Sosyal Medya

Güncel

'CHP devletten düştü, sivilleşmeyi öğrenmeli'

CHP’yi yakından izleyen akademisyenlerden Yüksel Taşkın, CHP’nin devletten düşmüş, sivil topluma yerleşmeyi bilmeyen bir parti olduğu görüşünde. Taşkın’a göre CHP, parti içinde etkisi kalmayan ulusalcıları bahane ederek reform yorgunluğuna girmemeli.



Marmara Ãœniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü Öğretim Ãœyesi Prof. Yüksel TaÅŸkın, Türkiye iç siyasetini ve partileri yakından takip eden bir isim. TaÅŸkın, Türkiye’nin güncel siyaseti ve siyasi tarihine iliÅŸkin çok sayıda kitaba imza attı. Yüksel TaÅŸkın ile TBMM’deki dokunulmazlıkların kaldırılması oylamasındaki CHP’nin tavrını ve CHP’nin büyümesi içine ne yapması gerektiÄŸini konuÅŸtuk. TaÅŸkın, TBMM’deki oylamada HDP grubunun iki katı oranında "Hayır" oyu veren CHP milletvekili olduÄŸunu, "Hayır" oylarının CHP’nin belli konularda esneyebileceÄŸini gösterdiÄŸi görüşünde. TaÅŸkın’a göre CHP başından beri "dokunulmazlık" oylamasında yanlış strateji izledi. TaÅŸkın sanılanın aksine CHP’de "Ulusalcılık" akımının güçlü olmadığını ama "Ulusalcılar" bahane edilerek reformların yavaÅŸlatıldığı görüşünde. TaÅŸkın’ın CHP için yaptığı çarpıcı tespit ise ÅŸu: CHP devletten düşmüş, sivil topluma yerleÅŸmeyi bilmeyen bir parti. Kriz burada, sivilleÅŸmeyi öğrenmek zorunda.

"CHP yanlış strateji kurdu"

TBMM’deki dokunulmazlık oylamasında, CHP Grubu’nun yaklaşık yüzde 85’i ‘Hayır’ oyu verdi. Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi son anda karar deÄŸiÅŸtiren bazı CHP’lilerin oylarıyla referandum eÅŸiÄŸini aÅŸtı. Niye böyle oldu sizce?

İlkesel nedenlerle değil, stratejik nedenlerle, genel başkanın ricasıyla son anda oy kayması oldu.

Parti liderliğinin tercihine itiraz eden ciddi bir çoğunluk vardı. Sizce bu normal miydi?

Bence bu çok saÄŸlıklı bir ÅŸey. 1970’li yıllarda çok tuhaf karşılanmayacak bir durum bu aslında. Günümüzde liderler, liderlerin belirleyiciliÄŸi çok öne çıktığı için garip karşılanıyor. Bizim yaÅŸ grubumuz parti gruplarında hep genel baÅŸkanların konuÅŸmasına alışkın ama eskiden parti içi muhalefet liderleri de gruplarında konuÅŸabiliyordu. Aslında asıl sorun CHP’nin dokunulmazlıklar konusunda yanlış strateji kurmasında.

Nasıl bir strateji kurabilirdi?

CHP’nin inanılmaz imkânı vardı. Bir kaç seçenek olabilirdi.

"Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde biz bu dokunulmazlık oyununa gelmeyiz" denilebilirdi. "Bu dokunulmazlık ülkenin bölünmesine giden süreçte kullanılabilir, istismar edilebilir. Bu yüzden buna girmeyiz" denilebilirdi. Üçüncüsü "Biz bugüne kadar 'Bu olay Meclis’te çözülsün' dediÄŸimize göre HDP’lilerin atılması ile sonuçlanabilecek bir sürece ilke olarak destek vermiyoruz" denilip teröre verilen destek eleÅŸtirilebilirdi. Bütün bunlar ilkesiz çerçeveleme deÄŸil aslında. Hepsinin haklılık payları var. Bu ÅŸekilde tavır alınabilirdi.

"CHP topa girmemeyi seçmenlerine ve topluma anlatabilirdi"

CHP örgütündeki ulusalcılar ve ulusalcı seçmenler bu tavırdan rahatsız olmaz mıydı?

Åžimdi hem içeride, hem dışarıda bir ulusalcı heyulası var. CHP’de benim dengeci tavır diye eleÅŸtirdiÄŸim tavır için ulusalcılar hep bahane oluyor. Ulusalcıların da nüansları var. Oylama sonrasında o kesimin de dokunulmazlık konusunda endiÅŸeleri olduÄŸu anlaşıldı. Bu aslında baÅŸtan halledilebilir bir meseleydi. CHP, bu topa girmemeyi seçmenlerine ve topluma anlatabilirdi. CHP "Bunu topluma anlatamayacağım" gibi bir psikoloji içine girdi. Bence tam tersi, o kadar fazla bir tarafa yüklenildi ki, milliyetçi kabarma o kadar abartılı bir hale geldi ki bazı insanların kafasında "Acaba bu iÅŸ fazla mı abartıldı?" diye soru iÅŸaretleri oluÅŸtu. Bu kesime hitap edilebilmesi için birinin devreye girmesi lâzımdı. Bu HDP olamazdı, bu ancak CHP olabilirdi. Bunu hiç denemedi aslında.

