Coğrafyamız
Mevdûdî: İslam Davetçisi Sadece Allah'a Çağırır
Pakistan'lı İslam alimi merhum Ebu'l-A'la el-Mevdûdî ile yapılan bir röportajda kendisine yönetilen "islam davetçisi kimdir?" sorusuna üstad Mevdûdî'nin verdiği cevab...
Merhum Ebu'l-A'la El-Mevdudi kendisine yöneltilen "İslam Davetçisi Kimdir?" sorusuna şöyle cevap veriyor:
Kur’an- Kerim’de bir ayette Ä°slam davetçisinin tanımı yapılıyor. “Allah’a çağıran, Salih ameller iÅŸleyen ve: ‘Gerçekten ben Müslümanlardanım.’ Diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?”(Fussilet:33)
Bu vahyi anlayabilmemiz için, bu ayetin indiÄŸi zamanı da iyi bilmemiz gerekiyor. Bu ayet Mekke’de “Ben Müslümanım” demenin zor olduÄŸu bir zamanda inmiÅŸti. O zamanlarda Ä°slam’ı kabul etmek, Ä°slam düşmanlarına av olmak anlamına geliyordu.
Åžu sahneyi zihninizde canlandırın: Allah’ın söylediÄŸi ÅŸey. “En iyi söz insanları Allah’a çağırmaktır.” DiÄŸer bir deÄŸiÅŸle, hakikat davetçisinin metodu, insanları Allah’a çağırmaktır. Ve Ä°slam’a davet ederken dünyevi bir amaç olmamalıdır. Ne kavim ve Toprak, ne aile, ne de maddi bir kazanç. BaÅŸka hiçbir niyeti olmamalıdır. O, insanları sadece Allah’a çağırmalıdır. Ve Allah’a davet Kur’an-ı Kerim’in Işığında insanları tevhide çağırmaktır. Ä°nsanlara Allah’tan baÅŸkasına kulluk etmemelerini söylemektir. Allah’tan baÅŸka hiçbir ÅŸeyden korkmamaktır. Sabretmek ve Allah’ın kurallarına uymaktır.
Tüm gayretler ve çabalar Allah’ın rızasını kazanmak için olmalıdır. Ve insan ne yaptığını düşünmeli; “Ben Allah’ın kuluyum ve O’na karşı sorumluyum” demeli.
Ve Kur’an aynı zamanda davetçinin önceliÄŸini de açıklıyor. O yalnızca ve sadece Allah’a kulluk etmeye, itaat etmeye ve ÅŸeriate yani Allah’ın kurallarına çağırır.
Ä°kinci olarak tanımlanan ÅŸey salih amel. Aslında bunun ne anlama geldiÄŸini herkes kolayca anlayabilir. Allah’a davet eden birisi amellerinde samimi deÄŸilse onun davetinin insanlar üzerinde bir etkisi olmayacaktır.
O insanlara götürdüğü mesajı aynı zamanda uygulayan kişi olmalıdır ve bu mesaja ters bir davranışta bulunmamalıdır. O insanların kendisinden zarar görmeyeceği şekilde dürüst olmalıdır. Onun çevresi, ailesi, arkadaşları kısaca herkes onun dürüst olduğunu bilmelidir.
Resulullah (sa.v)’in hayatı bir davetçi için rehberdir.
Vahiyden önceki 40 yılda Rasulullah’ın çevresi, kendisindeki manevi özelliÄŸin farkında deÄŸildi. Ama ona yakın olanlar durumun farkındaydı ve vahiy gelince O’nun peygamberliÄŸini kabul ettiler. Hz. Hatice (r.anha) validemiz O’nun 15 yıllık hanımıydı. Ve genç deÄŸil, O’ndan 15 yaÅŸ büyüktü. Yani, Rasulullah (s.a.v)’e vahiy geldiÄŸinde Hz. Hatice 55 yaşındaydı. Hiç kimse 15 yıllık eÅŸinden gerçekleri saklayamaz. EÄŸer O’nun (s.a.v) dünyalık bir amacı olsaydı, Hz. Hatice O’na eÅŸlik etmezdi. O’nu Allah’ın peygamberi olarak kabul etmezdi.
Hz. Hatice (r.anha) O’ndan iÅŸte bu kadar emindi ve o’na (s.a.v) peygamberlik gelince bunu hemen kabul etti.
Kaynak: Islahhaber
Henüz yorum yapılmamış.