Edebiyat - Şiir - Mizah
PEYGAMBER SEVGİSİ VE ŞİİR

İnsanlık tarihinde Hz. Peygambere olan sevginin boyutları ve niteliği tartışılmaz. Bunun bir ölçüsü yoktur. Peygamber sevgisi soyuttur. Nesnelere, putlara, resimlere dayanmaz.
İnsanlık tarihinde Hz. Peygambere olan sevginin boyutları ve niteliği tartışılmaz. Bunun bir ölçüsü yoktur. Peygamber sevgisi soyuttur. Nesnelere, putlara, resimlere dayanmaz.
Efendimiz bunun tehlikelerini bildiğinden Medine’de mescide açılan bütün kapı ve pencereleri Hazreti Ebubekir’in ki hariç hepsini kapattırır. Hıristiyanların içine düştüğü tehlikeleri göz önünde bulundurur Müslümanları uyarır. Mescitler, mezarlar ya da kutsallaştırılan mekânları tehlikeli bulur. Bunların putlaştırılması ve tapınılması söz konusu olur. Hıristiyanların durumuna işaret eder.
İslâm medeniyeti resmi ve putları yasaklar, soyut olana kapıları aralar. Çünkü somutlama nesneleştirme yani putlaştırmadır. Nesneleştirme materyalizme yani ateizme götürür.
İslâm medeniyeti şiir ruhlu ve özlü. Bu, bir medeniyetin büyüklüğünü gösterir. Kültürel zenginlik şiir ile gelişir.
Vahiy geldiği zaman Müslüman olan şairler vahiy karşısında sustular şiir söylemekten kaçındılar. Efendimiz mescitte Hasan b. Sabit’e şiir söylemesini ve hicvetmesini emretti. Kab b. Züheyr Peygamber şairidir. Efendimizin en yakınları şairdir. Ebu Talib, Hz Ali, Hz. Aişe, Hz. Fatıma, en yakın arkadaşları Hz. Ebubekir ile Hz. Ömer şairdirler. Gerektiğinde duygularını şiir ile ifade etmişlerdir. Bu, bütün İslâm toplumlarının ve devletlerinin özünü oluşturur. Abbasiler, Emeviler, Eyyubiler, Selçuklular, Endülüs ve Osmanlılar. Osmanlı Devleti döneminde divan sahibi şair 6 bin dolayındadır ve bu büyük bir birikim oluşturur.
Peygambere olan sevgi ve bağlılık şiirle tanımlanır. Şiir duygudur, histir. İnsan için en iyi ifade edilebilir bir dil ve yaklaşım. Bir Müslüman Peygambere olan sevgisini şiir ile ifade ederken onu asla putlaştırmaz. Hayal gücünü kullanır, soyutlar ama sevginin sınırları sonsuzluğa götürür. Bu, sadece peygamber ile sınırlı kalmaz Allah sevgisine götürür. Bu, bir aşk ve vecd hâlidir.
Peygamber sevgisi bağlılığı şiir tarzları ile geniş bir alana yayılır. Mevlid-i şerifler, na’tı şerifler, ilahiler, kasideler, rubailer, mesnevilerdeki şiirler. Bunlar soyutlanarak en güçlü bir dil ile ifade edilir. Bir mevlid-i şerif dinlenirken toplumun en alt katmanındaki de etkilenir en üst katmandakiler de. Fuzuli’nin Su Kasidesi, Nabi’nin Na’tı- Şerif’i birer şaheserdir. Süleyman (Dede) Çelebi’nin mevlidi şerifi de öyle. Birçok dilde mevlitler yazılmış bulunuyor bunların çoğu da Süleyman Dede’den mülhemdir ye da etkisi altındadır. Bu sevgi bir aşk halidir ve asla putlaştırmaz. Peygamber portesi Müslümanların dünyasında soyuttur. Ne heykeldir, ne puttur, ne de bir nesnedir.
Peygamber sevgisi haftalara ve belli zamanlara sığmaz. Şiirler olunca bütün zamanlara yayılır. Dedem rahmetli İsmail Hakkı Efendi’nin bir na’tı şerifi:
İsmail Hakkı [Haksal] Efendi
Na’t
Menba’-ı ilm-i Hüda’sınyâ Muhammed Mustafa
Dembedemfeyzâşinasınyâ Muhammed Mustafa
Sen neruh-ı ‘azam oldun Hak bilür ancak seni
Anlamaz bu âklurâsınyâ Muhammed Mustafa
Her kelâmın mu’cizat her kârın hisabdır bize
Cânib-i Hakk’unatâsınyâ Muhammed Mustafa
Sırra câmhafanâzteradır gâhi ben
Zübde-i ehl-i valâsınyâ Muhammed Mustafa
Hakk senin zât-ı safâ ile bile hebirfânileider
Hakk’amir’at-ı celâsınyâ Muhammed Mustafa
Tac-ı İskender sanâ taht-ı Süleyman eylesün
Sen sırr-ı mülk-i fenâsınyâ Muhammed Mustafa
Şerbet-i vaslınladermân eyle Hakkı hastaya
Sen kabul eyler ecâsınyâ Muhammed Mustafa
Henüz yorum yapılmamış.