Sosyal Medya

Güncel

'Cemaat MHP üzerinde ameliyat yapmaya çalıştı'

Eski MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Paralel Devlet Yapılanması'nın partisine sızma girişiminden ilk defa 2007'de yapılan seçimler öncesinde şüphelendiklerini belirterek, "2011 seçimleri öncesinde ise kaset komploları ile şüphelerimiz kayboldu ve cemaatin MHP üzerinde ameliyat yapmaya çalıştığını kesin olarak anladık" dedi.



MHP'nin olası olağanüstü kurultayında genel başkanlığa aday olacağını açıklayan Oğan, Paralel Devlet Yapılanması'nın partisine yönelik sızma girişimlerine ilişkin, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Bu konuda hem partisini hem de AK Parti’yi uyarmaya çalıştıklarını ancak kendilerini dinletemediklerini ifade eden OÄŸan, ÅŸunları söyledi:

"Cemaatin MHP’ye sızma giriÅŸimleri olduÄŸundan ilk defa 2007 seçimleri öncesinde milletvekili adaylarının belirlenmesi sürecinde şüphelendik. Cemaate yakın olduÄŸunu bildiÄŸimiz bir kısım insanın, belirli bazı kiÅŸilerin MHP’de milletvekili olabilmesi için yerelde ve Genel Merkezde yoÄŸun kulis faaliyetlerini yürüttüklerini gördük. 2011 seçimleri öncesinde ise kaset komploları ile şüphelerimiz kayboldu ve cemaatin MHP üzerinde ameliyat yapmaya çalıştığını kesin olarak anladık. 

Bunu sadece biz deÄŸil bütün kamuoyu anladı. Ancak bizim cemaatle ilgili yaptığımız tüm uyarı ve ikazlar, AKP tarafından gözardı edildi. 2011’de milletvekili olduktan sonra gerek medya gerekse TBMM kürsüsünden cemaatin Türk devleti için ciddi bir tehdit olduÄŸunu, bu yapı ile mücadele edilmesi gerektiÄŸini sık sık vurguladım. Fakat biz hükümet deÄŸildik. Elimizde devlet gücü yoktu. TBMM’de sözde yargı reformunun yapıldığı Anayasa Komisyonu çalışmalarında, HSYK ile ilgili maddelerin geçmemesi için yoÄŸun çaba sarf ettik. Genel Kurulda bunun yanlış olduÄŸunu, cemaatin yargıda kadrolaÅŸmasına hizmet edeceÄŸini ifade ettik; ama dinletemedik.” 
OÄŸan, referandumda da anayasanın özellikle yargıyla ilgili maddelerinin deÄŸiÅŸtirilmemesi için kampanya yürüttüklerini ancak baÅŸarılı olamadıklarını vurguladı. OÄŸan, "Åžimdi milletçe MHP’nin söylediÄŸi doÄŸrulara inanmamanın bedeli ödenmekte" dedi. 

- "Cemaatçi deÄŸilim" 

Sinan Oğan, kendisinin, geçmişte de günümüzde de cemaatle ilişkisinin ve görüşmesinin olmadığını, geçmişte cemaati devlet için bir tehdit olarak gördüğünü, bugün de aynı fikirde olduğunu söyledi.

İktidara yakın çevreler tarafından, kendisinin "cemaat tarafından aday çıkarıldığına" dair iddialar ortaya atıldığını, bu durumu hem üzülerek hem de hayretler içerisinde izlediğini belirten Oğan, "cemaatçi olduğuna yönelik iddiaları" reddetti.

Bu konuda çok hassas olmaya çalıştıklarını vurgulayan OÄŸan, şöyle devam etti: 

"Biz MHP’de bir tüzük kurultayı toplamak ve daha sonra MHP Genel BaÅŸkanı olmak üzere bir yola çıktık. Bu süreçte yanımıza, yönümüze, sağımıza, solumuza Paralel Yapı'nın yanaÅŸmamasına özellikle dikkat ediyoruz. Etrafımızın Paralel Yapı mensuplarıyla kuÅŸatılmasına izin vermiyoruz. Kadrolarımız arasına bir sızma olmaması için azami gayreti gösteriyoruz. ArkadaÅŸlarımla birlikte ülkücü-milliyetçi olarak kamuoyunun önüne çıkıyoruz. Hiç kimse bize, yanında cemaatin falanca mensubu ya da cemaate müzahir falanca kiÅŸi var diyemez.

