Sosyal Medya

Coğrafyamız

Esed-PYD ortaklığı bozuluyor mu?

Çok sayıda rejim yetkilisinin PKK’ya özerklik ya da federasyon verilmeyeceği açıklamaları şaşırtıcı değildir. Ülkesinde bir Kürdistan istemeyen İran’ın da Arap milliyetçisi Esed rejiminin de gelecekte güçlü bir Kürt yapısı görmek istemeyeceği, ABD’nin de Türkiye ile ilişkiler normalleşince PKK’yı Türkiye’ye tercih etmeyeceği ortadadır.



Abdülkadir Şen / Yazar

Suriye Kürtlerinin gelecekte yeniden dizayn edilecek devlet yönetiminde nasıl bir konumlarının olacağı Suriye iç savaşının baÅŸlamasından günümüze kadar yoÄŸun olarak tartışıldı. 2012 yılında rejimin Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için Ä°ran ve Rusya’nın da desteÄŸi ile sınır bölgelerini ve Suriye Kürtlerinin iradesini PKK’ya vermesinden günümüze, çeliÅŸkilerle dolu utanç verici bir PKK-rejim iÅŸbirliÄŸine ÅŸahit olmaktayız. Suriye’de bir devlet ümidi ile mobilize edilen ve Türkiye, Ä°ran ve Irak’tan giderek Suriye’de aslında Kürtlerin deÄŸil de rejimin ve Rusya’nın zaman zaman da ABD’nin çıkarları için savaÅŸan Kürtleri büyük bir hayal kırıklığı bekliyor. Ardı ardına gelen açıklamalarla ABD, Arap BirliÄŸi, Arap ülkeleri, Türkiye ve hatta PKK’nın müttefik olarak gördüğü Rusya, Ä°ran ve rejim PYD’nin planlarının gerçekleÅŸmeyeceÄŸi sinyalleri veriyor. BeÅŸÅŸar Esed’in geçen hafta ‘Kürtlerin federal olmak için çok az nüfusa sahip oldukları ve hatta Kürt bölgesi olarak saydıkları yerlerde bile nüfusun yüzde 30’unu oluÅŸturarak azınlık oldukları’ açıklaması PKK’nın Suriye projesine gönül vermiÅŸ tabanını hayal kırıklığına uÄŸratsa da PKK liderlerini ÅŸaşırttığı söylenemez. Zira PKK son 50 yıl boyunca Kürt halkına insanlık dışı muamelede bulunmuÅŸ bir rejim ile 400 bin Kürt’e vatandaÅŸlık bile vermeyen bir faÅŸist parti olan Baas partisi ile iÅŸbirliÄŸi yapmayı sindirmiÅŸtir. PKK günübirlik çıkarları için Rusya’dan ABD’ye çok sayıda aktöre eÅŸ zamanlı hizmet veren elastiki bir yapıdır ve bu örgüt ile rejim arasındaki iliÅŸki hiçbir zaman çatışma iliÅŸkisi olmamış daima iÅŸbirlikçilik-taÅŸeron iliÅŸkisi olmuÅŸtur. Gerçi Suriye savaşının çok düşmanı dost yaptığı, birbirine düşman görünümlü güçlerin iÅŸbirliklerini açığa çıkardığı, son derece çeliÅŸkili, seviyesiz ve prensipsiz ittifaka neden olduÄŸu biliniyor. Bu ittifaklara Türkiye’de de rastlamak mümkün. Türkiye’de hükümetin Suriye politikalarına karşıt cephe incelendiÄŸinde neredeyse birbirine geçmiÅŸte düşman olan tüm kesimlerin ilginç iÅŸbirliÄŸi gözleri tırmalar ÅŸekilde ön plana çıkar.

