Coğrafyamız
'İsrail bölünmüş bir Suriye ister'
Eski İsrail başbakanları ve parlamentosuna danışmanlık yapan Ortadoğu uzmanı Ordinaryüs Profesör Moshe Ma'oz'a göre, İsrail yönetiminde baskın görüş Suriye savaşının İsrail'in işine geldiği yönünde. Al Jazeera'ye konuşan Ma'oz, İsrail'in, bölünmüş bir Suriye'yi tercih edeceğini savunuyor.
Kudüs Ä°brani Ãœniversitesi’nden Suriye ve OrtadoÄŸu uzmanı Ordinaryüs Profesör Moshe Ma’oz’a göre, Ä°srail hükümeti Suriye konusunda bir strateji geliÅŸtiremedi ama beÅŸ yıldan beri devam eden iç savaşın Ä°srail'in çıkarına hizmet ettiÄŸini düşünüyor.
Eski Ä°srail BaÅŸbakanları Åžimon Perez ve Ä°zak Rabin’in yanı sıra, Ä°srail Parlamentosu Knesset’e de OrtadoÄŸu meselelerinde danışmanlık yapmış olan Ma’oz, "Ä°srail Devlet yapısı, ‘Suriye savaşında taraflar birbirini öldürmeye devam etsin, herkese bu konuda baÅŸarılar dileriz’ fikrinde. Ayrıca BeÅŸÅŸar Esed için de ‘bildiÄŸimiz ÅŸeytan, rüşvet verir birlikte çalışırız’ diye düşünüyor. Ama son zamanlarda Ä°srail Devlet yapısı içinde özellikle ordu içinde, “Åžii hilâli bizim için daha büyük tehdit olabilir’ diye düşünenlerin sayısı artıyor" diyor.
Ma’oz, Ä°srailli yetkililerin Suriye konusunda tercihlerini ortaya koyan açıklamalar yapmadığına dikkat çekiyor ama Ä°srail Devleti’nin bölünmüş bir Suriye tercih edeceÄŸini anlatıyor. Ona göre, Ä°srail hükümeti içindeki Türkiye karşıtı unsurlar her ne kadar ana akım olmasalar da, Türkiye ile iliÅŸkilerin altını oymak için her ÅŸeyi yapabilir, buna Suriye’de bir Kürt otonomisini desteklemek de dâhil.
Ma’oz’un dikkat çektiÄŸi baÅŸka bir nokta da, ‘çok çok saÄŸda, neredeyse faÅŸist’ diye tanımladığı Ä°srail hükümetinin IŞİD meselesini propaganda aracı olarak kullanmaya çalışması.
‘Çok az bir ihtimal olsa da, demokratik Suriye istiyorum’ diyen Ma’oz ile Skype üzerinden konuÅŸtuk.
"Beşşar'a rüşvet veririz, onunla çalışabiliriz" diyenler
Suriye Savaşı 5. Yılına girdi. OrtadoÄŸu’nun geleceÄŸini ÅŸekillendiren bu savaÅŸa iliÅŸkin Ä°srailli yetkililerden, Ä°srail’in Suriye’ye iliÅŸkin resmi politikası hakkında, bir iki beyanattan fazla bir ÅŸey duymadık. Neden?
Çünkü resmi bir politika yok. Tanımlanmış bir strateji yok, tabii nötr olmayı bir strateji olarak tanımlamazsanız ki, beÅŸ yıldan beri Ä°srail’in yaptığı bu. MuÄŸlak bir tutum. Ayrıca, Ä°srail devlet yapısı ve bürokrasisi içinde de bu konuda farklı görüşler var. Bilirsiniz, Ä°srail’de bir ortamda iki Yahudi olursa, orada en az dört fikir olacağına dair deyimler vardır.
