Sosyal Medya

Coğrafyamız

Tunus Nahda Hareketi Bölünmeye mi Gidiyor?

Nahda içerisinde bazı gerginlikler yaşanıyor! İlk gerginliğin konusu, dini ve siyasi işlerin ayrılması meselesinin kurumsal ve pratik anlamda ne anlama geldiği noktasında. Hareketin içindeki hangi bürolar ya da malzemeler nereye ayrılacak? Hangileri “dava” kısmına, hangileri “siyaset” kısmına? Bu küçük çaplı bir gerginlik değil; makam, mevki ve para konularını da içeren bir süreç ve hali hazırda bu konudaki tartışmalar başlamış durumda.



ABD'de "küresel tehditlere karşı geleceÄŸi birlikte koruyalım" sloganıyla yayın yapan Atlantic Council isimli düşünce kuruluÅŸu, Tunus'ta bölgenin önemli Ä°slamcı hareketlerinden biri olan RaÅŸid GannuÅŸi liderliÄŸindeki Nahda'nın, "din ile siyasi iÅŸleri birbirinden ayırmasına" iliÅŸkin kararını Ä°ngiliz yazar H.A. Hellyer imzasıyla yayınlanan bir yazıda masaya yatırdı.

 

Nahda'nın bu kararından, katı sekülerizm uygulamalarını yaran bir özelliğe sahip olduğu iddiasıyla övgüyle bahsedilen yazıda, Nahda'nın siyasi kanadı içerisinde artık "ahlaki/dini referansların önemi kalmadığı", dolayısıyla partiye siyaset sahnesinde taze kan olabilecek farklı isimlerin katılmasının önünün açıldığı ifade edildi.

Yazıda Nahda'nın aldığı bu kararın Batı'nın İslam dünyası için öngördüğü "demokrasi" adına olumlu bir karar olduğu vurgulandı ve İslam dünyasındaki İslamcı hareketlerin bu karar sonrasında bir dönüşüm yaşama ihtimali olduğuna değinildi.

 

Öte yandan bu yazıda Batı basınında bugüne kadar "Selefi" olarak nitelenen Nahda içerisindeki dindar yapıdan "ortayolcu Selefi" ÅŸeklinde yumuÅŸatılmış bir ifadeyle bahsedilmesi dikkat çekti.

 

Nahda içerisinde bu ayrışmaya giden tartışmaların birkaç yıldır devam ettiğinin ve kararın tüm tarafların ikna olmasından sonra alındığının belirtildiği yazıyı ilginize sunuyoruz:

Nahda’nın Siyasal Ä°slamla Ä°liÅŸkisini Kesmesinin Yansımaları

H.A Hellyer

Uluslararası medya, Ä°slami hareketin Tunus’taki öncü temsilcisi Nahda’nın lideri RaÅŸid GannuÅŸi’nin Mayıs ayının ortasında yaptığı o çok önemli açıklamaya çok çeÅŸitli tepkilerle yer verdi. GannuÅŸi’nin, Nahda’nın dini misyon (dava) ile politik misyonu (siyaset) birbirinden ayıracağına iliÅŸkin yaptığı açıklama, hareketin tarihsel Ä°slamcı pozisyonundan ayrılarak sekülerizme doÄŸru bir hamle yapması ÅŸeklinde, hatta hareketin muhtemel çöküşü olarak nitelendi. Peki aslında bu neydi ve bu hamlenin Nahda’ya, Tunus’a, Ä°slamcılığa ve Arap/Ä°slam dünyasına yansımaları neler olacak?

 

CNN’den Cristiane Amanpour, açıklamadan kısa bir süre sonra GannuÅŸi ile bir röportaj yaptı. Bu röportajda Amanpour, sürekli olarak açıklamanın “önemine” iÅŸaret ederken; GannuÅŸi, uzun uzadıya -dinin- Nahda siyasi projesinin merkezinde kalacağına vurgu yaptı. GannuÅŸi röportajda, kamusal alanda dini ameller sergilemeye devam edeceÄŸini ve kendisine, kurumsal bir etkiye sahip olması gereken geniÅŸ bir hareketin görev ve sorumlulukları arasındaki ayrımın kararını verdiren itici gücün dinin asli doÄŸasına olan imanı olduÄŸunu söyledi.

