Sosyal Medya

Dünya

Almanya üniversitelerinde mescitler kapatılıyor

Almanya'daki üniversitelerde her biri 20 - 30 yıldır faaliyet gösteren mescitler bir bir kapatılıyor



Almanya’da Dortmund, Berlin, Essen ve Duisburg’la baÅŸlayan “üniversitelerdeki mescit kapatmaları” dinin kamusal alandaki yeriyle ilgili tartışmalara yol açarken Müslümanlar mescit kapatma trendinin diÄŸer üniversitelere sıçramasından endiÅŸe ediyor.

Ä°slam Toplumu Milli Görüş TeÅŸkilatı tarafından hazırlanan aylık Perspektif dergisinin son sayısında Almanya’daki üniversitelerde kapatılan mescitlerle ilgili kapsamlı bir dosya yer alıyor.

Åžeyma Karahan imzalı analiz-dosyaya göre Almanya’daki üniversitelerde öğrencilerin ibadet etmeleri için ayrılmış odalar hakkındaki tartışma Dortmund Teknik Ãœniversitesi’nde “sükunet odası” olarak adlandırılan ibadet odasının kapatılması ile baÅŸladı. Gayrimüslim öğrencilerin rektörlüğe ilettikleri ÅŸikâyet sonrası Dortmund’da bahsi geçen oda ocak ayının başında kapatıldı. Sebep olarak da kullanım kurallarının ihlali gösterildi.

Berlin Teknik Üniversitesi idaresi de kampüste bulunan mescidin mart ayı ortasından itibaren nihai olarak kapatılacağını açıkladı. Üniversite kapatma ile ilgili yayımladığı basın bildirisinde şu ifadeleri kullandı:

“Berlin Teknik Ãœniversitesi çok sayıdaki mensubunun kültürel çeÅŸitliliÄŸine inanmakta ve kampüsteki çeÅŸitliliÄŸi aktif olarak desteklemektedir. Fakat öte yandan Berlin Teknik Ãœniversitesi aynı zamanda devlet üniversitesi olarak kamusal kurumlarla kilise veya din arasındaki ayrımın da destekçisidir.”

Bu iki geliÅŸmenin ardından Duisburg-Essen Ãœniversitesi de diÄŸer üniversitelere katılarak 17 Åžubat tarihinde hem Duisburg hem de Essen kampüslerindeki mescitlerin kapatılacağını açıkladı. Kapatma sebeplerinden biri de üniversite idaresine göre “ÅŸimdiye kadar yapılan oda tasnifini yeniden gözden geçirmeyi gerektiren yer darlığı” idi. Açıklamanın devamında ise ÅŸu cümle yer alıyordu: “(Mescit olarak kullanılan) bu oda 20 yıl önce ÅŸehirde cami imkânlarının az olduÄŸu bir zamanda kurulmuÅŸtu.” Ãœniversite Müslüman öğrencilerin namazlarını eda edebilmeleri için alternatiflerin bulunduÄŸuna dikkat çekiyor ve üniversite yakınlarında gidilebilecek yeterli sayıda cami bulunduÄŸunu ifade ediyordu.

Bu bağlamda en başta sorulması gereken soru üniversiteli öğrencilerin kampüsün yakınında var olduğu iddia edilen camilere gitmek için ne kadar zamanları olduğudur. Müslüman öğrencilerin çoğu iki ders arasında namazlarını kılıyor. Bu durumda namaz kılabilmek için kampüsü terk edip yakın bir camiye gitmek en iyi çözüm olmuyor.

Essen Ä°slam Öğrenci Federasyonu isimli üniversite grubunun eski baÅŸkanına göre oda sıkıntısı mescidin kapatılması için gösterilen bir bahane. Zira yıllar önce de mescidin aynı sebepten dolayı kapatılması denenmiÅŸti. Dolayısıyla “oda sıkıntısı” o zaman da gündemdeydi. Tek bir odanın kapatılması ile oda sıkıntısı sorununun çözülmesi herhâlde mümkün olmasa gerek.

WAZ gazetesinde yer aldığı gibi gayrimüslim öğrencilerin ayrımcılığa uğradıklarına dair iddialar ise öğrenciler ve üniversite idaresi tarafından kesin bir dille reddedildi. Aksine her iki kampüste bulunan mescitler üniversite öğrencilerinin öz yönetimi ve işbirliği hususlarında her daim olumlu birer örnek teşkil ediyor. Bu durumda üniversitelerde bulunan mescitlerin tam da bu problemli zamanlarda kapatılması akla daha farklı soruları getiriyor.

Duisburg ve Essen’deki mescitler yaklaşık 30 yıldan uzun bir süreden beri kullanılıyor. Her iki kampüste bulunan mescidin de üniversitedeki Müslüman öğrenci grupları tarafından bakımı yapılıyor ve bunlar uzun yıllardır yoÄŸun bir ÅŸekilde ibadet için kullanılıyor.

MÜSLÜMAN ÖĞRENCİLERİN TEPKİLERİ

Her iki mescidin kapatılması da kamuoyuna bir gazete makalesi aracılığıyla duyuruldu. Müslüman öğrenciler ise bu durum karşısında kendilerini arkalarından iş çevrilmiş ve ciddiye alınmamış hissettiler, çünkü kendileriyle herhangi bir görüşme olmadı.

