Güncel
Derin Tarih'te Teşkilat-ı Mahsusa anlatılıyor
Derin Tarih dergisi, Haziran sayısında hazırladığı dosya ile Teşkilat-ı Mahsusa konusunu masaya yatırıyor. Yerli ve yabancı birçok uzman kalemin, araştırmacının katkı verdiği konu aydınlatılmaya çalışılıyor
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ortaya çıkan, Osmanlı coÄŸrafyasında Müslümanları sömürge devletlerine karşı gayrınizami harp usul ve teknikleriyle korumaya çalışan, Ä°spanya’dan Endonezya’ya, Balkanlardan Kafkaslara, Afrika’dan OrtadoÄŸu’ya kadar etkinlik ağı bulunan ve bu manada birçok operasyon gerçekleÅŸtirenTeÅŸkilat-ı Mahsusa, hakkında fazla bilgimizin bulunmadığı bir konudur. Derin Tarih dergisi, Haziran 2016 tarihli 51. sayısında hazırladığı dosya ile tabiri caizse bu konuyu masaya yatırıyor. Yerli ve yabancı birçok uzman kalemin, araÅŸtırmacının katkı verdiÄŸi konu aydınlatılmaya çalışılıyor. Dosyanın editörlüğünü yapan araÅŸtırmacı Polat Safi, "15 Maddede TeÅŸkilat-ı Mahsusa’dan Umum Âlem-i Ä°slam’a" baÅŸlıklı yazısında, teÅŸkilatın kuruluÅŸu, fonksiyonu, yapılanması, geçirdiÄŸi merhale, TeÅŸkilat-ı Mahsusa ruhu, felsefesi, içindeki hizipleÅŸme gibi konular hakkında bilgiler veriyor.
Polat Safi, TeÅŸkilat-ı Mahsusa’nın bir istihbarat örgütü, casusluk teÅŸkilatı veya propaganda birimi olmadığını belirtir. 19. yüzyılda form deÄŸiÅŸtiren, savunmacı ve reaksiyoner bir hal alan Osmanlı gayrınizami harbinde müesses ve oldukça önemli bir merhale olduÄŸunu ifade eder. TeÅŸkilatın, düşmanın etki alanındaki sahada isyanlar çıkarmak veya mevcut isyanları alevlendirerek hedef kitleleri siyasi otoritelere karşı harekete geçirmek gibi operasyonel bir amaç için istihbarat toplama, casusluk, propaganda ve çete harbini aynı anda taktik olarak benimsediÄŸini söyler. Böyle sistematik bir yapının daha önce Osmanlı tarihinde olmadığını ifade eden Safi, teÅŸkilatın merkez idari yapılanması hakkında da bilginin sınırlı ve çarpık olduÄŸunu, bu durumun da örgütün iÅŸlevini görünmez hale getirdiÄŸini açıklar. Safi’nin verdiÄŸi bilgilere göre TM’nin askeri-mülki bürokrasideki yeri ÅŸu ana kadar tespit edilememiÅŸtir. İç güvenlik meselelerinde bir araç olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Örgüt, Dahiliye Nezaretine veya Ä°ttihat Terakki Merkezi Umumisi’ne baÄŸlıdır. TM’yi tasarlayanlar onun hem örgütlenmesini, hem de idari ve operasyonel iÅŸleyiÅŸini saklı tutmak istemiÅŸlerdir ve bunu da bir ölçüde baÅŸarmışlardır. TeÅŸkilat-ı Mahsusa Ä°dare Heyeti’nin deÄŸiÅŸken üyeleri, heyet baÅŸkanları olmuÅŸtur. Alınan kararları Harbiye Nezareti’ne tebliÄŸ eden, gerekli hususları danışan ve verilen görevlere göre Ä°dare Heyeti’ni harekete geçiren kiÅŸi TM BaÅŸkanı’dır. Alınan kararlarda en etkili kiÅŸi baÅŸkandır. TeÅŸkilatın Umur-i Åžarkiyye Dairesine dönüştürülmesi, içindeki hizipleÅŸme, idari yapılanma hakkında bilgiler de Safi’nin yazısında yer alan konulardan bazılarıdır.
TEÅžKÄ°LAT-I MAHSUSA ANLAYIÅžI HALEN SÃœRÃœYOR
Dosyadaki önemli bir yazı da, Osmanlı askeri tarihçisi Edward J. Erickson tarafından kaleme alınmış. “TeÅŸkilat-ı Mahsusa’nın Mirasını Ä°ngiltere ve Rusya Sahiplendi” baÅŸlıklı yazısında Erickson, hem teÅŸkilat hakkında önemli bilgiler verir ve hem de teÅŸkilatın yapılanma olarak, 2. Dünya Savaşı’nda Ä°ngiltere’nin kurduÄŸu Özel Operasyonlar Ä°daresi BirliÄŸi ile Rusya’nın 21. yüzyıldaki benzer yapılanmasına ilham kaynağı olduÄŸunu açıklar. Erickson, yakın zamana kadar pek çok Batılı tarihçinin TeÅŸkilat-ı Mahsusa’yı 1915 yılında yeniden iskan edilen Osmanlı Ermenilerini öldürmek için kurulmuÅŸ bir örgüt olarak düşündüğünü, yeni araÅŸtırmalar neticesinde Osmanlı Devleti bünyesinde 1. Dünya Savaşı sırasında çeÅŸitli faaliyetlerde bulunan teÅŸkilatın yapısına iliÅŸkin görüşlerin hızlı bir deÄŸiÅŸime uÄŸradığını belirtir. Buna göre teÅŸkilat, “Osmanlı Devleti’nin mevcut konvansiyonel ordusuna yapılacak konvansiyonel olmayan ve gayrınizami bir yardımcı (ya da takviye) olarak tasarlanmış ve yapılandırılmıştır.”