Ä°slam’da, her ne kadar hiyerarÅŸik bir çizgi dahilinde olmasa da dini bir otorite bulunur. Dini sistemde yetkiler, bin yıldan daha uzun bir süre önce kurulmuÅŸ olan (mezheplerde) yapılardadır. Bu durum, tarihsel olarak siyasi liderler ile dini otoriteyi birbirinden ayırmıştır. Bu baÄŸlamda tarihte her daim bir yanda siyasi otoriteyi temsil eden “sultanlar” bir yanda da din alimleri sınıfını temsil eden “ulema” bulunmuÅŸtur. Her iki kesim de Ä°slam’ın toplumsal rolüne iliÅŸkin gerekliliklere uygun hareket etmiÅŸtir ve nadiren de olsa iki sıfatın tek kiÅŸiye ait olduÄŸu dönemler de olmuÅŸtur. GannuÅŸi, Tunus’ta kabul edilen anayasada Ä°slam’ın tanındığına ve Müslüman kimliÄŸinin kamusal alanda korunduÄŸuna dair hükümlerin olduÄŸunu görmüştür. Dolayısıyla Nahda’nın siyasi iÅŸler yürüten dini bir hareket olmasına gerek kalmamıştır.

 

Buna sekülerizm diyebilir miyiz? Belki denilebilir; –fakat sekülerizmin Tunus Ä°slamcı tecrübesinden etkilenen bir yansıması, hatta daha geniÅŸ anlamda Tunus gerçekliÄŸinin ortaya çıkardığı meÅŸru ve özel bir uygulama. Tunus’ta sekülerizme ait her türlü uygulama, din mefhumunu kamusal alandan dışlamak ya da kamusal alanda görünmez kılmak üzere bir baskı unsuru olarak varlık sergilemiÅŸti. Ä°ÅŸte bu husus, artık tartışmaya açık. Bu, din ile siyasetin ayrımı deÄŸil; siyaset sahasında çalışanlarla din sahasında çalışanların ayrımı. Bunlar çok farklı ÅŸeyler. Bu hamlenin bir sonucu olarak din, katı sekülerizm uygulamalarında olduÄŸu gibi kamusal alandan dışlanmayacak

 

Peki, Nahda bundan sonra bir bölünmeye ya da parçalanmaya mı gidecek? Bu hamlenin bir sonucu olarak siyasi partiye destek azalacak mı? Bu, yapılması oldukça zor bir tahmin! Bu hamle, Nahda içerisinde yıllardır tartışılıyordu ve karar, ancak parti içindeki çeşitli kesimlerin ikna edilmesi sonrasında alındı. Yani karar, büyük oranda bir fikir birliği sağlanarak alındı. Tabanda da partinin bu yüzden iki farklı yapıya ayrılmasını talep eden bir bekleyiş yok. Böyle bir kavganın yaşanmasını beklemek hata olur.

 

Fakat yine de bazı gerginlikler yaÅŸanacak! Birisi ÅŸimdilerde zaten yaÅŸanıyor; biri de daha sonralarda yaÅŸanacak. Ä°lk gerginliÄŸin konusu, bu ayrılığın kurumsal ve pratik anlamda ne anlama geldiÄŸi noktasında. Hareketin içindeki hangi bürolar ya da malzemeler nereye ayrılacak? Hangileri “dava” kısmına, hangileri “siyaset” kısmına? Bu küçük çaplı bir gerilim deÄŸil; makam, mevki ve para konularını da içeren bir süreç ve hali hazırda bu konudaki tartışmalar baÅŸlamış durumda. Bir fikir birliÄŸi ya da anlaÅŸma saÄŸlanabilmiÅŸ deÄŸil. Bazı farklı kaynakların aktardığı bilgiye göre bu paylaşım sürecini Nahda hareketinin danışma (Åžura) konseyi yönetiyor ve süreç çok da hoÅŸ gitmiyor.

 

Ä°kinci gerginlik ise bu hamlenin Tunus’taki dini ve siyasi hayata iliÅŸkin konularda nereye tekabül edeceÄŸi! Hareketin siyasi parti üyeliÄŸi için gerekli gördüğü ÅŸartlar arasında dini hasletler arka plana atılacak, örneÄŸin ‘ahlaki ilkeler’, üyelik ÅŸartları listesinden çıkartıldı. Yani partiye pek çok taze kanın katılması mümkün; üstelik partinin yeni ve eski üyelerinde artık “dava”nın gereÄŸi olarak görülen dini muhafazakarlık aranmayacak. Parti içerisindeki pratik siyaset mekanizmasında tüm bunlar ne anlama gelecek? Hiçbir ÅŸey net deÄŸil!