 

PKK ile Suriye ve Ä°ran arasında son 40 yıl boyunca kurulan iliÅŸki biçimi incelendiÄŸinde örgütün bu iki aktörden destek alarak Türkiye’de faaliyet göstermeye çalıştığı gözlenir. Bu nedenle PKK tarihinde hiçbir zaman ne Suriye ne de Ä°ran rejimi ile Türkiye’de olduÄŸu ciddiyet ile çatışmamıştır. Bir yandan Suriye Kürtlerine yönelik baskıları sürdüren Suriye yönetimi, diÄŸer yandan Suriye’deki PKK varlığını uzun yıllar Türkiye’ye karşı desteklemiÅŸtir. 1990’lı yıllarda, PKK’nın Suriye’de çok sayıda askeri kamp açması desteklenmiÅŸ, örgüte lojistik ve finans desteÄŸi verilmiÅŸtir. Şâm yönetimi tam 20 yıl boyunca 1979-1998 yılları arasında PKK’yı askeri kamplar da vererek desteklemiÅŸtir. PKK lideri Öcalan 90’lı yıllarda Türkiyeli gazeteci M. A. Birand’a, Suriye’deki bu kamplardan birinde röportaj vermiÅŸtir. Ãœst düzey rejim yetkililerinin PKK lideri Öcalan ile bu dönemde görüşmeler yaptıkları, PKK’nın saldırılarını organize ettikleri ve hatta örgüte danışmanlık yaptıkları bilinmektedir. ÖrneÄŸin, rejimle aynı saflarda savaÅŸan, Reyhanlı ve Banyas katliamlarının bir numaralı sorumlusu olan ve geçen hafta muhaliflerce öldürülen Acilciler örgütü lideri Mihraç Ural’ın, hem PKK lideri Abdullah Öcalan ile hem de PKK’nın ÅŸu andaki Suriye kolu lideri Salih Müslim ile o dönemlerde birlikte faaliyet gösterdiklerini ortaya koyan resimleri bulunmaktadır. Ä°statistikler bütün PKK savaşçılarının üçte birinin Suriyeli olduÄŸunu göstermektedir. Rejim Suriyeli Kürtlerin PKK saflarında savaÅŸmasına göz yummuÅŸtur. Suriye rejiminin PKK’ya desteÄŸi sadece Türkiye’ye karşı bir kart olarak deÄŸerlendirilmemelidir. Hem Suriye hem de Ä°ran uzun yıllar boyunca topraklarındaki Kürtlerin PKK saflarında Türkiye’ye karşı savaÅŸmalarını saÄŸlayarak hem sınırlarında güçlenme potansiyeli olan Türkiye’yi zayıflatmış hem de ülkelerindeki Ä°slâmi Kürt grupları zayıflatmışlardır.

PKK ile Esed rejimi arasındaki iliÅŸkilerin, 2000’li yıllarda zayıflamış olmasına raÄŸmen, devrimden öncesine kadar halen var olduÄŸunu söylemek mümkündür. Nitekim PKK liderlerinden Cemil Bayık 2011 yılında verdiÄŸi bir röportajda, “Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi durumunda Esed safında savaÅŸacaklarını” belirtmiÅŸtir. PYD ile Maliki rejimi, Esed rejimi ve Ä°ran arasında iliÅŸki olduÄŸu tarafsız kaynaklar ve yerel kaynaklarca doÄŸrulanmaktadır.

Bu makale baÅŸlığında Kürtleri ayrı PKK’yı ayrı olarak belirtmemizin nedeni Kürtlerin emelleri ile PKK’nın rejim ile tevhid ettiÄŸi amaçlarının birbirinden farklı olduÄŸuna dair bir vurgudur. PYD’ye de PKK dememizin nedeni de tepki çekmemek ve projelerini yürütebilmek için PYD ismini sanki PKK’dan ayrıymış gibi kullanan PKK’nın bu dayatmasını kabul etmememiz nedeniyledir. Kandil’in artık eski önemini yitirdiÄŸi ve PKK karar yürütme mercilerinden tüm kademelerdeki çalışma birimlerine kadar örgütün Suriye’ye taşındığı bir dönemde artık PKK’nın merkezi için de Kandil yerine Kobane denilmesi sanırım en doÄŸru tercih olacaktır.

