Dünya
Bangladeş'te idamların perde arkası
Bangladeş'te Cemaat-i İslami yöneticilerine verilen idam cezasının altında Hindistan yanlısı hükümetin Cemaat-i İslami'yi itibarsızlaştırma isteği yatıyor
Bangladeş, son günlerde Cemaat-i İslami lideri Matiur Rahman Nizami'nin idam cezasının onaylanması ile yeniden gündeme geldi. Nizami, Bangladeş'in bağımsızlık mücadelesi sırasında Pakistan yanlısı davranmakla suçlanıyor.
14 ağustos 1947'de Pakistan devleti kurulurken, Hindistan'ın doğusunda kalan ve "Doğu Pakistan" adıyla Pakistan'a katılan Bengal bölgesi 11 Ocak 1972'de Pakistan'dan ayrıldı ve Bangladeş Müslüman Halk Cumhuriyeti adıyla bağımsız devlet oldu.
Hindistan 14 Ağustos 1947'de bağımsızlığını elde ederken, dinsel faktörler nedeniyle ikiye bölünmüş ve Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelerde Pakistan devleti kurulmuştu. Hindistan'ın doğusunda kalan ve Pakistan'la coğrafi teması olmayan Bengal de Doğu Pakistan olarak Pakistan'a katılmıştı. Doğunun ekonomik ve demografik ağırlığına rağmen Pakistan yönetimi, Batı Pakistan'daki elitlerin elinde bulunuyordu. Bengalce konuşan halk zaman içinde ekonomik ve kültürel konularda merkezi hükümetle anlaşmazlık yaşamaya başladı.
Bu dönemde Şeyh Mucib-ür Rahman halkın siyasal sesi olarak ortaya çıktı. Rahman'ın liderliğindeki Avami Partisi giderek güçlendi ve özerklik talep etmeye başladı. Rahman'ın ülkeyi bölmeye çalıştığı gerekçesiyle tutuklanması halkın darbeyle başa gelen Eyüb Han yönetimine duyduğu tepkiyi daha da arttırdı. Tepkiler üzerine Mucib-ur Rahman Şubat 1969'da serbest bırakıldı, 1970'teki parlamento seçimlerinde çoğunluğu kazandı. Ancak meclise girmesi engellendi. Meclisin süresiz kapatılmasıysa bardağı taşıran son damla oldu.
Bu gelişme üzerine Mucib-ür Rahman 7 Mart 1971'de tarihi konuşmasını yaparak bağımsızlık hareketini başlattı. Şeyh Rahman, Dakka'da tarihi Ramna Hipodromunda iki milyon Bengalliye hitaben yaptığı konuşmada, "zaman, özgürlüğümüz için mücadele zamanıdır" diyordu.
Yaklaşık üç hafta sonra 26 Mart'ta Mucib-ur Rahman Bangladeş adıyla bağımsızlık ilan etti ve halkı Pakistan ordusuna karşı savaşmaya çağırdı. Ama bu açıklamasının ardından tutuklanarak Pakistan'a götürüldü, askeri mahkemede yargılandı. Ardından Pakistan Devlet Başkanı Yahya Han Doğu Pakistan'da kanlı bir askeri operasyon başlattı. Hinduları ve aydınları hedef alan operasyon iç savaşa yol açtı. Çatışmalarda üç milyon kişi hayatını kaybetti. 10 milyon kişiyse Hindistan'a sığındı.
Hindistan'ın desteğiyle Bangladeş kuvvetleri Pakistan ordusuna karşı bir gerilla savaşına girişti. Bangladeş Kurtuluş Savaşı 9 ay sürdü ve 16 Aralık 1971'de Bangladeşlilerin zaferiyle sonuçlandı. Yahya Han'ın istifa etmesi üzerine Pakistan Devlet Başkanı olan Zülfikar Ali Butto, 8 Ocak 1972'de Mucib-ur Rahman'ı serbest bıraktı.
11 Ocak 1972'de Doğu Pakistan, Bangladeş Halk Cumhuriyeti adıyla bağımsız bir devlet olarak ilan edildi ve Mucib-ur Rahman geçici olarak devlet başkanı oldu.
GULAM AZAM'A VERÄ°LEN Ä°DAM CEZASI
Bangladeş bağımsızlık yolunda ilerlerken, Cemaat-İ İslami'nin lideri Gulam Azam bu bağımsızlığa, "Durum şimdikinden iyi olmaz, aksine daha da fakirleşiriz" diyerek karşı çıktı. Aradan geçen senelerin ardından Gulam Azam ile birlikte 138 kişi yargılandı ve iç savaşta Pakistan ile işbirliği yapmakla suçlanan Azam idam cezasına çarptırıldı. Ancak yaşının büyük olması sebebiyle cezası müebbet hapis cezasına çevrildi ve cezaevinde vefat etti.
