Güncel
Ümmetin gençlerine salih bir örnek: Pala'nın hikayesi
Twitter'da @_Garib kullanıcısı tarafından aralıklı olarak paylaşılan ve pek çok Twitter kullanıcısı tarafından takip edilen 'Pala'nın Hikayesi', zor zamanlarda Müslüman kardeşlerinin yardımına koşan gençlerin ahlakına ve gayretine ışık tutuyor.
İşte Twitter'da binlerce kullanıcının heyecanla devamını beklediği Pala'nın hikayesinin tamamı:
Ben size bekar Müslümanların korkulu rüyası olan Pala abimizin hikayesini anlatmış mıydım? Pala, orta sınıf seküler bir ailenin tek erkek çocuğu babası çocuk yaşta öldüğünden güçlü aile bağlarına sahip olmayan bir garip oğlan. Allah hayır namına bir şeyler murad etmiş ki lise yıllarında hidayet nasip olmuş bizim Pala'ya..
Kahvelerdeki arkadaşlarından, çay partilerindeki boyalı kızlardan, bir anda çay ocaklarında sohbet eden kıllı sakallı adamların arasına karışmış. "Bilenle bilmeyen hiç bir olur mu?"Pala Rabbinin emir ve yasaklarını öğrenince zaafına karşı acil evlenmesi gerektiğine inanır... Beraber olduğu Müslümanlara niyetini söyleyince Pala hele bi dur öğrencilik serüvenin bir yolunu bulsun o iş kolay hallederiz diyorlar...
Garibim Pala mesajı aldığını zannedip tamam öyleyse iyi okul iyi hatun deyip Boğaziçi'ni kazanıyor ilk girişte... Okul işi tamam dediğinde birkaç görüşme yaşanıyor ama bi sonuç alamıyor Pala. Müslümanlara hadi dediğinde okul bir bitsin be Pala diyorlar.
Gel zaman git zaman işletmeyi bitiriyor Pala yine tık yok "Eee? Ne oldu?" dediğinde paran yok diyorlar garibime, fetvasını bulup borsaya giriyor.
Broker ne kimse bilmezken Pala dünyalığı yapıyor, para tamam hatun nerede dediğinde aldığı cevap yeni bir maceraya atılmasına sebep oluyor. Oğlum öğlen kalkıp 2 saat ekrana bakıyorsun iş yaptım diyorsun nesin necisin belli değil diyorlar Müslüman abiler. Pala'da hiç anlamadığı halde dükkan tutup kar - zarar demeden bir şeyler alıp satmaya çalışıyor sırf kartvizit bastırıp esnaf olmak için. "Buyurun kartvizitim artık beni evlendirebilirsiniz"dediğinde, "Pala askerliğini yapmış olsan çok aday var da bu halinle liste kısır" diyorlar. Nasip bu ya bedelli çıkıyor bizim Pala kuyruğun en başında hemen yatırıyor parayı ne de olsa borsadan vurmuş voleyi. Müslümanlar da hepten boş koymuyorlar Pala'yı lakin klasik hikaye beğendiği ona bakmıyor ona bakan iç açmıyor misali imtihanı devam ediyor.
İmtihan o kadar ağırlaşıyor ki Pala nasılsın dediklerinde bekarın hali nasıl olsun evli olsaydık iyi olurduk repliğini hafızalara kazıyor. Sohbete yeni biri katılmaya görsün Pala hemen kulis yapıp sordunuz mu var mıymış bir tanıdığı kartımı vereyim mi iş çıkar mı demeye başlıyor. Garibim pala secdeleri uzatıyor Pazartesi - Perşembe oruçları tutuyor, sadakayı gece gündüz dağıtıyor (sonradan öğrendim) tenhada ağlıyor. Ama nafile imtihan katmerli bir şekilde devam ediyor. Sebt günü imtihanı gibi garibimin evlilik hikayesi, ortada hiç aday yokken tırmala. Sonra biriyle görüş ikinci görüşme için tarih bekle o arada bir sürü aday çıksın ilk görüşmeyi nihayete erdirmeden diğer adaylarla görüşme. İlk aday menfi olunca diğerlerine dön diğer adaylar da kısmetlerinin peşinden gitsin sen de yine başladığını yere geri dön. Sıfıra sıfır otur.
