Güncel
Erdoğan'dan Almanya'nın kararına sert tepki
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Parlamentosu'nun aldığı kararı sert sözlerle eleştirdi. Kararda üst aklın etkisinin olduğu söyleyen Erdoğan 'Alman ekolü'nün Türkiye üzerinde operasyon peşinde olduğunu öne sürdü.
CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan, Afrika ziyaretinin Nairobi durağında beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtlarken, “Alman Parlamentosu'nda alınan kararın bir kıymeti harbiyesi yok. Burada da bir üst akıl var. Böyle bir talimat gelmiÅŸ olmalı” dedi. ErdoÄŸan, daha önce yaptığı ‘Alman ekolü' yorumunu anımsatıp “Bu ekol, Türkiye üzerinde bazı operasyonlar peÅŸinde” diye konuÅŸtu. ErdoÄŸan'a sorular ve yanıtları şöyle:
3 MÄ°LYONU AÅžKIN TÃœRK CÄ°DDÄ° POTANSÄ°YEL
Alman Parlamentosu da 1915 olaylarına iliÅŸkin malum tasarıyı onayladı. Sizin “Sorunları azaltmak, dostları çoÄŸaltmak lazım” sözünüz var. Almanya'daki songeliÅŸmenin ardından nasıl mümkün olacak bu?
Önemli olan niyetin ve gayretin o yönde olmasıdır. Sizin niyetiniz ve gayretiniz bu olmakla birlikte, karşınızdaki dost olmamakta direniyorsa zaten yapılacak bir şey kalmaz. Bizler dostlarımızı çoğaltmanın gayreti içinde olacağız. Ama aksi şekilde davrananlar, önemli bir dostlarını kaybetmiş olurlar. Bizim orada 3 milyonu aşkın insanımız var. Bunların Alman ekonomisinde çok ciddi potansiyeli var. Tabii ki orada parlamento içinde yapılan tartışmaların notları henüz bana ulaşmış değil. O notlar üzerinden bir değerlendirme yapacağız. Alman Parlamentosu'nda alınan o kararın, esasen bir kıymeti harbiyesi yok. Bizim 1915 olaylarıyla ilgili yaklaşımımız ortada. Birileri o tür bir karar aldı diye tarihimiz değişecek değil. Farkında olmadıkları konu şu:Türkiye gibi bir dostu kaybetme riskiyle karşı karşıyalar.
ALMAN EKOLÜ OPERASYON YAPTI
(Daha önce yaptığı ‘Alman ekolü' yorumunu anımsatarak) Almanya'da bazı kesimlerin son zamanlarda Türkiye konusundaki tavırlarının pek kabule ÅŸayan olmadığını ifade etmiÅŸtim. Bu ekol, Türkiye üzerinde bazı operasyonların içinde, peÅŸinde. Bu konuda Alman medyası daha aktif. Tüm bu hususları iyi incelemek lazım.
Yahudi soykırımını yapan, Holokost'un faili olan Almanya, acaba bu kararla deyim yerinde ise kendine ortak mı arıyor?
Holokost ile 1915 olayları arasında herhangi bir benzerlik yok. 1915 olayları ile AİHM'nin aldığı karar da son derece açık. AİHM kararında, Ermeni anlatısının mutlak gerçek olmadığı ve özgürce tartışılabileceği, Ermeni anlatısını sorgulayan görüşlerin ifade özgürlüğünün mutlak koruması altında olduğu, 1915 olayları ile Holokost arasında benzerlik kurulamayacağı açıkça ifade ediliyor. Bu tespitler hukuken de bağlayıcı. AİHM, bunları net olarak söylüyor.
Alman Parlamentosu'nun kararını, Türkiye'nin mülteci politikasına karşı bir adım olarak yorumlamak mümkün mü?
Geri Kabul Anlaşması, vize serbestisi gibi meseleler, AB'yle ilgili konular. Bizim bu konulardaki tavrımızın ne olduğu da belli. Bunu Dünya İnsani Zirvesi sırasında Şansölye Merkel'e de anlattım. Söz konusu iki konu eş zamanlı olarak yapılmak durumundadır. Eş zamanlı olarak yapılmazsa, biz de gerekli adımı atmayabiliriz. Yani Geri Kabul Anlaşması'nın TBMM'den, Bakanlar Kurulu'ndan geçmiş olması bu işin artık bitmiş olduğu anlamına gelmez. O işin bizim Göç İdaresi'nden de ayrıca geçmiş olması.