Sonuç itibarıyla, AKP ile yollarını ayıran, HDP ve CHP’ye verdiÄŸi dolaylı veya doÄŸrudan desteklerden ciddi bir netice alamayan, elindeki medya kuruluÅŸları ve ÅŸirketlerinin önemli bir kısmını yitiren cemaatin yeniden hayat bulması için MHP gibi bir aksiyoner partiye sızmaya çalışacağı aÅŸikardır. Cemaatin 'stratejik' aklı, MHP’nin aksiyoner gücü ile birleÅŸirse bu Türkiye için büyük bir tehdide dönüşebilir. Aslolan bunu görmek ve buna müsaade etmeyecek tedbirleri almaktır."

- "Devletini seven kadrolar itibarsızlaÅŸtırıldı" 

OÄŸan, cemaatin, kamu kurumlarındaki devletini seven milliyetçi bürokratik kadroları itibarsızlaÅŸtırdığını söyledi. Kendi elemanları için tasfiye hareketi yapıldığını anlatan OÄŸan, ÅŸu ifadeleri kullandı: 

"Gülen yapılanmasının MHP ile ilgisini iki döneme ayırarak deÄŸerlendirebiliriz. 17-25 Aralık’ı milat olarak kabul edersek, 'Milattan önce' ve 'Milattan sonra' ÅŸeklinde iki farklı dönem ve nitelikte tasnif edebiliriz. Milattan önce AKP ile cemaat arasında tam bir mutabakat ve iÅŸbirliÄŸi vardı. Bu dönemde cemaat iktidarın ortağıdır ve devleti birlikte yönetmekte ve dönüştürmektedirler. 
Hem MHP yönetim kadroları hem de MHP ve ülkücüler, dini pratikler üzerinden sürekli eleÅŸtirilerek hırpalandı. Hükümetten aldıkları cesaretle adeta gözleri karardı, iyice pervasızlaÅŸtılar ve nihayet 2011 seçimleri öncesi 16 kiÅŸilik MHP BaÅŸkanlık Divanı’ndan 8 genel baÅŸkan yardımcısını kurdukları bir komplo ile tasfiye ettiler. Bu dönem AKP ile dost, MHP ile düşman oldukları dönemdir.” 

- "MHP’yi müttefik yapmaya çalıştılar"

Parelel Yapı'nın foyasının ortaya çıkmasının ardından, AK Parti tarafından tasfiye edilmeye başlandığını anlatan Oğan, şu görüşleri dile getirdi:

"Milattan sonraki dönem ise AKP ile cicim aylarının sona erdiÄŸi, cemaatin dolaylı iktidarını tamamlayıp doÄŸrudan iktidar için harekete geçtiÄŸi 17-25 Aralık sonrası dönemdir. O güne kadar AKP’de yolsuzluklar yapıldığına dair iddialar karşısında susan, hatta konuÅŸanı yakan cemaat, birden bire ErdoÄŸan ve 4 bakanın yolsuzluk iddialarını gündeme getirdi. Ancak bu bir savaÅŸ ilanıydı. ErdoÄŸan geri adım atmadı ve cemaati her alanda tasfiyeye giriÅŸti. Tasfiye olan cemaat artık MHP ile iliÅŸkisini yeniden tanımlamaya baÅŸladı. MHP’yi kendisine müttefik yapabilmek için aracılar vasıtasıyla Sayın Bahçeli ile görüştüler. Fakat Sayın Bahçeli bu iliÅŸkiye çok sıcak bakmadı. GeldiÄŸimiz noktada Sayın Bahçeli cemaatin belirli isimler üzerinden MHP’yi tamamen ele geçirmek üzere harekete geçtiÄŸini söylemektedir." 

- 12 Eylül, ABD ve Gülen cemaati 

Sinan OÄŸan, Gülen cemaatinin ABD’nin bir projesi olduÄŸunu savundu.

