Coğrafyamız
İslam içi Armageddon, Kasım Süleymani ve Kabe Savaşı..
Endişe ettiğim, ürktüğüm o tehlikeye çok önceden dikkat çekmiştim. Sadece bir endişe değildi çünkü. Bölge, ülkelerimiz, hepimiz oraya doğru sürükleniyorduk. Bazılarının Armageddon diye bilinen ve yıllardır beslenen kıyamet savaşı senaryosu yeniden formatlanıyordu çünkü.
İbrahim Karagül - Yeni Şafak
Endişe ettiğim, ürktüğüm o tehlikeye çok önceden dikkat çekmiştim. Sadece bir endişe değildi çünkü. Bölge, ülkelerimiz, hepimiz oraya doğru sürükleniyorduk. Bazılarının Armageddon diye bilinen ve yıllardır beslenen kıyamet savaşı senaryosu yeniden formatlanıyordu çünkü.
ABD'li neoconların, Ä°srail aşırı sağının pompaladığı, “Tanrı'yı kıyamete zorlayarak” Armageddon savaşını erkene alma düşüncesi,Müslümanların kendi içinde kıyamet savaşına dönüştürülüyordu. Çok kirli, kanlı bir senaryo hazırlanıyordu ve bizler hala buna, bugün bile uyanabilmiÅŸ deÄŸiliz.
İslam içi Armageddon
Bizim kıyamet savaşımız, bize dayatılan, altyapısı oluÅŸturulan, inci ince iÅŸlenen, mezhep savaşı projesiydi. Armageddon efsanesiÄ°slam içi Armageddon'a dönüştürülüyor, “SavaÅŸ Ä°slam'ın kalbine yerleÅŸecek, Ä°slam kendi içinde savaÅŸacak” tezleri bu yollar gerçeÄŸe dönüştürülmek isteniyor.
Maalesef, ne yazık ki, Türkiye ve bölgedeki gruplar, günübirlik kavgaların ötesine geçip resmin tamamını göremiyorlar. Bu kadar savaş, acı, yıkım bile onları uyandırmaya maalesef yetebilmiş değil. Bugün bile bu projeyi anlayabilmiş değiliz. Herkes birbirine küfrederken, herkes üç beş kuruşluk hesaplarla Müslümanlar adına hükümler verirken bizim bu kaos fırtınasından kurtulmamız imkansız görünüyor.
İnsanı üzen, korkutan, endişelendiren o büyük projeler değil. Müslümanların içinde bulunduğu basiretsizlikler, coğrafyanın içine yuvarlandığı çaresizliklerdir.
Tanklar Kabe'ye dayanmadan
Buraya nereden geldim, anlatayım.
Bir süredir “Tanklar Kabe'ye dayanmadan, Mekke Savaşı baÅŸlamadan” baÅŸlıkları altında yazılar yazıyorum. Ä°lk baÅŸta bu yazılar, iddialar, uyarılar ÅŸaşırtıcı, ÅŸok edici oldu, rahatsızlık verdi. “Bu da nereden çıktı” diyenler oldu.
Ama Irak işgalinin, Suriye savaşının nerelere uzanacağını bilmekkehanet değildi. Biraz dikkatli okuyan, gözlemleyen, takip eden herkes gerçeği görecekti. Bir adım sonrasını, savaşın ve krizlerin hangi bölgelere yöneleceğini, hangi ülkeleri vuracağını, kasıp kavuracağını bilecekti.
Suriye'deki güçler savaşı ve İran'ın bütün gücüyle bu savaşın içinde yer alması, Yemen'e müdahalesi ve oradaki iç savaşı körükleyerek Suudi Arabistan'ı çevrelemeye girişmesi, Irak'ı denetimi altına alarak ülkeyi Sünniler için yaşanmaz hale getirmesi, aslında İran'ın öncülük ettiği mezhep savaşlarının ilk adımlarıdır.
İran PKK ile ortak Türkiye'yi çevreliyor
Tahran, Yemen'den Suudi Arabistan'ı, Suriye üzerinden de Türkiye'yi kuşatmakta, çevrelemektedir. Kuzey Suriye Koridoru,Türkiye ile Sünni Araplar arasına tampon bölge oluşturma veKürtleri Türkiye'yle ve Araplara karşı kullanma hesapları tamamen Tahran'ın projeleridir. Bu amaçla PKK ile ortak hareketetmektedir. İran Suriye üzerinden Türkiye ile açıktan savaşmaktadır. Yemen üzerinden de S. Arabistan'la savaşmaktadır.
Yemen, Hizbullah üzerinden Lübnan ve Suriye. İran üç koldan savaşyürütmektedir. Ancak asıl savaş bunlar değil, çok daha vahim bir Fars emperyal projesi vardır. İşte ben de tam burayı anlatmak istiyorum.
Kasım Süleymani savaş suçlusudur
İran'ın Suriye'deki örtülü operasyonlarını komuta eden, mezhep savaşı, cinayet ve kıyımlarla anılan, tipik bir savaş suçlusu olan Kasım Süleymani, artık ülkeleri tehdit etmeye başladı. Hamaney'e bağlı Kudüs Kuvvetleri'nin komutanlarından Süleymani,Bahreyn'i açıktan tehdit etti, ülkede iç savaş çıkaracaklarını söyledi.
Bahreyn hükümetinin, Süleymani'ye ve Devrim Muhafızlarına bağlılığı belli Şeyh İsa Ahmet Kasım'ı vatandaşlıktan çıkarması, onunmezhepçilik ve şiddet propagandası yaptığını, dış güçlerin (Bu İran oluyor) çıkarları için çalıştığını söylemesi, İran'ın ülke dışındaki silahlı unsurlarını harekete geçirdi. Elbette İran derin devleti ve Hamaney'in talimatıyla. Dikkat ederseniz, Irak'ta da Muktada Sadraynı amaçla isyan ve protesto çağrıları yapıyor.