Bölgede PKK nasıl güçlendi?

Suriye’de PKK’nın Kürt bölgelerde kontrolü elde etme serüveni Ä°ran, Irak, Rusya, Suriye’nin Türkiye’ye karşı ortak planı ve ABD, Ä°srail ve Batı’nın ise üstü örtülü desteÄŸi ile mümkün olmuÅŸ geçici bir projedir. Proje tamamlandığında bu aktörlerin daha önemli bir devlet olan Türkiye’yi tercih edecekleri ve PKK’yı sadece bir dönem kullanmış olacakları rahatlıkla söylenebilir. Gelin bu serüvene kısaca göz atalım.

Suriye Kürt bölgelerinde en güçlü yapı Barzani yanlıları olmasına raÄŸmen devrim sonrasında rejim ve Ä°ran kademeli olarak PKK’yı güçlendirmiÅŸtir. Devrimin başında Kürt bölgelerinde on binlerce insanın katıldığı rejim karşıtı protestolar yapılmış ve Kürtler Arap Sünni halktan kendilerini ayırmamıştır. Bu dönemde öne çıkan aktörlerden biri MeÅŸal Temo’dur. “Kürt halkı Arap kardeÅŸleri ile omuz omuzadır ve kaderini ayırmayacaktır. Bu hepimizin devrimidir” sözleri ile devrime destek veren Temo ulusalcı PKK’nın önündeki en önemli engeldi. 2007 yılında rejim tarafından hapsedilen ve 2010 yılında serbest bırakılan MiÅŸel Temo’nun, Suriye Hava Ä°stihbaratı tarafından katledildiÄŸi el-Arabiya tarafından yayınlanan bir belgeyle ortaya konmuÅŸtur. Beşşâr Esed’in imzasını taşıyan belgede suikasttan “Türk hükümetini zora düşürecek ve Suriye krizinde tarafsız kalmasını saÄŸlayacak bir operasyon” olarak bahsedilmiÅŸ ve Temo’nun öldürülmesi emri verilmiÅŸtir. Temo Suikastı sonrası rejim Kürt bölgelerindeki dindar Kürtleri, Sosyalistleri ve Barzani yanlılarını tutuklayıp katletmeye, PYD’nin önünü açmaya baÅŸlamıştır.

Türkiye, krizin başında Bölgesel Kürt Yönetimi’yle iÅŸbirliÄŸine giriÅŸmiÅŸ ve Suriye’de Barzani’ye baÄŸlı grupların güçlenmesi için çaba sarf etmiÅŸtir. Ancak bu proje baÅŸarılı olamamıştır. Yine de 2011 yılı boyunca, Türkiye dış politikaları Barzani iÅŸbirliÄŸi ile PKK’yı ciddi oranda baskı altına almış, tam da bu dönemde Esed rejimi PKK kartını öne sürmeye baÅŸlamıştır. 2011 AÄŸustos ayında PKK lideri Murat Karayılan’ın Ä°ran tarafından tutuklanıp bir anlaÅŸma sonucu serbest kaldığı da basına yansımıştır. Ä°ran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu BaÅŸkanı Alaaddin Burucerdi, Fars Haber Ajansına önce Karayılan’ın yakalandığını açıklamış, daha sonraysa kendi ifadelerini yalanlamıştır. PKK ile yakınlaÅŸma baÄŸlamında Ä°ran önce 27 Eylül 2011 tarihinde PKK’nın Ä°ran kolu ile ateÅŸkes ilan etmiÅŸ, bu ateÅŸkes ile yüzlerce PJAK savaşçısının Suriye’ye geçmesine olanak saÄŸlanmıştır.

