Sosyal Medya

YaÅŸam

Çağın hastalığı 'teknoloji bağımlılığı'

Teknoloji hayatımızı kolaylaştırıyor, ama her şeyde olduğu gibi fazla kullanımı bağımlılığa yol açabiliyor. Bağımlılık danışmanı psikiyatristler uyarıyor: Gereğinden fazla zaman ayırıyorsanız, bu da günlük yaşantınızı olumsuz etkiliyorsa dikkat edin!



A.K 35 yaşında, evli, bir çocuÄŸu olan kariyer sahibi bir kiÅŸi. Ä°ÅŸine düzenli gidiyordu. EvliliÄŸi de iyiydi. Ancak A.K bir süre sonra internette fazla zaman geçirmeye baÅŸladı. Ä°ÅŸten geliyor, bilgisayar başına oturuyor, saatlerce internette oyun oynuyordu. EÅŸi ve çocuklarıyla ilgilenmiyor, yemeÄŸini bile ekran karşısında yiyordu. Onu mutlu eden en büyük ÅŸey oyunlarda atladığı sanal statüydü. Küçük çocuÄŸu yanına gidip, "Baba biraz oynayabilir miyiz?" dediÄŸinde “Tamam beÅŸ dakika sonra” deyip onu geçiÅŸtiriyor, oyun oynamaya devam ediyordu. EÅŸi, "Artık oyunu bırak, biraz bizimle ilgilen" dediÄŸinde öfkeleniyor, "Oyunun en güzel yerindeyim, beni rahat bırakın" deyip onları yanından uzaklaÅŸtırıyordu. A.K’nin bu bağımlılığı bir süre sonra hem evde hem de iÅŸinde ciddi sorunlara yol açtı. Bu sorunundan uzun süre kurtulamayınca bir psikiyatristten yardım almaya baÅŸladı.

Y.T lise ikinci sınıfa gidiyor. Gayet iyi bir puanla girdiÄŸi okuluna bir gün gitmeyeceÄŸini söyledi. Ailesi önce o güne iliÅŸkin bir durum olduÄŸunu düşünüp, normal karşıladı. Ancak Y.T okula gitmeyi tamamen bıraktı. Ailesi bir süre sonra çocuklarnın bilgisayar başından kalkamadığı için okula gitmediÄŸini anladı. Bilgisayarı yasakladılar, olmadı. Y.T ailesini tehdit etmeye baÅŸladı. Aile bu tehditlerden sonra bilgisayarı tekrar Y.T’ye verdi. Ancak sorun devam edince bir uzman yardımı almaya karar verdiler.

Bu iki örnek, günümüzde teknolojinin hayatımıza yüzlerce olumlu etkisinin yanında olumsuz etkilerine iki örnek. Toplumda yaygın kanaat internet bağımlılığının sadece çocuklarda kendini gösterdiği şeklinde. Ancak bağımlılık danışmanlığı yapan psikiyatristler yetişkinlerde de teknoloji bağımlılığı vakalarına rastladıklarını söylüyor.

'Teknoloji bağımlılığı' kavramı tam olarak yerine oturmuÅŸ deÄŸil. Dünyada üzerinde yeni yeni araÅŸtırma yapılan ama henüz bilimsel sonuçlara ulaşılamayan bir alan. Ancak, YeÅŸilay bu konuya dikkat çekmek için 3-4 Mayıs tarihlerinde Ä°stanbul’da Teknoloji Bağımlılığı Kongresi düzenledi. Kongrede, Türkiye’den ve dünyadan uzmanlar, teknoloji bağımlılığının etkilerini tartıştı. KonuÅŸtuÄŸumuz psikiyatristler, teknoloji bağımlılığı ya da aşırı kullanımının yetiÅŸkinler ve çocuklar üzerindeki etkilerini anlattı.

Madde bağımlılığı ile teknoloji bağımlılığı arasında fark yok

Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Yeniden Derneği kurucusu Prof. Dr. Kültegin Ögel uzun yıllardır bağımlılık danışmanlığı yapıyor. Ögel, bir kişiye bağımlı tanısı koymadan önce iki noktaya baktıklarını söyledi.