Türkiye, Alman parlamentosunda onaylanan karara karşı ne gibi adımlar atacak?
Alman parlamentosunun kararı hayra alamet bir adım değil. Önce gereken değerlendirmeleri yapmamız lazım. Öfke ile kalkıp zararla oturmak bize yakışmaz.
BÄ°ZE HANGÄ° YÃœZLE BAKACAKLAR
Almanya'ya karşı ekonomik tedbirler gündeme gelebilir mi?
Bu tür şeyleri konuşmak için erken. Ama enteresan bir şey var. Burada da bir üst akıl var. Niye mi? Düşünebiliyor musunuz, oylamada bir ret, bir çekimser oy, bir de oylamaya katılmamış olanlar var. Almanlar için bu kadar milli bir mesele mi bu? Geçen sene 1915 olaylarının 100'üncü yılıydı. Böyle bir tasarı niye geçen sene oylanmadı da bu sene oylandı? Bunlar düşündürücü tabii! Üst akıldan kendilerine böyle bir talimat gelmiş olmalı ki böyle bir adım attılar. Şimdi merak ediyorum: Alman yöneticiler böyle bir karardan sonra benim şahsıma, Başbakanımıza hangi yüzle bakacaklar acaba?
KEÅžKE KATILIP OYUNU VERSEYDÄ°
Merkel'in oylamaya katılmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birkaç gün önce yaptığımız telefon görüşmesinde, elinden geleni yapacağını söylemişti.Ben 40 yıldır siyasetin içindeyim. Grubun ikna edilememesini anlayamıyorum. Keşke katılıp oyunu verseydi.
Türkiye-Almanya ilişkilerinin bu noktaya gelmesi, Türkiye-AB müzakerelerini olumsuz etkiler mi?
Hadiseye, Almanya'yla alakalı olarak bakmak lazım. Türkiye-AB olayı gibi görmek doğru olmaz. AB olayını ayrı değerlendirmek lazım.
Ä°SRAÄ°L'LE ANLAÅžMADA BÄ°R SARKMA OLDU
Netanyahu geçen günlerde, “AnlaÅŸmaya çok yakınız. Önümüzdeki hafta bir Avrupa ülkesinde görüşmeler olacak” dedi. Detay verebilir misiniz?
Ä°srail ile görüşmeler uzun zamandır devam ediyor. Ben mayıs ayının sonuna doÄŸru görüşmeler neticeye baÄŸlanır diye düşünüyordum. Fakat bazı geliÅŸmeler sebebiyle bir sarkma oldu. Åžu anda ilgili arkadaÅŸlar bu iÅŸin takibini sürdürüyor. Bizim bu konudaki ÅŸartlarımız özür, tazminat, Gazze'ye ambargonun kaldırılması. Özür ve tazminatın ardından, ambargonun nasıl kaldırılacağının netleÅŸmesini bekliyoruz. Malum Gazze'de enerji, su sorunu var. Hastaneler, okullar, bunlarla ilgili inÅŸaat malzemeleri gibi meseleler de var. Ä°srail tarafı gıda, inÅŸaat malzemesi vesairenin Türkiye üzerinden Gazze'ye götürülmesine “evet” diyor. Enerjiyi, AÅŸlot Limanı'na yanaÅŸtırılacak bir gemi ile çözüme kavuÅŸturmayı önermiÅŸtik. Ama orası o gemiye uygun yer deÄŸilmiÅŸ. Bize farklı bir çözüm önerdiler. Biz, “O da olur ” dedik. Tabii yeni hükümetin bu hususlarda nasıl davranacağı da önemli. Liberman'ın Savunma Bakanlığı'na gelmesi bu durumu nasıl etkiler?
MENBİÇ ARAPLARIN
Son zamanlarda sık sık “ABD taahhütlerini yerine getirmezse, kendi göbeÄŸimiz kendimiz keseriz” diyorsunuz...
