Güncel
DHKP-C'de infaz hikayesi
DHKP-C örgütünün, örgüt içindeki infazlarından bir tanesinin daha hikayesi ortaya çıktı...
Habertürk'te yer alan bilgide; Uzun süredir “sol örgütler içi infazlar”ı yazan Aytekin Yılmaz'ın romanında Osman Evcan, “Sadık DurmuÅŸ” olarak yer alıyor. Evcan, 2011 yılında “DaÄŸbozumu” romanını okuduktan sonra Yılmaz'a bir mektup yazmış. “Roman kahramanı Yusuf Can benim hikâyeme çok benziyor” demiÅŸ, kendi hikâyesini göndermiÅŸ. “Kitapta gerçek adımı kullanabilirsin” diye de vurgulamış ama Yılmaz, “Roman çıktığında sen açıklarsın” cevabını vermiÅŸ.
MAHKÛMA VEGAN TAZMİNATI!
“Sığınamayanlar”da yer alan Sadık DurmuÅŸ'un hikâyesi bizzat Osman Evcan'ın elinden çıkma. Yılmaz, “Bana ‘Bu ülkede gerçek anlamda geçmiÅŸteki hatalarıyla yüzleÅŸen bir insan gösterin' derseniz, ‘Bu kiÅŸi Sadık'tır' derim. Vicdani retçi, anarÅŸist ve vegan oldu. ‘Romanda anlatılan katil benim' deme cesaretini gösterdi” diyor.
Evet, çeyrek asırdır hapiste olan Osman Evcan, el yazısıyla katil olduÄŸunu kendisi söylüyor. Ama bu herhangi bir cinayet deÄŸil. Bundan 25 yıl önce, Dev- Sol saflarındayken, Tokat kırsalında Osman Evcan'a çok trajik bir biçimde “yoldaÅŸ”ını öldürtüyorlar! Evcan cinayeti, “Gece sırt sırta yattığım yoldaşım Civan'ı bana öldürttüler” diye anlatıyor. Cinayet, başından itibaren şöyle geliÅŸiyor:
ÖLÜM FERMANINI GETİRDİ
Evcan ve arkadaÅŸları, Sivas-Tokat kırsalında faaliyettedir. Grup komutanının aşırı hiyerarÅŸik ve otoriter tutumu herkesi bıktırmıştır. Örgüte ve yönetimine karşı güvensizlik ve antipati oluÅŸur. Bir gece örgütten 3 kiÅŸi silahlarını bırakıp kaçar. Aradan 2 ay geçer, firar edenlerden “Civan” (takma isim) yeni bazı kiÅŸilerle geri döner. Civan, örgütün üst yöneticileriyle görüşmüş, rahatsızlıkları iletmiÅŸ, ona verilen bir mektupla geri dönmüştür. Ancak eliyle getirdiÄŸi o mektupta kendi idam fermanı vardır! Ãœst yönetim, infaz iÅŸini ise Sadık DurmuÅŸ'a yani Osman Evcan'a bırakır. Evcan önce reddeder, sonra mecbur kalır. Göstermelik bir mahkeme kurulur. Ä°dam kararına karşı çıkacak kimse yoktur zaten. Ãœstelik “yargılama” yapılırken Civan'ın mezarı kazılmaktadır ve o da görmektedir...
Osman Evcan, daha sonra ömür boyu piÅŸmanlık duyacağı kurÅŸunu sıkar. Civan yere yığılır. Evcan, “Onu apar topar mezara gömdüklerinde kol saatini bile çıkarmadılar. Mezar taÅŸları konulmadı. Mezar iÅŸaretsiz bırakıldı ki kimse hatırlamasın” diye anlatıyor.
Evcan, Civan'ı öldürdüğüne bin piÅŸman olur. Bir insanın hayatına son verdiÄŸi için kendini affedemez. O ve beraberindekiler, Eylül 1992'de, Ordu ili Aybastı Ä°lçesi'nde yakalanır. NevÅŸehir E-Tipi Cezaevi'nde Dev-Sol koÄŸuÅŸuna geçerler. Burada örgüt sorumluları yakalanma ve polise konuÅŸup konuÅŸmadıklarıyla ilgili bilgi alır. En zoru da budur. Evcan ve arkadaşı K.T., örgütle iliÅŸkilerini fiilen koparır. 1995'te dava karara baÄŸlanır. TCK 146/1'den (eski ceza yasası) müebbet hapse çarptırılırlar. Mahkemede, Civan'ı öldürdüğü için piÅŸman olduÄŸunu dilekçeyle açıklar Evcan. 25 yıldır bağımsız kalıyor hapishanelerde. Yılmaz, “Devlete de örgüte de sığınamayan, sığmayan bir mahpus o” diyor.
