lobisi gibi Türkiye’ye zarar vermek  için çalışan derin lobi ve gruplarla omuz omuza durmaktan çekinmediklerini görüyoruz. Ä°ÅŸin doÄŸrusu ülkenin batı sınırlarından dışarıya çıkınca bir anda Geceyarısı Ekspresi gibi oryantalist bakışla ve art niyetli bir ÅŸekilde Türkiye’ye saldırmak, ülkemizde bazı siyasetçilerin ve muhaliflerin içine düştüğü talihsiz bir durumdur.

Yapıcı muhalefetin gerekliliği

Fakat ÅŸundan hiç şüphem yok ki, ideolojik bir körlükle adım atmak yerine, vatanı, deÄŸerleri için ve ülkesinin geleceÄŸi için siyaset yapmak ve iktidara yapıcı muhalefet etmek, Türkiye’nin önünü açacaktır. Hatta bu siyaset seçmenin daha fazla teveccühünü kazanacaktır. Bu tavır, seviyeli bir siyaset ortamı saÄŸlayacak ve dış politikada da daha fazla saygı görecektir. Türkiye’deki siyasi ve ideolojik  baÄŸnazlık ve pragmatizm üzerinden vatanı ve ulusal deÄŸerleri hiçe sayan siyasal söylemin ABD’deki karşılığı Donald Trump’dır.

Trump’ın Ä°slamofobik söylemlerinden dolayı Ä°slam dünyasından aldığı eleÅŸtiriler herkesin malumudur, fakat Trump’a bu konuda asıl eleÅŸtiriler ABD iktidarından ve Cumhuriyetçi Parti’nin elitlerinden gelmektedir. Çünkü Trump’a karşı ortak eleÅŸtiri ÅŸudur ki, neredeyse söylediÄŸi  her söz, seçim kampanyasında attığı her adım, ülke güvenliÄŸini tehlikeye atıyor. Trump, ülkenin çıkarlarını hiçe sayıyor. BaÅŸkan Barack Obama’nın yanı sıra kendi partisinden dahi birçok siyasetçi, Trump’ı Anti-Müslüman, yabancı karşıtlığı ve Guantanamo kampı söylemleri yüzünden eleÅŸtirmektedir.

FBI BaÅŸkanı dahi, “Anti-Müslüman söylem, terörü destekler ve bizim çıkarlarımızla uyuÅŸmaz” ÅŸeklinde sözler söyleyerek Trump’ı bu konuda uyarmıştı. Fakat buna raÄŸmen Trump, hali hazırda taÅŸların yerinden oynadığı ABD toplumundaki ırkçı ve Ä°slamofobik refleksi oya dönüştürmek adına bu söylemini belirli ölçüde devam ettiriyor.

Meksika sınırına duvar

Trump, yine benzeri bir refleks göstererek, başkan seçilmesi durumunda Meksika sınırı üzerinden gelen kaçak göçü önlemek için sınıra duvar çekip, bu duvarın maliyetini de Meksika hükümetine ödetmekten ve ülkedeki 11 milyon kaçak yabancıyı sınır dışı etmekten bahsediyor. Bu konuda yapılan yorumlarda ise ABD toplumunun önemli bir parçası haline gelmiş bu göçmenleri parmakla işaret ederek, bu ülkedeki geleceklerini sorgulamanın, sosyal bir kaosa dönüşebileceği belirtiliyor.

Guantanamo kampı üzerinden süregiden tartışmalar da önemli bir örnek teÅŸkil etmektedir. Åžubat ayında  BaÅŸkan Obama, “ABD’nin imajında bir leke” olarak adlandırdığı Guantanamo Hapishanesi’nin kapatılmasına dair hükümet planını açıklamıştı. Çünkü Guantanamo, 11 Eylül olaylarından sonra birçok insanı tutulduÄŸu ve bu mahkumlara insanın midesini bulandıracak iÅŸkencelerin yapıldığı bir hapishane olarak anılmaktadır. Fakat Trump buna karşılık yaptığı açıklamada, Guantanamo’nun açık tutacağını ve orayı kullanacağını vaat etti. Bu da yetmezmiÅŸ gibi birde Trump, Guantanamo’ya yeni mahkumlar getireceÄŸini söyledi.

DeÄŸerlerin dibine saatli bomba

Aslında Trump’ın kendisi de bu söylemin Amerikan devletinin çıkarlarına zarar vereceÄŸini bilmektedir. Trump’ın bu söylemleri, Amerikan deÄŸerlerinin dibine bir saatli bomba gibi yerleÅŸmiÅŸ olup patlamayı beklemektedir. Ne için? Ä°ktidar olmak için? Ama baÅŸta da belirttiÄŸimiz gibi Trump ulusal güvenliÄŸi ve devlet çıkarlarını yok sayarak kendi çıkarları doÄŸrultusunda söylem üretmektedir. Kurucu prensipleri evrensel insani deÄŸerlere dayanmış Amerika’nın taÅŸlarının yerinden oynaması sadece Amerika halkını deÄŸil bütün dünyayı etkileyecektir. Devletin anayasal düzenini, milli varlığını, siyasal ve ekonomik çıkarlarını iç ve dış tehditlere karşı korumak ve kollamak şüphesiz ki her ülkede hem hükümetin hem de muhalefetin temel hedeflerindendir. Taraflar, farklı siyasal akımları temsil etseler dahi, ulusal güvenlik söz konusu olduÄŸunda ülkenin menfaatleri ve huzuru adına kendi siyasal menfaatlerinden vazgeçmek pahasına ortak bir zemin bulmaya çalışmak zorundadır.

 Fakat bu konuda Türkiye’deki muhalif siyasilerinin ve Trump’ın ortak bir özelliÄŸi var. Mesele eÄŸer kendi siyasal çıkarlarıysa ülke menfaatlerini ikinci plana atıyorlar. Hatta bu yüzden  ABD’de hem Obama hem de CIA baÅŸkanı, Trump’ın ulusal güvenliÄŸe bir tehdit olduÄŸunu dile getirdi.

Bu yüzden Türkiye’nin ulusal birliÄŸi ve güvenliÄŸine raÄŸmen siyaset yapanların söylem ve faaliyetleri, Trump’ın söylem ve faaliyetlerinden çok da farklı deÄŸildir. Trump, nefret söylemleri ile Amerikan toplumunun yüzlerce yıllık birikimini hiçe sayarken bir yandan da toplumun sosyolojik temelleri ile oynamaktadır. Türkiye’de ise Trump’ın seçimleri kazanmak için kullandığı anlık söylemlere benzer söylemler, ülkenin güvenliÄŸini riske atmak pahasına kullanılıyor. MÄ°T tırları olayında gördüğümüz gibi Türkiye’de iktidar düşmanlığı, devletin istihbarat zafiyetine uÄŸramasına yol açıyor.   Yukarıda da bahsettiÄŸimiz gibi aslında Trump ve Türkiye’deki muhalif siyaset, oldukça benzer süreçler izlemektedir.

Trump ideolojik saplantılar ve pragmatik davranışlarla ABD baÅŸkanı olma adına toplumunu birleÅŸtirici deÄŸerleri yok ederken, Türkiye’dekiler ise iktidar olabilme ya da iktidara karşı olabilme adına vatanın çıkarlarını hiçe saymaktadır. Bu çok tehlikeli bir oyundur ve uzun vadede kazananı olmaz. Türkiye’de de Amerika’da da artık insanlar ideolojik baÄŸnazlığı bırakıp meselelere vatanın faydası açısından bakmalıdır.

[email protected]

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.