Ölü Avrupa ve Türkiye

Hasan Bülent Kahraman - Sabah

DoÄŸrusu yarını bekleyip Ä°ngiltere'deki oylama sonucu ortaya çıktıktan sonra yazmaktı ama bugünden bakarak da Avrupa ve Avrupa BirliÄŸi için özellikle Türkiye açısından bir ÅŸeyler söylemek hiç de yanlış olmayabilir.
Avrupa 'toprağında' son derecede ilginç ÅŸeyler yaÅŸanıyor. Bana kalırsa, o kadar ilginç ki, daha önce yazdığım bir yazıda dile getirdiÄŸim yargı 'ölüdür Avrupa artık' tanımı, anlayışı, öngörüsü doÄŸrulanıyor.

Nasıl ölü olmaz? Bu durumu doğrulayan birkaç neden var. Ama ben ikisini belirteyim.
Birincisi, artık Avrupa demek olan AB, küreselleÅŸmeyle birlikte ortaya çıkan geliÅŸmelere ayak uyduramadı. KüreselleÅŸmenin zorunlu kıldığı kurumsal yapıları oluÅŸturamadı.
Bunun nedeni de AB'nin doÄŸrudan doÄŸruya bir 'Avrupa ligi' olarak tasarlanmasıydı. EÄŸer Avrupa sadece Avrupa'yla, 'beyaz Avrupa'yla' kalsaydı bu türden sorunlar yaÅŸanmazdı. Ama küreselleÅŸme Avrupa'nın farklı kültürlerle bir arada olmasını zorlayınca asıl bu ÅŸartı ayakta tutmak için kurumların dönüştürülmesi gerekirdi.
Bu yapılmadı. Çünkü Avrupa'nın böyle bir yaklaşımı, zihniyeti olmadığı anlaşıldı. Avrupa da bunu yaÅŸayarak anladı ve öğrendi. Belki kendi kendisine hayret ederek ayağını suya erdirdi. Son göçmen krizi bu gerçeÄŸi ağır bir kaya olarak AB'nin sırtına yükledi.
Ä°kinci hadise gene birinciye benzer ve onunla iliÅŸkili bir ÅŸekilde Müslümanlık meselesidir.
Bugün Avrupa'nın akıl almaz bir Ä°slamofobi ile sarsıldığını, çalkalandığını düşünmemek mümkün mü? Avrupa bilinç dışındaki büyük düşmanı yani Ä°slam'ı/ Müslümanları bir kere daha keÅŸfetti ve ÅŸimdi o 'hayaletle' çarpışıyor. Ä°ÅŸin kötü yanı bu düşmanlığı, bu korkuyu gitgide artan bir otoriterleÅŸmeyle yaÅŸamasıdır. Ä°slam düşmanlığı ÅŸimdi Avrupa'yı da vuran bir silahtır ve orayı cehenneme dönüştürmektedir.
Bunlara çöken ekonomileri, tıkanmış bürokrasileri eklersek AB'nin yaşadığı kriz çok daha iyi anlaşılır.

Avrupa Türkiye'yi içine almıyor. Bugünkü mantık devam ederse asla almayacak. Yani, eÄŸer Avrupa, Merkel'e koÅŸup 'aman Türkleri almayın' diyen Sarkozy'leri yaratacak, onların önünü açacaksa Türkiye'nin önünü tıkayacaktır. Düşünün ki, bu konulardaki duygularını bunca saklamayı baÅŸarmış, çığlık çığlığa bağırmayan Ä°ngiltere bile AB ile olan iliÅŸkisiniTürkiye Ã¼stünden tartışıyor. Cameron, Ä°ngilizleri ikna etmek için 'yakın gelecekte Türkiye AB üyesi olmayacak' diye ikna etmeye çalışıyor.
Türkiye ne yapacak bu durumda?
Aslında hiçbir hazırlığımız yok. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın 'halk oyuna sunarız, ona göre hareket ederiz, baÅŸvurudan bu yana 53 yıl geçti, hiçbir ÅŸey olmadı' yaklaşımını tartışmak gerekir, iki yanıyla da. Bu satırları Paris'ten yazıyorum. Türkiye, Avrupa'nın her yerindemevcut. Bütün kurumlarında mevcut. Ama AB'nin üyesi deÄŸil.
Bu ÅŸartlar altında Avrupa ve AB devam etse ne olur etmese ne olur demiyorum. Avrupa devam etmeli. 'Yaratılmış', inÅŸa edilmiÅŸ bir kavram olsa da, bütün eksiklerine raÄŸmen 'Avrupa düşüncesi' önemlidir. Türkiye'nin de kendisini bu gerçekle yoÄŸurması gerekir. Belki zor ama doÄŸrusu bu.
Önce, bilsek de İngiltere'deki sonucu görelim, sonra devam ederiz...