Bunu biraz açmam gerekirse, kamuoyunun önemli bir kısmında ve yetkililerin bir kısmında var olan görüş ÅŸu: “Suriye meselesindeki bütün taraflara baÅŸarı dileriz, yani öldürsünler birbirlerini.” Ama bence bu yaklaşım gayri ahlâkî, yalnızca insani açıdan deÄŸil, aynı zamanda sorunun Ä°srail’e sıçrama olasılığı nedeniyle de ki, bunu DAEÅž örneÄŸinde görüyoruz.
Suriye meselesinde uzun süreden beri hakim olan baÅŸka bir görüş de, "BildiÄŸimiz ÅŸeytan ile çalışmaya devam edelim. BeÅŸÅŸar, yolsuz biri, dolayısıyla ona rüşvet verebiliriz. Pragmatik ve laik yani, aşırı Ä°slamcılık dalgasını durdurabilir, eh biz de onunla çalışabiliriz.” Bu görüş özellikle Rusya, Suriye’ye askerlerini gönderdikten sonra daha da ağırlık kazandı. Rusya asker gönderdi, bu Ä°srail için sürprizdi ama Ä°srail bunu kabullenmek zorunda kaldı. [Ä°srail BaÅŸbakanı Binyamin] Netanyahu, koÅŸturarak [Rusya Devlet BaÅŸkanı Vladimir] Putin’e gitti ve bu toplantıdan çıkıp “BeÅŸÅŸar’a karşı deÄŸilim” dedi. Çünkü özellikle Rusya’nın desteÄŸini aldıktan sonra, onunla çalışabileceklerini düşünmeye baÅŸladılar.
Bununla birlikte, son zamanlarda kısmen resmi yetkililer arasında ama daha çok akademi dünyasında duyulmaya baÅŸlayan baÅŸka bir görüş daha var ki, ben de o görüşü ilk dile getirenler arasındayım; "Suriye’de Müslüman isyancıları desteklemeliyiz, tabii DAEÅž dışındakileri." Çünkü her ne kadar, yüzlerce grup olsa da, kendi aralarında bölünmüş de olsalar, Müslüman KardeÅŸler de dahil, Suriye halkının çoÄŸunluÄŸunu onlar temsil ediyor. Ne kadar zor olsa da, onların Suriye’de kontrolü ele geçirmelerine yardım etmeliyiz. Çünkü çok basit, Ä°srail nasıl BeÅŸÅŸar gibi bir katili destekleyebilir? Babasının Hama’da yaptığı katliamın on katını yaptı, 300 bin hatta yarım milyon kiÅŸiyi öldürdü, 11 milyon kiÅŸiyi evinden etti, bütün altyapıyı yok etti, nesilleri ortadan kaldırdı. Dolayısıyla hem demokratik olduÄŸumuzu iddia edip, hem de onu nasıl destekleyebiliriz? Yani, isyancıları destekleme yönünde de bir görüş var ki, bu da sınırda askeri hastaneler kurup, yaralı sığınmacıları tedavi edip, geri gönderme ÅŸeklinde tezâhur etti. Ama tabii, çıkıp yüksek sesle, "Biz isyancıları destekliyoruz" diyemeyiz, çünkü o zaman da BeÅŸÅŸar çıkıp, "Gördünüz mü, teröristler, Ä°srail ve isyancılar arasında bir koalisyon var" der.
BeÅŸÅŸar’ı desteklememek için baÅŸka bir neden daha var bence, bu yalnızca Ä°srail için deÄŸil, Türkiye, Ãœrdün, Suudi Arabistan gibi diÄŸer Sünni Müslüman ülkeler için de var, o da Ä°ran destekli Åžii hilâli. Ä°ran, Irak, Hizbullah ve Suriye rejimi üzerinden uzanan. Bana göre bu stratejik açıdan DAEÅž’ten daha tehlikeli bir durum. Tabii ki DAEÅž de tehlikeli. Bir de burada Ä°srail açısından bir fırsat var, Sünni Müslüman ülkelerle bir ittifaka girme fırsatı, bu tabii ki hiç kolay deÄŸil çünkü bunun olabilmesi için önce Ä°srail’in Filistin meselesini çözmesi gerek ki, Ä°srail bunu yapmaya niyetli deÄŸil. Özetle bütün bunlar üzerinden yürüyen büyük bir tartışma var Ä°srail’de.
