Kürsü
Said Halim Paşa'nın Buhranlarımız ve Son Eserleri Üzerine - Ömer Kaya
3 asırlık Batıcılık maceramızın bize bulaştırdığı meş’um bir hastalık olarak;sinesinde büyüttüğü her büyük adamı harcamadan geri durmayan bir toplumun son ibretlik vesikalarından biridir Said Halim Paşa…
Ä°smini sadece Yeniköy’deki boÄŸaza nazır meÅŸhur yalısından biliriz.Halbuki o 2.Mahmud devrinde Mısır Valisi iken Devleti Aliyye ye isyan edecek kadar nüfuzu olan Kavalalı Mehmet Ali PaÅŸa’nın torunu olan bir hanedan üyesi olarak karşımıza çıkmaktadır.Bazı batılı kaynaklarda isminin başına prens getirilmektedir.
Köklü ve varlıklı bir ailede dünyaya gelmiÅŸ,Ä°sviçre’de 5 yıl siyasal ilimler eÄŸitimi almış,4 dil bilen,entelektüel birikimi yüksek ,okuyan araÅŸtıran ,her türlü neÅŸriyatı takip eden aydın bir kiÅŸiliÄŸe sahiptir.
Sultan 2.Abdülhamid’in emriyle daha 24 yaşında Åžurayı Devlet(Danıştay) azalığına getirilecek kadar baÅŸarılı birisidir.
“Hürriyetçi” olduÄŸu ve “Jön Türkleri” desteklediÄŸi iddiası sebebiyle önce Mısır’a daha sonra da Avrupa’ya gönderilmiÅŸtir. Burada Ä°ttihat ve Terakki Cemiyeti ile temaslar kurarak hem maddi hem de fikri yönden cemiyeti desteklemiÅŸ fakat Ä°ttihadçıları,Sultan Abdülhamid’i Hilafet makamı hasebiyle eleÅŸtirmenin yanlış olacağı konusunda uyarmaktan da geri durmamıştır.
MeÅŸrutiyetin yeniden ilanından sonra tekrar Ä°stanbul’a döndü ve sırasıyla Şûrâ-yı Devlet üyeliÄŸi, Yeniköy Belediye ReisliÄŸi ve Belediye Genel Meclisi ikinci baÅŸkanlığı, Âyan Meclisi üyeliÄŸi,Şûrâ-yı Devlet baÅŸkanlığı, Hariciye VekilliÄŸi, Sadrazamlık ve Hariciye Nazırlığı görevlerinde bulundu. Sadrazamlığı döneminde I. Cihan Harbi baÅŸlamış ve Osmanlı Almanya safında savaÅŸa katılmıştır. Osmanlı’nın savaÅŸa katılmasına karşı çıkan Said Halim PaÅŸa,Sadrazamlık görevinden istifa etti ve kendisinin Osmanlı’yı savaÅŸa soktuÄŸu dedikodularından aklanmak amacıyla bizzat kendisi Divan-ı Âli’ye baÅŸvurarak yargılanmayı isteyecek kadar cesur davranmıştır.Bu yargılanmanın ardından Malta’ya sürgüne gitti buradan dönüşünde Milli Mücadele’ye destek verdiÄŸi gerekçesiyle6 Aralık 1921 tarihinde ermeni iÅŸbirlikçiler tarafından ÅŸehit edilmiÅŸtir.
Said Halim PaÅŸa, devletin yıkılma döneminde içeride ve dışarda dönen oyunlara karşı mücadele etmiÅŸ bir fikir adamı ve siyasetçidir.Aralarında yakın dostlukları bulunan Ä°stiklal Åžairi Mehmet Akif’e göre o dönemde “Ä°slam ümmetinin en büyük mütefekkirlerinden” biridir.
Her ÅŸeyden önce ortaya koyduÄŸu ideologyasıyla halen tartışılan bir çok konuya açıklık getiren bir fikir telakkisine sahiptir.Said Halim PaÅŸa’yı farklı kılan en önemli ayrıntı ÅŸudur ki; çaÄŸdaÅŸları ,dünyayı kasıp kavuran Batı hayranlığıyla sarhoÅŸ olarak vatan toprağına dönmüşken o Batı’da tahsil görmüş olmasına raÄŸmen Ä°slam milletinden kopmamıştır.Ä°slam dünyasının durumunu onu bu hale getiren ÅŸartları dikkatle araÅŸtırmış ve sebeblerini doÄŸru tahliller ve metodolojiyle ortaya koymuÅŸtur.
Kitabında önce Batı toplumuna uyum sürecimizin baÅŸlangıcı kabul edilen ‘’MeÅŸrutiyet’’,sonrasında sadece ÅŸekilde kalan,uygulamaya geçirelemeyen ve hataya düşülen ‘’TaklitçiliÄŸimiz’’ ve devamında bizim medeniyetimizin genetik kodlarına uymayan,aniden ortaya çıkmış,mal bulmuÅŸ maÄŸribi misali önümüzde bulduÄŸumuz hürriyetin bizi ilerlemenin aksine müthiÅŸ bir rahat ve rehavete itmesi vesilesiyle ‘’Fikri ve Åžahsi Buhranımız’’ bunu tetikleyen ‘’Cemiyet Buhranımız’’
‘’Taassup’’ta geri kalmışlığımızın sebebini arıyor müellif.Eski gücümüzü kaybetmemizin nedeni Ä°slam deÄŸil tersine Ä°slamın gereklerini hakkıyla uygulayamıyor olmamıza baÄŸlıyor ve hayranlığımız adeta efsunlanmış kalabalıklara benzetiyor.Ahvalimizi GüneÅŸe deÄŸil de ışığına tapınmayla bir tutuyor.
