Sosyal Medya

Kürsü

Her Eylem Bir Ä°badettir Bilincini KuÅŸanmak - Hale Beyza



Düşünce Mektebi - Hale Beyza

Açlık ve susuzluk ile bedeni güçsüz bırakarak, Allah’a muhtaçlığı iliklere kadar hissettiren bir ibadettir oruç. Bedeni susuz bırakarak, nefsin barındırdığı kötülüğü kurutmak; aç bırakarak, ruhun devingen ikliminde sükuneti saÄŸlamak ve ruhu doyurmaktır. Gücün tükendiÄŸini idrak ile gücü verene sığınmaktır. Nimetlerin şükrüdür oruç. Nimetlerin bir kısmına, bir süre yaklaÅŸmayarak Allah’a yaklaÅŸmaktır. Güzel bir borçtur oruç, mükafatı Allah katında verileceÄŸinin sözü olan.

Ramazan ayını Kur’an ile ÅŸereflendiren rabbimiz, bizleri bir kez daha Ramazan ayına ulaÅŸtırdı. Ä°nÅŸaallah bu mübarek ayı; oruçlu bedenlerimizle hareketin içinde yer almaya devam ederek, her iÅŸimizde Kur’an’ı rehber edinerek ve ramazanın günahlarımızdan arınma vesilesi olduÄŸunun idraki içerisinde geçirebiliriz.

 

Ramazan; her ne kadar saçma sapan tartışmalarla sulandırılmaya çalışılsa, kültürel hastalıkların etkisiyle yemek yememekle sınırlandırılmak istense de; ırkı, dili, rengi, cemaati, fırkası, mezhebi ne olursa olsun, sağlığı el verişli her müslümanı oruç ibadeti vesilesiyle birleştirir. Ramazanın kendi atmosferini oluşturmasına ve müslümanların bu atmosfer içerisinde aynı havayı solumasına hiçbir şey engel olamaz.

 

Ancak, bu mübarek günlerde vakti iyi deÄŸerlendirmeye daha çok özen gösterilmesi gerekirken, Ramazan’ın uzun ve sıcak günlere denk gelmesinin de etkisiyle, çoÄŸu insan, mecburi iÅŸler dışında, tüm gününü dinlenerek geçiriyor. Orucun manevi dinamizm kazandırma etkisinin hayata yansıtılamadığını görüyoruz.

 

Genel olarak hayatı ibadetlerden bağımsız düşünmek, dinin hayatın tümüne şekil veren doğasına uygun hareket etmemek sonucunda, ramazan da anlamından uzaklaştırılıyor.

 

Mevdudi ; “Gelin Müslüman Olalım” adlı kitabında Allah’ın iradesine uygun olarak yaptığımız her ÅŸeyin ibadet sayıldığını ifade ediyor ve şöyle devam ediyor;

 

“Bir taşı ya da baÅŸka bir ÅŸeyi insanlara zarar vermesin diye yolun dışına atmak; hasta bir insanı tedavi etmek, kör bir insana yol göstermek, acı çeken bir insana yardım etmek; yalan söylemekten, insanların arkasından konuÅŸmaktan, alay ve iftira etmekten kaçınmak; insanları incitmekten çekinmek; doÄŸru ve adaletli konuÅŸmak; bütün bunlar bir ibadettir.”

 

Bütün bunlar bir ibadettir tabii ancak tüm bunları Allah’a kulluÄŸumuzun gereÄŸi olarak görürsek ve yaparsak. Böyle olduÄŸu zaman ancak ibadetleri belli günlere, zamanlara ve mekanlara hapsetmekten vazgeçebiliriz. Her eylemin bir ibadet olduÄŸu bilinci; içerisinde, boÅŸ zaman, özel gün, tatil, emeklilik gibi kavramlar barındırmaz. Mevdudi’nin belirttiÄŸi gibi “Ä°badetin tatili yoktur.”:

 