"Bazı üst düzey subaylar, 'Görüş değiştirmeliyiz, asıl tehlike Şii ittifakı' demeye başladı
Ä°srail’in resmi görüşünde, ‘bildiÄŸimiz ÅŸeytan’ yaklaşımından, ‘muhaliflerle birlikte hareket edelim’ görüşüne doÄŸru bir kayma mı var?
Henüz deÄŸil ama ordu içinde bazı üst düzey subaylar, generaller, "Görüş deÄŸiÅŸtirmeliyiz çünkü asıl tehlike Åžii ittifakı" demeye baÅŸladı. Fakat, tabii bu hiç kolay deÄŸil, çünkü her ne kadar BeÅŸÅŸar’ın kendilerine yaptıklarından sonra, Ä°srail’in o kadar da kötü olmadığını düşünmeye baÅŸlasalar da çoÄŸunluk bu meseleyle Ä°srail’in ilgili olmadığını düşünüyor ve demokratik bir Suriye istiyor. Aslında bizim de desteklememiz gereken bu.
Maalesef Arap Baharı Tunus dışında baÅŸarılı olmadı. Ama milyonlarca insanın onur, özgürlük, demokrasi istemesi çok önemliydi. Müslüman KardeÅŸler bunu Ä°slam himâyesinde istedi, doÄŸru, çünkü Müslümanlar. Niye olmasın ki? Ä°srail de, Yahudilik himâyesinde demokrasi. Bir çok Ä°srailli, Müslümanlara terörist olarak bakıyor, genelleme yapıyor ki bu doÄŸru deÄŸil. Yahudi terörü de var ayrıca. Ama hükümette de militan Ä°slamcılarla, pragmatik Ä°slamcıları farklı görmeye baÅŸlayanlar var. Ama yine de hükümetin tepe kısmı anti-Ä°slamcı ve bu anlayışla Ä°srail’in OrtadoÄŸu’ya entegre olması mümkün deÄŸil.
Ä°srail’deki resim görüş şöyle mi düşünüyor yani; 'Düşmanımız Hizbullah Suriye savaşıyla meÅŸgul, Ä°ran kaynaklarının bir kısmını bu iÅŸe harcıyor, Ä°srail’e düşman unsurlar birbirleriyle savaşıyor, kimse Golan Tepelerinden söz etmiyor, bu iÅŸ bizim lehimize…'
Resmi Ä°srail görüşü, ‘biz bu savaÅŸta kazançlı çıktık’ diyecektir. Neden? Suriye ordusu parçalandı, artık savaÅŸacak gücü kalmadı ve Ä°srail için eskisi kadar tehdit deÄŸil. Sanki geçmiÅŸte öyleydi de! Ama fakirlerin nükleer silahı diye tâbir edilen kimyasal silah tehlikesi ortadan kalktı. 2013’de hatırlarsanız, ABD müdahaleye hazırlanıyordu, ama Putin Obama’yı manipüle etti. Kimyasal silahların ülkeden çıkartılması saÄŸlandı. Bu Ä°srail’in lehine bir durum oldu. Hizbullah, Suriye savaÅŸa nedeniyle zayıfladı, bir çoÄŸu öldü. Dolayısıyla DAEÅž dışında, Ä°srail’e Suriye’den kaynaklanan bir tehdit kalmadı. DAEÅž hâlâ uzak sayılır ama potansiyel bir tehlike. O da olmasa Ä°srail bu savaÅŸtan fayda saÄŸladı denilebilir, resmi görüş bu.
