Güncel
Mardin Milletvekili Miroğlu açıkladı! Yeni politika 'milli ve yerli Kürt'
Binali Yıldırım başkanlığında yeni hükümetin kurulmasıyla birlikte Kürt sorununun çözümünde tüm halkın, Kürt toplumunun farklı kesimlerinin muhatap alınacağı yeni bir döneme giriliyor.
CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın, terörle mücadele ile çözüm sürecinin arasına kalın bir set çekerek, “Ortada müzakere edilecek bir konu yoktur. Teröristin önünde iki yol var; ya teslim olacaklar ya da imha olacaklar. Türkiye’nin önünde 3’üncü bir yol yoktur” sözlerinin ardından, yeni dönemde Kürt meselesinde yerli ve milli bir perspektif oluÅŸturuluyor. Binali Yıldırım baÅŸkanlığında yeni hükümetin kurulmasıyla birlikte Kürt sorununun çözümünde tüm halkın, Kürt toplumunun farklı kesimlerinin muhatap alınacağı yeni bir döneme giriliyor. AK Parti Mardin Milletvekili Orhan MiroÄŸlu, bu sürecin detaylarını anlattı:
YENİ SÜREÇ
Yeni bir sürecin zaten içindeyiz. Bu süreç, yeni Anayasa ve baÅŸkanlık sisteminin bütün Türkiye’de tartışılacağı, yeni bir Anayasa’nın yapılacağı bir süreç olacak. PKK binbir emek ve çabayla 2012’de hayata geçen çözüm sürecini 2 yıl sonra terk etti ve yüzünü ÅŸiddete, teröre döndü. Hendek siyasetinin ağır bir maliyeti oldu. Yüzlerce ÅŸehit verdik. 400 bin insan yaÅŸadıkları ÅŸehirleri terk etmek zorunda kaldılar. HDP’nin siyasi zemini ÅŸiddet ve terör söyleminin gölgesinde kaldı. Yani HDP için siyasi zemin daraldıkça daraldı.
MÃœZAKERE LAFLARI
Böyle bir aÅŸamada tekrar masaya dönmek ve müzakere etmek gibi laflar duymaya baÅŸladık. Birileri sanki yenilgiye uÄŸrayan PKK’ya yeniden bir can simidi uzatmaya çalışıyordu. GeçmiÅŸte hiçbir ÅŸey olmamış, yüzlerce ÅŸehit vermemiÅŸiz gibi davranamayız ve böyle davranmaya kimsenin hakkı yok. Muhataplık konusunda, çok farklı yaklaşımlarla karşı karşıya kaldık. Bunun, bir algı operasyonu olarak sürdürüldüğünü gördük. Sanki elinde silah tutan birileri var ve silahı bırakmaları için yeni Anayasa, demokratikleÅŸme talep ediyorlar. Devlet de sanki oturmuÅŸ bu insanlarla “Nasıl bir Anayasa yapacağız, nasıl bir demokrasi olacak, Türkiye ve bölgenin ÅŸartlarında ne gibi deÄŸiÅŸiklikler öngörüyoruz?” konularını müzakere ediyormuÅŸ gibi yansıtıldı.
DOLMAHÇE KIRILMA
Dolmabahçe önemli bir kırılma noktasıdır, çünkü Dolmabahçe’de karşılıklı olarak okunan iki metin, bu muhataplık ve müzakere meselesini HDP ve PKK’nın lehine yorumlamaya müsait bir tablo ortaya çıkarmış oldu. Orada çıkan fotoÄŸraf bir siyasi hataya iÅŸaret ediyordu. Nitekim Sayın CumhurbaÅŸkanı’mız da çok büyük isabetle bunu fark etti ve o saatten sonra da itirazlarını açık ÅŸekilde dile getirdi. Dolmabahçe’de yaÅŸananlar bize ÅŸunu gösterdi ki ne PKK ne de HDP çözüme ve kalıcı bir barışa hiçbir ÅŸekilde hazır deÄŸil. BaÅŸlangıçta PKK’yı ve HDP’yi demokratik bir geçiÅŸ sürecine hazırlama çabası içinde olan bir Öcalan var, ama onu bu çabadan caydırmaya gayret eden HDP ve Kandil yöneticileri var.
