Sosyal Medya

Reformist ve aktivist bir düşünür: Cemaleddin Afgani

Ortadoğu'daki birçok hareketi etkileyen Cemaleddin Afgani, 59 yıllık hayatında birçok ülkede çeşitli faaliyetlerde bulunmuştu...



19. Yüzyılın önemli aktivist ve düşünürlerinden Cemaleddin Afgani, 9 Mart 1897 tarihinde Ä°stanbul'da vefat etmiÅŸti.

Afganistan, Osmanlı İmparatorluğu, Mısır, Fransa, Rusya, İran ve İngiltere'de faaliyetlerini yürüten ve çok hareketli bir hayat süren Afgani, 1838 yılında Afganistan'ın doğusundaki Esadabad şehrinde dünyaya geldi. Tam adı Cemaleddin el-Afgani es-Seyid Muhammed ibn Safder Han olarak geçmektedir. Afgani ismini kendisi kullanmaya başlamıştır. Bazı araştırmacılar Afgani'nin İranlı olduğunun anlaşılmaması ve Sünniler arasında kabul edilebilmek için bu ismi seçtiğini öne sürüyor.

Gençliğinde eğitim için Irak ve Hindistan'da bulunan Afgani, buralarda İngiliz işgalinin ve sömürü düzeninin etkilerini gördükten sonra Batı aleyhtarı bir tutum takınmaya başladı. Hayatının ilk yıllarını, Irak'ın Kerbela ve Necef kentlerinde din ve felsefe eğitimi alarak geçiren Cemaleddin Afgani, İlerleyen zamanlarda ise yavaş yavaş oluşmaya başlayan fikirleri istikametinde, sömürge altında bulunan müslüman halkları uyandırma ve hem iktisadi hem de düşünce planında onları geri kalmışlıktan kurtarma hissiyle birçok ülkede faaliyetlerde bulundu. Tanzimat'ın sonlarına doğru geldiği İstanbul'da Osmanlı aydın ve devlet adamlarının da dikkatini çekmeyi başardı.

Ä°LK Ä°STANBUL SEYAHATÄ° VE SINIRDIÅžI EDÄ°LMESÄ°

İstanbul'da verdiği "Peygamberlik sanatı" konulu halka açık bir konferanstali sözleri "peygamberliğin insan yeteneğine ve becerisine dayandığını" savunduğu şeklinde yorumlandı. Bu görüş, önde gelen din adamları tarafından iyi karşılanmadı ve bunun dini bir sapkınlık olduğu ifade edildi. Gösterilen büyük tepki üzerine İstanbul'dan ayrılan Afgani, 1871'de Kahire'ye gitti.

Afgani, kendi deyimiyle ömrünün en verimli yıllarını Mısır'da geçirdi. Evinde verdiği dersler ve sohbetler vesilesiyle zamanla bir talebe halkası oluştu ve fikirlerini geniş bir yelpazede ifade etme imkanını buldu. Cemaleddin Afgani'nin siyasi amacı, sömürgeci batılı devletlere karşı halkı şuurlandırarak monarşi yönetimlerini bertaraf etmek ve hürriyetçi, meşrutiyetçi yönetimler ile İslam dünyasını tek bir halife etrafında toplamak idi.

Mısır'da çevresinde toplanan gençlerin arasında Muhammed Abduh ile Mısır'daki milliyetçi Vefd Partisi'nin kurucusu Saad Zaglul da vardı. Ulusal bağımsızlığı tehlikeye düşürdüğü düşüncesiyle dönemin Mısır hıdivi Ä°smail PaÅŸa’ya muhalefet eden Afgani, 1879’da Ä°smail PaÅŸa’nın görevden alındıktan sonra oÄŸlu Tevfik PaÅŸa’da da güven uyandırmadı; cumhuriyetçilik düşüncesini yaymaya çalıştığı iddiasıyla Mısır’dan sınırdışı edildi; zorunlu ikamet etmek üzere Hindistan’a gönderildi.

HÄ°NDÄ°STAN’DAN AVRUPA’YA

Üç yıllık zorunlu ikamet için Haydarabad'a giden Afgani, burada “Er-Red-aled-Dehriyyin” (Tabiatçılığa Reddiye) isimli bir kitap yazdı. Eserinde pozitivizme, ateizme, laikliÄŸe ÅŸiddetli eleÅŸtiriler yöneltti. Bu arada Mısır’da Arabi PaÅŸa isyanı baÅŸlayınca Ä°ngilizler tarafından Hindistan halkını Mısır’daki isyanı desteklemeye çağırdığı gerekçesiyle gözetim altına alındı. Ä°syan bastırıldıktan sonra beÅŸ yıl bir Ä°slam ülkesine ayak basmaması kayıyla ülkeden çıkış izni verildi. Ä°ngiltere’ye giden Afgani, kısa bir süre sonra Fransa’ya geçti.

Paris'te çok gazete ve dergide yazılar yazan Afgani, Fransız tarihçi ve filozof Ernest Renan ile de, Ä°slam’ın bilim karşısındaki konumu üzerine ünlü bir tartışmaya girdi. Ä°slam’ın ilme karşı olduÄŸu, Arap milletinin de doÄŸası gereÄŸi metafizik ilimlere karşı meylinin bulunmadığı iddiasını Arapça bir makale ile cevapladı.

