Genel
Ä°nsan olmak ya da beÅŸer kalmak
Dini öğretilere göre insan, beden ve ruhtan müteşekkil bir varlıktır. Bedeni maddi dünya ile sınırlı iken ruhu sonsuzluğun bir parçasıdır ve gurbet içinde gurbeti yaşamaktadır. Sonlu olan bedende, sonsuzluğu soluyan insanı üst bir konuma taşıyan en temel etken ise emaneti üstlenmesi yani sorumluluk almasıdır.
Fatma Tuncer - Milli Gazete
Dini öğretilere göre insan, beden ve ruhtan müteşekkil bir varlıktır. Bedeni maddi dünya ile sınırlı iken ruhu sonsuzluğun bir parçasıdır ve gurbet içinde gurbeti yaşamaktadır. Sonlu olan bedende, sonsuzluğu soluyan insanı üst bir konuma taşıyan en temel etken ise emaneti üstlenmesi yani sorumluluk almasıdır. Nitekim insan Yaratıcısına, kendine ve çevresine karşı sorumluluklar taşımaktadır. Bu sorumluluklar onun insan olmakla beşer kalmak arasındaki seçiminin bir göstergesidir. İnsani hasletler onun sonsuzluğa dönük arayışlarını kamçılar, tutum ve davranışlarını insani kalıplara sokar. Bu hasletlerden uzaklaşan kişiler ise özlerine yabancılaşırlar.
Bazı felsefi ekollerin insanla ilgili deÄŸerlendirmelerinde de iyi ile kötünün ayrıştırılmaya çalışıldığını ve insanın özel bir noktada konumlandırıldığını görmekteyiz. Mesela Sokrates’e göre, insan ruh ile bedenden meydana gelir ve bu bileÅŸende beden ruhun bir aracı durumundadır. Ruh gerçeÄŸin kendisinde gizli olduÄŸu bir cevherdir ve insanın özünü meydana getirir. Platon’a göre ise ruhun bir zihinsel boyutu yani akılla ilgili kısmı bir de isteklerin yer aldığı duygusal boyutu vardır. Bu düşüncesini platon biri beyaz biri yağız iki atın çektiÄŸi arabayı kullanan bir sürücüye benzetir. Arabayı kullanan unsurun karşılığı akıldır, beyaz at doÄŸru tercihe asil isteklere, yağız at maddi isteklere karşılık gelir… Ruhun dünyevi isteklerini kötü atla sembolleÅŸtiren Platon, bunun insanı hep aÅŸağılara doÄŸru çekmeye çalıştığını ve ruhun doÄŸruları görmesini engellediÄŸini ifade eder.
İnsanın bütün yaşamı insan olmakla beşer kalmak arasında geçer. Bu, bir göç yolculuğuna benzer. İnsanlardan kimileri yolu sapmadan yürürken kimileri aksi istikamete doğru yönelir ve yolunu kaybeder. Yolunu kaybeden insan, kendisini beşer olmaktan insan olmaya taşıyan değerleri bir bir kaybetmiştir.
Beşeri yönümüz nefsin isteklerine kulak verir ve doğru yanlış ayırt etmeksizin taleplerinde ısrarcı olur. İnsani özümüz ise bizi hakikat çizgisine doğru çeker ve fıtratımızla buluşturur. Hayat aslında siyahla beyazın, iyi ile kötünün insan yanımızla beşer yanımızın yarışından başka bir şey değildir. Fakat nedense bu yarışın kaybedenleri kazananlarından çok daha fazla oluyor.
Henüz yorum yapılmamış.