Ä°ki ÅŸeye bakacağız. Bir, kiÅŸinin bu konuda harcadığı zaman ne kadar? Ä°htiyacı dışındaki harcadığı zamandan bahsediyoruz. Bir bankacı da günde sekiz saat ekran başında. Zorunlu olan dışındakini, keyif için harcanan zamanı kastediyoruz. Ä°kinci nokta da psikososyal iÅŸlerini ne kadar etkiliyor? Yani hayatını ne kadar etkiliyor? Çocuklarına bakmasını etkiliyor mu? Ya da dersine çalışmasını etkiliyor mu, etkilemiyor mu? DeÄŸerleri bu ikisinde eÄŸer yüksek çıkıyorsa, o zaman diyoruz ki bu bir bağımlıdır.”

Ögel’e göre teknoloji bağımlılığı ile madde bağımlılığı arasında çok büyük fark yok. Teknoloi bağımlılığını davranışsal bağımlılık olarak kategorileÅŸtiriyor. Ä°ki tür bağımlı bireyin de beyninde aynı noktanın etkilendiÄŸini belirtiyor:

"Madde bağımlılıklarında dışarıdan kimyasal bir şey giriyor vücuda, diğerinde hiç bir şey girmeden oluyor. Zaten biz buna davranışsal bağımlılıklar diyoruz. Davranışsal bağımlılıklarla madde bağımlılığı arasında büyük bir fark görmüyoruz. Beyinde hepsinin etkilediği yer aynı. Bizim durma fonksiyonumuzu sağlayan ve karar verme yetimizi etkileyen yerleri etkiliyor. Dolayısıyla yanlış kararlar veriyoruz. Çocuk ya da yetişkin birisi bırakamadığı zaman, iradesizlikten değil aslında beyinsel değişiklik de söz konusu. Onun için 'Bırak demek' çok kolay ama bırakmak böyle kişliler için çok zor."

Psikiyatrist Kültegin Ögel, madde bağımlılığı ile teknoloji bağımlılığı arasında çok fark olmadığını söylüyor.
[Fotoğraf: Sümeyye Ertekin]

Erkeklerde oyun kadınlarda sosyal medya bağımlılığı

 

Ögel, Türkiye’de teknoloji bağımlılığı ile ilgili ciddi bir çalışmanın olmadığına dikkat çekiyor. Ancak bağımlılığın daha çok erkeklerde rasladıklarını anlatıyor. Erkeklerde oyun, kadınlarda sosyal medya bağımlılığı olduÄŸuna dikkat çekiyor. Yani artık sosyal medya bağımlılığı diye bir kategorinin olduÄŸunun da altını çiziyor:

“Burada bir ÅŸey kaçıracağım endiÅŸesiyle sosyal medyayı kontrol etmekten kendini alamayan insanlar var artık. Bu insanlar normal hayatını sürdüremiyor. 40 küsur yaşında bir kadın geçenlerde aÄŸlayarak geldi. Gün boyu facebook’ta gezen biri. Çok büyük bir sıkıntısı var. Derdi de ÅŸu, facebook’ta yaptığı paylaşım bu sefer altı beÄŸeni almış. Yemeden içmeden kesilmiÅŸ. 'Bu nasıl yapılır? Bu haksızlık deÄŸil mi? Neden bu kadar az beÄŸeni aldı' diye düşünmekten uyku uyumuyor. Bir ÅŸey kaçıracağım korkusu var onlarda. Yemekten falan kesiliyor. Yine kendi facebook’u olmayan bir genç vardı. Ancak bir futbolcu adına fan sayfası açmış onu yönetiyordu. Saatlerce ekranın başından kalkamıyor, onda da bir ÅŸey kaçıracağım korkusu var. Hayatını etkiliyor tabii.”

Ögel, teknoloji bağımlılığı ile ilgili en çok Güney Kore, Çin, Singapur gibi Uzakdoğu ülkelerinde araştırmalar yapıldığını bunun nedeninin de en çok bağımlılığın bu ülkelerde olması olduğunu belirtiyor.

