Kürsü
Åžehir ve Ãœtopya 2
Bursa’nın yeşili Karadeniz’in yeşili ile tabi mukayese edilemez. Ama iç Karadeniz; Bayburt hariç mesela…
Düşünce Mektebi - TAMER UYSAL
1980’lerin sonları...
Acemi birliÄŸinden dağıtımım Trabzon’a yapılmış 3 gün orda misafir edildikten sonra Bayburt’a dağıtımımızı çıkartıyorlar. Ä°lkbahara girmiÅŸiz. Terminalden bir otobüse bilet alınmış en arka koltuklarda 5 kiÅŸilik. Astsubay beni iÅŸaret ediyor: “Bunlardan sen sorumlusun eÄŸer bir ÅŸey olursa” diyor tehditvari.. Aynı ÅŸefkati Ä°stanbul’la Bayburt’taki subaylardan da görmüştüm nedense. Bir tanesi özellikle takmıştı bana. Onun tavrı çok açıktı zaten: "Sen terörist misin lan!" ÅŸeklinde hitap etmiÅŸti bir defasında, bunu hayatım boyunca unutamadım. Adamın yüzünü bir daha görmemek için sıhhiye ihtiyat subaylarından biriyle anlaÅŸmıştık da tezkereyi revirde alıp terhis olmuÅŸtum. Ben ve arkadaşımı mahkemeye vermiÅŸ cezanın azlığını yedirememiÅŸti kendine. Zira biz ikimiz de garnizon komutanının yanındaki kısa dönemlerdendik. Bayburt’u böyle anımsarım.
Bir de ÅŸu “Bayburt Bayburt olalı” diye anlatılan Bayburtlu hikayesiyle. BaÅŸka o yıllardan aklımda kalan bir ÅŸey yok . Olmadı. Küçük bir yerdi Bayburt. Ä°lk indiÄŸimizde kışlaya teslim olmamış ÅŸehri tanımak için bir otele yerleÅŸmiÅŸtik. Åžehir dediysem metropolde yaÅŸayanların aklına gelecek türden bir ÅŸey deÄŸil. Ä°ki tane bina vardı bomboÅŸ Bayburt arazisinin orta yerinde ikisi de terk edilmiÅŸ… Biri hemen askeriyenin yanında tuÄŸla fabrikası diyorlardı. Almancıların yaptığı sonra iÅŸletemediÄŸi. Kapanmış. DiÄŸeri de bir un fabrikasıymış. Sonra yıllar geçti aklımda ne Bayburt kaldı ne de oradan hatırlamak istediÄŸim herhangi ÅŸey. Askerde önüme savılan törenlere iliÅŸkin görevlerimi anımsıyorum bir de. Dini bayramda ÅŸeker tutma, milli bayramda ÅŸiir okuma gibi. Bayburt merkezinde yol kenarına kurulmuÅŸ kürsüde ÅŸiir okuduktan sonra Bayburtlu bir amcanın ellerini arkasına kavuÅŸturmuÅŸ dikkatle beni dinlediÄŸini farkettim. Bu ÅŸiir okuma faslından sonra aÅŸağıya bakınca gözgöze gelmiÅŸtik beni alkışlarken "heyecanlandın evlat" falan demiÅŸti. Onu unutamadım bir de. Yaptığım sadece bir roldü o zaman aslında o kadar... Adı zikredildikçe saÄŸda solda bu da aklıma gelir.
Bayburt. Tutucu bir yer.
