Kültür Sanat
Kültürel planlama için bir yol haritası
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından hazırlanan Yerel Yönetimler İçin Kültürel Planlama başlıklı rapor, kültürel belediyecilik düşüncesinin daha kapsamlı ve derinlikli bir fikri altyapıya sahip olmadan işlerlik kazanamayacağını göstermesi açısından önemli.
Ãœlkemizin geçirmekte olduÄŸu sancılı süreç, toplumsal olarak ciddi ayrışmalara, kutuplaÅŸmalara yol açtı. Bunu sadece ideolojik bir saflaÅŸma olarak görerek taraflardan birini ‘tehdit’ unsuru diye iÅŸaretlemek, sistemin, Kemalist bakışın öteden beri sıklıkla kullandığı bir yöntem. Oysa bugünkü iktidar daha en başından bu dayatmaya itiraz ederek ve daha çoÄŸulcu bir anlayışla siyaset yapılabileceÄŸi iddiasıyla yola çıkmış, bu iddiayı da büyük ölçüde gerçekleÅŸtirmiÅŸ bir siyasi hareketin temsilcilerinden oluÅŸuyor. Hâl böyle olunca ‘KemalistleÅŸme’ tehdidine karşılık söz konusu ayrışmanın önüne geçmek ve yeniden birliktelik ruhunu oluÅŸturmak için kültürel bir mutabakata ihtiyaç var. Böylelikle birbirimizi dinleme, anlama, farklılıklarımıza raÄŸmen ortak bir zeminde buluÅŸma imkânımız da artacak. Öte yandan birbiri ardına yaÅŸanan göç dalgalarıyla birlikte deÄŸiÅŸen demografik yapının her tür provokasyona açık olduÄŸu ve bunun önünü alabilmek için de kültürel planlamanın hayati önem taşıdığı ortada.
Bu noktada kültürün tanımını tekrarlamakta fayda var. UNESCO’ya göre en geniÅŸ anlamıyla kültür; bir toplumu ya da toplumsal grubu tanımlayan maddi, manevi, zihinsel ve duygusal özelliklerin birleÅŸiminden oluÅŸan bir bütün. Sadece sanat ve edebiyatı deÄŸil, aynı zamanda yaÅŸam biçimlerini, insanın temel haklarını, deÄŸer yargılarını, geleneklerini ve inançlarını da kapsayan bir olgu. Böylesi güçlü ve saÄŸlam bir yapıştırıcı olan ‘kültür’ e bakışımız ise ne yazık ki olması gereken düzeyde deÄŸil.
Sadece ‘çaba’ yetmez
Yeni yeni konuÅŸulmaya baÅŸlandığında ise mizah dergilerinden bile ‘yeter artık’ ÅŸeklinde itirazlar yükselebiliyor. Neyse ki eksikliklerin ve ihtiyaçların farkında olanlar yok deÄŸil. Yeni dönemde yerel yönetimlerde kültür ve sanat konusunda gösterilen iyi niyetli çabalar ve atılan adımlar geleceÄŸe dair de umut veriyor. Ancak tek başına ‘çaba’ göstermek de yetmiyor çoÄŸu kez. Zira yerel yönetimlerin kültüre bakışı konusunda çok temel sorunlar mevcut. Bütün hizmet kalemlerini gelecek seçimlerde yeniden seçilebilmesine dönük ‘yatırım’ alanları olarak gören bir yerel yönetim anlayışında elbette ‘kültür’ gibi soyut bir baÅŸlık altında yapılacaklar çok da rantabl deÄŸil. TeÅŸkilat ÅŸemasında kültür müdürlüklerine yeni yeni yer veren, kültür hizmetleri denildiÄŸinde sadece konser, seminer, tiyatro ve el sanatları kursları düzenlemeyi ve kültür merkezi açmayı anlayan, tüm bu iÅŸlerde tek baÅŸarı ölçütü olarak katılımcı sayısını dikkate alan yapılar, günübirlik beklentilerin ötesine geçerek uzun soluklu kültürel politikalar üretmek zorunda hissetmeye baÅŸladı kendilerini.
Tam da bu noktada ‘kültürel planlama’ kavramını konuÅŸmaya baÅŸlamak gerekiyor. Söz konusu kavram üzerine de çok derinlikli saha çalışmaları, raporlamalar ÅŸimdiye dek yapılmadığından bu alanda tecrübe sahibi kurumlar elini taşın altına koyarak çözüm üretiyor.
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından hazırlanan ve yakın zamanda konunun ilgilileri ile paylaşılan Yerel Yönetimler İçin Kültürel Planlama başlıklı rapor, yurtiçi ve yurtdışı örnekleri de incelenerek hazırlanmış önemli bir kılavuz.
‘Neden bizim kültür kurumlarımız böylesine ‘hayatî’ konularda strateji geliÅŸtiremiyor, bu türden saha çalışmaları ve zihin açıcı raporlara imza atmıyorlar’ sorusu da ‘kültürel iktidar’da neden iddia sahibi olamıyoruz’ sorusunun devamı olarak cevabını bekleyedursun biz dönelim Ä°KSV’nin raporuna.