Mücahit Öztürk, teknolojiye gereğinden fazla vakit ayırmak yaşam kalitesini düşürüyor, sosyal hayatı ve insanlarla iletişimi etkiliyor.
[FotoÄŸraf: Semih Akbay]

 

“YaÅŸam kalitesini düşürüyor”

YeÅŸilay Genel BaÅŸkanı Psikiyatrist Mücahit Öztürk, iki yaşından baÅŸlayarak ileri yaÅŸlara kadar kiÅŸinin teknoloji ya da aşırı kullanmadan kaynaklanan sorunlara maruz kaldığını söylüyor, asosyal bir nesil yetiÅŸtiÄŸi görüşünde. Mücahit Öztürk’e göre günümüzde teknolojiye gereÄŸinden fazla vakit ayırmak yaÅŸam kalitesini düşürüyor, sosyal hayatı ve insanlarla iletiÅŸimi etkiliyor. Öztürk bu zararların algılanmamasını tehlike olarak görüyor:

Bu kadar bize faydası olduÄŸunu düşündüğümüz ÅŸey bize bağımlılık yapıp nasıl zarar verebilir? Zaten bu algılanmadığı için tehlike büyük. Yani insananlar teknolojinin artılarını, kendi yaÅŸamlarını kolaylaÅŸtıran taraflarını çok ön plana alıp teknoloji içerisinde boÄŸulduklarını, zarar gördüklerini farketmiyorlar. Bu hem yetiÅŸkinlerde böyle, hem de çocuklar üzerinde... Yani kiÅŸi hem kendi teknoloji ile olan iliÅŸkisini hem de çocuklarının teknoloji ile olan iliÅŸkisini sorgulamıyor.”

Öztürk yetişkinlerde teknoloji ile aşırı ilişkinin ya da bağımlılığın sonuçlarını şöyle ifade ediyor:

“KiÅŸi daha çok psikolojik anlamda problemler yaşıyor. Normalde artık mutlu olması gereken ve haz alması gereken ÅŸeylerden haz duymamaya baÅŸlıyor. Bu tehlikeli bir süreçtir. Zihinsel ve biliÅŸsel anlamda henüz kanıtlanmış bir zararı yok yetiÅŸkinlere. Ama bu hiç bir ÅŸeyden zevk alamama hâli, depresyona götürebiliyor kiÅŸiyi. Neden insanlar twitterdan çok kolay küfür ediyorlar? Karşılıklı olsa edemez. GörmediÄŸiniz zaman duygu bitiyor iÅŸte. Vicdan bitiyor. Acıma duygusu yaÅŸamamaya baÅŸlıyorsunuz. Empatiyi yok ediyorsunuz görmediÄŸniz zaman. Ama karşılıklı iliÅŸkide bunu yapamıyorsunuz. Bu ciddi bir sorun. “

“Aileler tableti bebek bakıcısı yerine kullanıyor”

Psikiyatrist Öztürk daha çok küçük yaÅŸtan itibaren çocukların eline verilen tablet gibi iletiÅŸim araçlarının çocuÄŸun psikolojik ve sosyal geliÅŸimine olumsuz yansıdığını anlatıyor: 

“Aslında teknoloji çocukların tercihi deÄŸil. Bu tamamen eriÅŸkinlerin tercihi. EriÅŸkinler bebek bakıcısı olarak tableti kullanıyorlar. Sussun, problem olmasın diye çocuk daha iki yaşına gelmeden eline tablet veriyor. ÇocuÄŸu ekranla tanıştırıyorlar. Çocuk ekranla tanıştığı zaman o ekranın albenisi onu çekiyor. Ama mesela 3 yaÅŸlarındaki çocuklarda ÅŸunu görüyoruz: Bu çocuklar bize konuÅŸmuyor, iletiÅŸim kurmuyor, göz teması kurmuyor diye getiriliyor. Klasik bizim bildiÄŸimiz otizm belirtileriyle getiriyorlar aileler. Ama çocuklar görüştüğünüzde aslında klasik bir otizm vakası olmadığını anlıyorsunuz. Çünkü iletiÅŸimin o kadar kötü olmadığını görüyorsunuz. Bu çocuklar eÄŸer müdahale edilmezlerse de yine bu iletiÅŸimsel problem devam ediyor."

Psikiyatrist Öztürk, ebeveynlerin kendilerinde başlayarak iletişim araçları ile aralarına mesafe koymasının hem aile içi iletişimin, huzurun sağlanması için hem de çocukların gelişimi için önemli olduğuna vurgu yapıyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.