“O zaman gerçek ibadet Allah tarafından gösterilen yolu takip etmek ve çocukluktan ölüme kadar O’nun emirlerine uygun bir hayat yaÅŸamaktır. Bu ibadetin tatili yoktur; sürekli yerine getirilmelidir. Belirli bir ÅŸekli de yoktur; söylediÄŸiniz ve yaptığınız her ÅŸeyle Allah’a hizmet etmelisiniz. “Åžu zamanlarda Allah’ın kuluyum, ÅŸu zamanlarda deÄŸilim.” diyemeyeceÄŸinizden, Allah’a hizmet etmek için belirli zamanları bekleyemezsiniz. EÄŸer Allah’a saygı gösterip tapıyorsanız, seviyor ve korkuyorsanız hareketlerinizin temelinde bu duygular olacak ve sizin ibadetinizin temelini oluÅŸturacaktır.”

 

DiÄŸer ibadetler gibi oruç ibadetini de, hayatın tümüne etki etmesini saÄŸlamak ancak Allah’a kulluk bilinci içerisinde hareket etmekle mümkün olabillir. Ä°badetlerimizi kulluÄŸumuzun gereÄŸi olarak görmediÄŸimiz zaman Allah muhafaza peygamberimizin söylediÄŸi duruma düşeriz;“ Oruç tutan pek çok kiÅŸi vardır ki onlar oruçtan açlık ve susuzluktan baÅŸka hiçbir ÅŸey kazanmazlar ve geceler boyunca namaz kılan pek çok kiÅŸi vardır ki onların da namazdan elde ettikleri uykusuzluktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.”(Darimi)

 

Zaten ibadetler; insanın iyi hasletler edinmesine yardımcı olmak, insanı günahlardan uzaklaÅŸtırmak ve arınmasına yardımcı olmak için farz kılınmıştır. Allah’ın, kulunun ibadetlerine ihtiyacı yoktur.

 

Bize verilen nimetlerin, sunulan hayatın, aldığımız nefesin karşılığında bizden istenen yalnızca bizi yaratan Rabbimize kul olmamızdır. Bunun gereği ibadetler de, yine insanın iyiliği içindir ki; bu dünyada ki hiçbir alış-verişle mukayese edilemez.

 

Buna raÄŸmen ibadetleri ÅŸekli boyuta indirgemek gafletine düşülmesi, amelin amacının sorgulanmasını gerektirir. Ä°man-amel iliÅŸkisini Mustafa Yılmaz, “AÅŸk Mezhebi” adlı kitabında şöyle ifade etmiÅŸtir;

 

“Amel imanı tasdik eder, iman ise amelin sebebi ve meydana getiricisidir. Amel imanın saÄŸlamlığını onaylamıyorsa, amelde bir bozukluk vardır. Ä°man, salih bir amel doÄŸurmuyorsa, imanda bir sorun var demektir.”

 

Ä°badetlerin salih amel olabilmesi için, imanın, insanın hayatının tümüne sirayet etmiÅŸ olması gerekir. Oruç ibadeti de bu kapsam içerisinde deÄŸerlendirilmelidir. Salih ameli imandan bağımsız düşünemeyeceÄŸimiz gibi, diÄŸer amellerden de bağımsız düşünemeyiz. Nitekim peygamberimizin bir keresinde şöyle dediÄŸi rivayet edilir; “Yalancılığı ve yalan davranışı bırakmayan bir insanın, yemeyi ve içmeyi bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur.” (Buhari)

 

Allah, hayatımızın tamamını O’nun razı olacağı ÅŸekilde sürdürmemizi emreder.

 

“Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, yalnızca, alemlerin Rabbi Allah içindir.”

Enam:162

 

Dini hayatının belli zamanlarında yaşamaya meyledenlere sorar;

“Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?”

Bakara:85

 

Rabbimiz dünya hayatında bize verdiği sınırlı süreyi, en iyi şekilde değerlendirmeyi nasip etsin. Her işimizi kulluğumuzun gereği, ramazan ayını arınma ve dirilme vesilesi kılsın.

Şimdiden ramazan bayramınız mübarek olsun.

Selam ve dua ile…

 

* Bu yazı Kültür ajanda dergisi haziran ayı sayısında yayımlanmıştır

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.