Bizim gerek Suriye'de, gerek Irak'ta, NATO müttefikleri olarak ABD ile ortak çalışmalarımızın olması gerekir. En son Menbiç'i DAÄ°Åž'ten arındırma meselesiyle ilgili görüşmeler oldu. Suriye Demokratik Güçleri'nde 2 bin 500 kadar Arap var. Bunlara 450 YPG'linin de lojistik destek verdiÄŸinden söz ediliyor. Hassasiyetimizi, kararlılığımızı muhataplarımıza söyledik. Kuzey Suriye'de yeni bir sorun yaÅŸamak istemiyoruz. Gerekirse kendi göbeÄŸimizi kendimiz keseriz. Menbiç Kürtlerin deÄŸil, Arapların yaÅŸadığı bir yer. Kürtlerin gelip oraya yerleÅŸmeleri gibi bir mantık olmaz. Biz YPG'nin batıya geçmesini istemiyoruz. ABD ise “Lojistik için gelseler de geri dönecekler” diyor. Dedikleri gibi mi olacak, izliyoruz. Ama orası zaten Araplara ait.
PARTÄ°LÄ° CUMHURBAÅžKANLIÄžI-BAÅžKANLIK FARK ETMÄ°YOR
Yeni hükümetle birlikte, başkanlık sistemi daha hararetle gündeme girecek gibi görünüyor. Başkanlık sistemi mi partili cumhurbaşkanlığı mı? Hangisi daha olası?
Parlamentonun yol haritasında bazı öncelikleri var. ArkadaÅŸlar, “İç tüzüğün mutlaka deÄŸiÅŸmesi gerekiyor” diyorlar. BaÅŸbakanlığımın son 5-6 yıllık döneminde, aslında benim hedeflerimin arasındaydı. Ama ÅŸunu halledelim, bunu halledelim derken, iç tüzüğü deÄŸiÅŸtirmemiz mümkün olmamıştı. Ama zaman zaman görüştüğüm milletvekili arkadaÅŸların da ortak kanaati, iç tüzüğü deÄŸiÅŸtirmenin ÅŸart olduÄŸu. Zannediyorum ilk fırsatta bu deÄŸiÅŸtirecekler. DerinliÄŸi olan çok maddeli bir çalışma, ancak saÄŸlıklı bir iç tüzükle mümkün olabilir. Anayasa Komisyonu'nda yaÅŸanan olayları biliyoruz. O tür olaylar yaÅŸanmamalı. Parlamentonun içinde olan olayları gördük. Bu böyle bir iç tüzükten kaynaklanıyor. Ä°cabında 40-50 kiÅŸi, 316 kiÅŸinin kullandığı sözle mukayese edilemeyecek zaman kullanıyor. Elbette herkesin belli bir söz hakkı olacaktır. Ama bu makul bir prosedür dahilinde olmalı. Önerge üstüne önerge vererek zaman kaybına yol açılmasına mani olunmalı. Tabii gerek ana muhalefetin gerekse diÄŸer partilerin bu konuda yaklaşımları ne olur, bilemiyorum... BaÅŸkanlık sistemi, partili cumhurbaÅŸkanlığı aslında çok çok farklı ÅŸeyler de deÄŸil.
Mevcut koşullarda, partili cumhurbaşkanlığının daha kolay mümkün olabileceğini söyleyenler var...
Aslında ben, partili cumhurbaşkanlığı meselesini, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de dillendirmiştim. Ama, bunu anlamak istemeyenler, hadiseye farklı yaklaştılar.
Yine de nihai hedefiniz, partili cumhurbaşkanlığından ziyade başkanlık değil mi?
Dedim ya çok da fark etmiyor. Bu konu öyle çok çok siyah beyaz deÄŸil. O kadar birbirinden kopuk deÄŸil. Bütün mesele partili cumhurbaÅŸkanlığının içini neyle nasıl dolduracağınız. Önemli olan bu. Önemli olan bunun içini adil bir ÅŸekilde, demokratik hukuk devleti kuralları çerçevesinde doldurabilmek. Bu yapıldığı zaman mesele bitmiÅŸtir. Ben dünyadaki çeÅŸitli uygulamaları inceleyerek kendi sistemimizi oluÅŸturabileceÄŸimizi de söyledim. Bir arı gibi tüm çiçeklerden nasibimizi almayı, böylece en idealini ortaya koymayı önerdim. Bunu ‘Türk tipi baÅŸkanlık' olarak ifade ettim, ondan da rahatsız oldular...
CIA, TERÖRDEN FETÖ'YE BAKABİLİR
MGK'da alınan tavsiye kararında paralel yapı, ‘Fetullahçı Terör Örgütü' (FETÖ) diye nitelendi. Bakanlar Kurulu kararının ardından, bu terör örgütü, Türkiye'nin Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne de girmiÅŸ olacak...