Paris’teki en önemli çalışması Beyrut’ta sürgünde bulunan Muhammed Abduh’u da Paris’e davet ederek onunla birlikte El-Urvetü'l-Vuska (SaÄŸlam Kulp) dergisini çıkartması oldu. Dergi, doÄŸu ülkelerinin sömürgecilerden kurtulması, hilafetin canlanması yolunda fikirler yaymayı amaçlıyordu. Ä°lk sayısını 13 Mart 1884’ten çıkardı; 18 sayı yayınlandıktan sonra bu fikirleri kendi çıkarlarına aykırı bulan Ä°ngilizlerin giriÅŸimi ile kapandı.

Derginin kapanmasından sonra 1886’da Ä°ran Åžahı’ndan gelen davet üstüne Ä°ran’a giden Afgani, Nasıreddin Åžah’tan ülkede reform yapmasını isteyince onunla ters düştü ve bu ülkeden de ayrılarak Rusya’ya gitti.

Rusya'da bu ülke ile Ä°ngiltere’yi karşı karşıya getirmeyi amaçlayan çeÅŸitli giriÅŸimlerde bulunduÄŸu öne sürülüyor. Afgani, Rusya’daki Müslümanların Kur’an-ı Kerim basma izni gibi bazı hakler elde etmesinde etkili oldu. Çar tarafından tehlikeli bulunduÄŸu için 1889’da Rusya’dan sınırdışı edilen Afgani, Almanya’ya gitti. Münih’te bir sergide Nasıreddin Åžah ile karşılaÅŸtı ve onunla yeniden Ä°ran’a davet edildi.

Daveti kabul eden Afgani, şahın danışmanı olarak siyasal bir rol oynamaya çalıştı ancak ıslahat düşüncelerinde ısrar edince tekrar sapkınlıkla suçlandı. Nasıreddin Şah'ın, kendisiyle ilgili kuşkuları artınca Afgani de, Şah'a karşı açık bir muhalefete başladı. 1890'da sınırdışı edildi.

Ä°RAN VE YENÄ°DEN Ä°STANBUL

Ä°ran dışına sürüldükten sonra buradaki alimlere bir mektup gönderdi. Ä°ran'da kurulan ve bazı silahlı eylemlerde bulunan “Ä°ttihat-i Ä°slam” adlı örgütün Afgani'den etkilendiÄŸi iddia ediliyor. Ä°ran ve Ä°slam dünyasında meydana gelen birçok örgütlenmede bu grubun büyük etkisi oldu. “Batı beÅŸeri bilimlerine evet, manevi ve siyasi baskılarına hayır” sloganıyla hareket eden grup ilk ciddi eylemini Kaçar ÅŸahı Nasireddin’e karşı 1 Mayıs 1896 yılında düzenlediÄŸi suikastla gerçekleÅŸtirdi.

Afgani, 1892’de II. Abdülhamid'in yakın adamı Ebu'l-Huda'nın çaÄŸrısı üzerine Ä°stanbul'a gitti. Abdülhamid’in Afgani’yi Sudan’daki Mehdi hareketine verdiÄŸi destek sebebiyle hilafeti Araplara vermeyi planladığı iddiasıyla Ä°stanbul’a çağırdığı ve yakınında tutmak istediÄŸi öne sürülüyor. Stanbul’da Afgani’ye bir ev ve maaÅŸ tahsis edildi. 1896'da Ä°ran ÅŸahı Nasıreddin Åžah'ın Mirza Rıza Kirmani adlı kiÅŸi tarafından öldürülmesinden sonra cinayeti tertiple suçlanan Afgani kuÅŸkulu görülmeye baÅŸladı ve NiÅŸantaşı’nda bir konakta göz hapsinde tutuldu.

Cemalettin Afgani, çenesinde baÅŸlayan boÄŸaz kanseri sonucu 9 Mart 1897’de Ä°stanbul’da vefat etti. NiÅŸantaşı’ndaki Åžeyhler Mezarlığı'na defnedildi. 1944'te Afganistan hükümetinin talebi üzerine cenazesi bu ülkeye gönderildi. Kabil'de üniversite içinde Afgani için bir anıtmezar yapıldı.

ORTADOĞU'DAKİ HAREKETLERİN ÖNCÜSÜ

Ortadoğuda cereyan eden hadiselerin tarihi yol haritasına bakıldığında Cemaleddin Afgani düşüncesiyle karşılaşmak mümkündür. Afgani bu açıdan değerlendirildiğinde öncü bir şahsiyet olarak nitelendirilir. Özellikle Mısır'da kaldığı yıllarda çok fazla dersler ve sohbetler vererek değerli şahsiyet ve ilim adamları yetiştirmiş olması onu alanında öncü kılmaya yetmişti.

Ona yöneltilen eleştirilerin en başta geleni masonluk ile olan bağlantısıdır. Bir dönem masonluğa intisab edişi ve kendi deyimiyle yanlış olduğunu anlayıp vazgeçtiğini söylemesi, onu eleştirenlerin, hakkındaki yargılarını geçersiz kılmaya bugün dahi yetmemiştir.

Kaynak: dünyabülteni

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.