Genel
Kazanmak ya da kaybetmek
Hayat başarı ve başarısızlıkların bir özeti mahiyetindedir. Bizler başarıyı birincil hedefimiz olarak görürken başarısız olmaktan kaçınır ve kendimizi hep zirvede görmek isteriz. Oysa hayatın içinde başarı ve başarısızlık hep bir arada yaşanır ve bu durum hayatın doğal akışına bir zarar getirmez. İnsanlar bir bebeğin düşe kalka yürümeyi öğrendiği gibi kendilerini başarısız kılan etkenleri irdeler ve bunlardan bir şeyler öğrenirler.
İnsanların başarıya verdikleri tepkiler hemen hemen aynıdır. Fakat başarısızlık karşısında maskeler düşer ve farklı tepkiler ortaya çıkar. Bazı kimseler bir işin üstesinden gelemediklerinde hemen teslim olur ve yenilgiyi daha baştan kabul ederler. Bu kimselerin büyük bir kısmı gündelik hayatlarında da, karamsar ve çekingendirler. Bir işe başlarken, muvaffak olamayacaklarına peşinen inanır ve umutsuzluğa kapılırlar. İş motivasyonları düşüktür, nasıl olsa başaramayacağız düşüncesi ile dirençlerini kırarlar.
Başarısızlığı bir öğrenme süreci olarak gören kimseler ise yollarına hiç yılmadan devam ederler. Bir şeyi birkaç kere denedikleri olur, birçok kere başarısız olsalar dahi mücadeleden hiç vazgeçmezler. Her düşmenin ardından biraz daha güçlenerek kalkarlar. Her sorunun bir çözümünün olabileceğine kuvvetle inanır ve bu doğrultuda hareket ederler. Yaşanan tecrübelerin hayatın içinde önemli bir yere sahip olduğunu bilir ve her düşmenin ardından kendilerine bir baston uzatırlar. İnsanlardan çok şey beklemez kendi yağları ile kavrulmaya çalışırlar.
Düştüklerinde kendilerine uzatılan bir baston bulamayan kimselerin en belirgin özelliği sorun odaklı yaşamalarıdır. Onlar yaşamlarında iyi giden ne kadar çok şey olursa olsun mutlaka olumsuz bir şeyler bulur ve küçük ayrıntılara takılıp kalırlar. Hatalarını görmek istemezler. Çünkü kendileriyle yüzleşmekten kaçınırlar. O yüzden yolları hep karanlık sokaklara çıkar.
Henüz yorum yapılmamış.