Tamam bu sefer oldu dediği bütün görüşmeler eften püften meselelerle imtihanı oldu Pala'nın. Cemaatin stres topu oldu Pala. Ben Pala'yı sıkça birebir sohbet edeceğimiz yerlere kaçırırdım her gün başka bir şeye içerlenirdi garibim. Bir gün "Bu yaşıma geldim hala çekyatta yatıyorum" diğer bir gün "Bak falana sünnetini hatırlıyorum şimdi düğün davetiyesi gelmiş" falan feşmekan. "Ben bu kadar parayı n'apçam ne çocuk var ne çoluk hep aynı kilodayım evlenince kilo alırsın diyorlardı o da olmadı." falan gibi dertleri vardı.
"Hacı ben darlandım zaten işte güçte gözüm yok ben biraz gezmeye gidiyorum"dediğinde aman dur bekle tek gitme beraber gideriz diyorduk. Maksat tek çıkıp şeytanla yol arkadaşlığı yapıp lastik patlatmasın garibim. "Hadi bir Karadeniz turu yapalım şurada şuna burada buna uğrarırız". "He he orada ona uğrarken sorarız değil mi var mı münasip bir aday diye olmadı öteki tarafa uğradığımızda belki onun vardır bir tanıdığı" diye depoyu full umut doldurup yola çıkıyorduk Pala'yla. Dinlenme tesislerinde bile münasip bir aday bakınıyorduk. "Pala manyak mısın oğlum ne biliyorsun kızı olduğunu ya hanımıysa başımıza iş verme mola yerinde kız mı istenir" demişliğimiz bile vardır. Ama "Allah emrinde galiptir" yapacak bir şey yok Pala'nın yollar hep çekyatta bitiyor gittiğimiz bütün kapılar kilitli.
Bir de bonkör çocuk bizim hanımın bir tanıdığı varmış bir görüşme ayarlandı falan dediğinde hemen ev halkına hediyeler görüşme gününe kadar. Aracı müslümana yemekler çaylar gezmeler tozmalar ve bilumum indiragandiler işi kırık olan Pala'ya görüşme ayarlıyordu evin nafakasına. Cemaatin ajandası vardı.. Pala'ya bu hafta sen aday bul haftaya ben alırım sırayı faturalar birikmiş falan diye. "Pala'cım şu anahtarı bir ver bakayım depoyu da doldur hafta sonu köye gideyim de bakayım sana uygun biri var mı?"Bunlarla oyaladılar.
İçerlenirdi de fazla belli etmezdi ne yapsın olmuyordu işte. Bazen korkuturdu bizi, ayarları bir karışırdı yanında duramazsın. Sigaraya başladı, hani hep derler ya içmiyor yiyor sanki diye işte ben bir tek onda gördüm efkar dağıtmak için sigara içeni / yiyeni. Pala yapma etme yakışmaz Müslümana haram falan dedik en son hatun kısmı pis kokan herif sevmez diye bıraktı sigarayı.
Eskiler bilir kıllı sakallılar bir ara Saroz'da kamp yaparlardı. Turizm yok askeri bölgede orman ve denizin birleştiği yerlerde talim olurdu. Haydi sadece bizim ekip (5 kişi Pala'nın son model arabasıyla) hafta sonu kaçalım Saroz'a darlandım dedi elimiz mahkum tamam dedik.
Pala'nın şifre darlandım. O kelime kullanıldığında tehlike çok yakın demekti pala ne dese eyvallah moduna geçiş yapardık.
Yaptık çadırı, yaktık ateşi, kurulduk başına, közde kahve tabi tüm gece muhabbet Pala. Arabaya geçen geçti çadıra yatan yattı ilk nöbet bende dedim Pala tam dalmaya yakın"ağğhhğğğğğğ" diye bir gürültü koptu ama ne ses anlatamam ne olduğunu anlamaya kalktım biri denize koşup atladı suyla kavga ediyor kim la bu deli demeye kalmadan deli seslendi haşemamı getirip şu kıyıya bırakın. Pala gerçekten darlanmış garibim.
O gece ayrı bir dertlenmiştim Pala'ya... "Hayırdır Pala bu ne iş" dediğimde "Hacı bana sorsan neyi çok seviyorsun helalim olan hatunla muhabbeti açık ara ilk sıraya koyarım ama nasip işte o da yok" dedi zavallı. İmtihanda olduğunu bilmesi Allah'ın rahmetiydi yoksa sabredemezdi.