Bu, paralel yapıyla mücadele konusunda yargının da elini güçlendirecek. Paralel yapıyla ilgili yargıdan çıkmış olan bazı kararlar var zaten. Bu yeni süreçle belki kararlar da çıkacak. Ama bu terör örgütünün başı ABD'de yaşıyor. Oradaki bazı yetkililer ise ABD'de işlenen bir suç olmadığı için bir şey yapmanın mümkün olamayacağından söz ediyor.
ABD'nin tutumunda da değişikliğe yol açar mı?
Bunu hep beraber göreceğiz. Terör örgütü söz konusu olduğunda ABD kanunlarında CIA ve FBI'a araştırma yapma talimatı verilmesi mümkün. Bu çerçevede, oradaki federal hâkimler, savcılar harekete geçebilirler.
AÇIKLAMALARINA İTİBAR GEREK
Türkiye-Rusya ilişkileriyle ilgili olarak gerek Putin'in gerek sizin pozitif açıklamalarınız oldu. Ama diğer Rus yetkililer, Putin'in yaklaşımından farklı şeylerden de söz ediyorlar. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Putin'in açıklamalarına itibar edilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Putin ve sizin açıklamalarınızı iki ülke ilişkilerinin geleceği açısından iyimserlikle değerlendirebilir miyiz?
Negatif yaklaşımlar sergilemenin, buna fırsat verecek açıklamalar yapmanın doğru olmadığını düşünüyorum. İyi siyaset, Rusya ile Türkiye gibi iki büyük ülke arasındaki ilişkilerin önünü tıkamayı değil, önünü açmayı esas almalıdır. Dolayısıyla olmayacak taleplerden söz etmek doğru değil. Neler yaşandığını herkes biliyor. Hava sahamıza yönelik ihlaller daha önce zaten konuştuğumuz bir meseleydi. Olay, aidiyeti belli olmayan uçakların hava sahamızı ihlal etmeleri, uyarılara da cevap vermemeleri neticesinde yaşandı. Biz Türkiye-Rusya ilişkilerinin böyle bir hadiseye kurban edilmemesi gerektiği kanaatindeyiz.
VATANDAŞ İLÇESİNİN DEĞİŞTİĞİNİ GÖRECEK
Gerek MGK'da gerekse Bakanlar Kurulu'nda, PKK terörünün bitirilmesi noktasında, ‘Sona hiç bu kadar yaklaşılmadı' tespiti paylaşılıyor. EÄŸer sona yaklaşıldı ise terör örgütü ve siyasal uzantılarının dışında yeni ve farklı bir sürecin baÅŸlamasına iliÅŸkin ön iÅŸaretler var mı?
Operasyonların yapıldığı il ve ilçelerde sürekli açıklamalar yapılıyor. Yüzde 80, yüzde 100, mesela Nusaybin'de yüzde 95 deniliyor. Bunlar güvenlik güçlerimizin elindeki oranlar. Ama iş bununla kalmayacak. Yeni yönetimle bir şeye başlıyoruz. Bu söylenen il merkezlerinde, ilçelerde yoğun şekilde, vatandaşlarımız devletin onların yanında olduğunu somut bir şekilde hissedecek... Mesela Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın koordinesinde altyapı, üst yapı noktasında çalışmalar başlayacak. O ilçenin nasıl değiştiği açıkça görülecek. Bu bizim 6 ay ile 1 yıl arasında bir zamanımızı alır. Orada bir değişim yaşanacak. Hak sahipleri yerlerini alacaklar. Spekülasyonların asılsız olduğu ortaya çıkacak. Olaylar nedeniyle evlerinden ayrılmak durumunda kalmış vatandaşlarımızın kiralarını, bu süre zarfında devlet zaten ödüyor. Yeter ki bulduklarıkiralık ev terör bölgesinde olmasın. Mesela Sur'da tarihi eserlerin bulunduğu yerlerin bazı bölümlerinde bir şeyler olmuş ama yarısında hiçbir şey yok. Biz ilk etapta o yerleri yeniden yapalım istiyoruz. Diğer yerlerin kentsel dönüşümünü daha sonra başlatalım diyoruz. Vatandaşlarımız oralarda evlerine kavuştuklarında, devletin kendi yanlarında olduğunu hissedecekler. Tabii bazıları nankörlük de edebilir. İnsanoğludur sonuçta. Ama biz devlet olarak görevimizi yaparız.
Henüz yorum yapılmamış.