Dokunulmazlık konusunda deyim yerindeyse CHP için "Ne Ä°sa’ya ne Musa’ya yaranabildi" görüntüsü ortaya çıktı. Buna katılır mısınız?

Aynen öyle ama ÅŸu da var; CHP’yi eleÅŸtiren kesimler, CHP’yi itibarsızlaÅŸtıran, eleÅŸtirilerden bağımsız bir eleÅŸtiri hattı kurarlarsa çok anlamlı olur. CHP lideri çok kolay ulaşılabilinen ve saatlerce sizi dinleyebilen kültüre sahip. Bu saÄŸ gelenekte olmayan bir ÅŸey. Ben meselâ CHP’ye yönelik çok kolay sindirilmesi mümkün olmayan eleÅŸtiriler yapıyorum ama parti yönetiminde yer alan insanlar beni dinliyorlar. Çünkü ÅŸunu biliyorlar, "Bize saygı duyuyor" diye bakıyorlar. Çok rencide edici üstten eleÅŸtiri yapmamak lâzım bence. Burada ben bakıyorum çok az insan CHP’deki o kadar "hayır"ın kredisini veriyor. HDP grubunun iki katı insan "hayır" dedi.

"CHP’de ‘hayır’ çoÄŸunluÄŸu, partinin esneyebileceÄŸini gösterdi"

CHP’deki "hayır"cılar partinin geleceÄŸi için nasıl bir iÅŸaret veriyor?

CHP’nin genel bir stratejisi yoktu ama parti milletvekillerinin çok büyük oranda, yüzü aÅŸan sayıda "hayır" demesi bence CHP’de ileride olumlu bir kredi olarak yansıyacak. Hayır oyu aslında CHP’nin belli konularda esneyebileceÄŸini kendi seçmenini de aslında bu konuda engel görmediÄŸini gösteriyor.

CHP’nin önünde bir fırsat mı vardı?

Vardı tabii. Her zaman var. AKP ve MHP bir yere kümelendiler. HDP, PKK ile iliÅŸkisini bir türlü netleÅŸtiremedi. CHP, burada barometre gibi aslında, yani MHP ve AKP’nin olduÄŸu yere giderse Türkiye için büyük bir tehlike var. HDP’nin yanında da durmak istemiyorlar, bu da anlaşılabilir ama baÅŸka bir konumda durabilirdi. Bence dokunulmazlık bunun ilk adımı olabilirdi. "Ne oluyoruz? Ãœlke kaldıramayacağı bir karanlığın içine giriyor, özünde siyasi bir meselenin askeri çözümle olmayacağı" yaklaşımı geliÅŸtirilebilir, bunun arasına haliyle PKK’ya iliÅŸkin eleÅŸtiriler de serpiÅŸtirilebilirdi. Bu eleÅŸtirilerinde tutarlı bir mantık da var ama bu denemedi.

"Kürt Meselesi CHP’de yumuÅŸak karın"

Neden yapamıyor?

Burada ÅŸahsi ideolojik körlüğün rol oynadığını düşünmüyorum. Bu mesele CHP’de algılanmıyor deÄŸil aslında, kavranıyor. Genel BaÅŸkan bazında, liderlikte bu meseleyi kavrıyor. 2010 öncesi ile kıyaslandığında önemli sıçramalar da yapıldı ama bir türlü burada söylemsel olarak baÅŸka bir yere gidilemiyor. Nokta nokta insan hakları konusunda Cizre, Roboski üzerine raporlar hazırlanıyor ama genel söylemde bu mesele yumuÅŸak karın halinde. Bundan sonraki süreçte ben ÅŸunu bekliyorum, bir defa MHP kendi iç mücadelesine kilitlendi; HDP, PKK ile ilgili tavrını oluÅŸturamıyor. Bir tek hamle yapma ÅŸansı CHP’de var. Åžu anda CHP’de dokunulmazlık üzerine oluÅŸan, kriz denemez ama ayrışma, baÅŸka krizlerle derinleÅŸirse parti yumuÅŸak karnını çözmediÄŸi, bir söylem bütünlüğü kuramadığı için buralarda yalpalayabilir. Bu ev ödevi bugüne kadar yapılmalıydı. "Ben anayasal olarak ÅŸu modele kadar esneyebilirim" demeniz lâzım. Böyle ÅŸeylerde ön almazsanız, eliniz kolunu baÄŸlanıyor.