 

DiÄŸer taraftan dini sahada ise Nahda, her daim siyasi cephede tezahür eden ve RaÅŸid GannuÅŸi’nin temsil ettiÄŸi (diÄŸer Selefilik türlerinden de oldukça farklı olan) ortayolcu modern Selefilik ile dini cephede tezahür eden muhafazakar ana akım SünniliÄŸin ittifakının sembolü olmuÅŸtur. ÖrneÄŸin, daha modernist bir yaklaşıma sahip olan GannuÅŸi, itikadi konularda Ahmed ibn Teymiyye’nin yolunu izlerken, fıkhi meselelerde seçmeci metoda baÅŸvurmuÅŸ, aktivizmini ise Müslüman KardeÅŸlerin kurucusu Hasan el-Benna örnekliÄŸinden edinmiÅŸtir.

Nahda’nın “dava” kanadında baskın olan asıl dini anlayış ise, Mısır için Ezher üniversitesi örneÄŸinde olduÄŸu gibi kuramsal sınırlarını Tunus Zeytuna üniversitesinin belirlediÄŸi ve biraz da -muhtemelen Benna’nın ve diÄŸerlerinin açtığı modern Selefilik akımından etkilenen- Arap dünyasında yaÅŸanagelen klasik, geleneksel Sünnilik. Aslında ikinci grubun canı, GannuÅŸi’nin dini meselelerde ön plana çıkıyor olmasından dolayı bayağı bir sıkkın. Zira Nahda içerisindeki geleneksel Ä°slami ilimlerle uÄŸraÅŸan bu kesim, ilmi konularda GannuÅŸi’nin pek de yetkin olmadığını düşünüyor.

 

Peki, ileriye dönük olarak Tunus’un dindarları açısından durum ne olacak? Nahda’nın dindar kanadı, kuramsal öğretilerin gittikçe diÄŸerleriyle daha da benzeÅŸmesiyle birlikte Tunus’taki diÄŸer dini yapıların arasında kaybolup gidecek mi? Hareketin “dava” kanadı nisbeten sessizliÄŸe bürünüp daha çok ‘iktidar hakikatine deÄŸinme’ konusuna mı eÄŸilecek?

 

Nahda’nın muhafazakar dindar kanadı Suudi Arabistan’dan etkilenen ve genelde “tekfirci Selefi” denenlerden oluÅŸmuyor. Zeytuna geleneÄŸi ve Sufi gelenek, diÄŸer Ä°slami hareketlerin çoÄŸunda görünmeyen bir etki bırakmıştır bu kanatta. Dindar kanadın Ä°slamcı olmayan kısmı, Nahda’nın dinî söylem ile siyaset yapmasına şüphe ile yaklaşıyorlardı; ÅŸimdi ise “dava” cemaati ayrılacak. Fakat iÅŸler ne kadar farklı olacak? Bunu sadece zaman gösterecek.

 

Nahda’nın bölgedeki diÄŸer Ä°slamcılarla olan iliÅŸkisinin bu karardan nasıl etkileneceÄŸi de oldukça ilgi çekici. Nahda’daki bazı kesimler, zaten diÄŸer Ä°slami hareketlerin bu karara karşı çıkmasını bekliyor fakat genel olarak bölgede Ä°slamcılığı ne gibi geliÅŸmelerin beklediÄŸi konusu merak uyandırmaya devam ediyor.

 

Esasında, birçok açıdan bakıldığında, GannuÅŸi’nin bu hamlesi, Tunus ve Arap dünyası için güzel bir adım. Dinin kutuplaÅŸtırıcı hedefler doÄŸrultusunda politize edilmesinin önüne geçebilecek bir adım. Nahda’yı destekleyenlerin Tunus anayasasıyla güvence altına alınmasını saÄŸlayan ve genel anlamda çoÄŸulcu düzenin diÄŸer Tunuslularla birlikte daha geniÅŸ bir tabanda kabul görmesini saÄŸlayacak bir adım. Kimlik siyasetleri yüzünden parçalanan ve büyük hasarlar gören bir bölgede bu haber, ancak güzel bir haber olarak deÄŸerlendirilebilir ve bölgenin bu gibi güzel haberlere daha çok ihtiyacı var.

 

Atlantic Council'de Ä°ngiliz yazar H.A. Hellyer imzasıyla yayınlanan bu analiz, Enes Berat Gürler tarafından Ä°slâmi Analiz için tercüme edilmiÅŸtir. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.