Bayburtlular hemÅŸericilik aklıyla belki savunabilirler: "Bayburt çok büyüdü geliÅŸti eski Bayburt deÄŸil" falan diye. Bu mahrumiyet bölgesinde neyin açılışıdır ne açılabilirdi ki baÅŸka. Bayburt’ta... Bayburt Bayburt’tu iÅŸte... Bursa’da yaÅŸadığımı öğrendiklerinde yeÅŸil ve güzel bir yer olduÄŸunu söylerlerdi Bayburtlular hep. ÇoÄŸunun aklı dışarıda ve çoÄŸu da göçmendi zaten. Ãœniversite açılmış ÅŸehir dışa biraz geniÅŸlemiÅŸ ama hiçbir yerde Bayburt’la ve üniversitesi ile ilgili bir haber duyulmuÅŸ muydu sanmam. Sıradan bir “tabela üniversitesi” iÅŸte.. ANAP’ın geçmiÅŸte yol yapıp kendine baÄŸladığı muhafazakar halkıyla bilinen küçük bir Anadolu kasabası... Yani“Yaban” (hani Y.Kadri’nin romanında milli mücadele sırasında Anadolu’da küçük bir köye yerleÅŸen subayın başından geçenleri anlattığı roman, köylülerin ihtiyat subayına taktığı sıfat, köylüler tarafından yadırganması durumu) ... Ben hep o gözle bakmıştım açıkçası. Belki bana da öyle bakmışlardı. Belli ki herkes birbirine öyle bakmıştı… Sadece bana eÅŸlik eden bir Nazım ÅŸiiri...
Topraktan öğrenip
kitapsız bilendir.
Hoca Nasreddin gibi aÄŸlayan
Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
dizeleriyle aklıma geliyor.... Bir de ÅŸimdi Berhan ÅžimÅŸek ve Orhan Hakalmaz’ı bilirim Bayburtla alakalı iÅŸte onlar kadar….Bayburt gezi direniÅŸinde sesi çıkmayan iki ÅŸehirden biri idi (diÄŸeri de Bingöl). SaÄŸ siyasetin siyasetçinin arada sırada çalım sattığı bir yerdi bana göre.
Hep böyle merasimler için muhafazakar kentlerin seçilmesini yadırgamıyorum artık bu sadece bir taktikti o kadar…. Suikast deyince birilerinin sadece fasa fiso deyip geçtikleri Susurluk hadisesi mi akla geliyor.
Türkiye’nin geçmiÅŸi bunlara halbuki hiç yabancı deÄŸildi. Derin devlet ve kontrgerilla kavramları öyle yeni ÅŸeyler deÄŸildi. Talat Turhan kullanmıştı ilk olarak, sonra DAS; gizli kurulan Dinamik Ana Strateji örgütü… Hatta Sabri YirmibeÅŸoÄŸlu "6-7 Eylül olayları Özel Harp iÅŸidir muhteÅŸem bir örgütlenmeydi amacına da ulaÅŸtı" demiÅŸti açık açık.. Ajitatör olan adam da valilik gibi makamlara bile ulaÅŸmıştı sonradan. Sonra Paul Henze’nin "Bizim çocuklar baÅŸardı" demesi. Fuller in Anadolu’yu adeta bir kıvılcıma bakar barut fıçısına benzetmesi ve tertipler tertipler…
Gazetecilerin tutuklanması hukukçunun katledilmesi bunlar da Rusya’yla yaÅŸanan krizin ardından gündem deÄŸiÅŸtirmeceydi.. Birileri bu iÅŸleri üstleniyordu o kadar…
Bayburt mu.. Aynı Bayburt deÄŸiÅŸen ne olsun ki, ne demiÅŸti Nazım Kuvayi Milliye Dastanı’nda:
Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuÅŸ kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
câhil,
hakîm
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destânımızda yalnız onların mâceraları vardır.
Bayburt’un il olma hikayesi 1980’lerin sonlarına rastlıyor. Benim yukarıda anlattığım askerlik dönemime denk geliyor. Åžehir hakkındaki“opera tepkisi” rivayeti ise sanırım 90’ların ortalarında Milliyet’te yayınlanmıştı. Ben o yıllarda Zülfü Livaneli’nin bir köşe yazısında okumuÅŸtum onu. Livaneli de “Bayburt Bayburt olalı” diye baÅŸlayan o ünlü anekdotu bir arkadaşından duyarak aktarmıştı köşesinde. Ä°lginç olan Bayburt’un 4-5 dönem hep aynı 1-2 ismi milletvekili olarak Meclis’e göndermeleriydi. Hepsi de saÄŸ partilerden, liberal ve muhafazakardılar…
Bu da Bayburt örneÄŸi iÅŸte…
Henüz yorum yapılmamış.