Golan Tepeleri’ni de sormuÅŸtunuz. “Golan! unutun onu, bizim oldu artık” diyenler var. Böyle söyleyenler, Suriye ile barış için Golan Tepeleri’nin geri verilmesini savunan benim gibi insanlara parmaklarını çeviriyorlar ve diyorlar ki, “Bakın, sizin dediÄŸiniz gibi olsaydı ve Golan Tepeleri’ni geri verseydik, ÅŸimdi orada DAEÅž olacaktı, ne büyük hata olurdu.” Ama ben hâlâ, bunun zor olduÄŸunu görmekle birlikte Suriye’nin tek bir ulus olarak kalmasını umuyorum ve baÅŸka zorluklara raÄŸmen, Ä°srail Arap dünyasıyla barışacaksa Golan Tepeleri’ni geri vermek zorunda olduÄŸunu düşünüyorum. Suriye’de her hükümet, ne hükümeti olursa olsun, demokratik bir hükümet de dâhil, Golan Tepeleri’nin iadesini isteyecektir çünkü orası Suriye’nin bir parçası. Böyle bir durum, Arap dünyasına Ä°srail’in Arap topraklarını tutma niyetinde olmadığını da gösterecektir. Tabii, Filistin meselesi Golan Tepeleri’nden daha önemli bir durum. Ama Ä°srail, Golan Tepeleri için gelecekteki Suriye hükümetiyle mutlaka müzakere etmek zorunda.
"Ruslar Esed'i değil, kendi çıkarlarını sevdikleri için desteklerini sürdürecek"
Bu resmi Ä°srail anlayışı, yani, ‘Düşmanlarımız birbirini zayıflatıyor, bu iÅŸten kârlı çıktık” anlayışı sizce sürdürülebilir mi?
Bunu kimse söyleyemez. O kadar çok tahmin edilemez unsur var ki. Sizinle konuÅŸtuk, nereden geldiÄŸini anlayamadık bile, Ruslar altı ay önce geldiler ve bir kaç hafta önce de kısmen çekildiklerini söylediler. Kimse bilmiyordu böyle olacağını, ne CIA, ne de Mossad. Böyle ÅŸeyler olabilir her an. Bir çok senaryo var. Benim senaryom, ya da benim hüsnü kuruntum diyelim, çünkü olma olasılığı çok çok düşük, demokratik bir Suriye. Ama daha olası gözüken, BeÅŸÅŸar’ın denetiminde, Ä°ran ve Rusya desteÄŸiyle, Afganistan’dan, Ä°ran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’ne, Hizbullah’tan Irak’tan gelen militan gruplara kadar, bir çok militan grubun desteklediÄŸi daha küçük bir Suriye. BeÅŸÅŸar Esed, Suriye’nin bir kısmını ve Åžam, Humus, Hama, Halep, Kuzey Lazkiye ve Tartus bölgesine giden koridorları denetiminde tutabilir. Ruslar da desteÄŸini sürdürecektir, Esed’i sevdikleri için deÄŸil, kendi çıkarlarını sevdikleri için. Bir ayaklarını Suriye’de tutmak istedikleri için, Amerika’yı geri tutmak için. Onlara, çıkarlarına hizmet edecek birisi lâzım. BeÅŸÅŸar da o kiÅŸi. Yani bu çıkar iliÅŸkisi.
Daha küçük bir Suriye dediniz...
Evet, tabii Kuzey’de DAEÅž ve Kürt Bölgeleri de olacaktır. Bir kısım da Nusra Cephesi kontrolünde olabilir. Nusra Cephesi, DAEÅž gibi deÄŸil, çünkü DAEÅž gibi yabancı unsurlardan deÄŸil, Araplardan oluÅŸuyor. Dürziler de kendi Devletlerini kurmak istiyorlar. DoÄŸrusu, ben Cenevre’de yürüyen sözde siyasal sürece de çok güvenmiyorum. Cenevre’den yeni döndüm, insanlarla, yetkililerle görüştüm. 18 ay içinde yeni seçimler yapabilecekleri, yeni bir anayasa ortaya koyabilecekleri gibi saf bir düşünce içindeler. Ama BeÅŸÅŸar vazgeçmeyecektir. Devam etmek istiyor. Siz 18 ay içinde demokratik seçimler yapılabileceÄŸini tasavvur edebiliyor musunuz? Bence bu bir hayâl.
