Güncel
CHP'li Tezcan: Ret oyu vereceÄŸiz
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, 'düşük profil tartışmalarına dikkat çekerek, 'Biz kendi pozisyonumuzu bu düşük profilde tarif etmeyeceğimiz biz Hükümet Programı'na ret oyu vereceğiz' dedi.
CHP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Tezcan, TBMM'deki 65'inci Hükümet Programı görüşmelerinde yaptığı konuÅŸmada, "Çok ilginçtir parlamento belki de tarihinde ilk defa bir hükümet programını görüşürken bu kadar düşük profilli pozisyon aldı. Bu herhalde hükümetin kuruluÅŸ sürecinde siyasi literatürümüze giren düşük profil tartışmasından kaynaklanıyor ve parlamentoya da söyleyecek bir ÅŸeyim yok. Böylesi bir hükümet deÄŸiÅŸikliÄŸine kendi penceresinden sanıyorum ki TBMM'de böylesi bir tepkiyi herhalde uygun görüyor. 1 Kasım 2015 yılında bir seçim yaÅŸandık ve o seçimin ardından kurulan 64. Hükümetin programı burada okundu, görüşüldü, konuÅŸuldu, oylandı. Arkasından hükümet güvenoyu aldı parlamento tarafından ama bir bakıyoruz önce iktidar partisinin içerisinde bir siyasi operasyon yapıldı yetki alıp verme konusunda. Arkasından da 4 Mayıs Sarayda hükümet halledildi. Tarihimizde Abdülhamit'in halli denir, Abdülaziz'in halli denir ÅŸimdi de DavutoÄŸlu'nun hallini yaÅŸadık burada. Bunun arkasından baÅŸka bir tartışma girdi. Bir düşük profil tartışmasıyla karşı karşıya kaldık. Herkes sıraya girdi. En düşük profilli ben olacağım diye yarış baÅŸladı. Normal yarışmalar en iyisi benim diye yapılır ama ne yazık ki siyaset tarihimize yeni bir ÅŸey kazandık, ‘en düşük profilliyi seçme yarışı.' Ben buradan ÖSYM BaÅŸkanına bir teklifte bulunuyorum. Bundan sonra üniversite sınavlarına bir de bunu eklesinler ‘en düşük profilli kimdir' onu da objektif seçelim" diye konuÅŸtu.
"64. HÜKÜMETİN GİDİŞ ŞEKLİNİ, 65. HÜKÜMETİN GELİŞ ŞEKLİNİ ALIN TÜRKİYE'DE DEMOKRASİNİN ÇAPINI BULURSUNUZ"
"Sorun bir hükümet sorunu değil, sorun bir profil sorunu çok açık" ifadesini kullanan Tezcan,"Aslında 64. Hükümetin profili de yüksek değildi. O hükümette her seferinde ısrarla Sayın Davutoğlu nasıl Saraya tabi olduğunu ve anayasadaki parlamenter sistemindeki uzak fiili başkanlık rejimini uygulama konusunda kararlı olduğunu anlatıyordu. Ama o düşük profil bile az geldi. Daha düşük profilli arayışın sonucudur bu. endişem şu, burada bir güven oylaması yapacağız. Eğer bu parlamento bu hükümet programına güvenoyu verirse aynı düşük profile ortak olmak olacak tarihe bu şekliyle geçecek. Onun için oy kullanırken buna dikkat edin. Demokrasimizin çapıyla ilgili bir sorun var ortada. Türkiye'de demokrasinin çapını ölçmek için yeni bir ölçü ortaya çıktı. 64. Hükümetin gidiş şeklini, 65. Hükümetin geliş şeklini alın Türkiye'de demokrasinin çapını bulursunuz" değerlendirmesinde bulundu.
