Sosyal Medya

Edebiyat - Şiir - Mizah

PEYGAMBER SEVGİSİ VE ŞİİR

İnsanlık tarihinde Hz. Peygambere olan sevginin boyutları ve niteliği tartışılmaz. Bunun bir ölçüsü yoktur. Peygamber sevgisi soyuttur. Nesnelere, putlara, resimlere dayanmaz.



Ali Haydar Haksal - Milli Gazete

 

 

İnsanlık tarihinde Hz. Peygambere olan sevginin boyutları ve niteliği tartışılmaz. Bunun bir ölçüsü yoktur. Peygamber sevgisi soyuttur. Nesnelere, putlara, resimlere dayanmaz.

Efendimiz bunun tehlikelerini bildiğinden Medine’de mescide açılan bütün kapı ve pencereleri Hazreti Ebubekir’in ki hariç hepsini kapattırır. Hıristiyanların içine düştüğü tehlikeleri göz önünde bulundurur Müslümanları uyarır. Mescitler, mezarlar ya da kutsallaştırılan mekânları tehlikeli bulur. Bunların putlaştırılması ve tapınılması söz konusu olur. Hıristiyanların durumuna işaret eder.

İslâm medeniyeti resmi ve putları yasaklar, soyut olana kapıları aralar. Çünkü somutlama nesneleştirme yani putlaştırmadır. Nesneleştirme materyalizme yani ateizme götürür.

İslâm medeniyeti şiir ruhlu ve özlü. Bu, bir medeniyetin büyüklüğünü gösterir. Kültürel zenginlik şiir ile gelişir.

Vahiy geldiği zaman Müslüman olan şairler vahiy karşısında sustular şiir söylemekten kaçındılar. Efendimiz mescitte Hasan b. Sabit’e şiir söylemesini ve hicvetmesini emretti. Kab b. Züheyr Peygamber şairidir. Efendimizin en yakınları şairdir. Ebu Talib, Hz Ali, Hz. Aişe, Hz. Fatıma, en yakın arkadaşları Hz. Ebubekir ile Hz. Ömer şairdirler. Gerektiğinde duygularını şiir ile ifade etmişlerdir. Bu, bütün İslâm toplumlarının ve devletlerinin özünü oluşturur. Abbasiler, Emeviler, Eyyubiler, Selçuklular, Endülüs ve Osmanlılar. Osmanlı Devleti döneminde divan sahibi şair 6 bin dolayındadır ve bu büyük bir birikim oluşturur.

Peygambere olan sevgi ve bağlılık şiirle tanımlanır. Şiir duygudur, histir. İnsan için en iyi ifade edilebilir bir dil ve yaklaşım. Bir Müslüman Peygambere olan sevgisini şiir ile ifade ederken onu asla putlaştırmaz. Hayal gücünü kullanır, soyutlar ama sevginin sınırları sonsuzluğa götürür. Bu, sadece peygamber ile sınırlı kalmaz Allah sevgisine götürür. Bu, bir aşk ve vecd hâlidir.

Peygamber sevgisi bağlılığı şiir tarzları ile geniş bir alana yayılır. Mevlid-i şerifler, na’tı şerifler, ilahiler, kasideler, rubailer, mesnevilerdeki şiirler. Bunlar soyutlanarak en güçlü bir dil ile ifade edilir. Bir mevlid-i şerif dinlenirken toplumun en alt katmanındaki de etkilenir en üst katmandakiler de. Fuzuli’nin Su Kasidesi, Nabi’nin Na’tı- Şerif’i birer şaheserdir. Süleyman (Dede) Çelebi’nin mevlidi şerifi de öyle. Birçok dilde mevlitler yazılmış bulunuyor bunların çoğu da Süleyman Dede’den mülhemdir ye da etkisi altındadır. Bu sevgi bir aşk halidir ve asla putlaştırmaz. Peygamber portesi Müslümanların dünyasında soyuttur. Ne heykeldir, ne puttur, ne de bir nesnedir.

Peygamber sevgisi haftalara ve belli zamanlara sığmaz. Şiirler olunca bütün zamanlara yayılır. Dedem rahmetli İsmail Hakkı Efendi’nin bir na’tı şerifi:

 

İsmail Hakkı [Haksal] Efendi

Na’t

Menba’-ı ilm-i Hüda’sınyâ Muhammed Mustafa

Dembedemfeyzâşinasınyâ Muhammed Mustafa

 

Sen neruh-ı ‘azam oldun Hak bilür ancak seni

Anlamaz bu âklurâsınyâ Muhammed Mustafa

 

Her kelâmın mu’cizat her kârın hisabdır bize

Cânib-i Hakk’unatâsınyâ Muhammed Mustafa

 

Sırra câmhafanâzteradır gâhi ben

Zübde-i ehl-i valâsınyâ Muhammed Mustafa

 

Hakk senin zât-ı safâ ile bile hebirfânileider

Hakk’amir’at-ı celâsınyâ Muhammed Mustafa

 

Tac-ı İskender sanâ taht-ı Süleyman eylesün

Sen sırr-ı mülk-i fenâsınyâ Muhammed Mustafa

 

Şerbet-i vaslınladermân eyle Hakkı hastaya

Sen kabul eyler ecâsınyâ Muhammed Mustafa

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.