"Suriye zaten bölündü"
Size göre, Suriye’nin bölünmesi en yüksek olasılık, öyle mi?
Maalesef öyle. Suriye zaten bölündü. DediÄŸim gibi, daha küçük bir Suriye, ana koridorların BeÅŸÅŸar denetiminde olduÄŸu ve diÄŸer grupların da belli bir alanı kontrol ettiÄŸi. BaÅŸka bir seçenek de federasyon ki bence iyi fikir ama onun da Esed istemiyor. Türkiye de, bütün bir Suriye istiyor ama o da BeÅŸÅŸar’ı istemiyor. Yalnızca bölgesel güçler deÄŸil, uluslararası güçler de bu konuda anlaÅŸmış deÄŸil.
"İsrail Kürt otonomisini tercih edebilir"
Ä°srail’in iÅŸine gelen, Ä°srail devlet yapısının tercih ettiÄŸi Suriye hangisi?
Ä°yi bir soru ama iyi bir cevabım yok. Çünkü Ä°srailli yetkililer Suriye konusunda bir fikir ortaya koymadı. Ama bölünmüş bir Suriye’yi isteyeceklerini tahmin ediyorum. Güçlü olmayan bir Suriye. Bu nedenle meselâ, Kürt otonomisini tercih edebilirler. Kürtlerle özellikle Kuzey Irak’ta da geçmiÅŸte iyi iliÅŸkileri oldu. Bu elbette Türklerin hoÅŸuna gitmez. Ama zayıf ve bölünmüş bir Suriye'yi tercih edebilir çünkü birleÅŸik Suriye, Ä°srail için tehdit olabilir. Ä°srail devlet yapısı olumlu açıdan bakmıyor benim gibi, ben uzak ihtimal de olsa, demokratik bir Suriye isterdim, yine de bunu hayâl etmek istiyorum. Yani sanırım Ä°srail, zayıf ve bölünmüş bir Suriye ister ama o zaman da DAEÅž tehlikesi var. Ayrıca sayıları her geçen gün artan Ä°srailli yetkili de Åžii hilâlin tehlikeli olmaya baÅŸladığını, bunda BeÅŸÅŸar’ın önemli bir halka olduÄŸunu görmeye baÅŸladı. Ama bu Ä°srail’de yeni bir düşünce.
"Filistin sorununu Hamas'la çözmek durumundayız, Türkiye yardımcı olabilir"
Türkiye ve Ä°srail iliÅŸkileri yakınlaÅŸma çabalarına raÄŸmen, mâlum... Ä°srail, hem Türkiye ile iyi iliÅŸkiler isteyip, hem de Suriye’de Kürt yapısını destekleyemez. Bu durumda Ä°srail için hangisi daha öncelikli olur, Kuzey Suriye’de Kürt yapısı mı, Türkiye ile iyi iliÅŸkiler mi?