Malezyalılara özenip hacca yazıldı hani oralarda hac yapmamışa kız vermiyorlar ya bir ümit ki bu daha önce bahsi geçen ümidin ta kendisi. Pala'nın takıldığı ortamdan Kabe'yi görünce ilk edilecek dua şehadet / fisebilik cihad / cennetul firdevs falan olması gerekirken rivayetler ahad hükmünde de olsa hatun istediğine dair görüşler kuvvetle muhtemel. Allah ayaklarımızı sabit kılsın. Kafiledeki elemanlara Pala'yı sorduğumda "Hacı abi biz Pala'yı görmedik terviye günü yola çıktık sonra 4.gün bulduk ne yaptın nerelerdeydin dediğimizde ben Rabbimle başbaşa kalmaya geldim kurmuş çadırı Mina'ya bir başına geçirmiş Mina gecelerini". Gerçi biz yine sulandırdık bunu. Tek tek çadırları dolaşmıştır tanıdık biri var mı diye hani dua etti ya hemen orada icabet beklemiştir diye.
Zaman ilerliyordu biz Pala'nın aleyhine zannediyorduk ama o biliyordu biz farkında değildik imtihanda olduğumuzun. Pala son zamanlara doğru iyice içine kapandı alakalı alakasız her muhabbete Allah dağına göre kar yağdırır cümlesini sıkıştırırdı garibim...
"Allah kendisini mi yoksa kadınları mı daha çok seviyorum diye beni böyle imtihan ediyor" derdi ve "Ben inşallah kazananlardan olacağım" diyordu
"Pala bekar ölmekten korkmuyor musun?" dediklerinde "Evet korkuyorum ama iffetsiz ölmek daha çok korkutuyor" diye millete kapak yapardı. Zaman ilerliyordu cemaatteki boynu kalın abiler dün göstermelik olarak ilgilendikleri Pala'nın derdiyle sonlara doğru dalga geçiyorlardı Bardağı taşıran damla ise "Abi okul / diploma dediniz, iş dediniz, para dediniz, ev dediniz, askerlik dediniz, hepsini yaptım şimdi ne diyorsunuz?" dediğinde aldığı cevap "Pala canım kardeşim YAŞIN GEÇTİ" oldu, Pala'ya bu laf çok ağır gelmişti mescide gelmemeye başladı uzaklaştı milletten. Dedim ya bizim nasipsizliğimiz Pala'nın imtihanında başrol olduğumuzu idrak edemememizdi. Müslümanın derdiyle dertlenmek ne büyük nimet. Bizden uzaklaşmadı çok şükür, "Sokaktan geçen birini alacağım sonu sonu göreceksiniz ama siz bu veballe nasıl yaşarsınız onu bilmem" derdi.
Tebessüm ederek, "Pala hiç ümidini kaybettiğin olmuyor mu?" diye sormuştum bir gün birkaç saniye durdu baktı, benimkine yakın bir tebessümle "Allah vaadinde sadıktır temiz olanı murdar/pis olandan ayıracaktır elbet hacı ben de onu bekliyorum" dedi. O samimiyeti beni etkilemişti. Bir kardeş vardı bacının biriyle evlilik üzere akitleşmişlerdi ki kızın şeker hastalığı çıktı - anneliği riske atacak durum sözkonusu - kardeş; "Ben ahdimi bozanlardan değilim sahih niyet üzere devam edeceğim Rabbim bizi hayırla imtihan etsin" demişti. Pala'nın o vakit gözleri dolmuştu, "Herkesin imtihanı başka başka bana ağır gelen başkasına kolay başkasına zor olan bana kolay" demişti. "Hacı; bu kadar görüşme yaptım olmasını çokça istediklerim oldu, ülfet beslediklerim de oldu ama elhamdulillah hüzne hiç düşmedim" dedi.
Pala'nın hamdlerine şahit olan çoğu kardeş imanını bir gözden geçirir Pala Allah bilir sen bizden hayırlısın Allah sana ikram edecek derlerdi. Furkan-74 ü ezberlemişsek o vesile olmuştur bizler için Fatiha'sız namaz olmaz Pala için de Furkan-74'süz bir namaz düşünülemezdi. 10 tane müfessirden Furkan 74'ün tefsirini ezberlemişti bu konuda hatırı sayılır sempozyumlar vermişliği de vardır. Garibim Pala.
Birkaç kişinin bildiği bir imtihanı da hicret konusunda kendini dirayetli görmemesiydi. Hani o meşhur hadis var ya ameller niyetlere göredir. İşte o hadisin tam metninde geçen "Kimin hicreti kadın için ise..." ibaresinden vesveseye kapılmıştı. Nasihatleşiyorduk elbet.
Hakkı söylüyorduk ama fazla da üstüne gitmiyorduk "Ben izzet diyarına ehlimle hicret etmek istiyorum" diyordu biz de meseleyi uzatmıyorduk. Şeytan - aleyhillağne - sağlam dolaşıyordu Pala'nın damarlarında. Onu günaha sürüklüyemiyordu belki ama büyük ecirden geri bırakıyordu.
