Sosyal Medya

Güncel

Murat Bardakçı: Ermeni tasarısı kabul edilse ne olur

Tarih araştırmacısı yazar Murat Bardakçı, ABD'de yer yıl gündem olan 24 Nisan anması ve Ermeni tasarısının kabulünü yorumladı.



Murat Bardakçı, 15 Nisan 2015'te Habertürk gazetesindeki köşesinde dile getirdiği sözde Ermeni soykırımı tasarısını şu cümlelerle değerlendirmişti..

KABUL ETSELER N'OLACAK

Bu telâş üstelik öyle yeni falan da değil, 30-35 senelik gereksiz bir vehim, hattâ vehimden de öte lüzumsuz bir endişe ve karamsarlık...

Vesvese her sene Mart ayında baÅŸlar, Ankara’da “Amerikan BaÅŸkanı 24 Nisan açıklamasında ‘soykırım’ diyecek olursa biz ne halt ederiz?” diye kara kara düşünülür ama BaÅŸkan bu kelimeyi kullanmaz, son senelerde olduÄŸu gibi sadece “metz yeghern”, yani “büyük felâket” demekle yetinir ve hariciyemiz de, devletimiz de bir “Ooooh!” Ã§ekip rahatlar.

TAZMÄ°NAT SADECE HAYALDÄ°R!

Ankara senelerden buyana iÅŸte böyle inanılmaz ÅŸekilde geriliyor, sonra sadece birkaç aylığına tam olmasa bile rahatlıyor ama Demokles’in tepelerinde sallandığını hissettikleri kılıcı hâlâ yerinde duruyor fakat hiç kimse “Amerikan BaÅŸkanı ‘soykırım’ dese yahut tasarılar kabul edilse ne olacak?” diye hiç düşünmüyor...

Diyelim ki BaÅŸkan “soykırım” ifadesini kullandı, Amerikan Kongresi, Avrupa Parlamentosu yahut Dünya Bilmemne TeÅŸkilâtı 24 Nisan’ı “soykırım” günü ilân etti... Ne olur biliyor musunuz? Hiçbir ÅŸey! Bütün bunların ardından toprak ve tazminat talepleri geleceÄŸinin endiÅŸesindeyiz ama talep edenler ettikleri ile kalırlar, o kadar!

Zira, soykırım yaptığı iddia edilen bir devletin soykırım kurbanı olduÄŸunu söyleyenlere tazminat ödemesinin geçmiÅŸte bir örneÄŸi yoktur! “Almanya, Nazi döneminin kurbanı olan Yahudiler’e sonradan dünya kadar tazminat ödemiÅŸti” diye ortaya atılan veTürkiye’de de ciddi ÅŸekilde tartışılan iddiaların öyle aslı, esası yoktur.

Almanya, gerçi tazminat ödemiÅŸtir ama bu tazminat soykırım deÄŸil, “köle olarak kullanma” tazminatıdır. Ä°kinci Dünya Savaşı senelerinde üzerinde “Arbeit macht frei”, yani “Çalışmak özgürleÅŸtirir” yazısının bulunduÄŸu toplama kamplarına yahut gaz odalarına gönderilmeyen çok sayıda Yahudi ve bazı savaÅŸ esirleri, Almanya’nın içlerindeki fabrikalara, özellikle de savaÅŸ sanayii tesislerine yollanmış, buralarda ölmeyecek kadar yemek karşılığında köle gibi çalıştırılmışlardır ve tazminat buralarda günde nerede ise yirmi saat iÅŸe koÅŸuÅŸturuldukları için can verenlerin ailelerine ödenmiÅŸtir.

Ãœstelik, ödemeyi Alman Devleti deÄŸil, bedava işçileri öldüresiye kullanan büyük Alman ÅŸirketleri yapmıştır. Tazminat görüşmelerinde gerçi hükümet yetkilileri de hazır bulunmuÅŸ ama sadece gözlemcilik yapmışlardır ve para devletten deÄŸil, Yahudiler’i köle gibi kullanan ÅŸirketlerden çıkmıştır.

Dolayısı ile soykırım tasarılarının ardarda kabul edilmesinin yahut Papa’nın, Amerikan BaÅŸkanı’nın veya bilmemnerenin saygın liderinin “soykırım” kelimesini telâffuz etmesi hâlinde Türkiye’nin uÄŸrayacağı maddî bir zarar yoktur. Ãœstelik, Avrupa Parlamentosu’nda bugün oylanması beklenen tasarıda da “Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nda buharlaÅŸan bir buçuk milyon Ermeni” gibisinden hayalî ifadeler kullanılmış ama tazminata yer verilmemiÅŸtir!

Tasarıların kabul edilmesinin bize vereceÄŸi tek bir zarar vardır: Bir devlet ve millet için son derece ağır olan “soykırım” suçlamasına maruz kalmamız! Yapmamız gereken, iÅŸte budur, yani artık çok geç kalmış olmamıza raÄŸmen çabalarımızı bu konuda yoÄŸunlaÅŸtırmak ve ÅŸayet yapabilirsek, 1915’te mecburiyetlerin getirdiÄŸi “tehcir”in “soykırım” olmadığını anlatmaya çalışmak...

AÇIK SÖYLEMEK GEREKİRSE...

Mesele işte burada, yani birhayli zahmetli olan bu çabayı kimin göstereceğinde...

ASALA’ya maalesef en fazla kurban vermiÅŸ teÅŸkilâtın mensupları olan hariciyecilerimiz gücenmesinler ama, bu iÅŸin altından kalkamadıklarını, diasporanın güdümündeki memleketlerin parlamentolarının, Papa’nın ve diÄŸer uluslararası kuruluÅŸların aleyhimizdeki çıkışlarından çok önceden haberdar olmalarına raÄŸmen hiçbir teÅŸebbüsü önleyemediklerini çoktan ispat etmiÅŸlerdir! Yine senelerden buyana “Biz Ermeniler’i deÄŸil, Ermeniler bizi kesti” diyerek dışarıya deÄŸil, Türkiye’ye, yani kendi vatandaşına propaganda yapmaya çalışan akademisyenlerimiz de kezâ...

Belki biraz ağır olacak ama, söylemeden edemeyeceÄŸim: Soykırım suçlamaları, tâââ 1970’lerden buyana aleyhimizdeki hemen her demecin ve geliÅŸmenin ardından “Bu talihsiz bir beyandır...” yahut “Esefle kınıyoruz...” gibisinden kliÅŸe sözler etmekten baÅŸka bir iÅŸ yapmayan DışiÅŸleri’ne emanet edilmeyecek kadar önemli bir meseledir!

Çabalarımızı diasporanın yaptığı gibi uluslararası platformda ciddî bir tanıtım faaliyetine dönüştürmedikçe, aleyhimizde verilecek her demecin ve yapılacak her oylamanın ardından daha çooook hiddetleniriz!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.