Bütün bölgeyi iç savaşla tehdit etti
Süleymani'nin tehdit dilini dikkatle deÄŸerlendirmek lazım. Gelecekte bu dil baÅŸka ülkeler için de kullanılacak çünkü. “Bahreyn ve bölgeyi saracak yangının ilk kıvılcımının ateÅŸleneceÄŸi, Bahreyn'in görülmemiÅŸ bir silahlı direniÅŸle yüzleÅŸeceÄŸi, halkın silahlı direniÅŸe geçeceÄŸi ve bu silahlı hareketin bölgedeki baÅŸka ülkelere de sıçrayacağı” ÅŸeklinde. Bir mektupla bildirilen bu tehditler arasında, silahlı direniÅŸin Bahreyn'i meÅŸru gören ülkelere (Bu Suudi Arabistan oluyor) de sıçrayacağı ifade ediliyor.
Suriye'de sayısız insanın kanına girmiÅŸ bir savaÅŸ suçlusunun Ä°ran adına dünyaya ilan ettiÄŸi savaÅŸ cümleleri bunlar. Herkesi tehdit ediyor. Bütün Körfez ülkelerini. Yarın Türkiye, “Ne oluyor, Bahreyn'e dış müdahaleye karşıyız” türü bir açıklama yapsa, aynı savaÅŸ ilanı Türkiye'ye yönelecek. Zaten Süleymani ve cinayet timleriSuriye üzerinden açıktan Türkiye ile savaşıyor.
Fars emperyalizmi her bölgeyi yakıyor
Peki ben “Tanklar Kabe'ye dayanmadan”, “Mekke Savaşı çıkmadan” baÅŸlıklarıyla neden o yazıları yazdım. Bunun için. Bölgedeyüzlerce Kasım Süleymani olduÄŸu için. Ä°ran'ın Ä°slam'ı da ÅžiiliÄŸi de bir Fars emperyal haritası için kullandığını bildiÄŸim için. Bir iki yıl içinde savaşın Basra Körfezi'ne yayılacağını, bütün Körfez ülkelerinin Ä°ran tehdidi altında olduÄŸunu, Tahran'ın nihai hesabının Kabe'ye dayanmak ve Suudi Arabistan'la hesaplaÅŸmak olduÄŸunu bildiÄŸim için.
Ve bunu mezhep savaşı olarak formatlayıp öyle satacaklar bize.Åžii-Sünni Savaşı olarak pazarlayacaklar. O zaman hepimiz mezheplerimize göre saflar, taraflar tutacağız. Ama bu savaşın Ä°slam'la, mezheple hiç alakası yoktur. Batı'nın, neocon ve Ä°srail aşırı sağının “Ä°slam içi savaÅŸ” savaÅŸ tezi ile Ä°ran'ın Fars yayılmacılığı birleÅŸip “Ä°slam için Armageddon” projesine dönüştürüldü.
İki yıl içinde Basra Körfezi karışacak
Daha önceki cümlelerle tekrar edeyim: İki yıl içinde Basra Körfezi karıştığında, hemen ardından S. Arabistan savaşla yüzleştiğinde,Türkiye hem Doğu'dan hem de Batı'dan gelen tazyiklerlesarsıldığında büyük şaşkınlık yaşayacağız. Müslüman coğrafyanın en büyük zaafı siyasi öngörüsüzlüğü, basiretsizliğidir. Bazı ülkelerin en büyük ihaneti, coğrafyamıza yönelen yüzyıllık istila hesaplarının arkasına gizlenip, bu çirkinlikten pay kapma ahlaksızlığıdır.
Suriye savaşı bittiği anda, o uğursuz dalgalar Basra Körfezi'ne yönelecek, Körfez ülkeleri İran tehdidiyle yüzleşecektir. Savaşın Körfez'e yerleşmesi ise İran-S. Arabistan savaşı demektir. Bu sıradaİran tanklarının Kabe kapılarına dayanacağına inanıyorum. İşte size İslam iç savaşı dedikleri büyük felaket!
Körfez ülkeleri çok dikkatli olmalı!
1991 Körfez Savaşı'ndan başlayın, 2003 Irak işgaline ve bugünküSuriye savaşına kadar hepsi Arap-Fars savaşıdır. Irak'ın işgali, ülkenin İran'a teslim edilmesiyle sonuçlanmıştır. Suriye'de Rus-İran işgali başarılı olursa Akdeniz'e kadar bütün bölge Tahran'ın denetimine geçecektir. Arap-Fars sınırı önceleri İran- Irak sınırıydı. Ardından Irak-Suriye sınırına geriledi. Suriye işgali başarılı olursa Arap dünyası Akdeniz'e kadar geriletilecektir.
Kuveyt'ten Katar'a kadar çok ciddi İran baskısı hissedilecek.Bağdat, belki ikinci kez ama bu sefer İran adına Kuveyt'i işgale girişecektir.
1979 İran devrimi ömrünü tamamlamış, yerine Fars yayılmacılığı ikame edilmiştir. S. Arabistan ve Körfez ülkelerine yönelik tehdit arttıkça Ürdün, Mısır ve Kuzey Afrika ülkeleri de İran karşıtı bir tavır alacaktır.
Acil bir müdahale yapılamazsa, bütün kutsalların ayaklar altına alınacağını, Türkiye'nin bu büyük felaketten ağır yaralar alacağını düşünüyorum. Tanklar Kabe'ye dayanmadan yapacağımız çok ÅŸey var. Yeter ki, iÅŸin vahametini kavrayalım…
Henüz yorum yapılmamış.