Aynı bizim halimiz gibi. Hep bir pazarlık hep kârsız bir ticaret. Fitne olan malımız ve ehlimizle sonu şüpheli bir bekleyiş. Allah muhafaza. Meselenin aslını bilmiyorum, bi kardeş ailesiyle hicret edecekken bi takım sorunlar yaşıyor ve yolculuktan geri kalıyor ve büyük imtihanlar yaşıyor. Bu sürece Pala şahit oluyor ve çok etkileniyor. Birkaç hafta haber alamadık kendinden o denli bi etkilenme yani ...
Sonra bir gün çıktı geldi ama bu gelen bizim Pala değil bakışları yüzünün rengi konuşması. Bir insan bu kadar mı başkalaşırdı? O kardeşin yaşadığı imtihan Pala'ya ibret olmuş"Kalbimde vesvese kalmadı bu hal üzere edeceğim hicret Allah'a ve Resulüne inşallah"dedi.."Hayırda acele edeceğim şeytan bende bir zayıflık bulmadan harekete geçiyorum mallarımı satılığa çıkarıyorum yolculuk gelene kadar satılanı ben alırım diğerleri içinde siz vekil olursunuz bana ya da Müslümanlara ulaştırırsınız" dedi tabi herkes sus pus kimse tek laf etmedi.
Pala'nın kararlığı ve halindeki o samimiyet bizi sükut ettirmişti sadece titrek bir sesle "Allah mübarek etsin" dediğimi hatırlıyorum. Pala'nın sebt günü imtihanı. Pala gizli gizli yol hazırlıkları yaparken - arabayı sattı dükkanı devretti vb. işler - talipler çıkmaz.
Söylesek bir türlü söylemesek bin türlü. İstişare sonucu haberi olsun dedik ve söyledik.. Hiç tepki vermedi ama bakışlarında derinlik belirdi. "Bu imtihan sadıklardan mıyım ortaya çıksın ve beni şeytanın pisliğinden temizlesin diye bana Rabbimim ikramı." dedi ve görüşmeyeceğini söyledi.
Bir vakit sonra beklediği yolculuk için haber geldi bekarlığa veda gecesi düzenliyorum diye özel ekibi topladı herkese ayrı ayrı ihale verdi. Sen esnaf ziyaretlerini sıklaştır, sen üniversitelilerle ilgilen, sen şunu o bunu diye diye vasiyette bulundu bizlere garibim. Ama alışverişe bir tek benimle gitti o hatırada çokça güldüğüm meseleler olmuştu. Pala'da para ganimet montun ayakkabının en kralını alıyor. O zaman millet hiçbir şeyi bilmiyorken biz çeçolardan North Face'leri, Salamon'ları, goratexleri biliyoruz ama Pala Afgan'a gidecek.
"Pala çeçonun malzemesiyle Afgan olmaz robocop gibi oldun sıkıntı olmasın" dediğimde"Cihadda israf olmaz mücahid en iyisine layıktır" dedi. Sonra öğrendik ki Pala gıcır elbiseleriyle kampa gittiğinde parmak arası terliklerle dolaşan mücoları görüp utancından Afganileri giyene kadar dışarı çıkmamış. Eh be Pala ben senin şevkin kırılmasın diye ses etmedim anlatmaya çalıştım ama sen anlamamıştın.
Pala bu, gittiği ortama ışık saçmadan durur mu tabi kardeşler çok seviyorlar Pala'yı. Onlar da bu yaşa kadar bekar kalmasına içerliyorlar. Ensardan bazıları kızlarını/bacılarını Pala'ya nikahlamak istese de nasip olmamış ... Cezayirli bir kardeş varmış Fransa'da yaşayan
Pala'yla kanka olmuşlar. Pala Arapça bilmezdi ama İngilizcesi bayağı iyiydi, kaynaşmışlar bayağı, ailesini getirmeye niyetlenmiş. Eleman ev ayarlamış (ev dediğime bakmayın 2 odalı çadır işte) Pala'yla beraber diğer ıvır zıvır eşyalar falan. Tabi bizim Pala hizmet ehli çocuğu yaşındaki elemanların bütün işlerine ilk önce o koşar bir iş mi yapılacak hemen Pala atlar ortaya.
Cezayirli etkilenmiş tabi. Tafsilatını çokça bilmiyoruz ama Cezayirlinin yirmili yaşlarda bir bacısı varmış nasıl olmuş nasıl görüşülmüş muamma. Ama Cezayirli bacısını Pala'yla evlendirmek için ailesiyle beraber yolculuğa çıkarmış. Tabi süreç uzun, sıkıntılı ve de habersiz.
