Güncel
"Türkiye Avrupa'nın 'yeni İngilteresi' olma yolunda!"
Prof. Dr. Ensar Nişancı, Avrupa-Türkiye ilişkilerini değerlendirirken ezber bozan açıklamalarda bulundu.
Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ensar Nişancı, Türkiye'nin, Avrupa için hem kapı, hem anahtar, hem kale özelliklerini taşıyabilen bir ülke olduğunu belirterek, "Türkiye, dolayısıyla bundan sonra Avrupa'nın bir üyesi olmamalı, 'stratejik ortağı' olmalı. Bu iş oraya doğru gidiyor. Türkiye, Avrupa'nın, 'Yeni İngiltere'si' olma yolunda ilerliyor." dedi.
Nişancı, yaptığı açıklamada, AB'nin bir güvenlik organizasyonu değil, imkan organizasyonu olduğunu, gelinen noktada dünyada artık soğuk savaş sonrası dönemin şartlarının olmadığını söyledi.
AB'de, "negatif milliyetçilik ve radikal sağın" yükselmeye başladığını ifade eden Nişancı, radikal sağın yükselmesinin Avrupa'da gerilimin ve tehdidin ne kadar arttığını gösteren ciddi bir gösterge olduğunu kaydetti.
Sığınmacı krizinin patlak vermesinin AB ülkeleri arasında gerilimler yaşanmasına neden olduğuna işaret eden Nişancı, "Sığınmacı krizi, AB için çok önemli ve birliğin varlığını tehdit eden bir durum ortaya çıktı. Avrupa'nın içinde bir dolu çatlak çıktı. Birbirlerine güvenemiyorlar. İtalya ve Yunanistan'a akın akın sığınmacı geliyor. Sadece, denizde boğulan kayıtlı sığınmacı sayısı 4 bini buldu. Bunun nedeni de Avrupa'nın sığınmacıları büyük bir tehdit olarak görmesi. Normal yollarla göç edenlerin giriş yollarını kestikleri için insanlar kaçak yollarla ölümü göze alarak Avrupa'nın sınırlarına dayandılar." diye konuştu.
"AB'NİN TÜRKİYE'YE BAKIŞ AÇISI DEĞİŞİYOR"
AB'nin, Türkiye'ye olan bakış açısının değişmekte olduğunu vurgulayan Nişancı, şöyle devam etti:
"İmkanları olduğunda Türkiye'yi kapısında tutan Avrupa, sorunları olduğunda Türkiye'yi daha fazla yakınlaştırmak isteyecek. Öyle görünüyor. Dolayısıyla artık terör Avrupa'nın da çok önemli bir sorunudur. NATO, şu anda hiçbir iş görmüyor. İş görebilecek kabiliyeti yok. Güvenlik üretmiyor, sınırlardaki sorunları çözmek üzere organize olmuş olan NATO'nun şehirlerde sorunları çözme noktasında hiçbir kabiliyeti yok.
Hiçbir mekanizması yok, hiçbir imkanı yok. Yeni bir güvenlik konseptine doğru gidiliyor. Türkiye, bu konsept içinde merkez baş aktörlerden birisi olacak. Bu nedenle de Avrupa için kriz ve sorun çözme kabiliyeti ve sorunlara karşı dayanıklılık üzerine çok daha önemli bir ülke konumuna geliyor. Türkiye, Avrupa için hem kapı, hem anahtar, hem kale özelliklerini taşıyabilen bir ülke oluyor.Türkiye, dolayısıyla bundan sonra Avrupa'nın bir üyesi olmamalı, "stratejik ortağı" olmalı. Bu iş oraya doğru gidiyor. Türkiye, Avrupa'nın, 'Yeni İngiltere'si' olma yolunda ilerliyor."
"AB'NİN YENİ AKTÖRLERE İHTİYACI VAR"
Avrupa'nın, bir dönüm noktasına geldiğini aktaran Nişancı, şunları kaydetti:
"Nasıl ki mülteci sorununda Türkiye ile eşit aktör olarak yuvarlak masa etrafında oturmak zorunda kaldı. Türkiye bir tarafta, AB bir tarafta bu aslında önemli bir güç. AB, aynı şekilde terör konusunda da Rusya'nın Suriye'ye müdahil olmasından ve Ukrayna'daki kriz nedeniyle Türkiye'ye yakınlaşmak zorunda. Onun için de aramızdaki sorun unsurlarını ortadan kaldırmaya çalışmak durumunda. Avrupa'nın şu anda güvenlik birimi değil, güvenlik üreten aktörlere çok ihtiyacı var. Artık, ABD'nin Avrupa'ya güvenlik üretme noktasında yeni stratejik tercihlerinin olduğu anlaşılıyor. ABD, Ukrayna krizinde AB'yi yalnız bıraktı.
Rusya ile birlikte ve Suriye'de aynı stratejik planı gerçekleştiriyor. Dolayısıyla Avrupa için çok önemli bir sorun var. Avrupa, Rusya ile olan krizinde enerji sorunu ile karşı karşıya kaldı. Enerji zengini olan ülkelerin AB ile stratejik bir mücadeleye girmiş olmaları, Avrupa açısından çok büyük bir risktir."
"TÜRKİYE, AB İÇİN ZARURİ İHTİYAÇ"
Türkiye'nin, AB için zaruri ihtiyaç haline geldiğini vurgulayan Nişancı, "ABD'nin, Avrupa ile rekabet eden ve stratejik karşıt olarak gören Rusya ve İran ile yakınlaşması, Avrupa açısından bir risktir. AB, bu nedenle yeni stratejik ortaklığa ihtiyacı olan bir kıtadır. Bir birliktir. O stratejik ortakların başında Türkiye gelmektedir. O nedenle Türkiye ile yakınlaşması Avrupa için hayati öneme sahiptir. Zaruri bir ihtiyaçtır. Türkiye'nin ise AB ile yakınlaşması, bir ihtiyaç değildir. Avrupa ile yakınlaşması daha realist daha pragmatist bir tercihtir. Şu anda AB'nin Türkiye'ye daha fazla ihtiyacı var. O nedenle Avrupa'nın, kendi stratejik öncelikleri üzerinden değil, Türkiye ile ilişkilerini daha yakınlaşmasını kolaylaştıracak parametreler üzerinden kurmak zorunda." ifadelerini kullandı.
Henüz yorum yapılmamış.