Sosyal Medya

Güncel

Suriyeli mülteciler: Yol tehlikeli, ya Türkiye'de kalmak?

Bata çıka çamur içinde yürüyenlerden, gecenin zifiri karanlığında nehirleri geçenlere ve hatta mayınlı arazide sevdiklerini kaybetme pahasına sınırı geçip Türkiye'ye ve oradan Avrupa'ya devam eden Suriyelilerin yolculuğu altıncı senesine girdi.



Sanki dün gibi. Aradan 6 sene geçti. O gün doğan çocuklar 6 yaşında.

12 yaşında bir çocuk ise erişkin kabul edilen 18 yaşına bastı.

Ve Suriye savaşının siyasi yön haritası her gün değişse bile mülteciler için hayatta kalma mücadelesi her geçen gün daha da karmaşık bir hal almaya devam ediyor.

Tanık olduğum hikayeler, seslerini duyurmak istediğim ailelerle tanışıklığım neredeyse 5 yıla yakın.

Bu süre içerisinde inşaat halindeki bir binanın bir odasını tek tek tuğlalarla ören ailelerden zamanla evinin duvarlarını boyayanlara ve hatta derme çatma bir depoyu daha "ev" gibi hissedebilmek için tenekeden kepenklerine perde geçirenlere kadar hep umut ve umutsuzluğu bir arada yaşayanların hikayelerine tanık oldum.


Image copyright

KEREM YUCEL
Image caption

Aradan geçen 5 sene içerisinde geri dönme umudunu yitirenler iş bulmaya, iş kurmaya koşarken kimileri kurtuluşu Avrupa sınırlarında aradı.

Akrabalarının yanına İsviçre, Almanya ve Kanada'ya gidenler olduğu gibi Avrupa sınırlarında Edirne'den öteye geçemeyen oldu.

Image copyrightKEREM YUCEL
Image captionHenüz inşaatı tamamlanmamış dairelerde de kalanlar var.

Yol tehlikeli olduÄŸu kadar cesaret de istiyordu.

Peki Türkiye'de kalmak? Kimileri için ise asıl zor olan buydu.

Tek başına dul bir kadın olarak bu toplumda var olmak, çocuklarına bakabilmek. Ya da mahallelerde kiralık ev bulabilmek.

Evlenmek için gelinlik yerine kocanızın damatlık almasıyla yetinmek, belki ileride iş ararken giyer diye.

'Yeni doğanlar ne Türk ne Suriyeli'

Cebinizde kendi yazdığınız Fransızca şiir kitabınız, notlarınız ile dolaşırken şimdi kaçak Fransız sigarası satmak zorunda kalmanız. Rusça, İngilizce ve Fransızcayı çok iyi konuşabilen bir öğretim görevlisi iken Türkçe bilmediğiniz için ekmek bile alamadığınız bir coğrafyada olmak.

Fotoğrafladığım tüm aileler evlerine, mahremlerine beni kabul ederken aynı zamanda da savaşın ve mülteci olmanın belki de perde arkasındaki gerçek yüzünü benimle paylaşıyorlardı.

Çeşitli nedenlerden dolayı AFAD'a bağlı kamplarda kalamayan bu aileleri fotoğraflamaya Hayata Destek Derneği sayesinde başladım.

Ve zaman içinde ailelerin Suriye'ye dönme umutları, Avrupa'ya göç etme hayalleriyle Türkiye'de kalıp hayatlarına devam etme kararlarını gözlemleme şansım oldu.

Savaştan kaçıp Türkiye'ye sığındıkları ilk dönemde bomboş evlere giren bu aileler, soğuk beton zeminle iç içelerdi.

Image copyrightKEREM YUCEL
Image captionBazı aileler tenekeden kepenkleri olan depolarda kalıyor.

Zamanla yardım örgütlerinin dağıttığı battaniyeleri halı, brandaları perde yaptılar. Komşularla ilişkiler kurulmaya başlandıkça her eve bir boy aynası ve Suriye'deki savaşı takip edebilmeleri için bir televizyon girdi.

Duvarlar can alıcı renklerle boyanırken çocuklar okullara başladı. Avrupa hayali olan ailelerle Türkiye'de kalmak isteyenlerin umutları, iyi eğitim almış çocukları oldu.

Türkiye'de devam etmek isteyen aileler yavaş yavaş yardımların bir gün biteceği düşüncesi ile Türkiye'deki ekonomiye entegre olabilmek için vasıflı ve vasıfsız işlere baş vurdular.

Bu arada gençler birbiriyle tanıştı, evlilikler ve arkasını doğumlar takip etti.

Doğanlar ne Türk vatandaşı olabildi ne de Suriyeli.

Kerem Yücel, 2006 yılından beri fotoÄŸrafçılık yapıyor. Uluslararası yardım örgütleri için çalışmaya devam eden Kerem Yücel'in BBC Türkçe için paylaÅŸtığı fotoÄŸraflar, 'Misafir' adıyla sergilendi. 'Misafir' Can Yayınları'nda 5 Nisan'da kitap olarak yayımlanacak.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.