"O ZAMAN GÃœVENOYLAMASINI DA KALDIRIN NE GEREK VAR GÃœVENOYLAMASINA SARAYIN GÃœVENÄ° YETÄ°YOR ZATEN"
64. hükümet zamanında olan olayları sıralayan Tezcan, şöyle konuştu:
"12 Ocak 2016 Sultan Ahmet saldırısı 11 vatandaşımız ölmüş, 17 Şubat 2016 Merasim Sokak saldırısı Ankara'da 29 ölü, 13 Mart 2016 Güvenpark saldırısı 37 ölü, 19 Mart 2016 İstiklal Caddesi saldırısı 5 ölü, 1 Mayıs 2016 Gaziantep saldırısı 3 ölü toplu terör saldırılarıyla toplam 85 ölü. Toplam şehit sayımız 519'u geçmiş. 64. Dönemde bütün bunlar yaşanmış bir tane bakan bile istifa etmemiş. Başbakan çıkıp istifa etmemiş. Hükümetin istifa etmesi meselesi gündeme bile gelmemiş böyle bir dert yok. Yüzlerce vatandaşımızın ölümünden siyasi sorumlu hükümet istifa etmemiş ama Başbakan Davutoğlu bir hata yapmış Saray'dan izinsiz Obama ile görüşme telaşına düşmüş randevuyu istemiş işte gün o gündür Davutoğlu'nun hallolduğu gün. Böyle bir anlayış, demokrasi olur mu? 64. Hükümet gidecekse bu akan kanlar nedeniyle gitmeliydi sarayın 4 Mayıs darbesiyle değil. Bu hükümetin nasıl kurulduğuna bakalım. İlk defa hükümet kuruldu kurulduğu gün hükümet programı okundu burada. Cumhuriyet tarihinde bir ilktir budur. Sayın Binali Yıldırım Saraya gitti. Saraya gittiğinde kendisine 3 tane zarf verildi. 3 tane sarı zarf aynı anda. Birinci zarf başbakan ataması zarfı, ikinci zarfın içinde bakanlar kurulu listesi vardı. Üçüncü zarfta da bu hükümet programı vardı. Bunların hepsi saraydan hazırlandı verildi ve şimdi burada TBMM'de bu hükümet programı oylanmak istiyor. O zaman güvenoylamasını da kaldırın ne gerek var güvenoylamasına sarayın güveni yetiyor zaten. Parlamentodaki bir siyasi partinin çoğunluğu için sarayın güveni yetiyorsa bu tiyatro oyununa ne gerek var."
"AK PARTİ'NİN İÇERİSİNDE OPERASYON YAPIP HÜKÜMETİ DEVİREN VE YENİ HÜKÜMET KURACAK KADAR SİYASETİN İÇİNE GİRMİŞ BİR CUMHURBAŞKANI VAR"
"Diyor ya, 'birinci vazifemiz yeni anayasa hangi yeni anayasa'" diyen Tezcan, "Mevcut anayasayı uyguladınız mı, buna uyan bir CumhurbaÅŸkanı var mı, buna uyan baÅŸbakan var mı, bakanlar kurulu, iktidar grubu var mı? Açıkça anayasayı ihlal edeceksiniz ondan sonra yeni anayasayı bir hükümet programı olarak koyacaksınız. Türkiye bir anayasasızlaÅŸtırma süreciyle karşı karşıya. Anayasayı fiili olarak ihlal ede ede bir anayasasızlaÅŸtırma süreciyle karşı karşıya. Melese fiili durumu kabul ettirme çabası. Anayasanın 112.maddesi çok açık. Meclis'ten güvenoyu almadan sarayda yapılan bu toplantı ilk bakanlar kurulu neyin iÅŸaretidir. Mevcut anayasada CumhurbaÅŸkanı hükümetin baÅŸkanı deÄŸildir, yürütmenin başıdır. Hükümetin başı baÅŸbakandır. Ne yazık ki Türkiye'de yetkileri CumhurbaÅŸkanı tarafından gasp edilmiÅŸ bir hükümet var. Bu tablo içerisinde yeni anayasa tartışmaları. Belli ki yaratılan fiili durumu bir meÅŸruiyet zeminine oturtma telaÅŸ ve çabası var. Var mı bir tarafsız CumhurbaÅŸkanı? Seçim dönemi kampanya yapıp muhalefet partilerini eleÅŸtirdi, iktidar partisi lehine konuÅŸtu, bugüne kadar doÄŸrudan doÄŸruya Bakanlar Kurulu'nu sarayda toplayıp fiilen bakanlar kurulunun baÅŸkanlığını, hükümetin baÅŸkanlığını yaptı onu da koyduk bir noktaya. Artık Ak Parti'nin içerisinde operasyon yapıp hükümeti deviren ve yeni hükümet kuracak kadar siyasetin içine girmiÅŸ bir CumhurbaÅŸkanı var. Bu açık anayasanın ihlalidir. Anayasa artık fiilen askıya alınmıştır. Parlamenter sistem buzdolabındadır diyen, yargı benim için ayak bağıdır diyen bir cumhurbaÅŸkanı var. Rejim fiilen deÄŸiÅŸmiÅŸtir diyor. Bütün bu tabloda yargının teslim alındığı, üç tane yüksek mahkeme baÅŸkanının Danıştay, Sayıştay ve Yargıtay BaÅŸkanının AYM'yi tanımıyorum diyen yargı bana ayak bağıdır diyen CumhurbaÅŸkanıyla Rize gezilerinde Türkiye'yi dolaÅŸtığı ve sıkılmadan ‘devlet baÅŸkanım' diye hitap ettiÄŸi bir tabloda yaşıyoruz. Açın anayasada okuyan devlet baÅŸkanı mı deÄŸil mi? Åžimdi çıkacaksınız Türkiye'de yeni anayasayla yeni bir tablo yaratacağını iddia ediyorsunuz. Bu Türkiye'de demokrasiyi ortadan kaldırıp, diktatörlüğü kurma heves ve çabasından baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir" ifadelerini kullandı.
