Sosyal Medya

Kürsü

Türkiye ve Suudi Arabistan batıdan uzaklaşıyor mu?

"Eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir ingiliz geçmiştir."



Düşünce Mektebi - Ömer Durmuş SALTIK

Soru bu.

Kim soruyor?

Batılılar.

Aslında soru deÄŸil bu, bu bir korku. Türkiye ile Suudi Arabistan’ın batıdan uzaklaÅŸmasından ziyade, birbiriyle yakınlaÅŸması, onlar için korkunç olan. Türkiye’nin Suudi Arabistan ya da farklı herhangi bir Müslüman ülke ile yakınlaÅŸması, ittifak kurması onları titreten. Bu yönde herhangi bir proje, onların uykularını kaçıran. Efendiliklerinin sonunu getirecek bir fikir, bir uyanış, onları çileden çıkaran. Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'in Türkiye ziyaretinde CumhurbaÅŸkanımı Recep Tayyip ErdoÄŸan ile iki ülke bayrağı altında verdikleri poz onların karnını aÄŸrıtan. Ä°slam ve ordu kelimelerinin yan yana gelmesi, kutlu bir diriliÅŸ onların yüreklerini küt küt attıran.

Evet Ä°slam Ordusu. İçinde Türklerin olduÄŸu Ä°slam Ordusu. Araplarla, Türklerin omuz omuza olduÄŸu Ä°slam Ordusu. Yüzyıllar boyunca atalarına kök söktüren, haçlı ordularıyla maÄŸlup edemedikleri, masalarda oyuna getirdikleri ve istediklerini aldıkları Ä°slam Ordusu…

Türkiye ve Suudi Arabistan batıdan uzaklaşıyor mu?

Eğip bükmeden cevap vereyim bu soruyu soranlara?

Evet uzaklaşıyor.

Ve ben de bir soru sorayım, bu soruyu soranlara;

Müslümanlar batıya yakın olduğu dönemlerde kan ve gözyaşından başka ne verdiniz Müslümanlara?

Batıya yakın olmak sizin için ne anlama geliyor bilmem ama artık Müslümanlar için kullanılmışlık anlamına geliyor, ezilmişlik anlamına geliyor, sömürülmüşlük anlamına geliyor.

Uzaklaşıyormuşuz, elbette uzaklaşacağız. Kan emici bir medeniyet algısını bu masumlara yüzyıldır dayattığınız yeter artık.

Batıymış…

Uzak durun yeter.

Yazımın geri kalan kısmına bir kızılderili atasözünü hatılrlatarak geçeceÄŸim. Kızılderili amcalarımız ta o zaman çözmüşler olayı; 

"EÄŸer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir ingiliz geçmiÅŸtir." 

Guardian'ın yazarlarından Simon Tisdall, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'in Türkiye ziyaretiyle ilgili hemen bir makale yazmış, ya da yazdırtmışlar. Ayar vermeye çalışmışlar akıllarınca Türkiye’ye.

Makale ziyaretin şatafatına ve yapılan masraflara dikkat çekilerek başlıyor.

Ankara'da yaşanan bombalı saldırılarının hatırlatıldığı yazıda, "Ziyaret öncesi 300 Suudi güvenlik görevlisi Ankara'ya giderek, kralın gelişi için hazırlık yaptı" deniyor.

Tisdall, Suudi Kralı'nın kalacağı otelin tüm odalarının Suudilere ayrıldığına ve tüm camların kurşun geçirmez camlarla değiştirildiğine dikkat çektikten sonra Erdoğan'ın da "hesapsızca para harcanan" bir sarayda yaşadığını yazıyor.

Makale şöyle devam ediyor:

"Türkiye'nin modern sultanı olarak da anılan Erdoğan ile Suudi Kralı arasında birçok benzerlik bulunuyor. İkisi de Suriye lideri Beşar Esad'ı devirmek istiyor. Ayrıca ikisi de Suriye ve Irak'taki terörü bitirmek istediklerini söylüyor...

Erdoğan, bölgesel güç mücadelesinde rakip olan Şii İran'a karşı Suudilere sempati duyuyor. İdamlar nedeniyle Tahran'ı eleştirdi, ancak Suudi Arabistan Ocak ayında Şii din adamı Nimr al Nimr ve 46 kişiyi daha idam ettiğinde hiçbir eleştiride bulunmadı.

Kral Selman gibi Erdoğan da otoriter hareketleri ve hak ihlalleri nedeniyle Avrupalı ve ABD'li siyasetçi ve kuruluşların eleştirilerini alıyor.

Sonuç olarak ikisi de geleneksel müttefikleri olan Batı'dan uzaklaşıyor."

Tisdall, konuştuğu Türk uzmanların, Suudi Arabistan ile daha yakın askeri ve ticari ilişkilerin, Erdoğan'ın yeni İslamcılığını, anti demokratik ve Batı'ya meydan okuyan söylemlerini körükleyebileceğine dikkat çektiklerini yazıyor.

Tisdall’ın yazdıklarının ne ErdoÄŸan’ın, nede Suudi Kralının umrunda olacağını zannetmiyorum.  Benim umrumda çünkü hayasızlıklarını, iki yüzlülüklerini ve korkularını yüzlerine vurmak istiyorum. Benim umrumda çünkü milletimin de umrunda olsun istiyorum. Benim umrumda çünkü bu haddini bilmezlere sınırlarını hatırlatmak istiyorum.

Beyler, eskidendi o efendi köle ilişkileri. Yepyeni bir dönemdeyiz artık. Bir yazıyla kuyruğunu kıstıracağınız kapı kullarınız tarihe karıştı. Onca kan ve gözyaşından elbette ders aldık, elbette bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız ve batıdan uzaklaşacağız.

Korkun, hatta titreyin ama korkunun ecele faydası yok.

 
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.