Ön alamamanın nedeni klasik söylemle Ä°zmir ve Trakya’yı kaybetme endiÅŸesi olabilir mi?

Bunun belirli kayıpları olabilir ama onun getirdiÄŸi rahatlamayla daha farklı yerlere de açılınabilir. Reaktif olana kilitlenmek, elinizdekini de kaybetmenize yol açar. Åžu anda Türkiye’de tek bir kiÅŸi siyaset yapıyor. Buna dengeci yaklaÅŸamazsınız, sizin de hamle yapmanız lâzım. CHP, gerektiÄŸinde kendi tarihinin yükünden ayrılabiliyor. 1970’lerde bunu yaptı. Ecevit meselâ Dersim ile ilgili ErdoÄŸan’dan çok önce, orada yaÅŸananlar için "katliam" diyebilmiÅŸ biridir. Ecevit bunu yapmaya baÅŸladığında, partinin havalandırma kanalları açıldı ve dışarıdan büyük destek geldi.

Åžu andaki CHP de, siyaseti bir esnaflık, meslek olarak görmeyen, bir tatmini olan, kendi becerileri olan, sivil hayatında belli tatmini yakalamış -ilk aÅŸamada bunlar beyaz yakalı olmak zorunda, elitizm yapmak için söylemiyorum ama dünyanın her yerinde bu böyle olur- bir jenereasyonu partiye katarak bunu yapabilir. Tarihin yükünden kurtulunabilmesi için Türkiye’de yaÅŸanan yeni sorunlara belirginleÅŸen yeni sınıfsal dengelere oynaması lâzım.

Ben bu konuda bazılarını kızdırma pahasına aynı ÅŸeyleri savunuyorum. Ulusalcılık CHP’de sanıldığı kadar kuvvetli deÄŸil. Kimse o bahanenin arkasına sığınıp reform atılımcılığına dair kaybedilen heyecanları oraya tahvil etmesin. Ulusacılar parti içinde ve parti dışındaki bütün siyasal mücadelelerde yenildiler. Kurultay sürecinde ulusalcılar en alt birimlerdeki seçimlerde dahi hep yenildiler. Siyaseten stratejileri yanlış ve sosyolojik olarak da baÅŸarılı olması mümkün olamayan bir kesim. Türkiye’de solun veya CHP’nin önünün açılması, milliyetçilik virüsü ile hesaplaÅŸabilmesine baÄŸlı. Milliyetçilik zaten çok zengin. MilliyetçiliÄŸin sola getireceÄŸi bir ÅŸey yok. MHP var, AK Parti zaten oraya oynuyor. Türkiye’nin dünyadan kopmasını deÄŸil de entegrasyonunu savunan Batı’ya, eurofobik olmayan ama yer yer de eleÅŸtiren bir tavırla yaklaşılması lâzım. KüreselleÅŸmenin önünü açtığı mesleki grup ve kuÅŸakların dünyadan kopmak deÄŸil dünya ile bütünleÅŸmekten çıkarı var. Ulusalcılık o sınıfsal çıkarı yakalayamıyor.

"CHP devletten düşmüş bir parti sivilleşmeyi öğrenmek zorunda"

CHP liderliğinde bu söylediğiniz açılım niyetlerini görüyor musunuz?

Aslında görüyorum. Hiç de az ÅŸeyler baÅŸarmadılar ama meselâ 1 Kasım’dan sonra büyük bir travma yaÅŸadıklarını düşünüyorum. Yaptığımız giriÅŸimler daha çok oy getirmeliydi diye bir algı içine girdiler. Hiç frene basmadan, daha atılgan olmaları gerekiyordu ama kimse kendi reform yorgunluÄŸunu ulusalcılara havale etmesin. Åžu ana kadar KılıçdaroÄŸlu ve ekibi belli konularda ciddi reformlar yaptılar ama en büyük baÅŸarıları partiyi bir arada tutmaktı. Bundan sonra partiyi kendi sosyolojisi dışına taşıyan reformlar yapıp yapmadığınızla sınanacaksınız. Burada gelip tıkanıldığını düşünüyorum ben.

Bu reformlar gelir mi?

Kılıçdaroğlu partiyi bir arada tutmayı öğrendi, maharetle bir arada tutuyor ama bu şu anda onun hamle yapmasını da engelliyor. Bir statüko oluşturdu, bir kurumsallaşma yarattı ama bundan sonra dışarıya doğru hamle yapma konusunda isteksiz olursa sıkışmış bir algı verebilir. CHP kendi dışında dinamiklerle kampanya yapmayı öğrenmeli. 40 yaş altı parti üyesi olmak istemiyor ama bu insanlar sivil toplumda çok başarılılar. Bunun dünyada örnekleri var. Sanders ve Obama kampanyaları örnektir mesela. CHP bütün bunları öğrenmek ve denemek zorunda. CHP devletten düşmüş, sivil topluma yerleşmeyi bilmeyen bir parti. Kriz burada, sivilleşmeyi öğrenmek zorunda.

