Güncel
Güvenlik kaygısıyla mültecileri mağdur eden uygulamalara son verilsin!
Osman Atalay, güvenlik riski bahanesiyle mültecilerin mağdur edilmesine tepki gösterdi.Keyfi uygulamalardan kaçınılması gerektiğini yazdı.
Türkiye, bir müddettir ülkelerinde yaşanan sıkıntılar, baskılar, katliamlardan ötürü sığınacak yer arayışı içerisine giren çok sayıda mazlum ve mağdur için sıcak bir yuva konumuna gelmiş ve bu niteliğiyle bütün dünyanın takdirine mazhar olmuştur.
Kimisi sığınacak, güvenli bir ülke arayışı içinde olan, kimisi turist, kimisi de Türkiye’de oturma iznine sahip genelde Ä°slam coÄŸrafyasının farklı beldelerinden çok sayıda insanın ülkeye giriÅŸi engellenmektedir.
Hatta burada yaÅŸayanlardan ülkeyi terk etmeleri istenmekte ve sonuçta sayısız kardeÅŸimiz ağır maÄŸduriyetlerle karşılaÅŸmaktadır. Haklarında güvenlik kaygısı bulunduÄŸu ya da terör şüphelisi oldukları gerekçesiyle Türkiye’de kalmalarına ya da Türkiye’ye giriÅŸ yapmalarına izin verilmeyen bu insanların sayısı hızlı bir ÅŸekilde yükselmektedir.
Aleyhlerinde somut hiçbir delil, gerekçe bulunmaksızın ‘suçlu’ konumuna oturtulan ve bir kısmı da doÄŸrudan kaçmak, terk etmek zorunda kaldıkları ülkelerine geri iade edilen bu insanların yaÅŸadıkları maÄŸduriyetler katlanmaktadır. Son açıklamalar doÄŸrultusunda yaklaşık 40 bin yabancı hakkında güvenlik-terör nitelikli giriÅŸ yasağı konulduÄŸu bilinmektedir.
Giriş yasağı koyma yetkisine sahip Göç İdaresi Genel Müdürlüğü yetkilileri ile görüşüldüğünde uygulamanın ne kadar keyfi ve vicdanları yaralayıcı bir tarzda geliştiği kolaylıkla anlaşılmaktadır.
Öyle ki, havalimanlarında bulunan Risk Analiz ve DeÄŸerlendirme Bürosu, Terörle Mücadele Åžube Müdürlüğü, Emniyet Ä°stihbarat, MÄ°T, DışiÅŸleri Bakanlığı Güvenlik ve AraÅŸtırma Daire BaÅŸkanlığı, Emniyet Ä°nterpol ve Konsolosluklardan doÄŸrudan iletilen ya da dış ülke kaynaklarından aktarılan ‘bilgiler’ doÄŸrultusunda hiç araÅŸtırma, sorgulama yapılmaksızın sadece gelen soyut ve mahiyeti belirsiz bilgilerden kalkılarak on binlerce insan hakkında giriÅŸ yasağı konulduÄŸu öğrenilmiÅŸtir.
Oysa uluslararası hukuka aykırılığı tartışmasız olan bu talepler hukuki olarak kullanıma uygun değildir. Bu bilgiler daha çok istihbari nitelikte olup eğer bilgiyi paylaşan devlet kötü niyetli ise; burada o devletin zulmünden kaçan ve ülkemize sığınmak zoruna kalmış mağdurların zulme uğramasına yol açılmaktadır.
Mevcut kod uygulamasına maruz kalan insanların profillerine bakıldığında maalesef Göç Müdürlüğü içerisinde gelen bilgileri süzgeçten geçirecek, değerlendirme yapacak bir sistemin kurulmadığı net biçimde ortaya çıkmıştır.
Bundan ötürü zaten ülkesinde muhalif konumda bulunan ve düşüncelerinden, inancından, kimliğinden ötürü ayrılmak zorunda kalmış olan şahısların evrensel hukuk kurallarının hilafına ülkelerine sınır dışı edilmelerinin önü açılmaktadır.
Bu aÅŸamada Suçluların Ä°adesine Dair SözleÅŸme hükümleri ile Türk Ceza Kanunu’nun 18. maddesindeki ağır iade koÅŸullarını etkisiz kılmak isteyen diÄŸer devletlerin de Türkiye’nin içerisinde bulunduÄŸu güvenlik sıkıntısını istismara yeltendikleri açıkça görülebilmektedir.
Yabancıların ülkeye giriÅŸlerinin yasaklanması kararlarına dayanak olarak her ne kadar 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 9. maddesi gösterilse de uygulamadaki kodlar çoÄŸu kez yasa maddesine aykırı ÅŸekilde ihdas edilmektedir.
Şöyle ki söz konusu yasa metnine göre Türkiye açısından kamu düzeni ve kamu güvenliğini tehdit ettiği konusunda kamu kurumlarından istihbari bilgi gelmesi koşulu ile yabancılara giriş yasağı konulabileceği; ülke içerisinde bulunanlara ise ancak somut bir sınır dışı etme sebebi bulunması halinde sınır dışı kararının icra edilebileceği ve bu işlemden sonra aynı şahısların tekrar ülkeye girişlerinin engellenmesi amacı ile giriş yasağı konulabileceği ifade edilmektedir.
Oysa ki; uygulamada muhalifleri bulundukları ülkelerin verdiği bilgiler doğrultusunda çoğu kez ülke içerisinde bulunan yabancılar hakkında hiçbir somut gerekçe olmadan giriş yasağı ihdas edilmekte ve mağdur edildikleri ülkelere sınır dışı edilmeye zorlanmaktadır.
Bu kapsamda uygulamada tespit edilebildiği kadarı ile adlarının yanına G kodu düşülmüş kişiler, havalimanlarında uzun süre bekletilmekte, ülke içerisinde ikametlerine izni verilmemekte ya da ikametleri uzatılmamaktadır.
Güvenlik endiÅŸesiyle baÅŸvurulan fakat hukuki ilkelerle baÄŸdaÅŸtırılması oldukça zor görünen ve her gün artan sayıda yeni maÄŸdurlar üreten bu tür uygulamalar Türkiye’yi sığınılabilecek güvenli bir ülke olarak gören mazlum kardeÅŸlerimizi hayal kırıklığına uÄŸrattığı gibi, vicdanlarımızı yaralayan bu uygulama ayrıca Türkiye’nin son yıllarda maÄŸdur ve mazlumlar nezdinde kazandığı prestije, saygınlığa da gölge düşürmektedir.
Not: Uluslararası Mülteci Hakları DerneÄŸi ve STK’lar basın bildirisiyle hassasiyetlerini kamuyu ile paylaÅŸtılar.
Osman Atalay / yeniakit.com
Henüz yorum yapılmamış.