Güncel
Arnavutluk'ta Komünizm: Hayatta Kaldığımıza İnanamıyorum
Arnavutluk'un komünizmle yönetildiği dönemde toplama kamplarında tutulan mağdurlardan Miraka, “Tutulduğum toplama kampında en az 400 çocuk yaşamını yitirdi.Nasıl hayatta kaldığımıza inanamıyorum.” dedi.
Arnavutluk'un komünizmle yönetildiÄŸi dönemde, Enver Hoca rejimine karşı geldiÄŸi için toplama kamplarında tutulan ve sürgüne gönderilen maÄŸdurlardan Simon Miraka, “TutulduÄŸum toplama kampında en az 400 çocuk yaÅŸamını yitirdi. Bu çocukların mezarları bugün de bilinmiyor. Nasıl hayatta kaldığımıza inanamıyorum.” dedi.
Ülkeyi 1985 yılında ölümüne kadar 45 yıl boyunca yöneten komünist lider Enver Hoca'ya karşı olan binlerce aile, o dönem ülke genelindeki 23 hapishane ve 48 toplama kampına götürüldü. Burada türlü işkencelere maruz kalanların birçoğu da hayatını kaybetti.
“Birçok Ev Toplama Kampına Dönüştürülmüş”
Rejim karşıtı oldukları gerekçesiyle hayatları toplama kampı ve sürgünde geçen Simon Miraka, hâlâ hafızasında dün gibi duran, korku ve acının baskın olduğu o dönemi AA'ya anlattı.
Şu anda 71 yaşında olan Miraka, rejim karşıtı olduğu için ailesinin 1944 yılında memleketleri Puka'dan gönderildiğini söyledi.
Ailesi sürgün edildiÄŸi sırada annesinin hamile olduÄŸunu aktaran Miraka, “Onları Ä°ÅŸkodra'ya götürmüşler. O dönemde buradaki birçok ev toplama kampına dönüştürülmüş. Ben de böyle bir evde dünyaya geldim. Henüz bir aylıkken güvenlik güçleri bizi arabaya bindirip, Berat ÅŸehrine götürmüş ve burada terk edilmiÅŸ evlere yerleÅŸtirilmiÅŸiz.” diye konuÅŸtu.
Miraka, kendisinden daha büyük olan kız kardeşinin o dönem ailece çok acı çektiklerini anlattığını belirterek, Berat halkının rejim güçleri görmesin diye 4 yıl boyunca sürekli geceleri kendilerine yemek getirdiğini söyledi.
1949 yılında Tepelena'da bulunan etrafı tel örgü ile çevrili bir kampa götürüldüklerini anlatan Miraka, bu kampta çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 2 bin 500 kişi bulunduğunu ifade etti.
“Neredeyse Her Gün Bir Çocuk Mayın Patlaması Sonucu Ölüyordu”
Toplama kampındaki yaşam şartlarından bahseden Miraka, şunları kaydetti:
“Kadınlar yemek yapmak veya su ısıtmak için dışarıda ateÅŸ yakar, üzerine kazan koyardı. Kampın içi tamamen mayınlıydı. ÇoÄŸu zaman kadınlar ve yanlarındaki çocuklar mayınların patlaması sonucu hayatlarını kaybediyordu. Neredeyse her gün bir çocuk bu nedenle ölüyordu. TutulduÄŸum toplama kampında en az 400 çocuk yaÅŸamını yitirdi. Bu çocukların mezarları bugün de bilinmiyor. Nasıl hayatta kaldığımıza inanamıyorum.”.
“Kötü Günlerimiz Daha BitmemiÅŸti”
Miraka, 1954 yılında Tepelena'daki kamptan alınıp, LuÅŸna ÅŸehrindeki Savır kampına yerleÅŸtirildiklerini belirterek, “Burada bazı ÅŸeyler deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı. Annelerimiz ücretli olarak çalışmaya baÅŸladı. Hayatımız biraz da olsa normale dönmeye baÅŸladı. Günde iki defa yoklama alınıyordu. Bunun dışında istediÄŸimiz yere gidebiliyorduk ama kötü günlerimiz henüz bitmemiÅŸti.” dedi.
“Ailemizle Vedalaşıp Evden Öyle Çıkıyorduk”
Miraka, en kötü dönemin 1973-1981 yıllarında yaşandığını, o dönemde her gün insanların gözaltına alınıp tutuklandığını anlattı.
Ä°nsanların evlerinden korkarak çıktıklarını söyleyen Miraka, “Sabahları ailemizle vedalaşıp öyle evden çıkıyorduk. Bir daha görüşemeyecekmiÅŸiz gibi.” diye konuÅŸtu.
“Giden Yılların Karşılığını Hiç Kimse Veremez”
Miraja, komünizm rejiminin mahkûm ettiÄŸi kiÅŸilerin günümüzdeki durumuna da deÄŸinerek,“Devlet, durumumuzun düzeltilmesi için birtakım kanunlar çıkarıyor ama hiçbiri yeterli deÄŸil. Ne yaparlarsa yapsınlar hayatımızı geri getiremezler. Giden yılların karşılığını hiç kimse veremez.” ifadelerini kullandı.
AA
Henüz yorum yapılmamış.