YENİ DÖNEME GİRİYORUZ
(Yeni süreç nasıl olacak?)
Yeni süreç, yeni politikalara ve referanslara ihtiyaç duyuyor. Şöyle bir döneme giriyoruz: Milli ve yerli bir Kürt politikası geliyor. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı herkes, devletin muhatabı olacak. Siyasi aktörler mevzilenmesine gelince, devlet birinci derece misyon üstlenecek. BilindiÄŸi gibi 6551 sayılı yasa, çözüm sürecini zaten bir devlet politikası haline getirdi. Bu devlet politikasında AK Parti, son derece önemli reformlara imza attı. Meselenin demokratikleÅŸmesi, siyasi zeminin korunması, inkâr sürecinin bitmesi, 2014’te baÅŸlayan reform süreci ve devlete belli bir sorumluluk yükleyen yasanın Meclis’ten geçirilmesi. Muhataplık dediÄŸimiz zaman, devlet ve halk arasındaki sorunların giderilebileceÄŸi yeni bir zemini kastediyoruz. Çok basit söylemek gerekirse, bu yeni anlayışta, vatandaÅŸların tümü bu meselenin asli muhataplarıdır.
ÖRGÜTLE GÖRÜŞME YOK
(Artık kesinlikle PKK ile görüşme olmayacak mı diye bakacağız?)
Bugün elinde silah tutan bir örgütle, askerlerimizi, polislerimizi, sivil insanlarımızı katleden bir örgütle görüşülecek hiçbir ÅŸey yoktur. Ancak mücadele edilir ki Türkiye ÅŸimdi bu mücadeleyi yürütüyor. Ama terörle mücadelenin çok farklı boyutları da vardır. Terörün yarattığı muazzam maÄŸduriyetler söz konusudur. Siyasal, sosyal ve kültürel programlar derken ifade etmek istediÄŸimiz budur. Ama kamuoyunun haklı olarak merak ettiÄŸi bir soru var: “PKK silah bırakmayı çeÅŸitli konjonktürel sebeplerle kabul ederse ne olacak?” Elbette bu örgütle siyasi hiçbir mesele konuÅŸulamaz. Ama bu örgütün saflarında olan, Avrupa’da, ÅŸurada burada çalışmalar yürüten binlerce Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı var. NormalleÅŸme olabilmesi ve bir dönemin kapanabilmesi açısından devlet elbette gerekli rehabilitasyon programlarını uygular ve hayata geçirir.
PKK ENSTRÃœMAN
(PKK’nın arkasında duran devletlerin amacı nedir?)
PKK ile mücadele ettiÄŸimizi düşünüyoruz ama aslında Türkiye’ye karşı açılmış bir uluslararası kuÅŸatma ve savaÅŸla karşı karşıyayız. Ve bu manada “Zaten PKK diye bir ÅŸey yok artık” derken ifade ettiÄŸimiz ÅŸey ÅŸudur: PKK yok ama Türkiye’yi sanki gözden çıkarmış Batılı ülkeler ve OrtadoÄŸu’nun köhnemiÅŸ rejimleri var. Türkiye’yi etkisizleÅŸtirmek, yorgun düşürmek ve Türkiye’yi bölmek istiyorlar. PKK onlar için artık sadece bu amaçla kullanılan bir enstrüman. Bu örgüt hep söylendiÄŸi gibi Abdullah Öcalan’ın örgütü deÄŸil artık. Ä°ranlıların, Suriyelilerin, Avrupalıların, Amerikalıların, Esad’ın örgütü.
MUHTEVA DEĞİŞTİ
(Terörle mücadele devam ederken, yeni bir süreçten söz etmenin handikapları yok mu sizce?)
