Genel
Tecrübeler toplumun ortak dilidir
Son yıllarda ebeveynlerin çocukları üzerindeki kontrollerini kaybettiklerine şahit oluyoruz. Çocuğun aile içindeki konumunun değişmesi ve merkezi bir noktaya gelmesi uzmanların ve eğitimcilerin gündeminden düşmüyor. Bugünün çocukları her şeyi ben bilirim havasında hareket ediyor ve büyüklerin tavsiyelerine kulak asmıyorlar.
Fatma Tuncer - Milli Gazete
Son yıllarda ebeveynlerin çocukları üzerindeki kontrollerini kaybettiklerine şahit oluyoruz. Çocuğun aile içindeki konumunun değişmesi ve merkezi bir noktaya gelmesi uzmanların ve eğitimcilerin gündeminden düşmüyor. Bugünün çocukları her şeyi ben bilirim havasında hareket ediyor ve büyüklerin tavsiyelerine kulak asmıyorlar. Genç kuşak geçmişinden utanıyor, kökleri ile olan bağını kopararak ait olduğu kültürel kimlikten uzaklaşıyor. Gençler nasihat dinlemekten hoşlanmıyor, kendilerini her konuda mahir kabul ediyorlar. Oysa bir insan ya da bir toplum, geçmişin içinden süzülüp gelen değerler bütünü ile kaimdir. O yüzden büyüklerimiz eskiyi hiçbir zaman eskimiş olarak görmemiş aksine değerli birer eser gibi okumuş ve içselleştirmişlerdir. Onlar büyüklerin mirası olan tecrübeleri okuyarak bugünü inşa etmişler ve bunu bir görev olarak addetmişlerdir. . Eski, birey ve toplumların yerel renklerini taşır. Fakat bu değerler artık, küresel kültürün potasında eriyen çocuklar için bir anlam ifade etmiyor.
Batı toplumunda, sanatkârlar, şirket yöneticileri ve politikacılar tecrübelerine bilgi ve birikimlerine özel bir değer biçiyor ve hayat hikâyelerini para ile satıyorlar. Özel programlar eşliğinde tecrübelerini paylaşıyor ve insanları yönlendirmeye çalışıyorlar.
Bizim kültürümüzde ise büyükler tecrübelerini aktarmayı bir görev bilir bu işi gönüllü olarak yaparlardı. Bizler onların yakınlarında yer alır ve nasihatlerini severek dinlerdik. Küreselleşmenin hızla arttığı son dönemeçte ise bırakın tecrübelerimizi aktarmayı, çocuklarımızla bir araya gelip aynı dili dahi konuşamıyoruz. İki yabancı gibi aramıza mesafeler örüyoruz. Gençlerimiz büyükleri dinlemektense hayatı yaşayarak öğrenmeyi tercih ediyorlar. Profesyonel iş yaşamında bilgi ve tecrübelerin genç kuşağa aktırılması önem taşısa da, sosyal yaşamda bu mümkün olmuyor. Gençler ebeveynleri ile sohbet etmek yerine medya ile iletişim kuruyorlar. Burada gencin ilgi alanına giren ya da girmeyen birçok aktarım aynı anda yapılıyor. Çocuklar kendilerini küçülen ailenin reisi olarak görüyor ve anne babanın yetkinliğini alaşağı ediyorlar. Bu patolojik bir durumdur. Zira İslam kültüründe anne baba ve çocukların bulunduğu koordinatlar bellidir ve bu koordinatlar yaşantısal olarak korunur. Ailenin bekası için bu şarttır.
Henüz yorum yapılmamış.