Yazar, teÅŸkilatın kuruluÅŸunu, Balkan SavaÅŸları’nda kendini gösteren stratejik zayıflığın ve alınan maÄŸlubiyetin neticesi olarak deÄŸerlendirir. 1913 yılında mali ve askeri anlamda çökme noktasına gelen imparatorluÄŸun eski gücünü kısa zamanda tekrar kazanması zordu. Bunu gören Enver ve Talat PaÅŸalar, asimetrik askeri güç modelini benimserler. Bir yandan düzenli Osmanlı ordusu yeniden yapılandırılırken, TeÅŸkilat-ı Mahsusa da bu orduya gayrınizami ve konvansiyonel olmayan bir yardımcı olarak tasarlanıp hayata geçirilmiÅŸtir.
Örgüt, komÅŸu ülkelerde düzensiz güçler, ajanlar vasıtasıyla bu ülkeleri içten yıkmaya yönelik faaliyetler yürüten unsurlar ve casuslarla çalışır. Örgütün amacı, sivil karmaÅŸa ve huzursuzluklar çıkararak, Batılı düşmanları ayaklanmalarla karşı karşıya bırakmaktır. Osmanlı ajanları, Rus ve Ä°ngiliz güçlerin kontrolünde olan ve yönetimden rahatsız Türk ya da Müslüman nüfusun yaÅŸadığı bölgelerde propaganda yaparak, bu nüfusa silah ve para desteÄŸi saÄŸlayacaktır. 1914 yılında teÅŸkilat unsurlarının Rusların kontrolündeki Kafkaslara, Ä°ngiliz sömürgesi Mısır, Hindistan ve Ä°talya’nın kontrolü altındaki Libya’ya sızdıkları belirtilir yazıda. Buna ek olarak Ä°ran ve Arap yarımadasında örgütlenme gerçekleÅŸtirilir. SavaÅŸların baÅŸlamasıyla anılan bölgelerde ayaklanmalar çıkartılır, fakat parasızlık ve maddi imkânsızlıklar nihai baÅŸarının kazanılması yönünde engel teÅŸkil eder. Buna raÄŸmen TeÅŸkilat-ı Mahsusa’nın anlayışının sürdüğünü ifade eder yazar.
TEÅžKÄ°LAT-I MAHSUSA, Ä°NGÄ°LÄ°ZLERE VE RUSLARA Ä°LHAM KAYNAÄžI OLMUÅžTUR
1940 yılında Fransa’nın Almanya’ya teslim olmasıyla Kıta Avrupası’ndan tamamen atılan Ä°ngiltere Almanya’ya karşı gerilla savaşı yürütmeye baÅŸlar. Churchill bu düşünceyle Özel Operasyonlar Ä°daresini kurar. Erickson, “TeÅŸkilat-ı Mahsusa’nın giriÅŸimleri gibi, Churchill’in Özel Operasyonlar Ä°daresi de zayıflıklar içinde doÄŸmuÅŸ bir örgüttü” deÄŸerlendirmesini yaparak TeÅŸkilat-ı Mahsusa’ya atıfta bulunur.
Günümüzde, Rusya’nın Ukrayna’da yürüttüğü operasyonları da bu ÅŸekilde deÄŸerlendirir yazar. Putin’in Ukrayna hükümetini zayıflatmak için Ukrayna’da yaÅŸayan etnik Rus nüfusu kışkırtarak, burada yaÅŸayan Rus azınlığın öfke ve kinini hükümete karşı harekete geçirdiÄŸini anlatır. Kırım’a ajanlar, casuslar ve eski Rus askerlerini göndererek buradaki karışıklık ve isyanı ateÅŸlemek istediÄŸini belirtir. Buraya gönderilen casusların kendilerine saÄŸlanan para ve silahlarla çeÅŸitli propaganda, gösteri, bilgi operasyonları ve terörize faaliyetler gerçekleÅŸtirdiÄŸini, bunun neticesinde de Putin’in Ukrayna topraklarının bir kısmını ilhak ettiÄŸini ve Kırım’ı Rusya sınırları içine katmak için gerekli ÅŸartları oluÅŸturduÄŸunu ifade eder.
Netice olarak, “TeÅŸkilat-ı Mahsusa’nın öncülüğünü yaptığı konvansiyonel olmayan taktikler ve yöntemler halen varlığını koruyor ve 21. yüzyılda bunların görmezden gelinmesi mümkün deÄŸildir” diyen Erickson, TeÅŸkilat-ı Mahsusa’nın yapılanma ve faaliyet olarak baÅŸka devletlere ve günümüze de ilham verdiÄŸini anlatır.
Kaynak: DünyaBizim
Henüz yorum yapılmamış.