YAKLAÅžIK 3 YIL DAHA...
Belki de arkadaşını “kurban” etmiÅŸ olmanın verdiÄŸi vicdan azabıyla, 15 yıl önce vejetaryenliÄŸi seçti Osman Evcan. Samsun'da yaÅŸayan annesi 5 yıl önce, “Hayvanlara küçükken de duyarlıydı. Muhabbet kuÅŸu götürmüştük eÄŸlensin diye. Onu da salmış, ‘Ben hapisim, o da hapis olmasın' diye” diyor. Daha sonra veganlığa geçer. Hayvan eti dışında hayvansal hiçbir ürün (yoÄŸurt, tereyağı, margarin, peynir, yumurta vs.) yemez, yün battaniye, çorap vs. kullanmaz. 2011'de “kendisine yeterli vegan yemek tahsis edilmediÄŸi” için Kırıkkale F Tipi Cezaevi'nde 43 gün açlık grevi yapar. Sanal âlemde “Osman'a Vegan Yemek” kampanyası baÅŸlatılır. Konu TBMM gündemine taşınır. Bu sayede 28 Mart 2012'de, ‘Hükümlü ve Tutuklular ile Ceza Ä°nfaz Kurumları Personelinin Ä°aÅŸe YönetmeliÄŸi'ne vegan maddesi eklenir. Türkiye hapishanelerindeki tüm vegan-vejetaryenler, veganvejetaryen yemek hakkı kazanır. Evcan, Kasım 2015'te Kocaeli 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nde, ardından da Silivri 6 No'lu L Tipi Cezaevi'nde benzer sorunlar yaÅŸar. Sonunda Anayasa Mahkemesi'ne baÅŸvurur. “Cezaevi yönetimi, protein ihtiyacımı karşılayacak sebzeler vermeyerek iÅŸkence ve kötü muamele yasağını, vejetaryen olup olmadığımın tespiti için devlet hastanesine göndererek de din ve vicdan hürriyeti ile ayrımcılık yasağını ihlal ediyor” der. Yüksek Mahkeme onu haklı bulur. Devletin Evcan'a 3 bin TL tazminat ödemesini kararlaÅŸtırır.
Osman Evcan, yaklaşık 3 yıl daha hapiste kalacak. Çıkınca anlatacak daha çok şeyi olduğu kesin.
15'TEN FAZLA HAPÄ°SHANE DOLAÅžTI
1959 Samsun doğumlu Osman Evcan, esnaf ailenin çocuğu. 4 kardeş. Samsun 19 Mayıs Lisesi'nde okurken Dev- Genç üyesi olur. Sonra Dev-Sol'a geçer. 1978'de okuldan atılır. 1979'da tutuklanır. Samsun E-Tipi Kapalı Cezaevi'nde 5 ay yatıp tahliye olur. 1980'de tekrar tutuklanıp Ordu E-Tipi Kapalı Cezaevi'ne konulur. 12 Eylül darbesini burada yaşar. Şiddet görür. 1984'te Samsun'a sevk edilir. 26 yıl hapis cezası alır. 1985'te Bartın Özel Tip Cezaevi'ne sevk edilir. Tek tip elbise direnişinde yer aldığı için genelde hücrede kalır. 1987 Eylül'ünde Özal affıyla, 10 yıl süren tutsaklıktan sonra tahliye olur. Ancak 1990 Ocak'ında tekrar tutuklanır. Ankara Ulucanlar Cezaevi'ne sevk edilir. DGM'de, örgüt üyeliğinden (Devrimci Sol) 7 yıl ceza alır. Haymana ilçe cezaevine sevk edilir. 25 Kasım 1990'da firar eder. Edirne sınırından Yunanistan-Atina'ya geçer. Buradan da Suriye ve Lübnan'a. Beka bölgesindeki kamplarda, Filistinli FHKC örgütünden 1 yıl askeri eğitim alır. Tekrar Türkiye'ye döner ve Sivas kırsalında dağ faaliyetine girer.