Ä°ran’ın satranç hamleleri

Ä°ran’ın PJAK ile ateÅŸkes imzalaması, Esed rejiminin Türkiye’ye karşı PKK kartını devreye sokacağının ilk iÅŸaretidir. Bundan kısa süre sonra, Türkiye’nin oldukça etkin olduÄŸu SUK’a destek veren Suriyeli Kürt politikacı MiÅŸel Temo öldürülecek, Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki müttefiki Barzani’ye baÄŸlı gruplar ise PYD ve Esed iÅŸbirliÄŸi ile tasfiye edilmeye baÅŸlanacaktır. Aynı dönemde Ä°ran etkisindeki Irak yönetimi de Barzani yönetimiyle çatışmalar yaÅŸayacak ve Kürt bölgelerindeki petrol üzerinden kriz çıkarılacaktır. Bütün bunlar Ä°ran’ın satranç tahtasında attığı adımlardır. Bu dönemde, hem PKK hem de Ä°ran’ın, birbirileri ile çatışmamalarının iki tarafın da çıkarına olduÄŸu yönünde hemfikir oldukları bilinmektedir. PKK liderinin bu tarihte yaptığı açıklama ilgi çekicidir.

“PKK olarak bizler Ä°ran’a karşı hiçbir zaman savaÅŸ ilan etmedik. Bizler Ä°ran Ä°slâm Cumhuriyeti ile savaÅŸmak istemiyoruz. Çünkü uluslararası güçlerin bölgedeki politikalarının merkezinde Ä°ran’ı kuÅŸatmak vardır. Åžu anda yoÄŸun olarak Suriye’yle ilgileniyorlar ve eÄŸer baÅŸarılı olurlarsa sırada Ä°ran olacak. Kürtler olarak bizler böyle bir durumda Ä°ran’la uÄŸraÅŸmanın doÄŸru olmadığı kanaatindeyiz.”

Açıklamasında Ä°ran’a çaÄŸrıda bulunan Karayılan ÅŸunları söylemiÅŸtir.

“PKK’yı hedef almak çıkarınıza deÄŸil... Bu çatışmayı sonlandırmanız gerekir. Bu savaşın sürmesini isteyen Amerika’dır. Çünkü sizin bu saldırılarınız ABD’nin çıkarlarına yarıyor. ABD hem PKK hem de Ä°ran’ın zayıflamasını istiyor”

Bu açıklamadan kısa bir süre sonraysa PKK Suriye’de ABD’den silah ve finans desteÄŸi alacak, Irak’ta Sincar Dağında DAEÅž tarafından kuÅŸatılan PKK üyelerine ABD helikopterleri destek verecektir. Karayılan’ın emperyalizm konusundaki nutukları ise bir nostalji olarak anılacak ve Biji Obama sloganları arasında görmezden gelinecektir. 2012 sonlarında Esed rejimi Kürt bölgelerinin büyük bölümünden çekilecek ve buraları PYD’ye teslim edecektir. 2013 yılında PYD heyeti Ä°ran’ı ziyaret edecek, bu tarihten sonra Barzani ve diÄŸer Kürt gruplar, Suriye’de PYD tarafından zayıflatılacak ve 2014 yılına gelindiÄŸinde örgüt, bölgede en etkili güç olacaktır. 