Meseleyi teknik bilgiye boÄŸmadan, anlaşılır bir dille ortaya koymayı baÅŸaran çalışmada yeni baÅŸlayanlar için kavramsal tanımlamalara da detaylı bir ÅŸekilde yer veriliyor: “Kültürel planlama, kentin kültürel kaynaklarının kentlerin kalkınmasında stratejik ve bütünsel bir yaklaşımla kullanılması, bir baÅŸka deyiÅŸle kent planlamasına kültür perspektifinden bakılmasını ifade eder. Ancak geleneksel ÅŸehir planlama süreçlerinden farklı olarak, kültürel planlama yaklaşımı ile geniÅŸ kapsamlı projeler geliÅŸtirilebilir.” denilen raporda, “Kültürel planlama ile sanat etkinlikleri planlaması sık sık birbiriyle karıştırılır. Sanat etkinlikleri planlaması; tiyatrolar, galeriler, müzeler, konser salonları ve sanat merkezlerinin programlarının oluÅŸturulmasının yanı sıra desteklenecek bağımsız sanatçı, kültür ve sanat kurumu, kültür profesyoneli veya eÄŸitim projelerinin belirlenmesini ve kentlilerin bu etkinliklere katılımının saÄŸlanması için yıllık planlar hazırlanmasını ifade eder. Bir baÅŸka deyiÅŸle, sanat etkinlikleri planlaması kültürel planlamanın bir alt baÅŸlığıdır. Öte yandan kültürel planlama; kentsel tasarım, kamusal sanat, ulaşım, güvenlik gibi unsurları da göz önünde bulundurarak, kültür odaklı bütünleÅŸik bir planlama yaklaşımını benimser. Stratejik planlamanın kapsamı ve niteliÄŸi, kent veya ilçe ölçeÄŸine göre deÄŸiÅŸkenlik gösterir.” ÅŸeklindeki ifadelerle odaÄŸa alınan kavramın çerçevesi çiziliyor.
Kültür, sayıyla ölçülemez
Türkiye’de kültürel planlama anlayışının yeterince yerleÅŸmediÄŸine vurgu yapılan raporda yerel yönetimlerin hazırladıkları stratejik planlarda kültüre ayrılan yerin sınırlı olduÄŸuna da dikkat çekiliyor. “Sürdürülebilir kalkınmanın temel unsurlarından biri olan kültür, stratejik planlarda, sosyal, ekonomik ve çevresel unsurlar ile birlikte bütüncül bir yaklaşımla ele alınmamaktadır. Kültür ile ilgili hedefler genellikle sanat etkinliklerinin planlanmasına yöneliktir. Nicelik odaklı politikalar, kültür alanında sunulan hizmetlerin genellikle etkinlik, katılımcı sayısı ve salon adedi gibi sayısal veriler üzerinden deÄŸerlendirilmesine sebep olmaktadır. Bununla baÄŸlantılı olarak doÄŸru göstergeler de geliÅŸtirilememektedir” ÅŸeklindeki tespitler meselenin esasını tartışmak için önemli satır baÅŸları.
“Belediye baÅŸkanı, kültür vizyonunun belirlenmesinde ve projelerin gerçekleÅŸtirilmesinde temel bir role sahiptir. “ cümlesine yer verilen ancak kültürel planlama aÅŸamasında sivil toplumun daha da etkin ve katılımcı olması gerektiÄŸinin altı çizilen raporda varolan sistemdeki eksiklikler ise şöyle sıralanıyor:
“Miras deÄŸeri taşıyan kültürel öğelerle bu mirası geleceÄŸe taşıyan güncel yorumların harmanlanarak toplumsal kalkınmaya katkıda bulunması yaklaşımından ziyade, ikisinden birine odaklanma eÄŸilimi vardır. Sosyal adaletin ve toplumsal barışın saÄŸlanmasında önemli olan çokkültürlülük, göç, etnik çeÅŸitlilik, dini inanç özgürlüğü gibi konulara planlamalarda çok deÄŸinilmemekte veya uygulamada bu konular göz ardı edilmektedir. Kültür alanında ulusal düzeyde veri toplanmasını saÄŸlayacak bir sistemin geliÅŸtirilememiÅŸ olması kültür odaklı bir planlama anlayışına yerelde de engel teÅŸkil etmektedir. Belediyeler tarafından yaygın olarak kullanılan stratejik plan hazırlama metodu daha çok merkezi yönetimlere uygundur.”
Ä°KSV’nin yaptığı bu kapsamlı çalışma, kültürel belediyecilik düşüncesinin daha kapsamlı ve derinlikli bir fikri altyapıya sahip olmadan iÅŸlerlik kazanamayacağını göstermesi açısından önemli. Åžimdi yapılması gereken çalıştaylar, oturumlar ve fikir alış veriÅŸleri ile çoÄŸulcu, yerel nosyona sahip bir kültürel planlamanın nasıl mümkün olabileceÄŸine kafa yormak.
Henüz yorum yapılmamış.