Açıklamanın akabinde Essen kampüsünde tüm iÅŸlemler hızlıca ilerledi. Ä°slam Öğrenci Federasyonundan (ISB) mescidi boÅŸaltması istendi. Öğrenciler sınav zamanının ortasında odayı bu kadar kısa bir sürede temizleyip boÅŸaltmalarının mümkün olmayacağını ifade edip rektörlükle görüşmeyi denediler fakat netice alamadılar. Ancak boÅŸaltma gününde, yani mescidin kapatılacağı günden bir gün önce üniversitenin 4 haftalık geçici bir süre mescitteki eÅŸyalar için depolama imkânı verebileceÄŸi e-posta ile ISB’ye bildirildi. Mescidin kapatılmasına yönelik yapılan açıklamadan kapatılmasına kadar geçen süre oldukça kısa sürdüğü için mescit alelacele kapatıldı denebilir.

Nisan ayının sonunda kapatılacak olan Duisburg kampüsündeki mescit ise binanın bodrum katında bulunuyor. Essen’deki kampüsün kapatılmasından farklı olarak Duisburg kampüsündeki mescidin kapatılması için yer sıkıntısı sebep gösterilmedi. Rektörlüğün ifadelerine göre her iki kampüste de aynı ÅŸekilde davranılması zorunluluÄŸu var. Essen’deki “oda sıkıntısı” Duisburg’ta olmadığına göre her iki kampüsün de bu anlamda neden aynı davranmak zorunda olduÄŸu ise muamma. Basın açıklamasında “akut oda sıkıntısının” kapatma sebeplerinden sadece biri olduÄŸu yer alıyor. Ãœniversitenin seküler ve kamuya ait bir eÄŸitim kurumu olduÄŸu bilhassa vurguluyor.

Kapatmalar kamuoyunda bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Tarafsız (neutral) bir üniversite kurumunda bir sükunet odasının ya da mescidin yeri olup olmadığına dair sorular giderek daha sık bir şekilde soruldu. Kapatılma için tarafsızlık ve sekülerlik argümanının gerekçe olup olmadığına dair tartışmalar da arttı.

Münster Ãœniversitesi Hukuk Fakültesi üyesi Prof. Dr. Hinnerk Wißmann’ın Perspektif’e verdiÄŸi demece göre Alman devletinin din konusundaki tarafsızlığı olumlu/destekleyici bir tarafsızlık. Bu tarafsızlığın altında kesin bir laiklik anlayışı yatmıyor. Bu nedenle de dinin kamuya açık alanlarda -devlet okullarında din dersleri sunulması örneÄŸinde olduÄŸu gibi- yüksek hakları bulunuyor. “BaÅŸkalarının haklarını ihlal etmedikçe herkes bir dine mensubiyetini açıkça ifade etme özgürlüğüne sahiptir.” diyen Prof. Wißmann’ın ifadesine göre, “Din ile temasta bulunmama gibi bir hak söz konusu deÄŸil.”

Diusburg-Essen Protestan Öğrenci Cemiyetinde papazlık görevi yapan Max Strecker de seküler Alman devletinin tarafsızlık ilkesi ile üniversitede mescitlerin kurulması ya da kapatılması arasında inandırıcı bir neden sonuç iliÅŸkisi olamayacağı kanaatinde: “Seküler devlet dinin yaÅŸanmasını mümkün kılmalı ve desteklemelidir. Bunun nasıl yapılacağı konusu ise toplumsal seviyede çözülmelidir.” diyen Strecker dinin ÅŸahsi bir meseleden toplumsal bir meseleye nasıl dönüştüğünü anlamakta fayda olduÄŸunu söylüyor:

“Din toplumumuzda ÅŸahsi bir karar, yani ilk etapta özel bir mesele. Fakat dinler daha iyi bir dünya ideali taşırlar ve sadece özel alanlara mahsus kalmaktan kurtularak kamuoyunda görünür olup dünyayı daha iyi hâle getirmeyi arzu ederler. Almanya’daki seküler devlet kamuoyundaki dinî ilgiyi dinin yaÅŸanmasını destekleyerek dikkate almaktadır. Alman devleti ateist veya laik bir devlet deÄŸildir, aksine dinin barışçıl bir ÅŸekilde yaÅŸanmasını öngören müspet bir bakışa sahip seküler bir devlettir.”

Duisburg-Essen Ãœniversitesi’nde artık mescidin olmayacak. Bunun yerine üniversite idaresi 2018 yılında her iki kampüsteki inÅŸaatların tamamlanmasının ardından bir “sükunet odasının”, yani her dinin mensupları tarafından ibadet, meditasyon ve dinlenme amaçlı kullanılabilecek tarafsız bir odanın hizmete açılacağını bildirdi. O zamana kadar öğrencilere ibadetleri için herhangi bir oda tesis edilmeyecek.

Karahan’ın analizinde başörtüsü, sünnet ve minare gibi tartışmaların Almanya’daki eyaletlere nasıl yayıldığı göz önüne alındığında üniversitelerde mescitlerin kapanmasının da bir “üniversiteler arası trend”e dönüşme ihtimalinin uzak olmadığını belirtiyor. Karahan’a göre Müslüman öğrencilerin bu sorun karşısındaki taban destekli angajmanlarının eksik olması, üniversite idaresinin ön yargılı ve güncel siyasi diskurdan etkilendiÄŸi anlaşılan tutumu gibi faktörler dikkate alındığında mescitlerin üniversitelerden yavaÅŸ yavaÅŸ silinmesi gibi bir süreç yaklaşıyor olabilir. Bu sürecin en acı sonucu şüphesiz mütevazı bir ibadet alanının kapatılmasından daha çok Ä°slam’ın kamusal alanlardan dışlanarak olumsuz sembolik bir mesajın topluma gönderilmesi olacak.

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.