Kürt iradesi tekel altında

Şüphesiz PKK ile Ä°ran ve Suriye arasındaki iliÅŸkilere dair söylenecekler ve ortaya konacak belgeler bu köşeye sığmaz. Tüm Yönleriyle Suriye isimli kitabımızda onlarca sayfalık analizler ile bu konuyu iÅŸledik. Gelinen noktada çok sayıda rejim yetkilisinin PKK’ya özerklik ya da federasyon verilmeyeceÄŸi açıklamaları ÅŸaşırtıcı deÄŸildir. Bu savaÅŸta en büyük kazanan olarak lanse edilen ve çok sayıda güce taÅŸeronluk yapmasını siyasi manevra kabiliyeti olarak pazarlayan PKK tüm coÄŸrafyada Kürtlere yönelik ciddi bir nefrete neden olmuÅŸ ve Kürtlerin iradesini de tekeli altına almıştır. Bugün Suriye Kürt bölgelerinde yapılan oldukça demokratik (?) seçimlere sadece PYD katılmaktadır. PYD Kürt halkının Baas partisi olmuÅŸ tüm ötekilere de savaÅŸ açmıştır. PKK zindanları Sosyalist Azadi Partisi üyelerinden Barzani yanlılarına, dindar Kürtlerden Arap siyasilere kadar çok sayıda siyasi tutuklu bulunmaktadır. DAEÅž’e atfedilen tehcir, katliam, baskı, güç tekeli gibi hemen her vasfın da PYD’de bulunması da ayrıca ilgi çekicidir. Suriye’de büyük ülkelerin PKK’yı geçici olarak muhalefeti bölmek ve zayıflatmak, Türkiye’nin içine kapanmasını saÄŸlamak ve DAEÅž’e karşı savaÅŸta kullanmak için bir araç olarak gördükleri ortadadır. Ãœlkesinde de bir Kürdistan istemeyen Ä°ran’ın da Arap milliyetçisi Esed rejiminin de gelecekte güçlü bir Kürt yapısı görmek istemeyeceÄŸi, ABD’nin de Türkiye ile iliÅŸkiler normalleÅŸince PKK’yı Türkiye’ye tercih etmeyeceÄŸi ortadadır. Büyük güçlerin Suriye’deki desteÄŸine güvenen PKK’nın Türkiye’de çözüm sürecini baltalaması sonrasında ne ABD ne de diÄŸer güvendikleri güçlerin kendilerine destek vermemesi de zaten örgütte ciddi bir ihanete uÄŸramışlık hissi uyandırmıştır. PKK’yı Suriye’de de benzer bir sürecin beklediÄŸi söylenebilir. Ancak yine de büyük güçlerin nihai anlamda belki 10-15 yıl sonra bir Kürdistan kurmaya azmettikleri, ya da en azından bu sorunu kaşıyacakları ABD ve diÄŸer müttefiklerin PKK’yı bu denli güçlendirdiÄŸi, Türkiye’nin bu ülkelere asla güvenmemesi gerektiÄŸi göz ardı edilmemelidir. ABD ve Batı “PKK’ya destek vermiyoruz” açıklamalarının hemen ardından örgüte silah teslimatı yapacak kadar realist bir politika yürütmektedir.

[email protected]

Öcalan’ı,  Esed’e takdim eden Ural’dı

Antakyalı olan Mihraç Ural 1976 yılında THKP-C Acilciler Örgütüne katılmış ancak Mahir Çayan’dan sonra THKP-C’de yaÅŸanan bölünmeler sonrasında Ural örgütün Hataylılar koluna liderlik yapmaya ve aynı mezhepten olan Suriye rejimi ile iliÅŸkilerini güçlendirmeye baÅŸlamıştır. Uzun yıllar Hatay’ın Suriye’ye yeniden baÄŸlanması yönünde Suriye rejiminin Hatay üzerindeki hak iddiasına Türkiye’ye karşı kullandığı isim olan Ural, Alevi halkı kışkırtmak amaçlı çok sayıda radikal açıklaması ile de bilinmektedir. Ural, Suriye’nin derin ismi Cemil Esad’ın sekreteri Melek Fadal’la evlendi. Cemil Esad, Suriye eski devlet baÅŸkanı Hafız Esad’ın ise küçük kardeÅŸiydi. Esad ailesinin Lazkiye’deki evinde Abdullah Öcalan’la tanışan Ural, Abdullah Öcalan’ı Hafız Esad’a takdim eden kiÅŸi olarak biliniyor. Ural, Öcalan hakkında “Apo’yla 19 yıl boyunca Suriye’de birlikte yaÅŸadım. Aynı sofrada yedik, aynı evde yatıp kalktık. Dünyada tanıdığım en az milliyetçi olan adamdır’’ demektedir. Mihraç Ural Reyhanlı’da 55 sivilin katledildiÄŸi saldırının ve Banyas’ta yüzlerce kadın ve çocuÄŸun öldürüldüğü katliamın sorumlusudur. Ural’ın ölümü Suriye rejiminin PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanma politikasına da büyük bir darbedir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.