Türkiye’de Kürt’üyle, Türk’üyle herkes ÅŸu gerçeÄŸin farkında; ülkemizin birliÄŸi ve bütünlüğü için polis ve askerlerimiz hayatını feda ediyor. Bu mücadele elbette sürecek. Ama kabul etmek gerekir ki terörle mücadelenin baÅŸarısı; demokratik ve siyasi zemini korumaktan, özgürlükleri geniÅŸletmek ve kamu düzenini saÄŸlamaktan geçiyor. Çözüm sürecinin muhtevası ve ÅŸartları artık bambaÅŸka bir aÅŸamaya gelmiÅŸtir. Artık ‘Kandil’le müzakere’ gibi dar, kısır ve çözüm üretmeyen deÄŸil; fedakârlıklarla, ödediÄŸimiz bedellerle tecrübe ettiÄŸimiz, yani bize halkın gerçek muhatap olduÄŸunu gösteren bir süreçten bahsediyoruz.
‘ÃœNÄ°TER BÄ°RLÄ°K GÜÇLENECEK’
“Milli ve yerli politikalar demek, Türkiye’nin beka sorunu yaÅŸadığı bu dönemde, demokratik sistemin güçlenmesi ve üniter birliÄŸin korunması demek. Yeni sürecin aktörleri, toplumun siyasi ve sosyolojik hayatında güven duyulan, hatırı sayılır siyasi ve sivil aktörler, dini kanaat önderleri, aÅŸiretlerin liderleri. Milli ve yerli politikalar Sayın CumhurbaÅŸkanı’mızın liderliÄŸinde üretilecek ve bu politikalar bir bakıma arka bahçemizdeki Kürt nüfusu da kapsayacaktır. Milli ve yerli politikalar kavramını, üretilmiÅŸ bir kavram, cazibesi güçlü bir entelektüel tanımlama gibi deÄŸil, bizim tarihi gerçekliÄŸimizi ifade eden bir kavram gibi görmek gerekir. Yavuz Sultan Selim ile Ä°dris-i Bitlisi arasındaki münasebetlerden baÅŸlayarak, Türk- Kürt iliÅŸkilerinde 300 yıllık devri saadet dönemini hatırlamak gerekiyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün, KurtuluÅŸ Savaşı döneminde yine DoÄŸu ve GüneydoÄŸu’da Kürt halkının desteÄŸini kazanmak için gösterdiÄŸi çabalar, Erzurum ve Sivas kongreleri sonrasında da 23 Nisan 1920’de toplanan Meclis’in ve 1921 Anayasası’nın ruhu...”
HERKES MAKBUL VATANDAÅž
(Yeni Anayasa’da Kürt vatandaÅŸlarının temsili nasıl olacak?)
Anayasa, her ÅŸeyden önce, ‘makbul vatandaÅŸ’ anlayışından uzak durulması gereken bir metin olmak zorunda. Derdimiz yeni tanımlar yapıp yeni makbul vatandaÅŸlar yaratmak deÄŸil, herkesi makbul vatandaÅŸ olarak görmektir. Bu bakımdan Anayasa’da, etnisite ve kimliÄŸe dayalı vurguların olmaması gerekir.
YILDIRIM: SEVGÄ°YLE KUCAKLAYACAÄžIZ
(Sayın Binali Yıldırım’la, Diyarbakır’da terör saldırısına uÄŸrayan vatandaÅŸlara taziye ziyaretini gittiniz. Nasıl bir izlenim edindiniz?)
Büyük bir acı ve yas vardı. Hayatını kaybeden insanlardan geriye sadece birkaç kilo doku parçası kalmış...
Sayın genel baÅŸkan adayımız ve bakanımız Binali Yıldırım’ın da uçakta gelirken ifade ettiÄŸi gibi; vatandaÅŸlarımız doÄŸru ve meÅŸru gücü görecek; silahla, tehditle deÄŸil, vatandaşımızı sevgiyle kucaklayacağız. PKK’nın yarattığı tahribatı ortadan kaldırmak ve acıları hafifletmek için zamanla yarışmamız gerekiyor.
Kaynak: Habertürk
Henüz yorum yapılmamış.