"BU REJÄ°ME SÄ°YASET LÄ°TERATÃœRÃœNDE PATRONLU BAÅžKANLIK REJÄ°MÄ° DENÄ°YOR"
Başkanlık sistemine değinen Bülent Tezcan, "Adını bile doğru koymuyorsunuz. Bu rejimin adı başkancı rejim. Bu rejime siyaset literatüründe patronlu başkanlık rejimi deniyor. Türk tipi başkanlık rejimi diyordunuz ya, aslında bu başkancı rejimin Güney Afrika'da uygulanan bir model olduğunu ondan daha kötü ve tek adam rejimini dayatan model olduğunu biliyoruz. Bugün Despotik tek parti rejimi kurdunuz. Bu hükümet programındaki başkanlık rejimi ya da anayasayla ilgili söylenen her şey Türkiye'nin geleceğiyle ilgili çok tehlikeli adımın ve kırılma noktasının başlangıcıdır. Bu programda yolsuzluk yok. Nasıl olacak niye olsun. Koca devleti soyanlar Karabağların hesabını burada sormaya kalkmasınlar" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım'ın bir şeyin cevabını vermek zorunda olduğunu söyleyen Tezcan,"4 Kasım 1999 tarihinde Ali Müfit Gürtuna İstanbul Belediye Başkanı iken Sayın Binali Yıldırım'ı İDO Genel Müdürlüğünden niye aldı? Arşivler unutmuyor. Yolsuzlukla mücadele bu hükümetin fıtratında yok onun içinde programa girmemiş" şeklinde konuştu.
İmralı'da sadece çözümün konuşulmadığını devlet düzenin de pazarlığının yapıldığını ileri süren Tezcan, "Devletin idari yapısını konuştunuz bunu Apo'nun mektupları söylüyor. 21 Mart Nevruzu'nda okunan mektuba bakın. Kandili de onay makamı yaptınız. Dolmabahçe'de duvara tosladınız. Olan da Yalçın Akdoğan ile Mahir Ünal'a oldu. Fatura bir yere kesilecek ki buluna buluna onlar bulunmuş" ifadelerini kullandı.
Eğitim sistemini de eleştiren Tezcan, Türkiye'yi imamhatip tartışması üzerinden Türkiye eğitiminin sıkıştırıldığını ifade etti.
"BİZ HÜKÜMET PROGRAMINA RET OYU VERECEĞİZ"
Dış politikayla ilgili değerlendirmede bulunan Tezcan, dış politikada iki temel eğilimin olduğunu anlattı. Tezcan, şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü dış politika 14 yıllık Ak Parti hükümeti dönemindedir ne yazık ki. Türkiye donör ülke olmuş dış politikada. 2004 yılından bu yana AKP hükümet döneminde Ege Adalarında 12 tane ada bir tane kayalık olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti egemenliğindeki adalar Yunanistan'a ilhak ettirildi. Yunanistan işgal etti adalarımızı sesinizi çıkarmadınız."
Tezcan, Başbakan Yıldırım'a ait bir fotoğrafı da göstererek, "Sonuç olarak tablo meydanda Türk topraklarını Yunanistan'a teslim eden bir anlayışı ve pasaportuna utanıp sıkılmadan Yunan mührü vurdurarak Türk topraklarına giden bir Başbakanın hükümetidir bu hükümet. Biz bu mesele bir profil meselesi olduğu için bu güven oylamasında da en düşük profilli olana güvenoyu vereceğiniz için biz kendi pozisyonumuzu bu düşük profilde tarif etmeyeceğimiz biz hükümet programına ret oyu vereceğiz" açıklamasında bulundu.
Henüz yorum yapılmamış.