Ä°slam
Ötelere yolculuk
İslâm’ın beş temel esasından (kelime-i şahadet, namaz, oruç, hac, zekât) biri olan oruç ibadetini, Kur’ân’da geçen “sâihûn” (Tevbe 9/112) ve “sâihât” (Tahrim 66/5) kelimeleri bağlamında anlamaya çalışacak ve konuya “seyahat” kelimesinin anlam sahasını görerek başlayacağız
Abdullah Yıldız - Yeni Akit
Ä°slâm’ın beÅŸ temel esasından (kelime-i ÅŸahadet, namaz, oruç, hac, zekât) biri olan oruç ibadetini, Kur’ân’da geçen “sâihûn” (Tevbe 9/112) ve “sâihât” (Tahrim 66/5) kelimeleri baÄŸlamında anlamaya çalışacak ve konuya “seyahat” kelimesinin anlam sahasını görerek baÅŸlayacağız
“Sâihûn/sâihât” kelimesi; ‘seyahat edenler’ demek ise de daha çok mecazi anlamıyla “oruç tutan erkekler” ve “oruç tutan kadınlar” ÅŸeklinde anlaşılmıştır.
Muhammed Esed der ki: “Müfessirlerin çoÄŸu sâihûn (lafzen, “gezginler/seyyahlar”) tabirine sâimûn yani, “oruç tutanlar” anlamını vermiÅŸlerdir; bu görüşü ileri sürerken, oruç tutan kimsenin de, tıpkı gezginler gibi kendisini geçici olarak dünya nimetlerinden, dünyevî tadımlardan geri tuttuÄŸu düşüncesinden hareket etmiÅŸlerdir. Bu müfessirlerin siyâha (“gezginlik/seyyahlık”) terimiyle siyâm (“oruç”) arasında kurdukları bu mecazî özdeÅŸliÄŸi sâihûn teriminin, yukarıdaki anlam örgüsü içinde, muhtelif sahabeler ve onların bazı erken ardılları tarafından da böylece tefsir edilmiÅŸ olmasına dayandırdıklarını belirtmeliyiz (bkz. Taberî). DiÄŸer bazı otoriteler ise (ör. Râzî’nin kaydettiÄŸi kadarıyla Ebû Müslim), terimin orijinal anlamını (lügat anlamını) tercih ederek onu az çok “muhâcirûn” (“zulüm ve kötülüğün egemen olduÄŸu diyarı terk edenler”) teriminin eÅŸanlamlısı olarak tefsir etmiÅŸlerdir. Bize kalırsa, sâihûn ifadesi için kullanılabilecek en iyi karşılık “[Allah’ın hoÅŸnutluÄŸunu aramaya] durmaksızın devam edenler” ÅŸeklinde olanıdır; ki böylece siyâha teriminin hem lügat hem de mecazî çaÄŸrışımları oldukça geniÅŸ bir anlam alanı içinde birleÅŸtirilmiÅŸ de oluyor.’
Elmalılı M.Hamdi Yazır ise, “sâihûn” terimini açıklarken; “Ãœmmetimin seyahati oruçtur” hadisine yer vererek; Abdullah b. Mesud, Ä°bn Abbas, Hz. AiÅŸe’, Ebu Hureyre ve diÄŸerlerinden aktarılan tefsirin bu olduÄŸunu söyler.
Oruçla Seyahatin Benzerliği
Ona göre, oruç iki bakımdan seyahate benzer:
1) Seyahat eden kimse, işin icabı olarak gerek yiyip içmek, gerek dinlenmek ve daha başka nefsinin istekleri hususunda tutumlu davranmak ve bazı sıkıntılara katlanmak zorunda kalır. Oruç tutmak da insanı nefsanî arzulardan uzak tutmak açısından çok önemli bir yolculuğa benzer.
2) Seyahat; insanın görmediği, bilmediği bir takım şeylerle karşılaşmasına vesile olan bir dış dünya yolculuğudur. Bunun gibi, oruç da insanın kendi iç dünyasında gizli kalmış bir takım özelliklerin tanınmasına, mülk ve melekût âleminin bir takım sırlarına vakıf olmasına vesile olur. Seyahat bir bedenî riyazet olduğu gibi, oruç da bir ruhî riyazet ve seyahattir.
Ayrıca Atâ’dan, seyahat edenlerin mücahidler olduÄŸuna dair bir rivayet nakledilmiÅŸtir. Ebu Ãœmâme’nin rivayetine göre de; bir adam Hz. Peygamber’den (s.) seyahate çıkmak için izin istemiÅŸ, Efendimiz de ona “Benim ümmetimin seyahati Allah yolunda cihad etmektir” buyurmuÅŸtur. Bununla beraber bu âyetteki maksadın genel olarak yeryüzünde seyahat edenler demek olduÄŸunu söyleyenler de olmuÅŸtur. Bunlardan bir kısmı, “Mekke’den Medine’ye hicret edenlerdir” demiÅŸlerdir. Bir kısmı da “Ä°lim tahsili için yolculuk yapanlardır” demiÅŸlerdir. Bazıları ise “Allah’ın yarattığı âyetleri ve yeryüzündeki gariplikleri görüp tanımak ve onlara ibretle bakmak için seyahat edenlerdir” demiÅŸlerdir ki, “De ki, yeryüzünde gezip, dolaşın ve olup bitenlere dikkatle bakın!” (Ankebut 29/20; Rum 30/42) âyetlerindeki emir gereÄŸince sırf Allah’ın kudretini eserlerinde görüp tanımak için seyahat edenler demek olur.
İÇ VE DIŞ ALEME BAKABİLMEK
Ä°nsanın iç ve dış âleme yönelik seyahati ve müşahedesi baÄŸlamında, Rabbimizin Kur’ân’da dikkatlerimize sunduÄŸu “enfüs ve âfâk âyetlerini” de burada hatırlamalıyız.
‘’Onlara ayetlerimizi âfâkta (dış dünyada, evrende) ve enfüste (kendi öz benliklerinde) göstereceÄŸiz. Tâ ki Kur’an’ın hak olduÄŸu onlar için açıklığa kavuÅŸsun.’’ (Fussilet 41/53)
Demek ki; Allah’ın yüce kudretine delil teÅŸkil eden âyetleri, delilleri görebilmek ve varlığın hakikatini kavramak için hem dış dünyaya hem de iç âlemin derinliklerine seyahat etmeli, her iki âlemde bulunanları ibret ve basiretle seyr ü temaÅŸa etmeliyiz.
Oruçlu insan, bu muhteşem ibadet sayesinde enfüs ve âfâk yolculuğunu birleştirerek iç ve dış âlemine farklı bir gözle bakabilir ve böylece ötelere uzanarak her iki âlemin esrâr ve hakikatlerini keşfedebilir.
Özetle: Kur’ân’ın cennete götüren ameller olarak sıraladığı seyahat; öncelikle bir tür içe yolculuk demek olan oruç anlamına gelmekte, ayrıca cihad, (kötülüklerden) hicret ve Allah yolunda gezi manalarını da içermektedir. Kur’an’ın öngördüğü seyir faaliyeti de; bakılıp-görülen nesneler üzerinde düşünüp-taşınma, ibret ve ders alma amacına yöneliktir.
Henüz yorum yapılmamış.