"CHP devletten düştü" derken neyi kastediyorsunuz?

Bir dönem devletin içinde varlığı olduÄŸunu düşünen insanlar da vardı CHP’de. Benim hayırlı olduÄŸunu düşündüğüm bir düşme bu. CHP, tamamen devletten ekarte olmuÅŸ durumda. Yargıda ufak tefek etkinlikleri olduÄŸunu düşünüyorlar ama onlar solculuk veya CHP’lilik deÄŸil, onlar kendini solcu, sosyal demokrat sanan unsurlar. Onların refleksleri de sol ve sosyal demokrat deÄŸil. CHP devletten düştü sivilleÅŸme yolunda emekliyor ÅŸu anda.

"CHP’nin siyaseti besleyen görünmeyen alanlara yatırım yapması lazım"

Sivilleşme konusunu biraz açabilir misiniz?

Tabii şimdi itirazlar gelecek, "Biz zaten siviliz" diye ama buradaki sivilleşmeye dair bir örnek vereyim. 12 milyon seçmeni olan bir parti, diyelim ki 1 Kasım seçimlerinden sonra cüzdanlar boşaldı, partide para kalmadı. CHP 12 milyon oy verene ulaşıp, küçük ama değerli kaynaklar yaratmayı düşünemeyecek bir parti. Bunu öğrenmek zorunda. 12 milyon seçmeni bir eğitim projesi etrafında birleştirmeyi öğrenmek zorunda. Bu ne demektir? Gelecekteki bütün mücadele alanı, eğitim üzerine kilitlenecek. Bizim seküler burjuvazimiz hayırsızdır, korkaktır ve bunlardan doğru düzgün eğitim yatırımı çıkmıyor. Bunlar dışında orta sınıfta konumlananların eğitim alt yapı projeleri yaratması lâzım. Bu söylediğim çok ütopik gelebilir ama bunu Gülenciler ve İslâmcılar yaptı, çünkü devletten düşmüşlerdi. Sivil refleks geliştirmeyi öğrendiler. Eğitimde tamamen devlete yaslanmanın devri geçti. Bu özel eğitim savunuluyor anlamında düşünülmesin, realite bu. Siz yeni eğitim kurumları, bunu eğitim fakülteleri ile besleyen yapı kuramazsanız uzun vadede çok etkiniz olmayacak. Siyaseti besleyen görünmeyen alanlara yatırım yapılması lâzım. Burada tuhaf bir durum da var, müthiş eğitimli bir kesim var ama fedakârlık yok. Örgütlenme kültürü yok. Bireyselleşmeden geçmeden bireyciliğe doğru eğilim göstermiş. Rakipleri ise müthiş fedakârlık yapıyorlar, sonradan bunun getirileri de oluyor. Bir taraf sosyal sermayeyi harekete geçirmeyi müthiş öğrenmiş, öteki taraf sosyal sermayeyi ülkeye sokan taraf ama müthiş bir sivil beceriksizlikten muzdarip. Aslında temel mesele bu; CHP, solcular, sosyal demokratlar tamamen siyasal mücadeleye odaklandığı sürece esası ıskalıyorlar.

Kemal KılıçdaroÄŸlu’nun Kürt Meselesi’ne iliÅŸkin son dönemlerde akılda kalan cümlesi, "Hükümet, PKK’nın ÅŸehirlere silah yoÄŸmasına göz yumdu" ÅŸeklinde. Siz bunu ileri taşıyan bir söz duyabiliyor musunuz?

Bu büyük bir hata. Bir kere liderler mesajlarını hiç bir zaman negatif mesaj üzerinden kurmamalı. Ben bunu kendisine de söyledim. "Biz acilen çatışmasızlık, güven inşası ve çözüm sürecine geri dönülmesini istiyoruz, bu memleket meselesidir. Bizim tezlerimiz doğrulanmıştır, yapılış tarzlarındaki hatalara dair bizim eleştirilerimiz doğrulanmıştır" denmeli. Tabii bunun içine PKK'nın silahlı mücadeleyi başlatmasının büyük hata olduğu ve "En büyük zararı Türkiye ve Kürt halkı çekiyor" denmeli. Birinci mesaj böyle kurulmadığı için medyanın seçiciliği ile inanılmaz yanlış bir şey öne çıkıyor. Bu söylemin kaybettireceği belki yüzde birdir ama bunun arkasından çok büyük destek kazanılır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.