"Ilımlı Ä°slam" kavramının cemaat ile Türkiye’ye sokulduÄŸunu belirten OÄŸan, "12 Eylül Darbe Yönetimi ABD’nin SoÄŸuk SavaÅŸ stratejisi çerçevesinde geliÅŸtirdiÄŸi 'yeÅŸil kuÅŸak' ve 'ılımlı Ä°slam' projesinin ilk ayağını Fethullah Gülen ile hayata geçirmiÅŸtir" dedi. OÄŸan, şöyle devam etti:

"12 Eylül yönetimi, Fetullah Gülen ve taraftarlarını koruyucu kanatları altına almış ve özellikle o günlerde yaÅŸadığı travmanın etkisiyle dağılan ülkücü gençler arasında popülaritesini artıracak algı operasyonları yürütmüştür. Ãœlkücü gençlerin kurumsal bir yapı altında bulunma isteÄŸi, üniversiteye yeni baÅŸlayan gençlerin başıboÅŸ ve sahipsiz bırakılması cemaate arayıp da bulamadığı bir fırsat sunmuÅŸtur. Böylece cemaat, ülkücü gençleri yavaÅŸ yavaÅŸ devÅŸirmeye baÅŸlamıştır. Åžimdi cemaatin yargı, ordu ve polis kadrolarına baktığınızda önemli mevkide olan birçoÄŸunun 50 yaÅŸlarında yani 1980’li yıllarda üniversitede öğrenci olduÄŸunu görebilirsiniz. 

Siyasi partilerin kadrolarına baktığınızda da yaÅŸ ortalamasının 50 civarında olduÄŸunu görürsünüz. Dolayısıyla cemaatin yetiÅŸtirdiÄŸi bir kısım insan siyasetin içinde de olması kaçınılmazdır. Bununla birlikte 90’lı yıllarda cemaati oy deposu görerek onlarla aleni iÅŸbirliÄŸi yapan siyasi kadrolar da olmuÅŸtur. Rahmetli Kasım Gülek, Demirel ve Tansu Çiller’le siyasete sızmıştır.” 

- "Bacadan sızıyor" 

OÄŸan, “EÄŸer hırsız içeride deÄŸilse kapıyı cemaate kim açıyor” sorusunu yanıtlarken, “Cemaat her zaman kapıdan girmiyor ki. Kapıdan almazsanız pencereden giriyor. Pencereyi kapatırsanız bacadan sızıyor ama her ÅŸekilde az ya da çok sızıyor. Cemaatin AKP’ye sızmasını buna örnek gösterebiliriz. Bunu önlemek çok kolay deÄŸil. Ancak asgaride tutabilirsiniz. Önemli olan partilerin liderlik mekanizmalarının kapıyı, pencereyi ve bacayı tıkayacak iradeyi göstermesi ve sızıntılara karşı uyanık olabilmesidir” görüşünü dile getirdi. 

- "Ülkücü görünüme büründüler"

Sinan Oğan, kendisini gizleyen cemaat mensuplarının ülkücü görünümüne büründüğünü iddia ederek, "devlette, ticarette ve siyasetteki rekabet ve hesaplaşmanın cemaat tehdidi üzerinden yürütülmeye başlanması halinde bundan kripto cemaat unsurlarının yanı sıra masum insanların da tasfiye edilerek zarar görebileceğine" işaret etti. Oğan, şunları söyledi:

“Bu yükü hiçbir sorumlu siyasetçi kaldıramaz. Adı ister PKK olsun ister cemaat olsun devlet 'ortak' kabul etmez. Bu nedenle devletin baÅŸladığı bu çevre temizliÄŸi bir an evvel tamamlanarak sonuçlanmalı, toplumda güven yeniden tesis edilmelidir. 

Bununla beraber Paralel Yapı mensuplarının çok hızlı adapte olduklarını ve baÅŸka kılıklara girebildiklerini de görüyoruz. Cemaatin mensuplarının özellikle sosyal medyada çok etkili olduÄŸu, bu süreçler sonunda isim ve ÅŸekil deÄŸiÅŸtirerek ülkücü görünüme büründüğünü görmekteyiz. Bu çevrelerin ÅŸahsımı da hedef alır ÅŸekilde MHP kongresi sürecine müdahil olmaya çalıştıklarını ve ÅŸahsımıza karşı da bu sahte hesaplar üzerinden bir itibarsızlaÅŸtırma kampanyası yürüttüğünün de farkındayız.” 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.