Genel
Okul mu eÄŸitim mi?
‘Çok küçük yaşlardan beri okula gitmek için eğitimime ara vermek zorunda kalmışımdır.’
H. Hümeyra Şahin - Akşam
‘Çok küçük yaÅŸlardan beri okula gitmek için eÄŸitimime ara vermek zorunda kalmışımdır.’
Bu kışkırtıcı söz, B. Lewis’e ait. Fakat sözün sahibinden çok mahiyeti ilgilendiriyor ÅŸu an bizi.
Okul tüm dünyada eÄŸitimi örgütleyen temel kurum. Her sabah yataklarından erken vakitte kalkıp okulun yolunu tutan çocuklar ve bir o kadar geniÅŸ eÄŸitimci kadrosu, bu örgütlü kurumun özneleri. Singapur’dan Danimarka’ya, Kabil’den Tanzanya’ya yerel farklılıklarla deÄŸiÅŸse de, tüm dünyada durum bu. GüneÅŸin doÄŸduÄŸu her ÅŸehir eÄŸitim seferberliÄŸi ile güne baÅŸlıyor. Metropollerde servisler, çocukları kapılardan alıyor, yarım kalmış uykular ‘öğrenmek’ gibi teknik tarafı ağır basan bir amaçla deÄŸiÅŸ tokuÅŸ ediliyor. Hafta sonu tatil eÄŸlenceleri, isteksiz biçimde yerine getirilen ev ödevleriyle takas ediliyor.
Bürokratik kurumlar, her yıl eğitim oranları açıklıyor, ülkeler gelişmişlik göstergesi olarak okur-yazarlık oranlarını yarıştırıyor. Fakat tüm bu çabalar, yukarıdaki cümleyi kurduracak bazı olumsuz sonuçlar yaratıyor. Çoğu ülkede okulda verilen eğitimin kalitesi hedeflenenin çok gerisinde kalıyor. Ve ne yazık ki hayatlar eğitime değil, okullara adanıyor. Okul bazen insan hayatının en temel meselesini ıskalayacak angaryaya dönüşebiliyor. Çünkü çoğu eğitim sisteminin mahiyet ve yöntem sorunu var. Yüke dönüşüyor. Nitekim biliyoruz ki, yükseköğretim mezunları arasından da şiddet yanlısı, sorumsuz insanlar hatta katiller çıkabiliyor. Bu noktada, okulun sağlam bir eğitimin garantisi olmadığı söylenebilir. Okullar çoğu zaman mesleki eleman yetiştiriyor. Ne oranda kaliteli insan yetiştirdiği ise, her zaman sorgulanmaya açık.
Oysa hayatta aslolan ÅŸey, eÄŸitim. Ä°ster okulda, ister ailede, isterse baÅŸka bir kurumsal çatı altında olsun. EÄŸitim, insanın hayat boyu karşılaÅŸabileceÄŸi tüm deÄŸiÅŸkenlere karşı saÄŸlam bir karakter inÅŸa etme süreci. Ä°bn Haldun ‘Ä°nsan nesebinden ziyade, itiyatlarına mensuptur’ diyor. Çocuklara kazandırdığımız alışkanlıklar, eÄŸitimin asli unsuru. Bilgiyi bir deÄŸerle buluÅŸturmadığımız sürece, hayat teknikten ibaret kalıyor. Okullar bize siyaset, hukuk, diplomasi öğretse de, deÄŸer kazandırmayabiliyor. Oysa;
Sevgisiz zekâ, bizi küstah yapar.
Sevgisiz hukuk, bizi dizginsiz yapar.
Sevgisiz diplomasi, bizi ikiyüzlü yapar.
Sevgisiz başarı, bizi kibirli yapar.
Sevgisiz zenginlik, bizi haris yapar.
Sevgisiz uysallık, bizi hizmetkâr yapar.
Sevgisiz yoksulluk, bizi maÄŸrur ve aksi yapar.
Sevgisiz güzellik, bizi gülünç yapar.
Sevgisiz kudret, bizi zorba ve despot yapar.
Sevgisiz çalışma, bizi köle yapar.
Sevgisiz sadelik, bizi deÄŸersiz yapar.
Sevgisiz kural, bizi tutsak yapar.
Sevgisiz siyaset, bizi bencil yapar.
Sevgisiz inanç, bizi bağnaz yapar.
Sevgisiz hayat… Anlamsızdır.
n Sevgi sözcüğü yerine ‘deÄŸer’ odaklı baÅŸka bir kavram konularak da okunabilir.
Henüz yorum yapılmamış.