Sosyal Medya

Dünya

Bizden sonrası tufan

Birleşmiş Milletler raporuyla son iki yılda Akdeniz’in ve Ege’nin derin sularında 10 bin mültecinin boğulduğu bilgisi verildi.



2016 yılının Mayıs ayına kadar gerçekleşen boğulma yoluyla ölümlerin oranı neredeyse bir önceki yılın tamamına tekabül ediyor. Yani azalmıyor, artıyor. Mezkûr rakamlar resmi rakamlar. Ya 2014 öncesi? Karanlık çağ mı?!. Savaşın şokuyla kendini denizlere vuran binlerin akıbeti hiç bilinmiyor. Bilinmeyen, ulaşılmayan, ulaşılsa da görülmeyen daha nice boğulmalar, ölümler gerçekleşti Allahualem.

Mültecilerin bu çilesi, eÄŸer kurtulur ve Avrupa sınırlarına geçerlerse baÅŸka bir boyut kazanıyor. Hiç de misafirperver olmayan Avrupa ülkeleri ve ırkçı vatandaÅŸları hasbelkader kendilerine sığınmış bu insanları bir kampa toplayarak bir nevi karantinaya almaktadırlar. En vahÅŸice olanı ise bu kampların kundaklanması ki o da defalarca gerçekleÅŸti. Yakın bir zamanda Almanya’nın Stuttgart yakınlarında bulunan Schwaebisch Hall'de, dün yine Almanya’nın Düsseldorf kendinde bulunan bu kamplar yine Fransa'da 7 eÅŸzamanlı saldırının gerçekleÅŸmesi ve 127 kiÅŸinin ölmesinin ardından Calais ormanındaki mülteci kampı kundaklanarak bu insanlar yakılmak istendi.

Bununla kaldı mı? Tabii ki de hayır. Mülteciler arasında yalnız giden çocuklar hatta hatta akrabaları ve aileleri yanlarından giden çocuklar dahi ortadan kayboluyorlar!.. Åžu an malumdur ki 12 bin bilinen kayıp çocuk var. Ve birçoÄŸu en iyi ihtimalle(!) HıristiyanlaÅŸtırılmak üzere yeni ailelerinin yanlarında hayat sürüyorlar. 

Yani diyeceÄŸim o ki muhacirler için bizden sonrası tufan. Bugün neredeyse 3 milyon muhacire kapılarını daha da önemlisi gönüllerini açmış Türkiye olarak üzerimizdeki sorumluluÄŸun bitmediÄŸi aÅŸikârdır. Çok güzel iÅŸler oldu. Devlet ve millet olarak el ele verildi bu mevzuda. Lakin ÅŸu an Avrupa’ya gitmek isteyen muhacir kardeÅŸlerimizi ikna sorumluluÄŸunu halen üzerimizde taşıyoruz. 

Bu bize medeniyetimizin ve dinimizin omuzlarımıza yüklediÄŸi bir kardeÅŸlik sorumluluÄŸudur. Türkiye’de ne kadar yazar, gazeteci, sivil toplum kuruluÅŸu temsilcisi, öğretmen, esnaf ve dahi muhacir kardeÅŸlerimizle birebir diyalog içinde olan vatandaÅŸ varsa hepimize, hepinize bu sorumluluÄŸun vebali pay edilmiÅŸtir. 

Anlatmalıyız onlara. Gitmeyin demeliyiz. Önlerine geçmeli, yollarını kesmeliyiz. Gitmeyin boğulacaksınız, gitmeyin yanacaksınız, gitmeyin çocuklarınızı ellerinizden alacaklar demeliyiz. İkna etmeliyiz, etmeye çalışmalıyız...

Orhan Pekçetin

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.