Azam, Bangladeş'in bağımsızlık mücadelesi sırasında bağımsızlığa karşı çıkan bir gruba başkanlık ediyordu. Azam bu savaş sırasında Pakistan'la işbirliği yapmakla suçlandı.
Bangladeş yönetimi, Pakistanlı askerlerin "işbirlikçileri ile birlikte yaklaşık 3 milyon kişiyi öldürdüğünü, 200 bin kadına tecavüz edildiğini ve milyonlarca kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığını" iddia ediyor. Gulam'ın partisiyse suçlamaları sert bir dille reddediyor.
Ülke yönetimi 2011 Kasım'ından beri savaş suçu işledikleri gerekçesiyle Cemaat-i İslami Partisi'nin eski ve yeni yöneticilerinden oluşan 138 kişiyi yargılıyor.
Hindistan'a yakınlığıyla bilinen Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina Vecid'in 2009'daki seçim kampanyası sırasındaki en büyük vaadi savaş suçlularının yargılanacağıydı. Şeyh Hasina Vecid'in seçilmesinin ardından bir yıl içinde dava süreci başlatılmıştı.
MAHKEME ÜZERİNDE ŞÜPHELER
Economist, mahkemenin hakimi Nizamül Huk'un telefon konuşmalarının deşifrelerini yayınladı. 17 saatlik telefon konuşması ve 230 elektronik postadan oluşan bu yayının ardından, yargıcın kişisel gerekçelerle istifa ettiği açıklandı.
Bir video paylaşım sitesine de yüklenen konuşmalarda yargıcın Brüksel'deki uzman hukukçularla davayı tartıştığı duyuluyordu. Yargıcın mahkemeye sunulan gizli belgeleri üçüncü kişilerle paylaşmama kuralını ihlal ettiğini savunan dergi, mahkemenin idam kararlarının meşru olmadığını savundu.
Konuyla ilgili açıklama yapmayan Uluslararası Suçlar Mahkemesi ise Economist dergisini telefon görüşmelerini izinsiz dinlemek ve bilgisayarlarını ele geçirmekle suçluyor.
GULAM AZAM KÄ°MDÄ°R?
90 yaşındaki Azam, 70'ten fazla kitabı bulunan bir siyaset bilimi profesörüydü. Öğrencilik yıllarından bu yana aktif siyasetin içinde yer aldı. Bangladeş'in bağımsızlığına Müslüman dünyasını bir kez daha bölmemek adına karşı çıkan Azam, her fırsatta ülkenin Hindistan etkisine girmesinden duyduğu endişeyi dile getirdi.
7 Kasım 1922 doğumlu Profesör Gulam Azam, Dakka Üniversitesi'nde siyaset bilimi alanında eğitim gördü. Öğrencilik hayatı boyunca pek çok öğrenci hareketinin lideriydi. Azam, ülkedeki "Bengal Dili Hareketi" sırasında etkin rol oynadı. Bu nedenle hapse girdi, profesörlük unvanı geri alındı.
1957 yılında Doğu Pakistan Cemaat-i İslami Partisi'nin genel sekreteri oldu. 1964 yılında Pakistan Devlet Başkanı Eyüp Han, Cemaat-i İslami Partisi'ni yasakladı ve Azam bir kez daha hapse atıldı. Hapisten çıktıktan sonra Eyüp Han'ın askeri yönetimine karşı tüm siyasi partilerin direnişine öncülük yaptı.
Prof. Gulam Azam 1971'de başlayan Bangladeş kurtuluş savaşına destek vermedi. Zira savaşın Doğu Pakistan'ın sorunlarını çözeceğine inanmıyordu ve Müslüman dünyasının bir kez daha bölünmesinin zararlarına dikkati çekiyordu. Komşusu Hindistan'ın desteği ile bağımsızlık kazanmasının Bangladeş'i dolaylı olarak Hindistan kontrolüne sokacağından endişeliydi. Kurtuluş savaşı sırasında da 'Birleşik Pakistan' yönündeki kampanyasına devam etti. Pakistan ordusu tarafından Bangladeş halkına uygulanan şiddeteyse sert tepki gösterdi. Saldırıların durması için General Tikka Han da dahil olmak üzere, Pakistan Ordusu'na sürekli çağrıda bulundu.
Bağımsızlığın ardından yıllarca sürgün hayatı yaşamak zorunda kalan Azam, 2000 yılına kadar Cemaat-i İslami'nin liderliğini sürdürdü. Azam bu süre zarfında dünya çapında onlarca İslami konferansa katıldı. İslam, siyaset, din ve tarih ile ilgili konular hakkında 70'ten fazla kitap yazdı. Azam'ın kitapları birçok dile çevrildi.
Gulam Azam Ekim 2014’te cezaevinde vefat etti.
CEMAAT-Ä° Ä°SLAMÄ° PARTÄ°SÄ°
BangladeÅŸ’te hükümetin Cemaat-i Ä°slami'ye tepkisi aslında uzun süredir devam ediyor. Pakistan'dakiyle aynı ismi taşıyan partinin bir kolu olan cemaati Ä°slami, ülkenin en büyük Ä°slami partisi konumunda.