Ve en son ve en önemli konuyla baÅŸa dönüyor yazar ‘’Ä°slam Devleti Neden Geri Kaldı?’’.
Said Halim Paşa eserlerinde şu sorulara cevap arıyor:
-Osmanlı neden yıkılıyor?Yıkılışa neler çözüm ve çare olabilir?Çarelerimiz yeterli mi?
-Anayasayı(Meşrutiyet)yür
-İslam ümmeti üzerinde hegemonya kurmak isteyenlerin bu cüretleri siyasi otorite boşluğundan kaynaklanıyor olsa da bunda milletin ilim seviyesi ve refah düzeyi de etkili midir?Çözüm yolları nelerdir?
Çözüm namına teklife layık görülen birçok görüş,sorunu teÅŸkil edenlerin ekmeÄŸine yaÄŸ sürmüştür.Zira kitabın müellifinin de anlatımıyla,bir kısım görünürde aydının dinin esasına yani ÅŸeriat kaidelerine dönülürse sorunun çözüleceÄŸini ileri sürmeleri çözüm namına bir ÅŸey ifade etmemektedir.Zira sorun Ä°slam deÄŸil ‘’Ä°slamlaÅŸmamak’’tadır.Ä°ÅŸ
Eserlerinde milletteki bozulmayı çok iyi tahlil ettiğini görüyoruz.
‘’Milliyet mücadeleleri, ırk rekabetleri gitgide artarak Osmanlılar arasında bir ülkü birliÄŸi bırakmadı. Dünkü casus ve rüşvetçiler başımıza hürriyetçi, müceddit ve vatansever kesildiler. Ä°ÅŸsiz, geveze ve adi bir avukat, halkın haklarının ÅŸiddetli müdafii oldu. Aciz ve rüşvet yiyici memurlar ateÅŸli politikacı kesildi. Bütün memleketin üzerinden sanki bir cinnet rüzgarı esiyordu.’’(sy:57)
Paşa,memleketi düzene sokmak,yenilk ve ıslah çabaları adına yarım asırdır uygulanan metodla bir yere varılamayacağına artık kanaat getirmiştir zira Avrupa kanunlarını alıp tercüme etmenin bir fayda getirmediğini yazarında içinde yaşadığı millet ağır şekilde tecrübe etmiştir.Yazar,örneğin Fransız adalet sistemini alıp bizim memlekette uygularsanız teorikte ne kadar iyi olursa olsun Fransaya benzemeyen bizimki gibi bir toplum yapısında bu iş pratikte tutmayacağını açık bir dille ifade ediyor.
Ve çözümü her türlü taklit fikrinden uzak kalarak yalnız Osmanlı birliğini sağlam ve kuvvetli kılmak için,aklın ve gerçeklerin bize göstereceği vasıtalara başvurmaktan ibaret görmektedir.
Paşa,bu bahsi çok çarpıcı bir sonla bitiriyor,halihazırdaki durumun mesuliyetini ne Sultan Hamid idaresine ne de İttihad Terakki ye bulmaktadır,muasırlar en tabi vazifelerini yerine getirmemiştir demekte ve bulunduğu toplumun en aydın ve en tecrübeli geçinenlerine sorumluluğu yüklemektedir.
Batılılaşma çabamızın kötü neticeler vermesini milliyetimize aykırı buluyor yazar.Ona göre millet ile medeniyet aynı kavram.Batılılaşmak bunları inkar demek.
‘’Kendi memleketinin kültürünü,medeniyetini,ir
PaÅŸa,bizdeki hayranlığın özümüzden ve asabiyemizden uzaklık boyutuna vardığını söylemekte ve milli varlığımızın yerini ‘’Batı iÅŸi’’ aldığını ifade etmektedir.
Batı medeniyetinin ilim ve fendeki başarısını kabul eden yazar şu sönmez hakikati tekrar ediyor:
‘’bizim ideallerimizi ve sosyal yapımızı tamamiyle dinimizden doÄŸmuÅŸtur’’
Ve biz üzerimizde yaÅŸadığımız topraktan daha kıymetli olan ‘’manevi vatan’’ımızı korumak mecburiyetindeyiz.
‘’O medeniyet ki hudutsuz bir imparatorluk kurarak.bozkırlarda ÅŸehirler meydana getirmiÅŸtir.evvelce ırk tedkiklerine konu olan ‘’Türk’’ kelimesinden Fransız,Ä°ngiliz,alman kelimeleri kuvvetinde içtimai ve siyasi bir varlık çıkararak Türk medeniyetini,irfanını ve ruhunu kabul eden her Müslüman a ‘’Osmanlı Türküyüm’’ deme salahiyetini kazandırmıştır.’’(sy;106)
Şehid-i mağrur Said Halim Paşa;büyük bir ileri görüşlülükle yaptığı tahlilleriyle milli ruh ve dinamizmiyle halen dünyanın kabul ettiği bir milleti,düştüğü bu bedbaht çukurdan çıkarmanın yolunu aramıştır.Bu kutlu yolun fikir cephesinde saf tutmuş ve çıkışın yine kendi medeniyetimizi tanımak olduğunu tarihin kulağından tutup dur beni dinle dercesine gelecek kuşaklara aktarmıştır.
‘’Ruhunu ÅŸad eylesin Rabbi Mecid,
Dar-ı gurbette ÅŸehid oldu Sa’id ‘'
Ömer KAYA
Henüz yorum yapılmamış.