2-3 hafta süren bir yolculuk birçok ülke bazıları kaçak olarak geçilen sınırlar falan feşmekan. Garibim Pala hep bekleyişte hep imtihanda. Veziristan / Mİranşah Pala'nın kabristanı. Yolun kenarındaki manavı mesken tutmuş gelen arabaları kolaçan ediyor beklenen içinde mi diye.
Garibim ölmeden mezara girmiş bir o yana bir bu yana gidip gelmekte. Pala'nın da imtihanı hep bir bekleyişte hep bir sınanmada. Sabır sabır. Şeytan da boş durmuyor tabi vesvese full time... Başlarına birşey mi geldi yolda tutuklandı mı o mu oldu bu mu öldü diye diye etrafını boğmuş. O değil kızın abisini de vehimlere düşürmüş. "Ya kardeşim sen niye bana kardeşini veriyorsun ben nasipsizim kızı da bizim kaderimize bağladın o da bizim nasipsizliğimizden payını alacak o da tutulacak bir imtihana" falan deyip Cezayirli kardeşi de şişirmiş. Ah Pala vah Pala ...
Şükür, şükür ki vesveselerle helâke sürüklenmeden beklenen kafile gelmiş o an için yeryüzündeki en mutlu kişi açık ara Pala tabi. He bu arada Pala düğün hazırlıklarını yapmış kendi evini - ev dediğime bakmayın - ayarlamış en yenisinden iki tane kamyon aküsü almış.
Tavana bir tane köşelere de 2 tane kırmızısından pervane çakmış sanırsınız ki aşiret ağasının evi (yokluk böyle bir şey yaşayan bilir). Paran olsa da hikaye... Elektriğin olmadığı yerde kamyon aküsü zenginlik göstergesi sayılır bütün bunların Pala için anlamı ahde vefadan başka birşey olmasa gerek. Allah için onu tercih edene kıymet verdiğini göstermek istemiş garibim. Fransa'dan Veziristan'a hicret. Bacıyla kısa bir görüşme olmuş ve anlaşmışlar. Pala'nın verdiği mehir saklı tutulmuş bayağı bir fazlaymış kendi vermiş bacı talep etmemiş.
Muhacirlerin bu kadar çok mehir verdiği duyulmasın istemişler bir iki gün içerisinde düğünleri olmuş velimeyi de sağlam dağıtmış Pala. Dağıtacak tabi kolay mı Pala evleniyor kendi bile inanamıyor ki düğününe barı dağıttığı etler tatlılar şahitlik etsin nikahına.
Bir adam romantikse Allah'ın arzında nerde olursa olsun bu özelliğinden birşey kaybetmiyor. Pala çiçek getiriyormuş hanımına Veziristan'da. Adam seviyor bu işleri ahir ömründe neler neler yapmış garibim ( 23 gün olmuş dünyası çiçek açalı garibim kısacık ama dopdolu 23 gün. Kamp alanının yakınındaki bi bölgede 3 kardeşiyle birlikte drone saldırısı sonucu - inşaallah - şehit düşmüş Pala evli olduğunun 23. gününde.
Çevreyi kaplayan misk kokusu geride kalan kardeşler için imtihan olmuş, hallerine şahitlik etmişler bir çeşit kalpleri sukûn bulmuş. En çok istediği şeyler bi anda oluvermişti. Hicret - cihad - nikah- inşallah şehadet. Ah Pala ah... İslam'da biR meseleyle alakalı bize ulaşan metinlerde bazen şu ifadeye rast geliriz: Bu meseleyle alakalı alimler arasında 2 görüş vardır. Cumhur ulema şöyle der lakin racih olan görüş... Pala'nın hikayesini tefekkür ettiğimizde cumhurda oluşan kanaat Allah ( avc) Pala'yı bekar olarak yanına almadı ki bilsin istedi hurilerin dünya kadınlarına olan üstünlüğü cennet ehlinin kıymetini daha iyi bilsin diye. Dünyadan da az bir nasiplendirdi Pala'yı.. Tabii ki Allah en iyisini bilir... Zaten dünyadan az bir nasibimizden başka neyimiz var ki? Oyalanıp durduğumuz dünya ve içindeki gelip geçici olanlar ve ebedi olan ahiret ... Ahireti dünyada satın alanlara selam olsun ....
He bu arada Pala'nın bir kızı olmuş. Buralarda değil tabi. Hikayeyi duyan duymayanlara iletsin.
Henüz yorum yapılmamış.