Ä°srail’de bazı unsurlar, mesela Liberman gibi anti-Türk yaklaşımı içinde olanlar, Türkiye ile iliÅŸkilerin altını oymak için her ÅŸeyi yapabilir ama onlar ana akım düşünce deÄŸiller. Kürt otonomisi desteklenirse, Türkiye ile iliÅŸkiler daha da gerilecektir tabii. Ama Ä°srail’in Türkiye ile daha fazla sorunu var. Türkiye’nin Hamas ile iliÅŸkileri iyi ve bu Ä°srail açasından bence Kürt sorunundan daha önemli. EÄŸer bana soracak olursanız, Ä°srail Mavi Marmara’da yanlış yaptı. Özür dile, tazminatları ver ve Gazze’ye blokajı kaldır ama Ä°srail bunu yapmayacak, yalnızca konuÅŸup duracak. Ä°srail bu konuda cömert deÄŸil. Büyük resmi görmekten uzak. Filistin sorununu Hamas ile çözmek durumundayız. Bunda Ä°srail’e kim yardımcı olabilir? Türkiye. Hamas olmadan çözüm de olmaz. Filistin sorununu yalnızca Abu Mazen ile çözemeyiz çünkü bütün Filistin’i temsil etmiyor. Ortalıkta bir karmaÅŸa var. Ä°srail, Filistin meselesiyle baÅŸlamalı ama bunu yapmayacak çünkü hükümet çok çok saÄŸda bir hükümet. Tarihte hiç olmadığı kadar saÄŸcı. Bu da hayâl kırıklığı yaratıyor ve stratejik bir düşünce görmüyorsunuz. Ä°srail’de Filistin meselesiyle ilgili olarak yeni ve çirkin bir durum var. Müzakere isteyen kim varsa, akademisyenler, sanatçılar, yazarlar, hain olarak görülüyor. Neredeyse faÅŸizm.
Ä°srail Devleti IŞİD hakkında ne düşünüyor? Ä°srail Savunma Bakanı, “İŞİD ile Ä°ran arasında tercih yapmak zorunda kalsam, İŞİD’i tercih ederim,” demiÅŸti.
Sanırım, uluslararası toplum IŞİD tehlikesini abartıyor. Evet doÄŸru, tehlikeli, dünyanın her yerinden Ä°srail vatandaşı Araplar da dâhil olmak üzere gençlerin zihnine giriyor. Ama askeri açıdan baktığınızda büyük bir tehlike deÄŸil. 60 bin savaşçısı ve kamyonetleri var, evet bazı geliÅŸmiÅŸ silahları da var ama çoÄŸunlukla çöldeler. Ayrıca bir çok Ä°slami bilgin onları Ä°slam dışı olarak tanımlıyor. Ama mesele ÅŸu ki, onları yok etmek için karadan askeri müdahale lâzım. Yaalon, “IŞİD’i tercih ederim” derken haklıydı bence. Bir de IŞİD hâlâ coÄŸrafi olarak Ä°srail’den uzak sayılır. Bir de mesele terör olunca, Ä°srail’in ÅŸakası yok. EÄŸer Ä°srail’e yönelik gerçek bir tehlike oluÅŸtururlarsa, Ä°srail bunun gereÄŸini yapar. Ayrıca Ä°srail istihbaratının IŞİD’in nerede olduÄŸunu bildiÄŸine eminim. Bu konuda sanırım Amerikalılara da destek veriyorlardır ve istihbarat alışveriÅŸi yapıyorlardır. Ama elbette IŞİD’in yok olmasını da ister.
"Hamas ve IŞİD aynı şey değil"
Belki IŞİD, Ä°srail sınırına yakın olmayabilir ama son IŞİD’in üstlendiÄŸi Ä°stanbul saldırısında üç Ä°srail vatandaşı öldü. Ä°srail vatandaÅŸları doÄŸrudan hedeflenmiÅŸ miydi bilmiyoruz ama, Ä°srail içinde olmasa da, bütün dünyada IŞİD için Yahudiler hedef.
Elbette. Ama bu durum Ä°srail hükümetine propaganda yapması için de yardımcı oluyor. “Çünkü, Ä°slami terör ki, buna Filistinlilerinki de dâhil, dünyanın her tarafında” diyorlar. Yani Ä°srail söylemde Filistin aktivistliÄŸi ile Hamas’ı, Ä°slami terörü eÅŸitliyor. Bunlar farklı kavramlar ama Netanyahu diyor ki, “Hamas, Hizbullah, DAEÅž, Ä°ran, Nazi terörü, hepsi aynı” Hayır öyle deÄŸil. Hamas ve IŞİD tabii ki aynı ÅŸey deÄŸil. Filistin’in özgürleÅŸmesinden ve 50 yıldan beri devam eden iÅŸgalin sona ermesinden söz ediyoruz burada. Ama Netenyahu için hepsi aynı.
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.