Coğrafyamız
300 bin Suriyeli çocuğa Türkçe eğitim
Bahçeşehir Üniversitesi, Amerikan Bilimler Akademisi ile Türkiye’deki Suriyeli genç ve çocukların geleceğine yönelik yapılacak çalışmalarla ilgili bir zirve düzenledi. Zirvede konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, 300 bin Suriyeli çocuğa Türkçe öğretmek için proje geliştirdiklerini söyledi.
BahçeÅŸehir Ãœniversitesi'ndeki Suriyeli Mülteciler Ä°stanbul Zirvesi'ne Türkiye'den ve dünyadan bir çok akademisyen katıldı. KonuÅŸmacılar Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların entegrasyonu, eÄŸitimi, psikolojisi ve ihtiyaçlarının karşılanmasının önemi üzerine sunumlar yaptı.
Zirvede konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel 300 bin Suriyeli çocuğa Türkçe öğretmek için proje geliştirdiklerini söyledi. Yücel projelerini şöyle açıkladı:
“Biz diyoruz ki ÅŸu anda Türkiye’de yaÅŸayan 2.7 milyon insan göçmen var. Onların da okul çağına gelen 1 milyon 400 bin çocukları var. Bunların okula devam edenlerinin sayısı çok az. Bu çocukların eÄŸitime kazandırılması, entegrasyonunun saÄŸlanması için öncelikle Türkçe bilmeleri gerekiyor. Önümüzdeki yazı fırsat bilerek, devlet okulları boÅŸken 300 bin çocuÄŸa 7 bin 500 öğretmen ile 15 bin derslikte 320 saat dersle Türkçe öğretelim. Okullar eylülde - ekimde baÅŸladığı zaman da bunlar derslere devam etsin. Bunu öneri olarak proje olarak sunuyoruz. Milli EÄŸitim Bakanlığı ile de konuÅŸuyoruz. Bize bu konuda destek gelirse daha çok öğrenciyi bu sisteme dâhil ederiz.”
Eğitim ve sağlık hizmetleri önemli"
Amerikan Bilimler Akademisi’nin Çocuk GeliÅŸim Komitesi Ãœyesi ve New York Ãœniversitesi’nde Öğretim Ãœyesi Doç. Dr. Selçuk Åžirin de Suriyeli çocukların eÄŸitiminin önemine dikkat çekti. Åžirin, "Suriyeli çocukları eÄŸitimine önem vermeliyiz. Hatta onlara kendi çocuklarımızdan daha iyi eÄŸitim ve saÄŸlık hizmeti sunmalıyız" dedi. Åžirin’e göre Suriyeli çocukların eÄŸitim ve saÄŸlık ihtiyaçlarını ÅŸimdi karşılayamazsak ileride çok ciddi sorunlara yol açacak:
"Türkiye'nin artık literatürde olan bazı kavramları öğrenmesi gerekiyor. Bunlarn biri kayıp kuşak, bir diğeri 17 yıl, üçüncüsü de travma yaşayan çocuğun geleceğinden umudunu kesmesi. Biz Suriyelilerin yarın gideceğini varsaydık ve onlara misafir dedik. Ama şöyle bir realite var; bunu dünyadan biliyoruz. Mülteciler gittikleri ülkede ortalama 17 yıl yaşıyor. Bu hesapla gidersek bizim önümüzdeki 10-15 yıl boyunca ülkemizde en az 1 milyon Suriyeli olacak. İkincisi kayıp kuşak. Eğer bir birey gelecekten umudunu keserse bu ummadığımız sonuçlar doğurabiliyor suça teşvik anlamında.. Bu bir kişi için olursa belki toplum olarak çaresini bulabiliriz ama bir kuşak olursa bu yani 1 milyonu aşkın Suriyeli çocuktan bahsediyoruz bunlar okula gitmiyorlar, travma yaşamışlar. Bunlar gelecekten umudunu kesmeye çok müsait bir grup."
Aynı zamanda Hürriyet gazetesinde köşe yazarı olan Selçuk Şirin bu konuda Afganistan - Pakistan örneğini veriyor:
"Suriyelilere hizmet gitmezse ne olur? O zaman Pakistan - Afganistan sınırındaki mülteci kamplarına bakmamız lazım. Taliban ve pek çok terör örgütünün çıkış noktası oralar. O örgütler sadece Afganistan’ı onlarca yıl geri götürmeke kalmadılar aynı zamanda Pakistan’ı da 19. yy’a geri götürdüler. Pakisan ile Hindistan bir dönem uzaya kim daha önce gidecek, atom bombasını kim daha önce çıkaracak diye yarışıyordu. Sonuçta Hindirstan uzaya Pakistan 19. yy’a gitti. Biz sınırımıza gelen bu insnalara daha iyi eÄŸitim, daha iyi saÄŸlık hizmeti vermek zorundayız. Paramız yok sıkıntımız var ama biz eÄŸer gelen Suriyelilere yatırım yapmazsak gelecekte bunun faturasını biz ödeyeceÄŸiz. Buna herkesin bir an önce uyanması lâzım."
"Psikolojik sorunlar tedavi edilmeli"
Zirvede bir sunum yapan Ä°stanbul Åžehir Ãœniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Ãœyesi ve aynı zamanda Klinik Psikolog olan Ceren Acartürk, Kilis’teki Öncüpınar konteyner kentinde 2013 yılında gerçekleÅŸtirdikleri çalışmayı anlattı. Al Jazeera Türk’e konuÅŸan Acartürk zaman ilerledikçe mültecilerin psikolojisinin daha olumsuz etklendiÄŸini söyledi:
"Åžehirlerdeki Suriyelilerde de ruh saÄŸlığı sorunlarının Türkiye toplumuna göre daha fazla olduÄŸunu gösteriyor yaptığımız çalışmalar. Herkeste travma sonrası stress bozukluÄŸu dediÄŸimiz ki çok ağır bir hastalıktır, o hepsinde olmasa bile çoÄŸunda depresyon ya da panic depresyon var. Bizim burada 10 yıl sonrayı düşünmemiz gerekiyor. Åžu anda eÄŸer bu evimize, ülkemize gelen kiÅŸilere psiko sosyal destek saÄŸlayamazsak, enregrasyonlarını salayamazsak ileride daha büyük sorunlarla karşılaÅŸabiliriz. Bunu sadece devlet de saÄŸlayamaz. STK’lar koordineli bir ÅŸekilde çalışmalı."
Henüz yorum yapılmamış.