Parti, ülkenin bağımsızlığını desteklemediği için Bangladeş kurulduktan sonra siyasi olarak yasaklandı. Yasak 1980'lerde kalktı, 2001 yılında iktidara geldi, son seçimlerdeyse mecliste 20 koltuk kazandı. Ancak ülkeyi bağımsızlığa götüren lider Mucib-ur Rahman'ın kızı Başbakan Şeyh Hasina Vecid'in partiye tepkisi sürüyor. 2009 seçimlerinden bu yana muhaliflere karşı yoğun bir sindirme faaliyeti uygulanıyor.
Ülkede faaliyet gösteren insan hakları örgütlerine göre 2009 yılında 40, 2010 yılındaysa 165 kişi siyasi kavgalar nedeniyle hayatını kaybetti.
MATÄ°UR RAHMAN NÄ°ZAMÄ°
Yargıtay'ın ikinci kez onaylanmasından sonra önümüzdeki günlerde Rahman Nizami'nin idam edileceği tahmin ediliyor.
73 yaşındaki Nizami, soykırım, cinayet, işkence ve tecavüz dahil 16 suçtan yargılanmıştı. Bangladeş'ın Pakistan'dan ayrılmak için yürüttüğü dokuz ay süreli savaşta ölenlerin sayısı konusunda farklı tahminler yürütülüyor. Hükümet kaynakları savaşta 3 milyon kadar kişinin öldüğünü belirtirken, kimi kaynaklar rakamın çok yüksek ve doğrulanamaz olduğunu belirtiyor.
Kararı veren savaş suçları mahkemesi, Nizami'yi, El-Bedr milislerinin başkomutanlığını yapmakla suçladı.
El Bedr kuvvetleri, Pakistan ordusunun Bangladeş'teki bağımsızlık yanlılarını belirleyip öldürmesine destek veren yedek güçlerdi.
Bangladeş makamları, bu güçlerin savaş sırasında sürekli işkence ve idam eylemlerine karıştığını ve öğretmenlerin, mühendislerin ve gazetecilerin hedef olduğunu bildiriyor.
Nizami, 2001-2006 yılları arasında Bangladeş Milliyetçi Partisi önderliğindeki hükümette bakanlık da yapmıştı..
RAKAMLARLA BANGLADEÅž
Gulam Azam ve Cemaat-i İslami, Bangladeş'in bağımsızlığını kazanmasının ülkeye yararı olmayacağını savunuyordu. Nitekim öyle de oldu. Bangladeş, bugün dünyanın en yoksul ülkelerinden biri. Üstelik mevcut hükümet Hindistan'a yakınlığıyla eleştiri oklarının hedefinde.
Hindistan toprakları arasında kalan Bangladeş'in komşu olduğu diğer ülke Myanmar. Arakan sınırındaki Bangladeş, sık sık buradaki zulümden kaçan Müslümanlara kapılarını açmamakla eleştiriliyor.
Bangladeş en kalabalık Müslüman nüfusa sahip ikinci ülke. 165 milyon nüfuslu ülkede 148 milyon 600 bin Müslüman yaşıyor. Bu rakam nüfusun yüzde 90'ına denk geliyor. Nüfusun kalanıysa Hindu ve Budist.
Ülke dünyanın nüfus yoğunluğu bakımından da en kalabalık ülkelerinden biri. ülkede kilometrekareye yaklaşık bin kişi düşüyor.
Bangladeş'in gayrisafi milli hasılası 105 milyar dolar. Ülke 75 milyon ile dünyanın en kalabalık işgücüne sahip ülkelerinden biri. Ancak nüfusun yarısından fazlası günde bir dolardan daha az kazanıyor.
Ülkenin yaklaşık yüzde 57'si okuma yazma bilmiyor. Beş yaşından küçük her 10 çocuktan dördü yetersiz besleniyor.
Son yıllarda hizmet ve sağlık sektörleri gelişse de nüfusun beşte üçü halen tarımla uğraşıyor. Özellikle pirinç, çay ve lifli bir bitki olan jut tarımına dayanan ekonomi sık sık yaşanan doğal felaketlerle sekteye uğruyor. 2012 yılında yaşanan kasırgalar ve seller milyonlarca kişiyi olumsuz etkiledi. Felaketler sadece tarım alanlarına zarar vermekle kalmadı, su sistemini ve sulama altyapısını da çökertti.
Bağımsızlığını kazandıktan sonra 15 yıl askeri darbelerle yönetilen ülke insan hakları ihlalleriyle de sık sık gündeme geliyor. Ülkenin başındaki isim Bangladeş'in kurucu cumhurbaşkanı olan Mucib-ur Rahman'ın kızı.
2009'dan bu yana başbakan olan Şeyh Hasina Vecid'in hükümeti Hindistan'a yakınlığıyla biliniyor.
Henüz yorum yapılmamış.