YAZARI, ‘SIÄžINAMAYANLAR'I ANLATTI
-Kim bu “Sığınamayanlar”?
Uzun yıllar illegal örgütlerde kalmış, dağda çatışmalara katılmış ve sonrasında bir biçimde savaşın dışına düşmüş insanlar. Ne devlete ne de örgüte sığınabilenler...
-Önce “Yoldaşını Öldürmek” ÅŸimdi ise “Sığınamayanlar”. Bu kitapları yazdıran ne?
Yaşanmışlık ve tanıklık. Hapishanede yanı başında koğuş arkadaşın yoldaşları tarafından öldürülürken sessiz kalamıyorsun. 90'lı yıllarda sadece hapishanelerde 40 insan sol örgütler tarafından ajanişbirlikçi oldukları gerekçesiyle öldürüldü. Çoğu poliste çözüldüğü gerekçesiyle öldürüldü. Sonra öğrendik ki meğer polis sorgusunda en çok çözülenler örgüt sorumluları. Devletin idam cezasına karşı çıkanlar, koğuşlarda kendi yoldaşlarını infaz etti. Devlet mahallesinde mağdur olanlar, kendi mahallesine döner dönmez zalim oldular.
-Civan'ın infaz olayı, kurgucuları hayretlere düşürecek türden bir cinayet. Buna benzer daha çok var mı?
Evet. Dağda örgüt içi infazlarda yaşamını yitirenlerin mezarı yok. Gizli gömülmüşler ve başlarına ne iki taş ne de işaret konulmuş. Bir gün dağın içi açılırsa acılara hazır olunmalı.
-Civan'ın infazı 25 yıl önceye dayanıyor. Bu infaz olduğunda ne ailesi ne de başkaları konuşmuş anlaşılan...
GeçmiÅŸte birçok infazda olduÄŸu gibi bu da konuÅŸulmamış ve ailesi sahip çıkmamış. Sol mahallede yapılan örgüt içi infazlara sessiz kalınıyor. Bunu çocuÄŸu, kardeÅŸi infaz edilmiÅŸ ailelerle konuÅŸtum. Kimse sol ve Kürt mahallesinde “hain” yakını olmak istemiyor. Örgüt içi infazlarda çocuklarını kaybeden ailelerden çoÄŸu baÅŸka ÅŸehirlere göçtü.
-Roman, dağda kadın olmanın sıkıntılarına da değiniyor.
Romanda anlatılan Meryem'in hikâyesi aşk yasağıyla ilgili. Meryem tecavüz mağduru. Hamile olduğu anlaşıldığında tutuklanıp ölüme mahkûm edilir. Karnındaki 5 aylık çocuğuyla dağın birine gömülür.
-Romanın kahramanı Besna, “SavaÅŸan kadın daÄŸda erkekleÅŸti” diyor...
Son yıllarda gerilla kadın romantizmi yapılıyor. Bu romantizmi yapanlar sanıyorlar ki, silah kadının elinde olunca kurşun değil de namlusundan çıkan çiçek. Uzun süren savaş birçoklarını şiddet bağımlısı yaptı. Ortadoğu'da şu an en itibarlı şey silah. Dağda savaşan kadının ne durumda olduğunu merak eden varsa Besna ve Sara'nın hikâyesini okusun.
-Kitabınızda Besna dağdan inmek istiyor ama ailesi istemiyor...
Uzun süren savaÅŸ Kürtler için de devlet için de yeni sektörler yarattı. 30 yıl çok uzun zaman. Kürtler ÅŸehirdeki yaÅŸamlarını daÄŸ iliÅŸkisi üzerinden kurmaya baÅŸladı. DaÄŸda ailenden biri varsa Kürt mahallesinde sözün daha dinlenir oluyor. Cezaevindeyken daÄŸdan gelenlerimizin havası baÅŸka olurdu. Bugün yakını daÄŸda olanların ağırlığı altında ezilen bir ÅŸehirli kitlesi var. Son yıllarda bu daha bir ayrıcalık oldu. Besna 15 yılın ardından daÄŸdan inmek istediÄŸinde ailesi “Ä°nip ne yapacaksın, eÅŸe dosta ne deriz?” diyorlar. Besna'nın durumunda olanlar az deÄŸil.
Henüz yorum yapılmamış.